Uzaya çıkan ilk canlı iyi bilinir: Laika… Uzaya çıkan ilk insan Yuri Gagarin, kuşkusuz Laika’dan da çok bilinir...

Uzaya çıkan ilk canlı iyi bilinir: Laika… Uzaya çıkan ilk insan Yuri Gagarin, kuşkusuz Laika’dan da çok bilinir. Peki ya uzaydan sağ salim dönmeyi başaran ilk canlılar?

20. yüzyılda teknolojinin ne kadar hızlı geliştiğinin, insanoğlunun imkansız olarak gördüğü pek çok şeyi ne kadar kısa sürede başardı-ğının en iyi örneklerinden biri uzay çalışmalarıdır. ‘Bir gün uzaya gidilebileceği’ fikri üzerine yapılan ciddi bilimsel çalışmaların tarihi 20. yüzyılın başlarına uzanır. İkinci Dünya Savaşı sırasında askeri beklentilerle hızlanan bu çalışmalar, kısa bir sürede olgun bir meyve verir.

Ekim Devrimi’nin 40. yılında Sovyetler, ilk yapay uydu Sputnik’i başarıyla dünya yörüngesine yerleştirir. İnanması güç de olsa artık uzay çağı ‘resmen’ başlamıştır…

Yaklaşık 60 cm çapında, 83 kg ağırlığında ve bir metal küre şeklindeki Sputnik, Kazakistan’daki Baykonur Uzay Üssü’nden ya da Rusların tabiriyle ‘Kozmodrom’dan, 4 Ekim 1957’de fırlatılır.

Sputnik’in içinde bir radyo vericisi bulunmaktadır. Sputnik’in 20 ve 40 MHz’lık düşük frekanslarda dünyaya gönderdiği radyo dalgaları, bir düşün gerçekleştiğinin habercisidir.Olaya inanamayanların yanında, bir de inanmak istemeyenler vardır.

Onların kuşkularını Senatör Lyndon Johnson şu cümlelerle çok iyi ifade eder: “Yakında, tıpkı kara yolu üst geçitlerinden arabalara taş atan çocuklar gibi üzerimize uzaydan bomba atacaklar!” Gazete manşetleri de bu kuşkuyu körükler niteliktedir.

İnsanlar kolayca korkuya kapılmaya hazır bir haldedirler; çünkü kimse, 83 kg ağırlığındaki bir cismin nasıl olup da yörüngeye oturtulabildiğine akıl erdirememektedir.‘Dünyalılar’ Sputnik’e akıl erdirmeye çalışırken sadece bir ay sonra Sovyetler, bir inanılmazı daha gerçekleştirir. 3 Kasım 1957’de Sputnik 2 fırlatılır.

Bunu diğerinden daha inanılmaz kılan ise içinde bir canlı olmasıdır. Diğerine göre daha ağır olan Sputnik 2 (yaklaşık 543 kg), içinde bir de yolcu taşımaktadır.

Laika adlı bu köpek, uzaya çıkan ilk dünyalı olarak tarihe geçecektir. Önceleri Laika’nın uzayda daha uzun süre kaldığı açıklansa da Laika, uzay aracının ısı ve neminin giderek artması sonucu 5 ile 7 saat sonra yaşamını yitirir. Sputnik 2 ise altı gün sonra enerjisi biterek tüm sistemlerin durmasına rağmen dünyanın etrafını 2 bin 570 kez döndükten sonra 14 Nisan 1958’de atmosfere girerek parçalanır.

Bir sonraki ay, 15 Mayıs 1958’de Sputnik 3 fırlatılır. Yer yine Baykonur ‘kozmodromu’dur.Böylece uzay çalışmaları sonucunda, dünya yörüngesine bir uydu başarıyla oturtulabilmiş ve tek yönlü biletle de olsa uzaya bir canlı gönderilebilmiştir. Sıra bu yolculuğu ‘gidiş-dönüş’ yapabilmeye gelmiştir.

