Dirinler Grup’ta çekirdekten yetişen CNC Kontrollü Tezgah İmalatı Koordinatörü Nihan Dirin, kadınların geçmiş yıllara...

Dirinler Grup’ta çekirdekten yetişen CNC Kontrollü Tezgah İmalatı Koordinatörü Nihan Dirin, kadınların geçmiş yıllara göre daha aktif olduğunu belirtti. Makine sektöründe üretim bölümünde çalışmayı özellikle seçtiğini ifade eden Dirin; ailesinden edindiği bilgi ve birikimi daha ilerilere taşıyacağını sözlerine ekledi.

Dirinler Şirketler Grubu 1952 yılından itibaren bir aile kuruluşu olarak  faaliyetlerini sürdürüyor. Grubun bünyesinde makine  ve ürün imalatının yapıldığı dört fabrika,  bir pazarlama firması, marina işletmeciliği ve şirketler grubunun  ihracat ve ithalat işlerini organize eden bir dış ticaret firması bulunuyor.60 yılı geride bırakmış bu köklü firmada Dirinler Grup’un son kuşak kadrosunda, faaliyetlerine üretim bölümünden başlayan Nihan Dirin ile kadınların sektördeki yeri hakkında görüştük. Dirin artık kadınların güçlü ve başarılı olduğuna dikkat çekerken öz geçmişlerindeki başarının kariyerlerine yansıdığına değindi.

Sizi daha  yakından  tanıyabilir  miyiz?

İzmir’de 1980 yılında doğdum. Liseyi Türk Koleji’nde bitirdikten  sonra Ankara Bilkent Üniversitesi’nde Bilgisayar Teknolojisi ve Bilişim Sistemleri Bölümü’nü tamamladım. Yedi sene aktif iş hayatında bulunduktan sonra MBA yapmaya karar verdim ve şu anda da İzmir Yaşar Üniversitesi’nde çalışma hayatıma devam ederken bir yandan da MBA yaparak okul hayatıma devam ediyorum.
Ne zamandan bu yana makine sektörü içerisinde bulunuyorsunuz?Sektörle tanışmanız nasıl başladı?

Dirinler Şirketler Grubu 1952 yılından itibaren sanayi ve ticari faaliyetlerini sürdürüyor. Bir aile kuruluşu olan grubun bünyesinde makine  ve ürün imalatının yapıldığı üç fabrika,  bir pazarlama firması  ve şirketler grubunun ihracat ve ithalat  işlerini organize eden  bir dış ticaret firması  bulunuyor. Benim çalışma hayatıyla tanışmam da ilk kez Dirinler’e ait fabrikalarımızda oldu.

Babam  Mustafa  Dirin, daha  okula gitmediğim zamanlarda beni ara ara iş yerimize getirirdi. Okul çağlarında ise babam beni yaz tatillerinde çalışmaya getirirdi. O zamanlarda soluduğumbu havanın bu zamanlara çok şeyler kattığını profesyonel olarak  sektöre başladığım zaman fark ettim.  Bununla beraber iki sene Ankara’da, sonrasında İstanbul’da ve başka yerlerde staj yaptıktan  sonra profesyonel olarak kendi işimle ilgilenmeye  başladım. Beş senedir sektörün tam anlamıyla  içindeyim. İki senedir ise firmamızın  diğer üretimlerinden olan CNC Kontrollü Tezgah İmalatı’nın Koordinatörü olarak sektöre hizmet  veriyorum.

Kadınlar makine sektöründe erkeklere göre artık daha aktif veçalışkan. Ben kadınların pek çok başarıya imza atacağını ve çok iyi konumlara yükselebileceğine inanıyorum. Artık kadın güçlü,kadın başarılı.

Çalışma yaşamınızda neler yapıyorsunuz, normal bir iş gününüz nasıl geçer?

Özellikle bu sene çok yoğun geçiyor diyebilirim. Türkiye’de üretimi  az olan ve ithal ürünlere rakip olan bir sektör içinde hem üretim yapıp, hem de kendi pazar  payımızı artırmaya çalışıyorum. Bu nedenle sabahları yoğun bir iş temposuyla çalışırken, akşamları MBA programına devam ediyorum.  İş ve okulun yanında Genç Liderler  ve Girişimciler  Derneği (JCI) Karşıyaka Şubesi’nin  Başkanlık görevini yerine getiriyorum. Aynı zamanda işimle ilgili olan eğitimlere mümkün olduğunca katılmaya çalışıyorum.
Köklü ve büyük bir firma olan Dirinler’de  çalışmak sizi nasıl etkiliyor?

Dirinler Makina, Türk makine  sektörünün tarihinde önemli bir yere sahiptir.60 yıllık geçmişiyle beraber makine sektörünün farklı alt sektörlerindede imalat  gerçekleştiriyoruz. Dirinler Makina’nın kurucusu rahmetli A. Cemal Dirin ve ailemin bize bırakmış olduğu sorumluluklar ve büyük emekler var. Bunları devam ettirmeyi  ve şirketi daha  ilerilere taşımayı,  dünya firma- ları arasına sokmayı kardeşlerimle felsefe  edindik.

