Ortak Satın Alma Organizasyonu’nun (OSO) Yönetim Kurulu Üyeliği görevinde bulunan ve Bilge Makine’nin kurumsallaşma...

Ortak Satın Alma Organizasyonu’nun (OSO) Yönetim Kurulu Üyeliği görevinde bulunan ve Bilge Makine’nin kurumsallaşma çalışmalarını yürüten Sema Varol, ülkemizdeki kadın çalışan ve yönetici sayıs ınınartması gerektiğine dikkat çekti. Varol, sektördeki firmaların yönetimlerinde kadın sayısını artırmak için yönetim kurullarına kadın kotası koyma gibi çalışmalarda bulunulmasının fayda sağlayacağını açıkladı.

Makine sektörünün erkek egemen yapısına karşı kadınların daha etkin, güvenilir, dürüst,üretken olduğunu söyleyen Sema Varol; “Kadın çalışanların hedefleri ve bunlara bağlı ‘Kariyer planları’olmalı” dedi. Eğitim hayatından, başarı öyküsüne ve hatta sektörde başarılı bir kadın olmanın yollarına kadar kapsamlı bir görüşme yaptığımız röportajımızda Varol, makine imalatı gibi titizlik isteyen bir iş için kadın teknik elemanlara ihtiyaç olduğuna dikkat çekti.

Sizi daha yakından tanıyabilir miyiz?

İstanbul’da 1958 yılında doğdum. 1981yılında Boğaziçi Üniversitesi İnşaat Mühendisliği’nden mezun oldum.

2005 yılında Marmara Üniversitesi İngilizce İşletme “Örgütsel Davranış (Organizational Behavior)” konusunda yüksek lisans yaptım.

Ne zamandan bu yana makine sektörü içerisinde bulunuyorsunuz?

Aslında makine sektörüne ilgim, inşaat mühendisi olarak 1981 yılında başladı.Bu zamana kadar gerek inşaat makineleri ve gerekse asansörler, konveyörler,ısıtma soğutma, pompalar gibi inşaatı ilgilendiren makine ve aksamları ile hep haşır neşir oldum. Çünkü bir kadın mühendis olarak bürodan ziyade sahada olmayı tercih ettim. Ayrıca eşim de makine mühendisi ve 1986’dan bu yanamakine imalatı yapıyor. Hem ailemizi ilgilendirmesi, hem de eş dayanışması bakımından onun işi ile de yakından ilgiliydim.

1996 yılında bağımsız çalışmaya başladıktan sonra, aile şirketimizle daha çok ilgilenmeye başladım. 2002 yılında da eşimle güç birliği yaparak ortak olmaya karar verdik.

Çalışma yaşamınızda neler yapıyorsunuz, normal bir iş gününüz nasıl geçer?

Gerek iş hayatında olsun, gerekse sosyal hayatta birçok şapkayı bir anda taşımaya çalışıyorum. 1996 yılından bu yana yönetim danışmanlığı yapıyorum. Aile şirketi olan Bilge Makine’nin profesyonelleşme(kurumsallaşma) çalışmalarını yürütüyorum.Bunlar stok kontrol, İK yönetimi,MRP, belgelendirme (ISO 9001, TURQUMvs) faaliyetleri, satış sonrası servis,tanıtım, iletişim yönetimi, temsil etme gibi konuları kapsıyor.

Ayrıca Makine İhracatçılar Birliği’nin öncülüğünde 2005 yılında makine imalatçılarının rekabet gücünü artırmak amacıyla kurulmuş olan Ortak Satın Alma Organizasyonu’nun (OSO) 2010 yılından bu yana Yönetim Kurulu Üyeliği ile 2011yılından bu yana da İcra Kurulu Başkanlığı görevlerini yürütüyorum.Bunların dışında yönetim danışmanı olarak Hem sektörel, hem de sosyal STK’larda aktif görev alıyorum.

Köklü ve büyük bir firma olan Bilge Makina’da çalışmak sizi nasıl etkiliyor? Bu anlamda çalışma hayatına başlarken ailenizin size yaklaşımı nasıldı?