Bu şerefe ise Sputnik 5’in mürettebatı nail olacaktır: Kaptan Belka ve Strelka ile 42 fareden oluşan mürettebat! ‘Kaptan’ ve ‘mürettebat’ın yanında çeşitli bitki örnekleri de bulunmaktadır. Elbette ki tüm bu çalışma-ların nihai hedefi insanoğlunun uzaya ayak basmasıdır.

Sputnik 5’in çağrı sinyali ‘Korabl-Sputnik 2’dir. ‘Korabl’, Rusça’da ‘gemi’ anlamındadır. Sputnik 5’in uçuşu, 15 Mayıs 1960’da fırlatılan Sputnik 4 ya da Korabl-Sputnik 1’in ardından, insanlı uçuşlar için tasarlanan Vostok uzay aracının da ikinci test uçuşu olacaktır.4 bin 600 kg ağırlığındaki Sputnik 5, 19 Ağustos 1960’da yine Baykonur ‘kozmodrom’undan fırlatılır. Sputnik 5’ten ilk sinyali, Almanya Bonn’da bulunan bir radyo istasyonu alır.

3. turda, bir İsveç radyo istasyonu, aldığı sinyalle bunu doğrular. Sputnik 5’te, ‘kaptan pilotların’ yolculuk boyunca görüntülerini alan bir de televizyon seti bulunmaktadır. Yörüngede bir gün kalan ve bu süre içinde dünyanın etrafını yaklaşık 16 kez turlayan Sputnik 5, 20 Ağustos 1960’da dünyaya geri döner. ‘Kaptanlar ve mürettebat’ sapasağlam hayattadır. Dahası Strelka, bir süre sonra yavrular. Altı sevimli yavrudan biri olan Puşinka, SBKP Genel Sekreteri Kruşçev tarafından, ABD Başkanı John F. Kennedy’nin kızı Caroline Kennedy’ye hediye edilir.

Eski NASA astronotlarından Duane Graveline’e göre Kruşçev tarafından verilen bu şirin; fakat ‘acı-tatlı’ hediye, Sovyetlerin teknolojik üstünlüğünü sembolize etmektedir.Sputnik 5’le alınan başarılı sonuçlar, insanlı uçuş için doğru yolda olunduğunu gösterir. 12 Nisan 1961’de Yuri Gagarin, dünyaya uzaydan bakma şansına erişen ilk kişi olur.

Girdikleri yarışta ABD, Sovyetler’in her hamlesine cevap vermeye çalışır. 20 Temmuz 1969’da Ay’a ayak basılması, tüm dünyada büyük yankı uyandırır. Aslında bütün bu uzay araştırmaları konusunda baştan beri askeri kaygılar ön plandaydı. Olayların bazen, kötü bir bilim kurgu film senaryosu gibi seyredildiği de oluyordu.

ABD Başkanı Reagan tarafından 1983’te açıklanan Stratejik Savunma Doktrini kapsamın-da yürütülen ‘Yıldız Savaşları’ projesi bu konuda akla gelen ilk ve en simgesel örneklerdendir. Bu noktada gelin Yuri Gagarin’in sözleri ile bitirelim: “Uzay gemimle dünya yörüngesinde dönerken gezegenimizin güzelliğiyle şaşkına döndüm. Dünya halkları! Gelin bu güzelliği yıkacağımıza, koruyup çoğaltalım.”

 

 

‘UZAY MAYMUNLARI’ ‘UZAY KÖPEKLERİ’NE KARŞI!

Sovyetler, uzay araştırmalarında Belka ve Strelka’dan önce de sonra da köpekleri çokça kullanmıştı. Buna karşın, sonraki yıllarda ABD, uzay araştırmaları için maymunları ve şempanzeleri kullanacaktır. Sovyetlere göre köpekler maymunlara göre daha uysal, tepkileri daha kolay tahmin edilebilir, daha kolay zapt edilebilir ve daha dayanıklıdırlar. Bunun yanında, tercihler dişi köpekler yönündeydi; çünkü onlar, yaratılış itibarıyla idrarlarını yapmak için ayaklarını kaldırmak zorunda değillerdi.