Bu yükümlülükleri yerine getirmek için sürekli  kendimi bir eğitim aşamasından geçiriyorum. Çünkü bizim babalarımız gibi işin çıraklığını yaptıktan  sonra bu bilgileri edinme şansımız olmadı. Biz, ‘Daha profesyonel bir iş hayatına  hakim olmalıyız’ diye düşünüyorum. Bu sebeple kendimi eğitme  ve geliştirme açısından çok etkileniyorum. Çünkü iş hayatım- da her gün yeni bir şey öğreniyorum. Kaldı ki makine  sektörü her geçen gün kendini yeniliyor. Artan Ar-Ge çalışma- ları, teknolojiyi her gün bir adım daha öteye götürüyor. Biz de Dirinler olarak teknolojiyi her zaman yakından takip ediyoruz.

Çalışma hayatına başlarken ailenizin size yaklaşımı nasıldı?Türkiye’deki diğer aileler  gibi bizim ailemiz de ataerkil bir yapıya sahip.  Bu nedenle sizlere ‘Sektörün üretim tara- fında var olmaya karar verdiğim andan itibaren hiç tepki almadım’  dersem olmaz. Elbette  benim ailem çalışmama izin vermeyecek zihniyette değil, aksine desteklerini de alıyorum. Ancak yine de ilk zamanlarda fabrikada ilgilendiğim imalat  bölümü  nedeniyle  tepki aldım. Neticede makine  sektörü genel  itibariyle daha  fazla erkek  hegemonyasında yürüyen bir iş. Hatta ülkemizde faaliyet gösteren makine  sektöründe çalışan kadın sayısı oldukça  az. Bu sebeple ailem benim de diğer kadınlar gibi işin ofis tarafında olmamı  istediler.

Zaman içerisinde yaptığımız problemsiz makineleri görünce kadınların üretimde olmasına gittikçe sıcak bakmaya başladılar. Ben, kız kardeşimle ailemizdeki bu ön yargıyı kırdığımızı düşünüyorum. Çünkü kız kardeşim de ilk başladığında üretimden başladı; daha  sonra satınalma bölümüne geçti. Dirinler’de aileden iki kadının üretim yapmış olmasından dolayı iyi yönde etkilendiklerini düşünüyorum.

Peki, sizce aile şirketlerinde çalışmanın herhangi bir zorluğu var mı?

Ben kendimi bu konuda  şanslı hissediyorum. Çünkü biz aile olarak  birbirimizi seven  ve saygı duyan bir yapıya sahibiz.Bizim ailece  denge  unsurumuz birbirimizi sevmemizden geçiyor. İş hayatında bazen  düştüğümüz fikir ayrılıkları oluyor. Aile ve şirket  birbirinden ayrılamazlar. O nedenle karşılıklı anlayış ve iyi niyet en önemli unsur diyebilirim.

Erkek egemen bir yapıya sahip  iş hayatında kadın olmanın zorluklarını anlatabilir misiniz?

Eskiden  böyle bir sektörde çalışmak daha  zordu sanırım. Şu anda  dahafazla kadın, sanayi sektöründe çalışıyor ve bizzat üretimin içindeler. Kadınların bu sektöre çok yararı olduğunu düşünüyorum. Sonuç olarak  bir kadının girdiği toplulukta, erkek  kendine  daha fazla çeki düzen veriyor. Bunu ben çalışanlarımdan duyuyorum  ve çok da hoşuma gidiyor. Bana söyledikleri  artık daha  titiz ve özenli çalıştıkları yönünde oluyor.Dirinler Grup olarak  bünyemizde Dirinler Makina, Dirinler Sanayi Makinaları, Maksaş Makina ve Dirinler Döküm Sa- nayi olmak üzere  makine  sektöründe ana sektörler üzerinde hizmet  veriyoruz. Bizim de en önemli amacımız müşterilerimize çok yönlü fayda sağlayan ürünler sunup, memnuniyetlerini artırmak.

İşte bu noktada müşteri kadın ya da erkek  olmanıza  aldırış etmiyor ve maksimum fayda sağlamaya çalışıyor. Ancak sektörümüz tamamen erkek  egemen bir sektör. Bu durum beraberinde zorlukları da getiriyor; ama bunu cinsiyetle  sınırlandırmak yanlış olur. Zira her sektörün kendine göre bir takım zorlukları var. Önemliolan bu zorlukları yönetebilmeyi başarabilmek ve bunu fırsata dönüştürebilmek. Açıkçası benim bugüne kadar  yaşadığım çok önemli bir zorluk olmadı.

Sık sık iş seyahatlerine çıkmak  sizi yoruyor mu?

