Türkiye’nin soğutma makineleri sektörü ihracatı 2008 yılında 1,45 milyar dolar olarak gerçekleşti. 2009 yılında sektör ihracatı yüzde 10 oranında azalarak 1,3 milyar dolar seviyesine ulaştı. Türkiye’nin soğutma makineleri ihracatı yaptığı...



Türkiye’nin soğutma makineleri sektörü ihracatı 2008 yılında 1,45 milyar dolar olarak gerçekleşti. 2009 yılında sektör ihracatı yüzde 10 oranında azalarak 1,3 milyar dolar seviyesine ulaştı. Türkiye’nin soğutma makineleri ihracatı yaptığı ülkeler arasında İngiltere, 212 milyon dolar ile birinci sırada yer alıyor.

 

SOĞUTMANIN 3 BİN YILLIK TARİHİ

Soğutmanın yapay yöntemlerle kullanılmaya başlamasının tarihi, 3 bin yıldan daha öncelere uzanıyor. Gıdaların ve bozulabilir ürünlerin muhafazasında kullanılan buzu, 18. Yüzyılın başlarında, yer altı buzullarından elde ediyorlardı. 16. yüzyılda, kimyasal yöntemlerle soğutma keşfedildi. Sodyum nitrat veya potasyum nitrata su ilave edildiği zaman suyun sıcaklığı düşüyor ve bir soğutma sağlanıyordu. Bilinen ilk yapay soğutma metodu William Cullen tarafından Scotland’ta Glasgow Üniversitesi’nde 1756 yılında uygulandı. Cullen, dietil eter tankı içinde kısmi bir vakum yaratabilmek için bir pompa kullandı. 1800’lü yılların ortalarında, buz ABD için bir ihracat ürünüydü. Buz, iyi bir ticaret metası olarak gemilerle Karayiplere ve Güney Amerika’ya naklediliyordu. 19.yüzyılın ilk yarısında, bu konu ABD için ciddi bir iş kolu haline geldi. “Buz Kralı” olarak bilinen New England’lı Frederic Tudor, buzun gemilerle uzun mesafelere taşınabilmesi için termal yalıtım ürünleri üzerinde çalıştı. 1805’te Amerikalı mucit Oliver Evas buhar sıkıştırmalı bir soğutma çevrimi dizayn etti; ama üretemedi. 1889 ve 1890 kışlarının ılık geçmesi nedeniyle, doğal yollarla buzun tedariğinde sıkıntı olması mekanik soğutma sistemlerinin geliştirilmesini teşvik etti. Soğutma sistemlerindeki yeni gelişmeler ilk önce et ürünleri işleme tesislerine adapte edildi. 1820’de, İngiliz bilim adamı Michael Faraday yüksek basınç ve düşük sıcaklıkta sıvı amonyak ve diğer gazlarla bir sistem geliştirdi. 1834’te Jacob Perkins, buhar sıkıştırmalı soğutma sisteminin ilk patentini aldı. Perkins bir prototip sistem yarattı ve çalıştırdı; fakat bunun ticarileştirilmesinde başarılı olamadı. 1842’de, Amerikan fizikçisi, John Gorrie, buz üretmek için su soğutan ilk sistemi dizayn etti. Alexander Twining 1848’de buhar sıkıştırmalı soğutma üzerine çalışmaya başladı ve 1859’de ve 1853’de patentler aldı. 1854’te ilk ticari buz makinesini takiben 1855’te eter sıvı-buhar sıkıştırmalı soğutma sisteminin patentini aldı. Harrison 1861’de, et ürünleri işleme tesisleri için ticari tip buhar sıkıştırmalı soğutucu üretmeye başladı, bu alanda bir düzine referans oluşturdu. İlk absorpsiyonlu soğutma sistemi, suda çözünen gaz halde amonyak kullanan bir sistemdi (aqua ammonia). Bu sistem, 1859’da Fransa’da Ferdinand Carré tarafından geliştirildi ve 1960 yılında patenti alındı. Amonyağın toksit özelliklerinden ötürü, evsel sistemlerde amonyak kullanımı tercih edilmesi, satış amaçlı buz üretiminde kullanıldı.




