Plastik enjeksiyon makineleri üreten Hürmak Makina; yeni ürününü 2012 yılında müşterilerinin beğenisine sundu. Alçak basınçlı enjeksiyon makinesi imalatında dünya beşincisi, Türkiye’de ise ilk firma olduklarını vurgulayan Hürmak Makina Yönetim Kurulu Üyesi Burç Angan; yurt dışından gelen talepten memnun olduklarını söyledi.
Gebze Organize Sanayi Bölgesi’nde plastik enjeksiyon makineleri ve plastik enjeksiyon kalıpları üretimi konusunda faaliyet gösteren Hürmak Makina; sektördeki 44’üncü yılını kutluyor. Makinelerini yüzde 93 yerlilik oranıyla Türkiye’de üretmenin haklı gururunu yaşadıklarına dikkat çeken Angan; “Firmamız alanında Türkiye’nin en köklü yerli üreticisi konumundadır. Piyasada halen tıkır-tıkır çalışmakta olan 85-87 model makinelerimiz bu gururumuzu perçinliyor” şeklinde konuştu.
Hürmak Makina’nın kuruluşu ve şirket yapılanması hakkında bilgi verir misiniz?
Firmamız 1969 yılında Adnan Angan tarafından İstanbul Demirkapı’daki mütevazi bir atölyede kuruldu. Aile şirketi olan Hürmak Makine, günümüzde ailenin ikinci kuşak üyesi Murat Angan’ın başkanlığında faaliyetlerini sürdürüyor. Yıllar içerisindeki hızlı gelişimine rağmen, firmamız bugün hala aile şirketi yapısını korurken, kurumsal bir şirket olmanın gerektirdiği teknik ve idari yapılanmayı da sağlamış durumda. Aktif çalışma hayatından uzaklaşmış olsa da firmamızın kurucusu Adnan Angan, şirket yönetiminde bizlere danışmanlık yaparak engin tecrübelerinden faydalanmamızı sağlıyor.
Üretim faaliyetlerinizi nerede ve nasıl gerçekleştiriyorsunuz?
Makinelerimizi 2001 yılında öz kaynaklarımız ile inşaatını tamamladığımız, ülkemizin önde gelenOSB’lerinden biri olarak gösterilen, Gebze Organize Sanayi Bölgesi içerisinde bulunan 15 bin metrekarelik fabrikamızda gerçekleştiriyoruz. İthalattan fazlaca sekte yiyen bir sektörün mensubu olarak, makinelerimizi yüzde 93 yerlilik oranıyla Türkiye’de üretmenin haklı gururunu yaşıyoruz.
Firmanızda hangi makineler üretiliyor?
İmal ettiğimiz plastik enjeksiyon makineleri ülkemizdeki üreticilerin yılardır güvenerek tercih ettiği ve uzun yıllar kullanabildikleri ürünlerdir. Makinelerimiz bahsettiğim gibi yüzde 93 yerlilik oranına sahiptir ve 2010 yılından itibaren tüm ürünlerimizde standart hale getirdiğimiz enerji tasarruf sistemleri sayesinde, kullanıcılarımız enerji giderlerini büyük oranda düşürebiliyor. Firmamız alanında Türkiye’nin en köklü yerli üreticisi konumundadır. Piyasada halen tıkır-tıkır çalışmakta olan 85-87 model makinelerimiz bu gururumuzu perçinliyor.“ALÇAK BASINÇLI ENJEKSİYON MAKİNESİNİ TÜRKİYE ÜRETEN İLK FİRMAYIZ”
Uluslararası alanda üretim yapan bir endüstri firmasının yönlendirmesi ve talebi üzerine 2012 yılında alçak basınçlı enjeksiyon makinesinin Ar-Ge çalışmalarını yaparak, seri üretimlerine dahil ettiklerinin bilgisini veren Hürmak Makine Yönetim Kurulu Üyesi
Burç Angan; “Biz dünya genelinde bu makinenin üretimini yapan beşinci, Türkiye’de ise ilk firma olduk. Elektronik sektöründe devre ve kartların üzerinin kalıplanması, konektörlerin kaplanması gibi alanlarda kullanılan makinemiz; işlenilen malzemenin ürün üzerinde normal enjeksiyon makinelerinin aksin elektronik herhangi bir zarara sebebiyet vermemesi ve dış etkenlerden tamamıyla izole etmesi sebebiyle ciddi oranda talep görüyor. Yurt içinde kullanımı henüz yaygınlaşmamış olmasına rağmen, yurt dışındaki üreticiler tarafından öncelikli olarak tercih ediliyor” dedi.
