Türkiye’nin endüstriyel yıkama ve kurutma makineleri sektörü ihracatı 2009 yılında 8,2 milyon dolar olarak gerçekleşti. 2010 yılında sektör ihracatı yüzde 65 oranında artarak 13,5 milyon dolar seviyesine yükseldi.



YIKAMA ve KURUTMA
MAKİNELERİNİN TARİHİ
Tüm dünyada hijyen sağlamak amacıyla tercih edilen endüstriyel yıkama ve kurutma makineleri sanayii tipi bulaşık makinelerinden çamaşır makinelerine kadar çok geniş bir yelpazeyi kapsıyor. Bu kadar kapsamlı bir alanda hizmet sunan makinelerin tarihi ise Sanayi Devrimi’ne dayanıyor. Daha çok 19’uncu yüzyılda tekabül eden bu sistemlerin endüstriyel tipi olanları da icatlarından çok kısa bir süre sonra sektörde yerini aldı.

Dünyanın ilk bulaşık makinesi

ABD’de 1839 yılında doğan Josephine Cochran, daha üstün bir sosyal statü arayışı içinde en rafine biçimini aradığından, adını değişik şekillerde (bazen “Cochrane” bazen “Cockran”) yazdığı rivayet edilir. Yaşamının başka alanlarında ne şekilde olursa olsun “bulaşık yıkama makinası” için yaptığı patent başvurusunda adı Josephine G. Cochran olarak geçmektedir. 19. yüzyıl sonlarında Amerikalı kadınların, özellikle de Josephine Cochran’ın kafasını çok meşgul ettiği açıktı. Toplumsal özlemlerine bakılırsa, tencere tava yıkamayı kendi işi olarak görmüyor; ama en kaliteli yemek takımına gereken özeni hizmetçisinin gösterebileceğine de güvenmiyordu. Böylece bulaşıklarını kendisi yerine yıkayacak bir makine icadına girişti. Altı yıllık bir geliştirme sürecinin sonunda, 31 Aralık 1885’te ticari olarak imal edilen ilk bulaşık makinesine dönüşecek icat için patent başvurusunda bulundu. 1889’da tarihin elektrikle çalışan ilk bulaşık makinesini yapmayı başaran Cochran’ın sistemi çok basitti: Alt kısımda yer alan iki silindir ile pompalanan su ve sabun, makinenin içinde bulaşıkların dizildiği raflara pompalanıyordu. Daha sonra yeniden pompalanmak üzere emici silindirler bu suyu çekiyordu. Evlerde kullanılmak üzere üretilen makineler yan taraflarında bulunan kol yardımı ile çalıştırılıyordu. Ev modellerinde pistonlu pompalar makinenin yan tarafındaki bir kolla çalıştırılırken, otel ve restoranlar için tasarlanan daha büyük modeller buhar enerjisiyle çalışıyordu. Daha büyük ihtiyaç görülen iş yerlerinde ise buhar gücünden faydalanılan endüstriyel tipi bulaşık makineleri kullanılıyordu. Sonraki yıllarda ise sistem daha da geliştirilerek günümüzdeki halini aldı. 1892-93’te Chicago’daki Kolomb Dünya Sergisi’nde Cochran’ın modelleri tanıtıldığında, bir gazetede makinelerin “iki dakika boyunca, her biçim ve boydan 5 ile 20 düzine tabağı yıkayıp, kaynar sudan geçirip, durulayıp kuruttuğu” haberi yayınlandı.

Dünyanın ilk çamaşır makinesi

1906 yılında da Ala Fischer, ilk çamaşır makinesini icat etti. Makinenin içine yatay olarak yerleştirilmiş metal tamburlara kirli çamaşırlar konuluyordu. Tambur, elektrik motoru yardımıyla döndürülüyor ve hareket sırasında çamaşırlar sürekli suyla temas ederek temizlenmiş oluyordu. Bu sistem günümüzde kullanılan otomatik çamaşır makinesinin de temelini oluşturuyor. İlk kurutuculu çamaşır makinesi ise 1924’te yapıldı. Çamaşır makineleri bu tarihten itibaren sürekli gelişerek günümüzdeki halini aldı.