DÜNYADA SOĞUTMA MAKİNELERİ

Soğutma makineleri sektörü dünya genelinde de ithalatın ve ihracatın yoğun şekilde gerçekleştiği sektörlerin başında geliyor. Birleşmiş Milletler (BM) İstatistik Bölümü verilerine göre; 2008 yılında 40 milyar dolar olan sektör ihracatı yüzde 28 oranında azalarak 2009 yılında 31,5 milyar dolar değerine ulaştı. Çin sektör ihracatında ilk sırada yer aldı. Çin’in soğutma makineleri sektörü ihracatı 2009 yılında yüzde 17 oranında azalarak 4,5 milyar dolara geriledi. Çin’i 3,2 milyar dolar ile Meksika takip etti. İtalya, Almanya ve ABD’de sektör ihracatında önde gelen diğer ülkeler arasında yer aldı. Soğutma makineleri sektörü ihracatında 2009 yılında krizin etkisiyle Meksika dışında neredeyse tüm ülkelerde düşüş kaydedildi. İlk on ülke arasında en büyük azalma ise yüzde 68 ile Japonya, yüzde 48 ile Fransa ve yüzde 35 ile İtalya’da yaşandı. Türkiye’nin 2008 yılında gerçekleştirdiği 1,4 milyar dolar ihracat, 2009 yılında yüzde 10 oranında azalarak 1,3 milyar dolar’a gerileyerek ve 7’nci sırada yer aldı.

İTHALAT LİDERİ: ABD

2009 yılında sektör ithalatı yüzde 30 oranında azalarak 40 milyar dolar seviyelerinden 30 milyar dolar seviyelerine geriledi. ABD 4,7 dolar ithalat ile dünya sıralamasındaki lider konumunu korudu. ABD’nin ardından en fazla soğutma makinesi ithalatı gerçekleştiren Almanya ise 2009 yılında 2 milyar dolar ithalat gerçekleştirdi. Sektör ithalatında önde gelen diğer ülkeler sırasıyla Fransa, İngiltere ve Japonya’dır. Soğutma makineleri sektörü ithalatında ilk 10 sırada yer alan ülkelerin hepsinin ithalatında genel olarak azalış görülse de özellikle Çin (yüzde 86), İspanya (yüzde 57), Hollanda (yüzde 51) ve İtalya (yüzde 49)’nın 2009 ithalatında azalış görüldü. 2009 yılı sektör ithalatında 26’ncı sırada bulunan Türkiye’nin, 2008 yılında ithalatı 405 milyon dolar iken 2009 yılında bu rakam yüzde 31 oranında azalarak 279 milyon dolara gerilemiştir.

EN FAZLA İHRACAT İNGİLTERE’YE

Türkiye’nin soğutma makineleri sektörü ihracatı 2008 yılında 1,45 milyar aradolar gerçekleşti. 2009 yılında sektör ihracatı yüzde 10 oranında azalarak 1,3 milyar dolar seviyesine geriledi. 2010 yılı Ocak-Kasım döneminde ise 1,38 milyar dolar ihracat gerçekleşti. 2009 yılında Türkiye’nin soğutma makineleri ihracatı yaptığı ülkeler arasında İngiltere 212 milyon dolar ile birinci sırada yer aldı. İngiltere’yi 142 milyon dolar ile Fransa ve 138 milyon dolar ile Almanya takip etmektedir. İran ve İsveç, en fazla ihracat gerçekleştirilen ilk on ülke arasında en çok ihracat artışı kaydedilen ülkeler arasındadır. Türkiye’nin soğutma makineleri sektörü ihracatı gerçekleştirdiği ilk 10 ülke arasında ihracatımızda en büyük düşüş Romanya, Cezayir ve İtalya’da yaşandı.