Üniversiteden mezun olduktan sonra bir süre tasarım firmasında çalıştım. Dahasonra eşimle evlenerek Libya Tripoli’de uluslararası bir yol köprü projesinde teknik ofis sorumlusu olarak görev aldım.Kendi ailem benim iyi bir eğitim almamı istediği için hep çalışmamı ve başarılı bir mühendis olmamı arzu ettiler. Dolayısıyla ailem çalışmam için beni teşvik etti diyebilirim.Bilge Makine, 1986 yılından bu yana Türk makine sektörüne çok büyük bilançosu olmasa da mühendislik (tasarım geliştirme anlamında) önemli katkılarda bulunuyor.Bunun devamlılığını sağlamak ve sürdürülebilir olmak anlamında sorumluluğumuzun farkındayız.

Bu sorumluluğumuzu nasıl sürdürebileceğimiz konusunda eşim ile birlikte sektördeki,Türkiye ve dünya üzerindeki gelişmeleri yakından takip etmeye gayret ediyoruz.25 yaşında bir oğlum ve 15 yaşında bir kızım var. Çocuklarım, ev kadını bir anne yerine hep çalışan aktif bir anneyi tercih etmişlerdir.

Erkek egemen bir yapıya sahip işhayatında kadın olmanın zorluklarını anlatabilir misiniz?

Aslında Türkiye’de erkekler kadınlara karşı nazik davranmaya özen gösteriyorlar.Ta ki kadın onları zorlamaya görsün. O noktada
birden ‘Hanımefendi’oluveriyoruz. ‘Hanımefendi’nin gizli ajandası ‘Bak ben sana kadın olduğun için hürmet ediyorum, sen de yerini bil fazla ileri gitme’dir.

İşte erkek egemeniş hayatında bu sınırı aşabiliyorsan ve‘Hanımefendi’yi isminizle hitaba çevirebiliyorsanız başarıyorsunuz. Yoksa ağzınızla kuş tutsanız onların gözünde‘Hanımefendi’den ileri gidemezsiniz.

Metaforik düşünürsek; İstanbul trafiğinde araba kullanmak gibi de tarifedebiliriz. Onlar gibi davranamıyorsanız,onların dilinden konuşamıyorsanız zor.Tabii bu metaforu şöyle toparlamamız gerekir: Mesleki ahlak kurallarından ve etik davranış biçiminizden ödün vermemek şartı ile.

Uluslararası şirketlerde de erkeklerin kadınlara davranış biçimleri çok fazla değişmemektedir. Onlar ekip içerisindeki kadına daha profesyonel bakış açısıyla bakmaya çalışıyorlar. Eğer profesyonelce davranıyorsanız sorun yok.Ancak bir pozisyon için çoğunlukla kadın yerine erkek tercih ediliyor.

O da kadının yaşadığı ailevi sorumluluklarından ve kadının doğasından kaynaklanan engellerden kaynaklanmaktadır. Sonuç olarakbir çok pozisyon için kadın yerine erkek tercih edilmektedir.

Yaşadığınız zorluklarla ilgili olarak başınıza gelen ilginç bir anınız var mı?

Birçok ilginç anım var. Hemen aklıma gelen bir tanesini anlatayım: Libya’daki projede Libyalı kontrol mühendisi bana “Mr. Sema” diye hitap ederdi.Ben de her seferinde “Mrs. Sema” diye düzeltirdim.

İş seyahatlerine çıktığınızda aile yaşamınızı nasıl dengede tutuyorsunuz?

Uluslararası firmada çalışırken ve yönetim danışmanlığı yaptığım dönemlerde çokça iş seyahatlerine çıkardım. Önceleri eşim bu seyahatlerden hiç hoşlanmıyordu.Ben seyahatlere çıkma konusunda ödün vermedim. İşim neyi gerektiriyorsa öyle davranmayı tercih ettim. Sonraları kabullenmeyi tercih etti.