DÜNYADA ENDÜSTRİYEL YIKAMA ve
KURUTMA MAKİNELERİ
Endüstriyel yıkama ve kurutma makineleri sektörü dünya genelinde de ithalatın ve ihracatın yoğun şekilde gerçekleştiği sektörlerin başında geliyor. Birleşmiş Milletler (BM) İstatistik Bölümü verilerine göre; 2008 yılında 6,8 milyar dolar olan endüstriyel yıkama ve kurutma makineleri ihracatı dolar 15,5 oranında azalarak 2009 yılında 5,7 milyar dolara geriledi. Almanya endüstriyel yıkama ve kurutma makineleri ihracatında ilk sırada yer alıyor. Almanya’nın yıkama ve kurutma makineleri ihracatı 2009 yılında yüzde 19,8 azalarak 1,6 milyar dolar gerçekleşti. Almanya’yı İtalya (1,5 milyar dolar) ve ABD (319 milyon dolar) takip ediyor. Dünya yıkama ve kurutma makineleri ihracatının yüzde 55’ini Almanya ve İtalya gerçekleştiriyor. İlk on ülke arasında en büyük azalma yüzde 29 ile Çin’de yaşandı. Dünya yıkama ve kurutma makineleri ihracatının yaklaşık yüzde 95’ini bulaşık makinelerine ait aksam ve parçalar oluşturdu.

İTHALAT LİDERİ ABD
2009 yılında sektör ithalatı yüzde 16 oranında azalarak 6,7 milyar dolar seviyelerinden 5,6 milyar dolar seviyelerine geriledi. ABD 628 milyon dolar ithalat ile dünya sıralamasındaki lider konumunu korudu. ABD’nin ardından endüstriyel yıkama kurutma makinesi ithalatı gerçekleştiren Fransa ise 2009 yılında 503 milyon dolar ithalat gerçekleştirdi. Sektör ithalatında önde gelen diğer ülkeler sırasıyla İsviçre, Kanada ve Japonya’dır. Endüstriyel yıkama ve kurutma makineleri sektörü ithalatında ilk on sırada yer alan ülkelerin hepsinde genel olarak azalış görüldü. Özellikle İsviçre (yüzde 28), Türkiye (yüzde 20), Kanada (yüzde 14) ve ABD (yüzde 14)’nin 2009 yılı ithalatındaki azalış miktarları önemli ölçüdedir.

TÜRKİYE İHRACATINDA REKOR GELİŞME
2009 yılı sektör ithalatında 6’ncı sırada bulunan Türkiye’nin, 2008 yılında ithalatı 120 milyon dolar iken 2009 yılında bu rakam yüzde 20 oranında azalarak 96 milyon dolara geriledi. Türkiye’nin endüstriyel yıkama kurutma makineleri sektörü ihracatı 2009 yılında 8,2 milyon dolar olarak gerçekleşti. 2010 yılında ise sektör ihracatı yüzde 65 oranında artarak 13,5 milyon dolar seviyesine yükseldi.

TÜRKİYE , IRAK’A İHRACAT
GERÇEKLEŞTİRDİ
2009 yılında Türkiye’nin endüstriyel yıkama kurutma makineleri ihracatı yaptığı ülkeler arasında Irak 4,7 milyon dolar ile birinci sırada yer aldı. Irak’ı 777 bin dolar ile İran ve 744 bin dolar ile Suudi Arabistan takip etti. Suudi Arabistan ve Irak, en fazla ihracat gerçekleştirilen ilk on ülke arasında en çok ihracat artışı kaydedilen ülke oldu. Türkiye’nin endüstriyel yıkama kurutma makineleri sektörü ihracatı gerçekleştirdiği ilk on ülke arasında ihracatımızda tek düşüş Azerbaycan’da yaşandı.