EN FAZLA İTHALAT: İTALYA

Türkiye’nin 2008 yılında 405 milyon dolar seviyelerinde olan soğutma makineleri sektörü ithalatı, 2009 yılında yüzde 31 azalarak 278 milyon dolar olarak gerçekleşti. 2009 yılında soğutma makineleri sektörü ithalatımızda önemli yer tutan ülkeler arasında ilk üç sırayı İtalya (58 milyon dolar), Çin (39 milyon dolar) ve Güney Kore (27 milyon dolar) yer aldı. Türkiye’nin 2009 yılı sektör ithalatında ilk 10 ülkenin bir önceki seneye göre değişim oranlarına bakıldığında Hollanda (yüzde 108), Güney Kore (yüzde 27) ve Romanya (yüzde 20)’da artış görüldü. En büyük düşüş ise ABD, İtalya ve Almanya’dan ithalatımızda kaydedildi.

Kaynaklar

-Türkiye İstatistik Kurumu

-Birleşmiş Milletler İstatistik Bölümü (www.

comtrade.un.org)

 

SOĞUTMANIN ÇEŞİTLENDİRİLMESİ

Soğuk ısının yoksunluğudur, bunun için bir sıcaklık düşüşü gerekir. Soğutma, kapalı bir alandan veya bir özden ısının çıkartılması, dışına atılması prosesidir. Soğutmanın birincil amacı ise kapalı bir alanın veya özün sıcaklığını düşürme ve sonra da düşük sıcaklıkta devamlılığını sağlamaktır. Modern soğutma sistemlerinde ısıyı çıkarmak için sıkıştırılmış gaz kullanılmaktadır. Gaz sıkıştırıldığında, sıvı hale gelmeye başlıyor ve ısıyı absorbe ediyor. Sıvı, yeterince ısıyı absorbe ettiğinde, yeniden gaz haline geliyor. Bu süreç bir döngü-çevrim şeklinde tekrarlanarak devam ediyor. Buna soğutma çevrimi diyoruz. Soğutma çevrimi temelli sistemler de kendi içerisinde çeşitlenmektedir; buhar çevrimli veya gaz çevrimli sistemler gibi... Buhar çevrimli sistemlerin de kendi içinde buhar sıkıştırmalı veya buhar absorpsiyonlu soğutma sistemleri gibi çeşitleri bulunmaktadır.Termoelektrik soğutma; farklı tip materyalin uçları arasında ısı akışı yaratma prensibi ile çalışır. Kamplarda, elektronik komponentlerin ve küçük enstrümanların soğutulmasında, taşınabilir bazı soğutucularda kullanılır. Basınçlandırılmış gaz içinde ses dalgaları yoluyla ısı transferi ve değiştirimi sağlayan termoaküstik soğutma, manyetik soğutma, vortex tüpleri ve aşırı aşırı soğutma gerekleri için “kriyojenik soğutma” diğer soğutma yöntemlerindendir.

 

