Marmara Üniversitesi Mühendislik Fakültesi Makine Mühendisliği Bölümü Başkan Yardımcısı Doç. Dr. Bülent Ekici, dinamik ve rekabetçi dünya pazarında yapılamayanı yapmanın en önemli...

Türkiye’de Organize SanayiBölgeleri’nin kurulması ile birliktemakine sektöründe gözlegörünen bir gelişme kaydedildiğinisöyleyen Marmara ÜniversitesiMühendislik Fakültesi MakineMühendisliği Bölümü Başkan YardımcısıDoç. Dr. Bülent Ekici, “İstanbul’daİkitelli ve İmes bölgeleri ile Gebze veTuzla bölgelerindeki yoğun gelişmediğer şehirlerimize de örnek olmuştur.Ankara da OSTIM bölgesi de büyükgelişme kaydetmiştir” diyor. Bu büyükşehirlerdeki organize yapının küçükşehirlerde de taklit edilmeye çalışıldığınıngörüldüğünü sözlerine ekleyenDoç. Dr. Ekici, uygulanan sistemin başarılıolduğunu söylüyor. “Bunun nedeniOSB’lerin gayrimenkul açısındanda zamanla değerlenmesi sanayicininbu bölgelerde toplanmasını sağlamışve firmaların birbirleriyle olan iletişimiartmıştır. OSB’lerden kaynaklananbu gelişmenin son yıllarda alışılagelmişsanayiden nitelikli sanayiye doğrugeçiş yapmaya çalıştığı gözlemlenmektedir.”

“SEKTÖRÜ AİLE ŞİRKETLERİNİYÖNETİYOR”
Makine imalat sektörünün Türkiye’de40 yıllık firmaların yönettiğini ifadeeden Doç. Dr. Ekici, şöyle devam ediyor:“Bu tip aile şirketleri eskiden taklitederek yaptıkları makine üretimlerininson 10 yıldır rekabetçi ortam nedeniylesatamaz hale gelmişlerdir. Busorun ikinci ve ya üçüncü nesil firmasahiplerinde kendini geliştirme zorunluluğunuortaya çıkarmıştır. Örneğin30 yıldan beri İtalyan teneke kutu kapamamakinesi üreten bir firma kendimüşterisinin makineleri hızlandırdığınıgörünce piyasada pasif duruma düşmektenancak teknoloji yatırımı yaparakkurtulacağını anlamıştır. Buna pekçok yeni örnek verebilirim. 1993 yılındansonra ülkemizde CNC makinelerinkullanılmaya başlaması ile makineüretimlerinde kalitenin de artmayabaşladığını söylemek mümkündür.Konvansiyonel talaşlı imalat yöntemlerine ihtiyaç duyan makine imalatlarındaülkemiz oldukça başarılıdır.Fakat bu tip makinelerde (örneğin PRES) katma değer oranı oldukçadüşüktür. İmalat için harcanan malzememaliyetinin yüzde 30 fazlasınapres ihracatı yapıldığı da gözlemlenmiştir.Hâlbuki Avrupalı veya Amerikalısanayicilerin makinelerinde katmadeğer oranı yüzde 100’den başlayıpyüzde 1000’ler mertebesindedir.Bu da nitelikli makinelerin üretimlerinindaha ileri teknoloji ve know-howgerektirmesindendir.”Türkiye’deki makine tasarım ve imalatsektörünün son 5 yılda TÜBİTAKdestekli projeler sayesinde bir miktardaha ileri düzeye geldiğine de değinenDoç. Dr. Ekici, “Ne var ki hiçbirsektörde Avrupalı makinelerinhızı yakalayıp onları geçen bir makineimalatı söz konusu değildir. Firmalarınüretim hedefleri de bunları geçmeknoktasına gelememiştir. Avrupalımakinenin yarısı hızında makineyiyarı fiyatına satmak firma vizyonudur”diyor.

