2023 hedeflerini gerçekleştirmek ve dünyanın 10 büyük ekonomisi arasına girmek istiyorsak büyümeden daha öte sıçrama yapmaya ihtiyacımız var. Bu potansiyel makine sektörünün doğasında vardır.

“Hedefi olmayan gemiye hiçbir rüzgar yardım edemez” atasözü Türkiye için artık geçerli değil. Çünkü ülke ekonomimizin ve ihracatımızın hedefleri belirlenmiş durumda. Fakat sadece rakamlardan oluşan bir söylemin de başarıya ulaşma şansı yoktur. Bundan ötürüdür ki 2023 hedeflerine ulaşmak için stratejiler ve yol haritaları belirlendi.

Şimdi somut uygulamalara geçme zamanıdır.Günümüzde dünya ticaretinden yüzde 0,8 pay alıyoruz. 500 milyar dolar ihracat hedefine ulaşmak ve dünyanın 10 büyük ekonomisine girmek için bu payın yüzde 1,5’lara çıkması şarttır. Dünya ticaretinden aldığımız payı iki katına çıkarmak için neler yapmamız gerektiği ise aşikardır.Emekle rekabet eden bir ülke yapısından teknoloji üreten ve ürettiği teknoloji ile var olan bir ülke yapısına kavuşmalıyız.

Kalifiye insangücünü artırmamız bu noktada büyük önem taşımaktadır. Çünkü Türkiye ne batı kadar teknoloji üretebilmekte ne de Uzak Doğu kadar ucuz işgücüne ulaşabilmektedir. Ülke olarak ortada kalmış bir yapımız var. Eğer ki bundan 20 ya da 30 yıl sonra gelişmekte olan ülke vasfımızı sürdüreceksek bu konularda konuşmamıza hiç gerek yok. Fakat 2023 yılında dünyanın 10 büyük ekonomisi arasında yer almayı başarmak konusunda kararlıysak nasıl bir modelle, nasıl bir sanayi ile ve nasıl bir ithalat ihracat dengesi ile üretim yapacağımızı şimdiden belirlemeliyiz.

En önemlisi de ne üreteceğimiz konusudur.Gelişmekte olan bir ülke yapısından gelişmiş ülke yapısına ulaşabilmek için öncelikle makine sektörümüzün teknoloji üreten bir dönüşüm sürecine girmesi gerekmektedir. Ülke olarak ucuz iş gücü ve teknolojisi ile dünya ticaretinde ortada duran yapımızı makine sanayimiz sayesinde teknoloji odaklı üretime çevirebiliriz. 500 milyar dolar ihracat hedefinin yakalanması ve dünyanın 10 büyük ekonomisinden biri olmanın anahtarı üretim araçlarını üreten makine sektörüdür.Bu bilinç sahiplenildiği ve desteklendiği takdirde Türkiye’nin geleceği çok parlaktır.