ÜRETİMDE FARK YARATILMALI

Merhum Cahit Şanal ve ortakları tarafından 1968 yılında kurulan ÜNTES, ilk olarak endüstriyel fan üretimi ile sektördeki yerini aldı. ÜNTES’in ürünlerinin temelinde konfor iklimlendirmesi, hijyenik ortamların iklimlendirilmesi ve teknik soğutma alanında işlev gören ekipmanlar var. Yapı fiziğine uygun bazı temel hava dağıtım ekipmanlarından oluşan ürünlerde klima santralleri, su soğutma grupları, fan coiller, hassas kontrollü klimalar ve laminar flow ve hepa filtre gibi dağıtım ekipmanları bulunuyor. 30’a yakın ülkeye direk ihracat yapan ÜNTES; daha çok Orta ve Batı Avrupa ülkeleri, Türkiye Cumhuriyetleri, Balkanlar, Ortadoğu ve Kuzey Afrika’ya ürün gönderiyor. İhracat yaptıkları ülkelerin ortak özelliği ise üç farklı kıtada olmasına rağmen; beklentilerinin en iyi kaliteyi, uygun fiyata almak isteyen ülkeler olduğu görülüyor. ÜNTES Isıtma Klima Soğutma Genel Müdür Yardımcısı Serkan Uzun bu durumu şu şekilde yanıtlıyor: “Bu ülkelerin ülkemizi tercih etmesinin temel nedeni; etkin bir ekonomiye, gelişmiş teşvik sistemlerimizin varlığına ve bankacılık sisteminin ihtiyaçlara fazlasıyla cevap vermesinden kaynaklanmaktadır” dedi. Üretimlerin tamamını Ankara’da gerçekleştiren ÜNTES’in fabrikası yerleşik 70 bin metrekarelik alanda bulunuyor. Ülkemizde iklimlendirme sektörünün güçlü olmasını sağlayan faktörlerin iki şekilde ele alınması gerektiğini belirten Uzun; “Birincisi artan nüfusa bağlı olarak ülkemizde inşaat yatırımlarının hızla büyümesi, bu durum talebin gün geçtikçe artması demek. Talep arttıkça hem üretim, hem de ithalat artıyor. İkincisi kamu ve belirli alanların üzerindeki özel yatırımlı binalarda uygulanan merkezi iklimlendirme sistemleri kullanımının zorunlu hale getirilmesidir. Bu bir anlamda da enerji kullanım stratejileri domizin bu şekilde yönlendirilmesi demektir” dedi. İklimlendirme sektörünün çok gelişmiş ve tam rekabet piyasasının oluşmuş olduğuna dikkat çeken ÜNTES Isıtma Klima Soğutma Genel Müdür Yardımcısı Serkan Uzun; “Eskiden belki bazı işletmeler için niş pazar olan sektör artık aynı değil. Ülkemizde tasarımları ile fark yaratan birçok firma mevcut. Bu sektör bu kadar gelişmişken ülkemizde hala uluslararası geçerliliği olan milli bir kalite veya performans sertifikasyon programı yok. Burada da dışa bağımlıyız, yani üretimini ve ihracatını yaptığımız klima cihazların performans ölçümleri için dışarıya kalite onayı yaptırıyoruz. Bu durumu düzeltmek ve önleme faaliyetlerinde bulunmak gerekir” dedi. Üretimini planladıkları yeni projeler hakkında bilgi veren Serkan Uzun; “Özellikle daha az enerji harcayan ve daha kompakt sistemler üzerine çalışıyoruz. Ürün geliştirme mühendislerimiz bu konuda birçok proje geliştiriyor, 2011 sonlarına doğru yeni projelerimizi hayata geçirmeyi planlıyoruz. Genel anlamda 2011 ve sonraki 5 yıllık hedeflerimiz enerji verimli klima sistemleri üretimi üzerine kurulmuş durumdadır. Biz periyodik olarak ekonomik krizler yaşayan pazarda kardan ziyade, değer maksimizasyonuna odaklandık. Hedefimiz prestijli projeler ile sektöre değer katmak. Diğer yandan şu an kurumumuz içi iş ergonomisi üzerine çalışıyoruz. Yani paydaşlarımız ile ortak platformlar oluşturmaya, onlara aynı kalitede hizmeti daha hızlı vermeye çalışıyoruz” dedi.

 

