Pek cok ülkede stratejik sektör olarak kabul edilen demir çelik sektörünün girdi sağladığı  sektörler arasında makine yuzde 26,6 oranındaki payı ile ikinci sırada yer alıyor. Turkiye demir Celik üreticileri...

PEK COK ÜLKEDE STRATEJİK SEKTÖR OLARAK KABUL EDİLEN DEMİR ÇELİK SEKTÖRÜNÜN GİRDİ SAĞLADIĞI SEKTÖRLER ARASINDA MAKİNE YUZDE 26,6 ORANINDAKİ PAYI İLE İKİNCİ SIRADA YER ALIYOR. TURKİYE DEMİR CELİK
ÜRETİCİLERİ DERNEĞİ GENEL SEKRETERİ DR. VEYSEL YAYAN, “ÖNÜMÜZDEKİ 10 YILLIK SÜREÇTE, MAKİNE SEKTÖRÜNÜN
ÇELİK İHTİYACININ BUYUK BİR BÖLÜMÜNÜ YERLİ ÜRETİMLE KARŞILAYABİLECEĞİZ” DİYOR

 

Demir çelik sektörü, hemen hemen tüm sektörlere girdi sağlayan niteliği ile pek çok ülkede stratejik sektör olarak kabul ediliyor. Türk çelik sektörünün, sağlıklı ve dinamik bir yapıya sahip olması, çelik ürünlerini kullanan inşaat, otomotiv, beyaz eşya ve makine gibi sektörlerin de problemsiz ürün tedarik edebilmeleri ve faaliyetlerini kesintisiz sürdürebilmeleri açısından önem taşıyor. Moment Expo’nun sorularını yanıtlayan Türkiye Demir Çelik Üreticileri Derneği Genel Sekreteri Dr. Veysel Yayan, “Ancak Türkiye’de, en fazla ihracat gerçekleştiren üçüncü sektör olan demir çelik sektörüne gereken önem verilmemektedir” diyor. Makine sektörünün en büyük girdisini demir çelik sektöründen sağladığına da değinen Dr. Yayan, “Demir çelik sektörünün girdi sağladığı sektörler arasında ise, makine sektörü yüzde 40.5 oranındaki payı ile ilk sırada yer alan inşaat sektörünün ardından, yüzde 26.6 oranındaki payı ile ikinci sırada geliyor” diyor. Dr. Yayan, makine imalat sanayinde kullanılan vasışı ve paslanmaz çeliklerin üretiminin yaygınlaşması için, yatırım ve faaliyet ortamının iyileştirilmesine ihtiyaç duyulduğunu belirterek, “Önümüzdeki 10 yıllık süreçte, makine sektörünün çelik ihtiyacının büyük bir bölümünü yerli üretimle karşılayabilecek duruma gelebileceği değerlendirilmektedir” diyor.

 

DERNEK 40 YAŞINDA
1970 yılında kurulan ve bu yıl 40. yılını dolduran Türkiye Demir Çelik Üreticileri Derneği, öncelikli olarak, Türk demirçelik sanayiini gelişmiş ülkeler seviyesine çıkararak, dünyadaki gelişmelere her yönden ayak uydurabilecek bir yapıya kavuşturmayı hedeşiyor. Dernek ayrıca Türkiye ve Dünya demir-çelik sektörü ile ilgili istatistikî bilgileri toplamak ve yaymak; üyelerinin karşılaştığı sorunları tartışmak; çözüm üretmek ve çözmek için gerekli tüm yasal yollara başvurmak; çalışmalarının sonuçlarını, ilgili kamu ve özel sektör kuruluşlarına ve kamuoyuna iletmek amacı ile kuruldu. Bu yönüyle dernek, sektör ile kamu kesimi arasında bir köprü vazifesi görüyor. Sektörde faaliyet gösteren ham çelik üreticilerinden, Türkiye ham çelik üretiminin yüzde 96’sını gerçekleştiren 20 tanesi dernek üyesi konumunda bulunuyor. Derneğin sektörü temsili, yalnızca yurtiçi ile sınırlı kalmamakta, aynı zamanda, Avrupa Demir-Çelik Üreticileri Federasyonu (Eurofer), Dünya Çelik Derneği (WSA) ve OECD gibi, uluslararası kuruluşlar nezdinde de, Türk demir-çelik sektörünü, aktif bir şekilde temsil ediyor. Dernek üyeleri, Türkiye’nin toplam ham çelik üretiminin yüzde 97.5’ini gerçekleştiriyor.