İTHALAT 105 MİLYON DOLAR SEVİYESİNDE
Türkiye’nin 2009 yılında 96 milyon dolar seviyelerinde olan endüstriyel yıkama kurutma makineleri sektörü ithalatı, 2010 yılında yüzde 9 artarak 105 milyon dolar olarak gerçekleşti. 2010 yılında endüstriyel yıkama kurutma makineleri sektörü ithalatımızda önemli yer tutan ülkeler arasında ilk üç sırayı Almanya (39 milyon dolar), İtalya (36 milyon dolar) ve Polonya (11 milyon dolar) yer aldı. Türkiye’nin 2010 yılı sektör ithalatında ilk on ülkenin bir önceki seneye göre değişim oranlarına bakıldığında İspanya (yüzde 56), ABD (yüzde31) ve İngiltere (yüzde 16)’de artış görüldü. Tek büyük düşüş ise İsveç ile ithalatımızda kaydedildi. firma; Almanya, Fransa, Norveç, İngiltere ve Romanya gibi ülkelere ihracat gerçekleştiriyor. Everest Elektromekanik’in fiyat ve kalite nedeniyle tercih edildiğini ifade eden Yurt içi Satış Sorumlusu Deniz Dinçer; ürün ağlarının genellikle yatırım planı gerektiren ürünler olduğu için piyasalardaki kriz ve nakit sorunlarından direkt olarak etkilendiğini açıklayarak; “Dış piyasalar incelendiğinde fiyat bakımından ve kalite bakımından oldukça iyi durumda bulunmaktayız. Almanya ve İtalya gibi bu sektörün lider ülkelerinde maliyetlerin yükselmesinden sonra ülke olarak bu alanda daha aktif bir duruma geldik ve yoğun bir şekilde ilerlemeye devam etmekteyiz” dedi.

“Lider ülkelerin maliyeti, bize avantaj sağladı”
Everest Elektromekanik 2002 yılında endüstriyel yıkama sistemleri konularında uzman mühendisler tarafından kurularak, üretimde kaliteyi ve müşteri memnuniyetini hedef alan anlayışıyla kısa sürede ultrasonik yıkama makineleri ve endüstriyel yıkama sistemleri dalında Türkiye’de lider, Avrupa’da tercih edilen bir firma konumuna ulaştı. İkitelli Organize Sanayi Bölgesi’nde faaliyet gösteren imalathanede 30 kişilik personel grubu ile üretim yapıyor. Ağırlıklı olarak Avrupa ile çalışan Çözüm Mutfak; 70’i aşkın ülkeye ürünlerinin ihracat yapıyor. Makine fiyatlarının sektörde önem arz ettiğine dikkat çeken Çözüm Mutfak yetkilileri; “Doğru ürünün, doğru fiyatla eşleşmesi gerekiyor” dedi. Konuyla ilgili şu açıklama yapıldı: “Doğru makine (kapasitesi ve işleviyle ihtiyacı karşılayabilen) kaliteli bir deterjan; sertlik, basınç, sıcaklık ve temizlik hususlarında uygun özelliklerde su; iyi bir elektrik tesisatı ile tam sonuç verir. Satış sonrası yaygın destek dikkate alınmadığı için piyasada doğru ürün dolaşımı sağlanamıyor. Müşterinin kapasitesi belirlenmeli ve ihtiyaçları baz alınarak ürün sunulmalıdır.”

“Doğru ürünün, doğru fiyatla
eşleşmesi gerekiyor”
İzmir’de 1979 yılında faaliyete başlayan Çözüm Mutfak, Türkiye’nin önde gelen lider endüstriyel mutfak ekipmanı üreticilerinden birisidir. Faaliyetlerine otel, hastane, askeri tesis, okul gibi tesislerin anahtar teslim endüstriyel mutfak taahhüt işleri ile başlayan firma; bu alanda Türkiye Cumhuriyetleri, Ortadoğu, Afrika, Asya ve Avrupa başta olmak üzere birçok bölgede yüzlerce başarılı projeye imza attı. Uluslararası pazarlarda 2004 yılından itibaren bayi satış ağı oluşturmakla ilgili çalışmalarını geliştiren Çözüm Mutfak; 70’i aşkın ülkeye ürünlerinin ihracat yapıyor. Makine fiyatlarının sektörde önem arz ettiğine dikkat çeken Çözüm Mutfak yetkilileri; “Doğru ürünün, doğru fiyatla eşleşmesi gerekiyor” dedi. Konuyla ilgili şu açıklama yapıldı: “Doğru makine (kapasitesi ve işleviyle ihtiyacı karşılayabilen) kaliteli bir deterjan; sertlik, basınç, sıcaklık ve temizlik hususlarında uygun özelliklerde su; iyi bir elektrik tesisatı ile tam sonuç verir. Satış sonrası yaygın destek dikkate alınmadığı için piyasada doğru ürün dolaşımı sağlanamıyor. Müşterinin kapasitesi belirlenmeli ve ihtiyaçları baz alınarak ürün sunulmalıdır.”