Bu konuda karşılıklı saygı ve güven sınırları içerisinde birbirimize davranıyoruz. Çünkü kendiside sıkça iş seyahatlerine gidiyor. Bunun dışında iki çocuğum var. Biri 25,diğeri 15 yaşında. İki çocuğumu da büyütmeme babaanneleri ve anneanneleri yardımcı oldu. Aileden birilerinin çocuklarıma bakması benim için büyük avantajdı. Hiç gözüm arkada kalmıyordu.Gönül rahatlığı ile çocuklarımı onlara emanet edebiliyordum. Tabii eşimin seyahate çıkarken çocuklarla kim ilgilenecek kaygısı hiç olmadı.

Yurt dışında çalışan kadınlarla ülkemizdeki kadınları kıyaslarsak, sizin hangi konular dikkatinizi çekiyor?

Yurt dışında derken batılı ülkeleri göz önüne alarak değerlendiriyorum.Bir kere kadınlar batılı ülkelerde bir anlamda çalışmak zorundalar. Bizde henüz kadının çalışması tam olarak bir zorunluluk olarak algılanmamaktadır.Çok zor durumda kalsalar da aileler enson aşamada kadınlarının çalışmasına izin veriyorlar. Bu sebepten olsa gerek batılı aileler kadınların çalışmaları için onlara yardımcı olurken bizde ise kadın çalışacak ise ev ile ilgili sorunların kadın tarafından çözümlenmesi beklenmektedir

.Çocuk bakımı, temizlik işleri, alışveriş gibi. Halen sosyal güvence açısındanda batılı kadınların sahip oldukları haklar tam olarak bizim kadınlarımıza verilmemiş durumdadır.

Kadınların çalışma üslubuyla ilgili olarak sizce hangi noktalarda kendilerini geliştirmeliler?

Kadın iş hayatında kendini biraz geride tutuyor. Erkekle aynı yarışta yada rekabet söz konusu ise erkeğe yol veriyor. Birçok konuda erkek kadar atak ve hevesli davranmıyor.

Dünyada ve Türkiye’de çok sayıda üst düzey kadınyönetici bulunmaktadır. Ancak yeterlimi? Hayır. Örneğin; okul yönetimlerinde kadınlarımızın sayısı oldukça az. Bu gibi birçok konuda kadınları teşvik edecek uygulamalara ihtiyaç vardır. İhracatçı Birlikleri gibi kuruluşların yönetimlerinde kadın sayısını artırmak için yönetim kurullarına kadın kotasının konması veya sektördeki kadın çalışanları araştırarak onların davet edilmesi gibi çalışmalar da bu noktada önem sağlayabilir.

Dünyada ve Türkiye’de çok sayıda üst düzey kadın yöneticibulunmaktadır. Ancak yeterli mi? Hayır. İhracatçı Birlikleri gibikuruluşların yönetimlerinde kadın sayısını artırmak için yönetim kurullarına kadın kotası koymak gibi çalışmalarda bulunulması önemlidir.

Sektöre bakıldığında erkek egemen bir sektörde çalışıyorsunuz, sizce niçin sayıca az kadın yer alıyor?

Bir kere sektörde hali hazırda ağırlıklı olarak birinci kuşak yani kurucular iş başındalar.Kurucuların da çoğu ustalıktan geçerek firma sahibi olmuşlar. Bunun yanında birinci kuşak yani girişimci, ikinci kuşak olarak işlerini erkek evlatlarına devretmeyi tercih ediyorlar. Çünkü geleneksel olarak kız evlatlar evlenerek başka aileye mensup olacaklardır. Ancak erkek evladı olmayanlar kız evlatlarını kendi yerleri için düşünüyorlar.

Diğertaraftan makine sektörü kadınların tercih etmedikleri sektördür. Hali hazırdasektörde bulunan kadınlar istisnai örneklerdir.

Kadınların iş hayatında daha aktif olabilmesi için neler yapılmalı?

Benim liderliğini yaptığım bir projeninlansmanı için fotoğraf çekiminde ekibimi öne çekip kendimi geride bırakmam konusunda Betül Mardin ‘Neden kadınlar kendilerini geri çekerler?” diye sormuştu. Her seferinde kendimi geri çektiğimde o soruyu hatırlarım. Neden biz kadınlar kendimizi geri çekeriz? Tabii bu bir genelleme. Türkiye’de ya da bizim gibi geleneksel toplumlarda kadınlar erkekler varken öne çıkmazlar. Ailede de böyle değil mi? Okuması gereken çocuk varsa o evin kız çocuğu değil, erkek çocuğu tercih ediliyor.