SEKTÖRDE FİYAT BASKISI VAR

1954 yılında Karaköy’deki Vefai Han’ın ufak bir yazıhanesinde, İshak Alaton ve Üzeyir Garih’ten oluşan kadrosu ile Türk sanayiindeki yerini alan Alarko; apartman kaloriferleri tesisi ve ısı sanayi müteahhitliğiyle sektörde yerini aldı. Isıtma, soğutma havalandırma, su arıtma ve basınçlandırma alanlarında faaliyet gösteren Alarko; 1998 yılında, alanında dünyanın lider kuruluşu Carrier ile eşit oranda ortaklığa girdi ve şirketin adı Alarko Carrier Sanayi ve Ticaret olarak değiştirildi. Alarko Carrier hem merkezi, hem de bireysel klimalar konusunda faaliyet gösteriyor. Alarko Carrier’ın endüstriyel faaliyetleri, Genel Yönetim Merkezi’ne bağlı olarak Gebze Ana Üretim Tesisleri ile Dudullu Radyatör Üretim Tesisi’nde; ticaret ve pazarlama faaliyetleri ise İstanbul, Ankara, İzmir, Adana, Despaş ve Antalya büroları tarafından yürütülüyor. Alarko Carrier Merkezi Sistem Klima Ürün Yöneticisi Erkan Tuncay; “2002 yılından itibaren düzenli olarak artış gösteren Türkiye’nin genel ihracatı en son 2008 yılında 130 milyon doların üzerine çıkmış ve bilahare krizin etkisiyle 2009 yılında düşmüşse de 2010 yılında toparlanma göstermiş ve tekrar bir artış eğilimi göstermeye başlamıştır. Dış ticaret açığımızda aynı şekilde dalgalanmaya uygun olarak hareket etmiş ve 2010 yılında 71 milyon doların üzerinde gerçekleşmiştir. Dış ticaret açığımızın kapatılması veya azaltılması için sektörel teşviklere devam edilmesi zorunlu gözükmektedir” dedi. Türkiye’nin ihracatında artış olmasını beklediklerini belirten Erkan Tuncay; “Yerli üreticilerin desteklenerek yurt içi kaynak kullanımının arttırılması gereklidir. Bu sayede hem dış ticaret açığımız azaltılabilir, hem de istihdam sağlanabilir” dedi. Ülkemizde iklimlendirme sektörünün güçlü olmasının ana nedeninin ısıtmanın uzun zamandır kendi imkanlarımız dahilinde üretiliyor olmasına bağlayan Tuncay; “Bu üretim iki yönden faydalı olmuştur. Birincisi yetişmiş eleman temini ve ikincisi sermaye oluşumu. Türkiye’de ısıtma sektörü kendine soğutma sektöründen çok daha önce ve daha hızlı olarak bir yer edindiği için gelişimi hızlı oldu. Tabi burada unutulmaması gereken bir nokta özellikle bireysel klima konusunda Türkiye’de çok ciddi bir üretimin gerçekleştiriliyor olmasıdır. Dünya ölçeğinde üretim yapan bu fabrikalar sektöre ciddi bir güç katmaktadır. Aynı şekilde ticari klimalar konusunda da üretimin çoğunun Türkiye’de gerçekleşmesi son derece sevindiricidir” dedi. Bunun yanı sıra sektörde ciddi bir fiyat baskısının olduğunu vurgulayan Erkan Tuncay; “Krizin etkisiyle ortaya çıkan bu durum haksız rekabetin artmasına yol açmakta, bu durumda eş değer olmayan ürünlerin rekabetini arttırmaktadır” dedi. Ozonla dost gazların kullanımı konusunda Türkiye’nin hem satışta, hem de üretimde vazgeçilmez hale geldiğini ifade eden; Erkan Tuncay; “Alarko Carrier olarak Avrupa ile aynı zamanda biz de ozonla dost soğutucu akışkan üretimine geçtik. Bu bize Avrupa pazarında satış yapma ve belli bir pazar payı edinme imkânı tanıdı. Zamanla oluşan gelişmeler ile soğutucu akışkanlarda ozonla dost olmanın yanında daha verimli gaz kullanımına geçiş başladı. Alarko Carrier olarak biz de ürettiğimiz çatı tipi klimalarımızda bu geçişi bu yıl içerisinde tamamlamayı planlıyoruz” dedi. 2011 yılında krizin etkilerinin azalması ile ihracatlarını arttırmayı planladıklarına dikkat çeken Erkan Tuncay; “Bu yıl içerisinde Türkiye’de de pazarın artacağını tahmin ettiğimiz için biz de buna uygun hareket ederek müşterilerimizin beklenti ve ihtiyaçlarına uygun ürünleri onlara sunmaya devam edeceğiz. Carrier ile ortak yürüttüğümüz ve planladığımız projelerin bir kısmını bu yıl içerisinde ve bir kısmını da önümüzdeki yıllarda tamamlayarak sektörde daha güçlü ve adından daha söz ettirir hale gelmek istiyoruz” dedi.