TÜBİTAK desteğiyle çalışmalarına devam ettiğiniz projeniz hakkında bilgi verir misiniz?
TÜBİTAK destekli projemiz kapsamında iki plakalı plastik enjeksiyon makinesinin Ar-Ge çalışmalarını yapıyoruz. Geleneksel üç plakalı plastik enjeksiyonmakinesinden farklı bir prensip ile çalışan bu makineler, makas sisteminin aksine direkt olarak plakalara bağlı olan dört adet kolon milinin ucundaki pistonlardan sıkarak kilitlemeyi sağlar. Sistemin avantajlarından kısaca bahsetmek gerekirse şöyle özetleyebilirim: Makas sistemi olmadığından üç plakalı sistemlere kıyasla yüzde 30 ile yüzde 40 oranında daha ufak ve daha hafiftir ve üretim alanında yerden tasarruf sağlar. Dört kolondan eşit sıkma sayesindemaksimum rijitlik sağlar. Geniş mengene hareketine sahiptir. Otomotiv, beyaz eşya ve bu gibi büyük parçaların üretildiği, ülkemizde de atılım
halinde olan sektörler için en ideal çözümdür. Şu anda yerli üretici olmadığı için bu makinelerde ülkemiz yüzde 100 oranında dışa bağımlı. Haziran ayının sonunda projemiz neticelendiğinde bu makineyi Türkiye’de üreten ilk firma olacak ve bu dışa bağımlılığın azaltılmasına katkıda bulunacağız. Dünya genelinde iki plakalı plastik enjeksiyon makinelerinin üretimini yapabilen sayılı ülke olduğundan, uluslararası platformlarda da sesimizi duyuracağımıza inanıyorum.
Çalışanlarınızın gelişimi konusunda ne tür çalışmalar yapıyorsunuz?
Çalışanlarımızın modern standartlarda ve üstün kalite anlayışı ile üretim yapabilmeleri için çeşitli dönemlerde eğitim ve konferanslara katılmalarını sağlıyoruz. Kalite anlayışının, üst yönetimden en altta çalışan ustaya kadar yayılmadığı takdirde pratikte uygulamaya geçemeyeceğine inanıyorum. Sahip olduğumuz bu bakış açısını tüm personelimize yaymaya çalışıyoruz.Hürmak Makina olarak fuarlara katılıyor musunuz? Fuarların firmanız için önemi nedir?