 


Dr. Veysel Yayan
Türkiye Demir Çelik Üreticileri Derneği Genel Sekreteri
Önümüzdeki 10 yıllık süreçte, makine sektörünün çelik ihtiyacının büyük bir bölümünü yerli üretimle karşılayabilecek duruma gelebilecek.

 

“AVRUPA’NIN 2. CELİK URETİCİSİYİZ”
Türkiye Demir Çelik Üreticileri Derneği Genel Sekreteri Dr. Veysel Yayan, sektörün 2009 yılında gerçekleştirdi 25.3 milyon tonluk ham çelik üretimi ile dünyanın en büyük 10. Avrupa’nın ise, 2. çelik üreticisi konumunu elde ettiğini söylüyor. 2009 yılında gerçekleştirilen 18.74 milyar dolar tutarındaki ihracatı ile demir çelik sektörünün, Türkiye’nin en büyük üçüncü ihracatçısı olduğunun da altını çizen Dr. Yayan, “4 milyar dolar civarında net ihracat gerçekleştirmiştir. Türk çelik sektörü, son derece rekabetçi ve kaliteli üretim yapısı ile bölge piyasalarında söz sahibi olmuştur. Bu yönüyle, demir çelik sektörü, 160’tan fazla ülkeye ihracat gerçekleştirmektedir” diye konuşuyor. Dünya Çelik Derneği (WSA) verilerine göre, 2009 yılında dünya genelindeki 434 milyon tonluk demir çelik ürünleri ihracatının, yüzde 4.3’üne tekabül eden 18.5 milyon ton civarındaki bölümü, Türkiye tarafından gerçekleştirildi. 2008 yılında, dünya uzun ürün ihracatında ise, Türkiye Çin’in ardından en fazla ihracat yapan ikinci ülke oldu. 2008 yılında Çin, 18.5 milyon ton seviyesindeki uzun ürün ihracatı ile, 109 milyon ton seviyesinde gerçekleşen dünya uzun ürün ihracatı içerisinde, yüzde 17 oranında paya sahip oldu. Türkiye ise, 13 milyon ton civarındaki uzun ürün ihracatı ile, dünya uzun ihracatının yüzde 12’sini gerçekleştirdi.

 

SPOT:
“ Türk çelik sektörünün, sağlıklı ve dinamik bir yapıya sahip olması, çelik ürünlerini kullanan inşaat, otomotiv, beyaz eşya ve makine gibi sektörlerin de problemsiz ürün tedarik edebilmeleri ve faaliyetlerini kesintisiz sürdürebilmeleri açısından önem taşıyor.”

 