“TEKNOLOJİ TRANSFERİ ÖNEMLİ”
Türkiye’de hâkim durumda olan aileşirketi makine üreticilerinin teknolojitransferine geçmeleri gerektiğine devurgu yapan Doç. Dr. Ekici, “Her firmakendi ürettiği makinenin daha üstsınıfa geçmesi için gerekli teknolojiyigeliştirmek veya satın almak konusundadaha istekli olmalıdır” diyor.“Buna ek olarak OSB’lerin yanında niteliklisanayi sitelerinin kurulması gerekir.Başta nanoteknoloji ürünlerininüretim çalışmalarının deneme aşamasındabile olsa yapılması gerekir. Sanayicimizsadece karlı işler yaparakdeğil yeni üretim alanları açarak dagelişmesi gerektiğini anlamak zorundadır.Dinamik ve çok rekabetçi dünyapazarında yapılamayanı yapmaken önemli kazanç kaynağı olacaktır.”Türkiyeli sanayicilerin teknolojiyi taklitetme aşamasından son yıllardateknoloji üreten konuma gelmeyebaşladıklarının da altını çizen Doç.Dr. Ekici, fakat bu gelişmenin ilerlemehızının yeterli olmadığını söylüyor.“Firmalar ürettikleri makinelerin eksikve zayıf yönlerini uluslararası fuarlardaveya rakip firma makinelerindekıyaslama yöntemi ile değerlendirerekyeni çözümler bulabilmektedir.Bu da üretimlerinde belli bir miktariyileşmeye neden olmaktadır. Fakatbu kısıtlı gelişme yeni teknolojilerdoğuracak bir noktaya gelmemektedir.Yeni teknolojiler konusunda sanayiciüniversite işbirliğini şu ana kadarbaşaran bir üniversitemiz yoktur.Bazı holdinglere bağlı üniversitelerdebu gurubun ihtiyacını karşılayacak laboratuarimkânlarının sağlanması ileprojelerin bu yönde yapıldığı gözlemlenmektedir.”Türkiye’de topyekûn kalkınmayı sağlayacakişbirliğinin de çok daha kapsamlıbir organizasyon gerektirdiğiniaktaran Doç. Dr. Ekici, “30 bin akademisyeninher yıl yaptıkları bilimselçalışmaların ülke menfaatine olup olmadığınıdeğerlendiren bir üst kurulunolmayışı bu çalışmaları keyfe kederbir düzlemde yayılmasına nedenolmaktadır” diyor. Doç. Dr. Ekici şöyledevam ediyor: “YÖK UAK, TÜBİTAK,Dış ticaret Müsteşarlığı ve DPT gibikurumların yönlendirmesi ile stratejikkonularda araştırma yapılması için enazından tavsiyeler yapılmalıdır. ÜniversitelerinFen, Sosyal ve Sağlık BilimleriEnstitülerinde o yıl çalışılmasıönem arz eden konular yayınlanmalıve akademisyenler bu konularda çalışmayateşvik edilmelerdir. Uzun yıllardanelde edilen tecrübeler göstermiştirki akademisyenlerin bir yandanders verirken diğer yandan da idarigörevler üstlenmektedirler. Yüksek lisansve doktora çalışmalarında yaptıranakademisyenlerin global sanayiyitanıma yönleri zayıf kalmaktadır. Bunedenle üst kurul oluşturup tavsiyeniteliğinde çalışma konularını yayımlamakönem arz etmektedir.”

“CNC EĞİTİM PROGRAMLARI VERDİK”
Marmara Üniversitesi Makine MühendisliğiBölümü olarak makine imalatçısınınihtiyacı olan Bilgisayar DestekliTasarım (CAD) faaliyetlerin 1993-2000döneminde yoğun olarak yaptıklarıkatkıyı bugün az da olsa sürdürmeyedevam ettiklerini aktaran Doç. Dr. Ekici,“Sanayicimiz bu yöndeki yetişmişeleman açığının kapanması ile talebiniazaltmıştır” diyor. “Yine aynı dönemlerde CNC kullanma eğitim programlarını yoğun şekilde sanayicimize destek olarak sunduk. Bu konudaki bilgi birikimi de sanayiciye ve topluma yeter ki kadar yayıldığından bugün üniversitelerimize bu konuda yoğun talep gelmemektedir. Bunun yerine sanayici istek ve beklentileri bir üst aşamaya geçmiş ve makinelerin statik, dinamik analizlerinin yapılması noktasında talepler ile üniversiteye başvurmaktadır. Bu konuda her türlü desteği sanayicimize vermekteyiz. Örnek olarak bir su kayağı üreten firmanın bot ile kayan çocukların kayarken oluşan hareket simülasyonlarını yaparak sanayiciye yardımcı olmaktayız. Veya bir kalp damar hastalıklarında kullanılan stentlerin çarpma dayanım analizlerini yaparak tel kalınlıklarını belirleme konusunda sanayiciye destek olabilmekteyiz. Bu örneklerin çok sayıda verilmesi mümkündür. Önemli olan bu desteğin hangi kategoride olduğudur. Şu anda analiz ve simülasyon desteğini sanayici sadece üniversiteden almaktadır. Bunun nedeni de CAD ve CAM benzeri konulardan farklı olarak analizlerin akademik bir alt yapıya ihtiyaç duymasıdır.”
“MÜHENDİSLİK PROBLEM ÇÖZME SANATIDIR”
Marmara Üniversitesi Mühendislik Fakültesi’nde bilgisayar destekli eğitim misyonuna sahip bir anlayışın hâkim olduğunu söyleyen Doç. Dr. Ekici, “Öğrencilerimiz bir yıl hazırlıktan sonra İngilizce eğitim almaktadırlar. Yeni binamızda yeni laboratuarlarımızda verilen eğitim beklentileri karşılayacak düzeydedir” diye konuşuyor. Doç. Dr. Ekici şöyle devam ediyor: “Akademik kadromuz yetenekli ve oldukça kabiliyetli araştırmacılardan oluşmaktadır. Fakülte de birinci sınıftan başlayarak öğrencilerimizi gerek sanayi gerekse lisansüstü yurt dışı eğitim konusunda bilinçlendirmekteyiz.”Makine sanayii temsilcilerinin yetişmiş eleman bulmadaki sıkıntılarına dair problemlerine de değinen Doç. Dr. Ekici, “Bu noktada sanayicinin beklentileri onların bakış açılarının farklı olması nedeniyle tatminsizliğe dönüşmektedir” diyor. “Üniversitede mevcut bilimsel düşünme tarzı ve araştırma bilinci oluşturmak üzere hazırlanan akademik programların uygulanması öğrencinin mezun olduğundan sanayiciye birebir hitap etmesini sağlamamaktadır. Sanayici yeni mezun bir makine mühendisinden derhal işe uyum sağlamasını beklerken bir yanlış beklenti içinde olduğunu bilmemektedir. Bu da sanayicinin eğitim sürecinde bu konulardan uzak durmasından kaynaklanmaktadır. Üniversite pozitif bilim düşünce tarzını öğrencisine aktararak karşılaştığı problemleri nasıl çözmesi gerektiğini öğretir. Mühendisliğin temel bir bilim olmayıp problem çözme sanatı olduğu bilinirse bu donanımdaki mühendisin problemleri çözmesi gerektiği firma içi akış ve bilgilerin ise zamanla firma tarafından mühendise aktarılmasının zorunlu olduğu anlaşılacaktır. Makine Mühendisliği’nden birbirinden farklı yüzlerce alan vardır.Bu alanları her birinde pratik bilgi vebecerileri vermeye kalkarsak eğitimin50 sene olması gerekecektir.”