Bekar  olduğum için seyahat sıkıntısı yaşamıyorum. Bu iş gezilerimin yoğunluğu  dönemlere göre değişiklik gösteriyor. Kadınlar için olumsuzluk olarak  değerlendirebileceğim herhangi bir konu yok. Açıkçası bugüne kadar bu yönde herhangi bir olay yaşamadım. Nedeni ise seyahat ettiğim ülkelerdeki firmalar, ülkeye gittiğim andan dönüş anına kadar  gerekli  tüm organizasyonu yapıyor. Bu noktada biz de ülkemize gelen  ziyaretçilerimizin, kadın ya da erkek, gerekli  olan tüm ihtiyaçlarını karşılıyoruz. Makine sektöründe var olan erkek  egemenliği sadece Türkiye’ye has bir durum değil. İş seyahatlerinde aynı zamanda farklı ülkeleri  ve kültürleri görme fırsatı yakalıyorum.

Yurt dışında  çalışan kadınlarla ülkemizdeki çalışan kadınları kıyaslarsak, sizin hangi konular dikkatinizi çekiyor?

Yurt dışındaki fuarları  ve fabrika ziyaretlerine gittiğimde görüyorum. Yurt dışında iş yerleri kadınları cinsiyetine göre değil, öz geçmişinin doluluğuna göre işe başlatıyor. Eğer kadın hak ediyorsa yöneticiliğe getiriliyor. Bu Türkiye’de maalesef biraz farklı; erkek yönetici oluyor, vasıflı kadın ise onun yardımcısı rolünde kalıyor. Bu sebeple Türkiye’de mantalitenin değişmesi gerektiğine inanıyorum.

Sektöre bakıldığında erkek egemen bir sektörde çalışıyorsunuz, sizce niçin sayıca az kadın yer alıyor?

Çünkü eskiden beri kadının misyonu toplumumuzda belliydi. İlkokul kitaplarında bile kadın evde bahar temizliği yapıyor, erkek  de işten  eve dönüyordu. Türkiye’de maalesef kadına doğduğun da bu yönde misyon verilirdi. Ne yazıkki sektörümüz de kadınların ilgisini çekebilen bir sektör değil. Dolayısıyla toplumun kadına bakış açısı belliydi. Erkek çocuklar için güç faktörleri ön planda  yer alıyordu. Bu durum da ileride kadınların aktif olamadığı toplumsal rollerde çalışmasına neden oluyor. Kadınlar kalabalık  bir erkek topluluğu içinde, ilgilerini fazla çekmeyen bir ürünün satışında veya hizmetinde yer almak istemeyebiliyorlar. Diğer bir neden olarak da buna ilgi duyan kadınlar kimi erkek yöneticilerin ön yargısı ile karşılaşıyor. Kadınların karşılaştığı bu sorunlar ortadan kalkarsa bu sektörde daha fazla kadın çalışan olur. Ben kadınların pek çok başarıya imza atacağını ve çok iyi konumlara yükselebileceğine inanıyorum.

Artık kadın güçlü, kadın başarılı.Kadınların  iş hayatında daha  aktif olabilmesi için neler yapılmalı?

Kadınların  öz güvenini artırması gerektiğini  düşünüyorum. Eski kadınlar zaten  evi yöneterek ne kadar  zeki olduğunu kanıtlamış durumdadır.

Yurt dışında iş yerleri kadınları cinsiyetine göre değil, öz geçmişinindoluluğuna göre işe başlatıyor. Eğer kadın hak ediyorsa yöneticiliğe getiriliyor. Bu Türkiye’de maalesef biraz farklı; erkek yönetici oluyor,vasıflı kadın ise onun yardımcısı rolünde kalıyor.

Yeni nesiller ise bir iş yerini neden yönetemesinler?

Bu noktada kadın çalışanlara ve tüm yöneticilere önemli  görevler  düşüyor.  Yapılacak en önemli  şey; sektörün erkek  egemen  tabusunu yıkmak. Biz kadınların sadece bu sektörde değil, diğer tüm sektörlerde de yılmadan,  daha  azimli ve mücadeleci bir tutum izlemesi  gerekiyor. Makine sektöründe ve diğer sektörlerde başarılı olmak  için erkek olmaya  gerek  yok. Kadınlar  da nasıl olsa  kadın olduğum için başarılı olamam  şeklinde bir umutsuzluğa asla kapılmamalı. Azim ve mücadele beraberinde başarıyı  getiriyor.  Kadınlar ancak  başarılı bir öz geçmişe sahipoldukları  zaman bir kademe daha  öne geçebilirler.

Diğer kadın çalışanlara neler söylemek istersiniz?

Erkek egemenliği diye bir şey yoktur. Kadınlar bütün  işleri başarıp üstesin- den gelebilirler. Önemli olan, yerinde durmamak kendini geliştirmek ve donatmak. O zaman bütün  yollar ve kapılar  açılıyor.