Yurt içinde ve yurt dışında düzenlenen fuarlara düzenli olarak katılıyoruz. Fuarların bizim için önemi yüksek. Çünkü özellikle yurt dışı fuarlarda kullanıcılar makineleri görme, dokunma ve birebir tecrübe etme fırsatı buluyor. Bu durum özellikle firmamız ile daha önce tanışmamış kullanıcılar için son derece önemlidir. Sadece online pazarlama yöntemleriyle makine satışı yapabilmek çok zor. Yurt içindeki fuarlar ise müşterilerimizle düzenli olarak bir araya gelebildiğimiz ve sıcak ilişkilerimizi yürüttüğümüz bir platform olarak hiz met veriyor. Yılsonlarında düzenlenen İstanbul Plasteurasia Fuarı, ortalama 35 bin ziyaretçi sayısıyla firmamızın ve ülkemizdeki plastik sektörünün en gözde ve en gelişmiş fuarı konumunda. Bu sebeple genelde teknoloji paylaşımı ve görsel yatırımlarda ağırlığı bu fuara veriyoruz. Yerli ziyaretçilere ek olarak, komşu ülkelerden çok sayıda ziyaretçi geldiği için fuarlar yeni iş bağlantıları açısından da bizlere pek çok fırsat sunabiliyor. Bunun yanı sıra İzmir Plastech Fuarı da Egeli kullanıcılarımız ile bir araya gelmemiz açısından önem taşıyan ve şu anda yerel olarak iyi ziyaretçi toplayabilen fuarlardan biri. Yurt dışı fuarlar kapsamında Avrupa’ya adımımızı Romanya ile attık. 2012 yılında katıldığımız Expoplast Fuarı’nda oldukça olumlu tepkiler aldık ve bu fuara 2013 yılında da katılarak Romanya’daki varlığımızı sağlamlaştırmayı planlıyoruz. Uzun vadede fuarlar vasıtasıyla Rusya, Ukrayna, Mısır, Brezilya ve Almanya gibi pazarlara da adım atmayı planlıyoruz.
Firmanızın ihracat potansiyeli hakkında bilgi verir misiniz?
Ürettiğimiz plastik enjeksiyon makinelerini çeşitli Doğu Avrupa, Kuzey Afrika ve Ortadoğu ülkelerine ihraç ediyoruz. Uzun vadede hedefimiz gelişmiş Avrupa ülkeleri ve Güney Amerika pazarına da makinelerimizi göndermek.
“TÜRKİYE İHTİYAÇ DUYDUĞU MAKİNELERİ ÜRETEBİLECEK KAPASİTEYE SAHİP”
Makine imalatı konusunda Türkiye’nin yeniden yukarıya doğru bir ivme kazandığının altını çizen Angan, sözlerini şöyle sürdürdü; “90’lı yıllarda deyim yerindeyse altın çağını yaşayan makine imalatçıları; 2000 krizi, Uzakdoğu ürünleri istilası ve 2008’deki küresel krizin ardından yeniden toparlanmaya başladı. Geçmişte yaptığımız hatalardan ders alarak, makine imalatçıları olarak yeni ve güzel bir başlangıç yapabileceğimize inanıyorum. Türkiye bugün ihtiyacı olan makinelerin yaklaşık yüzde 90’ını üretebilecek mühendislik bilgisine ve kapasitesine sahip. Öncelikle kendi insanımız Türk makinesi kullanmaya alışabilirse yabancı pazarlardaki kullanıcıları da kolayca Türk makinesi ve Türk kalitesine alıştırabileceğimize inanıyorum”.
2013 yılına nasıl başladınız ve şu andaki durumunuz hakkında bilgi verir misiniz?
2013 yılı, 2012 yılı sonundaki Plasteurasia Fuarı’nın da etkisiyle hızlı başladı. Ocak ve şubat aylarında yükselen satış grafikleri yaza hazırlandığımız bu günlerde biraz daha durağan bir hal aldı. Sektörümüzdeki talep grafiğini net bir şekilde ortaya koymak açıkçası çok güç. 2012 yılında ilk iki ay durağan geçti. 3. aydan sonra işler açıldı. Bu yıl ise tam tersi bir durum söz konusu. Çünkü enjeksiyon makinesi birçok farklı sektöre hitap ediyor ve firmaların bu alandaki yatırımı yılın belirli sezonları ile sınırlanmış değil. Bu sebeple biz her zamanki gibi rutin seri üretime devam ederek 170 ile 300 ton arasındaki makineleri her daim stoklarımızda bulunduruyoruz.Sektöre bakıldığında size göre en büyük problem nedir?