“ARAŞTIRMA KONULARI RASTGELESEÇİLİYOR”
Üniversitelerde sanayi işbirliğini engelleyenen önemli sorunun araştırmakonularının rastgele seçilmesi vemevcut sanayinin problemlerine yönelikseçilmemesi olduğunu vurgulayanDoç. Dr. Ekici, “Araştırma konularınınmerkezi bir kurul tarafından organizeedilmesi işbirliğini oldukça artırabilir”diyor. Bir başka neden olarakda akademisyenlerin yaptıkları işlerinçok yoğun olmasını gösteren Doç. Dr.Ekici şöyle devam ediyor: “Akademisyenlerieğitimci ve araştırmacı olarakiki ayrı gruba toplamalıyız. Ülkemizdekiüniversitelerin alt yapısı eğitimüzerine kurulmuş ve akademisyenlereverilen iş yükü de bu kapsamdadüzenlenmiştir. Akademik ilerlemeninmümkün olması için ortaya konulankriterler nedeniyle akademisyenleraraştırma yapmaktadırlar. Bu kriterlerolmasa akademisyenler kendilerineverilen eğitim yükü ile görevlerinizaten tamamlamış olacaklardır.Doçentlik profesörlük gibi akademikilerlemelerin olması için ek çabalargösterilerek yayınlar yapılmaktadır.Bu anlamda akademisyen en kolayveya kendi alt yapısına uygun konularıseçmekte bu konuların ülkeyeekonomiye veya sanayiye katkısınıdüşünmemektedir. Yoğun iş yükü altındaistenilse de bunu başarmak zorolmaktadır. Bazı araştırmacıların konularınınsanayi ile paralellik sağlayarakişbirliklerinin oluşması tamamentesadüfîdir.”Marmara Üniversitesi Makine MühendisliğiBölümü’nde bir mekanik bir deakışkanlar laboratuarı bulunduğunuve bu laboratuarlarda Yüksek Lisansve Doktora araştırmacılarının eğitildiğinisöyleyen Doç. Dr. Ekici, “Amacımızaraştırmacı kadromuzu zenginleştirmekve daha kabiliyetli bir durumagetirmektir” diyor. “Üniversitemizinyeni seçilen rektörü Prof. Dr. M.Zafer Gül Makine Mühendisliği BölümBaşkanıydı. Makine Mühendisliği’ningeliştirilmesi konusunda yeni projeleribulunan değerli Rektörümüzün bölümümüzekatkıda bulunacağını ummaktayız.Makine Mühendisliği Bölümümüzdinamik ve genç bir yapıyasahiptir. Öğrencilerin akademisyenleredanışabilmeleri son derece kolaydır.Mesleki konularda öğrenci öğretimüyesi işbirliği sağlanmaktadır.”