“SEKTORUN UZERİNDEKİ YUKLER KALDIRILMALI”
Demir çelik sektöründe üretim ve ihracatın arttırılabilmesi için, sektör kuruluşlarının öncelikle diğer ülkelerdeki rakipleri ile aynı koşullarda rekabet edebiliyor olması gerektiğine değinen Dr. Yayan, “Ancak, demir çelik sektörü üzerinden, üyesi olmaya çalıştığımız AB ülkelerinde bile benzerine rastlanmayan, hurda ve kömür ithalatında çevre katkı payı alınması, sanayinin kullandığı elektrik enerjisinden TRT payı kesilmesi, hafta sonları ve bayram tatillerinde gece tarifesinin uygulanmaması ve AB ülkelerindeki uygulamanın tersine, bireysel kullanıcı ile sanayinin kullandığı elektrik enerjisi fiyatlarının neredeyse aynı seviyede olması gibi uygulamalar ile, ilave fon yaratılmaya çalışılması sektörün rekabet gücünü olumsuz yönde etkilemektedir” diyor. Dr. Yayan, “Tüm bu uygulamalar, çelik sektörünün içerisinde bulunduğu zor şartları ve 2009 yılında ihracat gelirlerinin yüzde 45 civarında gerilediği, 2010 yılında da söz konusu gerilemiş rakamlar üzerinden yeniden yüzde 20 civarında ek bir daralma ile karşı karşıya bulunulduğu gerçeğini göz ardı etmektedir” diye konuşuyor. Bu ve benzeri olumsuzlukların, sektörün ihraç pazarlarında rakipleri ile eşit şartlarda rekabet etmesini engellediğine de değinen Dr. Yayan, ihracat performansının arttırılabilmesi için, sektörün üzerindeki yüklerin kaldırılmasına ihtiyaç duyulduğunu söylüyor.

 

“DEMİR ÇELİK STRATEJİK SEKTÖR”
Demir çelik sektörünün gelişiminin Türk sanayii açısından önemine de değinen Dr. Yayan, şöyle devam ediyor: “Demir çelik sektörü, hemen hemen tüm sektörlere girdi sağlayan niteliği ile, pek çok ülkede stratejik sektör olarak addedilmekte ve bu çerçevede sektör politikaları oluşturulmaktadır. Ancak Türkiye’de, en fazla ihracat gerçekleştiren üçüncü sektör olan demir çelik sektörüne gereken önem verilmemektedir. Türk çelik sektörünün, sağlıklı ve dinamik bir yapıya sahip olması, çelik ürünlerini kullanan inşaat, otomotiv, beyaz eşya ve makine gibi sektörlerin de problemsiz ürün tedarik edebilmeleri ve faaliyetlerini kesintisiz sürdürebilmeleri açısından önem taşımaktadır.” Türk çelik sektörünün güçlü olmasının çelik tüketen sektörlerin de dışa bağımlı olmasını önleyeceğini ifade eden Dr. Yayan, “Ayrıca, desteklenmese de, diğer ülkelerdeki rakip üreticilerin üzerinde bulunmayan yükler ve başta çevre ile ilgili engeller olmak üzere, sektörün faaliyetlerini önemli ölçüde yavaşlatan bürokratik engellerin kaldırılmıyor olması da, demir çelik sektöründe, Türkiye’nin ihtiyaç duyduğu ürünlere yönelik yeni yatırımlar üzerinde sınırlayıcı rol oynamaktadır” diye konuşuyor.

 

“VASIFLI ÇELİKLERDE YATIRIMLAR HIZLANDI”
Makine sektörünün en büyük girdisini demir çelik sektöründen sağladığına vurgu yapan Dr. Yayan, “Demir çelik sektörünün girdi sağladığı sektörler arasında ise, makine sektörü yüzde 40.5 oranındaki payı ile ilk sırada yer alan inşaat sektörünün ardından, yüzde 26.6 oranındaki payı ile ikinci sırada geliyor” diyor. Ancak Türkiye’nin vasıflı ve paslanmaz çelik üretiminin, yurtiçi ihtiyacı karşılayacak seviyede bulunmadığını aktaran Dr. Yayan şöyle devam ediyor: “Makine imalat sanayinde kullanılan vasıflı ve paslanmaz çeliklerin üretiminin yaygınlaşması için, yatırım ve faaliyet ortamının iyileştirilmesine ihtiyaç duyulmaktadır. Türkiye’nin coğrafi avantajları sayesinde, son yıllarda yassı çeliklerde olduğu gibi, vasıflı çeliklerde de yatırımlar hızlanmıştır. Önümüzdeki 10 yıllık süreçte, makine sektörünün çelik ihtiyacının büyük bir bölümünü yerli üretimle karşılayabilecek duruma gelebileceği değerlendirilmektedir.”