Kız çocuk daha yetenekli olsa bile. Dolayısıyla kadınların iş hayatında daha fazla etkin olabilmesi için işe ‘Ailelerden’ başlamamız gerekiyor. Ailede kız çocuğun önemini daha fazla anlatmalıyız ve anlaşılmasını sağlamalıyız.

Bunun dışında sektörde kadın çalışanların bir envanterini çıkartabiliriz.Sektörle ilgili STK’lar da dahaetkin çalışmalar için teşvik edilebilirler.STK’ların yönetim kurullarında kadın üye bulundurma zorunluluğu tüzüklerine konulabilir.

Tabii çalışan kadınlarınen büyük sorumluluğu ailesi ve evi ileilgilenmektir. Bu konunun en önemliside çocuk bakımıdır. Kadınların sırtındakibu sorumluluğu eşleri ile paylaştırılması konusunda da aile eğitimleri, bilinçlendirme çalışmaları yapılabilir.

İş hayatındaöyle kadınlar tanıyorum ki, şirket yönetiminde etkin olan eşinden daha yetenekli ve başarılı. Ancak erkek eş, ne şirketteki kendi sorumluluğunu, ne deeşinin ailedeki sorumluluklarını paylaşıyor.Bu konuda KAGİDER ile bir çalışmayapılabilir.

Diğer kadın çalışanlara neler söylemek istersiniz?

Annem ben evlenirken bana ‘Kızım cumhurbaşkanı da olsan kadınlığını bil’demişti. Bu cümle ‘Kızım cumhurbaşkanıda olsan kadınlığını unutma’ olsaydı daha doğru ve yerinde söylenmiş olurdu.Bir de ‘Erkek gibi kadın’ yakıştırmasını bir türlü kabul edemedim. Cinsiyetimizden utanmamalıyız ve saygı duymalıyız.Saygı; çünkü cinsiyetimizi bir materyal olarak değil; aklımızı, duygularımızı kullanmalıyız.

İş hayatında ilişkiler profesyonellik çerçevesinde yürütülmeli.Tabii ki duygusal olunması gereken durumlarda da duygularımızı kullanmamızda gerekebilir. Kadının olduğu iş ortamı daha güvenlidir, dürüsttür, şeffaftır,üretkendir, adildir… Kadın mühendisin yaptığı yapılar yıkılmaz. Ürettiği makinelerestetik ve özenlidir, sorun çıkarmaz.Titizdirler…

Çalışanlarını gözetirler,motivasyonlarına önem verirler. İşyerleri temiz, düzenli ve güvenlidir.Akşam bir an önce evlerine gidecekleri için zaman yönetimine önem verirler. Kadın çalışanların hedefleri ve bunlara bağlı ‘Kariyer planları’olmalı. Her durumda bu planı gözdengeçirerek güncellemeliler. Kariyer planları, kişisel hedefleri de göz önüne alınarak hazırlanmalıdır.

Örneğin;30 yaşında evlenerek çocuk sahibi olacağım, 35 yaşında bir ev ve araba sahibi olacağım, gibi… Bu konuda söylenecek o kadar çok şey var ki,şimdilik bu kadarla yetinelim.

Sektörün sizce kadınlara ne yönde ihtiyacı vardır?

Makine imalatı gibi titizlik isteyen bir işiçin kadın teknik elemanlara çok ihtiyaç vardır. Bu teknik elemanın mühendisolmasına gerek yok. Teknisyen ya datekniker olabilir. Teknik konularda kadınçalışanların daha verimli ve faydalıolacağını düşünüyorum. Çünkü kadınlardetaycıdırlar ve kalite isterler. Ayrıcamaliyet odaklıdırlar. Tasarrufa daha yatkındırlar.Diğer taraftan azla yetinmezler,hep daha iyisini isterler. Meraklıdırlar,araştırma ve geliştirme (Ar-Ge) konularındadaha isteklidirler. Bütün bunları göz önünde bulundurduğumuzda,sektörün kadınlara çok ihtiyacı olduğunu görüyoruz.