İnsan sağlığına zararlı elektromanyetik dalgaları perdelemek hayaliyle13 yaşındaki iki ilköğretim öğrencisi yola çıktı. Bilim ile hayatın kesiştiği yolculuklarında 220 yıl önce doğmuş Michael Faraday ile tanıştılar ve birlikte bir çözüm düşündüler.

Teknoloji geliştikçe kuşaklararası çatışmanın arttığına şüphe yok. Artık ebeveynlerle çocukların arasındaki temel çatışmalardan birinin merkezinde de bilgisayar, cep telefonu, televizyon var. Anne ve babaların en sık uyarılarından biri de şöyle: “Bırak onu radyasyon saçıyor.” Ama çocuklar da artık çok farklı. Özel Mürüvvet Evyap İlköğretim Okulu’nun iki öğrencisi, bu uyarıların haklılığını kabul ederek bir proje geliştirmeye karar verdi. Yanlarında okullarının sağladığı olanaklar ve en önemlisi danışmanları olan fizik öğretmeni Mustafa Cüre vardı.

HAYAT KURTARAN TEKNOLOJİ

13 yaşındaki Deniz Elif Gülderer ve yaşıtı Sedanur Ballı ilk olarak hemen hemen her elektrikli cihazdan çıkan elektromanyetik dalgalar konusunda bilgi toplayarak işe başladı. Ailelerinin onları bu konuda uyarmasının ne kadar doğru olduğunu öğrendiler.

Deniz Elif Gülderer, bu süreçte öğrendiklerini şöyle anlatıyor: “Elektromanyetik dalgalar bir çok doğal ve insan yapımı kaynak tarafından yayılıyor. Bunun sağlığa pek çok zararları var.

Hayatımızı kolaylaştıran hatta çoğu zaman hayatımızı kurtaran teknolojinin bunada bir çözüm bulması gerektiğini düşündük.”

HEYECAN VEREN ÖLÇÜM

Deniz ve Sedanur’un araştırmaları danışman öğretmenleri Mustafa Cüre’nin onlara getirdiği elektromanyetik dalgaları ölçen cihazla çok daha keyifli birhale geldi. Artık elektrikli aletleri tektek test ediyorlar ve proje geliştirmeye çalıştıkları sorun karşısında daha fazla bilgi sahibi oluyorlardı.

Okuldaki arkadaşları onları kimi zaman bir ütünün,kimi zaman bir cep telefonunun başında ölçüm yaparken görüyordu.

Öğretmenleriyle yaptıkları bir deney ise elektromanyetik dalgaların azaltılabileceğini onlara gösterdi. Bir cep telefonunu öğretmenleri alüminyum folyo ile kapladı ve bu telefonu aradıklarında ulaşılamıyordu.Öğretmenleri onlara cihazların işlevlerini kaybetmeden de elektromanyetik dalgaların azaltılabileceğini anlattı ve Faraday Kafesi’nden bahsetti. Sedanur, Faraday Kafesi konusunda öğrendiklerini şöyle anlatıyor: “Faraday iletkenlerden bir kafes yapmış. Metalil etkenlerden bir ağ örmüş aslında.

Bu metal iletken elektromanyetik dalgaları emiyor ve içinde olan insan olası zararlardan korunabiliyor.” 1791 yılında dünyaya gelmiş olan Michael Faraday’ın buluşunu öğrendikten sonra 1998 doğumlu Deniz ve Sedanur için geliştirmeyi amaçladıkları proje çok daha somutlaşmıştı.

DİKKAT! TRAFO


İki öğrenci aynı zamanda kentteki yüksek gerilim hatları ve trafolardan yayılan elektromanyetik dalgaların çok yoğun olduğunu öğrendiler. Trafoların yakınına ölçüm cihazlarıyla giderek bu konuda deneyler yaptılar ve bilginin doğruluğunu gördüler.

Öğretmenlerinin desteğiyle akıllarına gelen bir fikir onları çok heyecanlandırdı. İstanbul’da binlercesi bulunan trafoların zararlı etkilerinden insanları koruyacak bir sistem geliştirebilirlerdi. Deniz Elif Gülderer bilim ile hayatın buluştuğu bu deneyimi şöyle ifade ediyor:“Daha önce fark etmediğimiz trafoları, yüksek gerilim hatlarına artık dikkatle bakıyorduk. Onların yakınında evleri olan arkadaşlarımız da vardı. Daha çok çalışmaya başladık.”

SAĞLIK İÇİN PERDELEME

Faraday deneylerinde, insanları kafesin içine koyarak elektromanyetik dalgalardan korumuştu. Deniz, Sedanur ve danışman öğretmenleri Mustafa Cüre trafoları olumsuz etkilerini azaltacak bir kafesle sarmayı düşündüler. İletken ve ucuz olan nikelden, çok küçük gözenekli bir kutuyu birlikte yaptılar.

Buluşlarının zararlı etkileri perdelediğini deneylerle kanıtladılar.Buluşlarının gelişimini Sedanur şöyle ifade ediyor: “Biz bu çalışmayla bu ütüyü dışarıdayken fişe taktık. Elektromanyetik dalgayı ölçtük. Sonra nikelden örülmüş kutuya koyduk ve azaldığını gördük. Ütünün içinden gelen elektromanyetik dalgalar bu kutunun içinde dağılıyor. Nikel tel ile kaplı kutuyu toprakladık. Özellikle açıklıklar bıraktık. Isının trafoda kalmaması için küçük delikli bir alan yaptık.”

ÖĞRETMENİN REHBERLİĞİNDE

Öğretmenleri Mustafa Cüre projelerinin gelişimini şöyle anlatıyor: “Bizim okulumuzda proje olimpiyat takımları var. Her sene ulusal ve uluslararası yarışmalara katılıyoruz. Okul olarak projelere çok önem veriyoruz. Öğrencilerimizin mutlaka fikirlerini alıyoruz. Çok orijinal fikirler çıkıyor. Uygulamada öğretmenler devreye giriyor.Projeleri eklemelerle geliştiriyor, elle tutulur hale getiriyoruz.

Radyoaktifkirlilik güncel bir konu. İçinde elektrik geçen her şeyden yayılıyor. Biz trafoya perdeleme yaptık. Dışarıya etkisini azalttık. Televizyon ve cep telefonunun olumsuz etkileri sürekli gündeme geldiği için trafolara yoğunlaştık.Trafolardaki elektromanyetik dalgaların perdelenmesine ilişkin bir çalışma yaptık ve bunun çok önemli olduğunu düşünüyoruz.”

ÇARPICI SUNUM

Deniz ve Sedanur üç ayda projelerini tamamladı ve uluslararası INEPO Çevre Proje Olimpiyatı’na katıldılar. “Trafoların oluşturdukları elektromanyetik radyasyonun perdelenmesi’ adını verdikleri projelerini bilim insanlarına anlatacaklardı.Dış cepheleri resimlerle süslenmiş trafolarla onların hemen yanında olan çocuk parklarını fotoğrafladılar.Sunumlar hazırladılar. Projeleri yarışmadaTürkiye üçüncüsü oldu. Şimdi Deniz ve Sedanur’un hayali; buluşlarının hayata geçmesi, trafoların kendi kafesleriyle kaplanarak insan sağlığına zararlı etkilerinin azaltılması.