“Düşük kur, yüksek faiz
politikası milli sanayiyi desteklemiyor”
1978 yılından bu yana endüstriyel yıkama ve kaplama sektöründe temsilcilik olarak hizmet vermeye başlayan Intersonic, 1992 yılından bu yana Türkiye’de üretim yapıyor. Ağırlıklı olarak ülke seçimi yerine proje seçimi yapan firma; çok uluslu firmaların ihalelerine giriyor. İsveç, İran, Polonya, İngiltere gibi ülkelere makine gönderiyor. Tüm sanayinin yaşadığı sorunların yıkama ve kurutma makinelerinde de yaşandığına dikkat çeken firmanın Genel Müdürü Atilla Arsan; “8 yıldır sürdürülen düşük kur, yüksek faiz politikası milli sanayiyi desteklememektedir. Tam tersine ithalata dayalı bir ekonomi yarattı. Bu gerek Türk halkını, gerekse sanayiciyi son derece zor bir duruma soktu. İhracatı ve katma değeri yüksek sanayi ve inovasyonu geliştiren, destekleyen sistemler kurulmamıştı. Mesela AB çerçeve hibe fon projelerine dönük çalışmaların benzeri Türkiye’de milli sanayi için düşünülmelidir.
TEYDEB ve benzeri fonlama yöntemlerinin prosedürlerinin proje beğenilirse proje başlar başlamaz direk yüzde 70 kaynak aktarmak şekline dönüştürülmelidir. Türkiye’nin yıkama ve kurutma makineleri ihracat rakamlarına bakıldığında eğer ihracatı destekleyici politikalar artmaz ise yıllık ihracat artış oranı beklenenin altında olur. Biz Makina İmalatçılar Birliği yönetimi olarak TÜBİTAK Vizyon 2023 projesinin Makina Ve Yatırım Malları bölümünü kaleme aldık, ihracatı arttırıcı politikalar sayesinde yıllık yüzde 7 büyüme olduğu takdirde 2023’te makine sektöründe 100 milyar dolar, tüm ülke ihracat tutarını da 600 milyar dolar olarak öngördük. Türkiye’de faaliyet gösteren yıkama ve kurutma makineleri sektöründeki üreticilerinin yaşadığı sıkıntılar ve bu sıkıntıların çözülmesi için alınması gereken önlemlere bakılacak olursa:
*Asgari ücretten vergi alınmamalıdır
*Teknik eleman açığı kapatılacak şekilde her sanayii bölgesinde hızlı çıraklık kalfalık eğitim birimleri oluşturulmalıdır. (Kaynak-mekanikmakina, montaj-elektrik-mekatronik- otomasyon-kimya-elektronik vb) Bunlar Türkiye’nin acil ihtiyaç kalemleridir. Lise veya ortaokulu bitirip iş arayan bir kişi, bu okullara başvurarak 6 aylık mesleki eğitimlerden sonra sertifikalandırılmalıdır. Gençler bu işlere de ayrıca teşvik edilmelidir.
*Fuarlar ve internet pazarlama gereç ve tekniklerine devlet olarak para ayrılması gerekmektedir. Uluslararası çalışmalar muhakkak yüzde100 desteklenmelidir.
*İnovasyon araştırma teknoloji geliştirme yüzde 100 desteklenmeli bedeli ise proje beğenildiğinde yüzde 70 peşinen ödenmelidir *Firmalar birbirinden türemektedirler. Yani taklit firmalar ortaya çıkmaktadır. Bu ise rekabeti olumsuz olarak etkilemektedir. Şöyle ki pazar beş firmayı ancak doyurabilecekken, 50 firma ortaya çıkmakta; dolaysıyla kalitesiz, birbirleriyle rekabet eden, iş yapamayan, para kazanamayan bir sürü firma hem satış sonrası hem de genel manada hizmet üretemez olmaktadır. Bunun yerine firmaları yeni konu ve projelere yönlendirecek bir Milli Sanayii Proje Üretme Merkezi olmalıdır. Burası Türkiye’deki tüm üniversitelerle bağlantıda olmalı ve tüm yayınlar buraya gelmeli, burada çalışan uzmanlar teknolojiye dönecek projeleri sanayiicilere sunmalıdır.