Sektörümüz ne yazık ki yeterli desteği alamamış ve biraz ihmal edilmiş durumda. Deyim yerindeyse günümüzde plastik enjeksiyon makinesi imalatçıları yel değirmenleri ile savaşıyor. Bu makinelerin ithalatının çok kolay olması yerli üreticinin belini büküyor. Herhangi biri hiçbir teknik servis veya destek yetkinliği aranmaksızın plastik enjeksiyon makinesini ithal edip satabiliyor, hatta ihalelere bile girebiliyor. Halihazırda sadece yüzde 1,7 gibi sembolik bir gümrük vergisi alınması dolayısıyla üretici ve ithalatçı arasında denge oluşturulamıyorken bir de bu şekilde makine ithal edip satan şahıslar; hem piyasadaki dengeleri bozuyor, hem de uzun vadede gerekli parça desteği ve servis hizmetini veremedikleri için bu makineleri alan yatırımcıların büyük kayıplara uğramasına sebep oluyor. Bu konuda çeşitli önlemler alınması ile ilgili olarak hem firma, hem de dernek düzeyinde çeşitli girişimlerde bulunuyoruz. Geçtiğimiz yıl çalışmalarına başladığımız ve Uzak Doğu’dan gelen çok düşük kalitedeki makinelerin önüne geçmeyi hedefleyen, plastik enjeksiyon makinelerinde rayiç bedel uygulanması konusunda Ekonomi Bakanlığı ile temaslarımız devam ediyor. Fakat ne yazık ki ülkemizde bu tür bürokratik önlem ve korunmaların sanayiciye fayda olarak yansıması oldukça uzun zaman alıyor ve en nihayetinde bu durum, alınan tedbirlerin faydalarının azalmasına veya gerektiği kuvvette etki göstermemesine sebep olabiliyor.
İleriye yönelik projelerinizden ve gelecek hedeflerinizden bahseder misiniz?
Uzun vadede kendimizi Ar-Ge çalışmaları ile geliştirerek, basit seri üretim makineler yerine kullanıcıların aradığı ve özel yapılandırılmış makineler üreten bir firma olmayı hedefliyoruz. Ucuz Çin ve maliyetli Avrupa makinelerinin bulunduğu pastadan, kaliteli ve ekonomik orta düzey bir alternatif olarak pay almayı amaçlıyoruz. Önümüzdeki yıllar için hedefimiz, ihracat oranımızı yüzde 60 seviyelerine çıkartarak ihracat ağırlıklı çalışan bir firma olmak.
“TÜRKİYE’MİZ İÇİN TÜRKİYE’MİZDE ÜRETİYORUZ”
Firma olarak çalışmaktan başlarını kaşıyamadıkları dönemleri de, ithal makineler ile rekabet edemedikleri için 150 çalışanlarıyla yolarını ayırmak zorunda kaldıkları dönemleri de tecrübe ettiklerini ifade eden Angan; “Sonuçta gördük ki, ülkemizde bir makinenin üretiminin durması demek, aslında o yıllardaki cari açığın büyümesi ya da fabrikaların kapanmasından çok daha kötü sonuçlar doğurabiliyor. Bu makinelerin üretiminde görev alan tecrübeli-alaylı ustalar birikimlerini aktaramadan imalat sahnesinden çekildikçe, ülkemizin söz konusu makineleri üretme kapasitesi yok oluyor. Bahsettiğim durum geçmişte koşar adımlarla ilerleyen bir sektörün, bugün yürümeyi tekrar öğrenmeye mecbur kalması gibi bir anlam ifade ediyor. Uzun vadede, bugün üretimini durdurduğumuz bazı makineleri yarın üretmek istediğimizde, tahmin ettiğimizden çok daha fazla zorlanıyoruz. Aldığımız bu derslerin neticesinde, üretimin ülkemize kazandırdıklarını çok daha net idrak ettik ve ‘Türkiye’miz için, Türkiye’mizde üretiyoruz’ dedik. Önümüzdeki yıllarda da bunu gururlar söylemeye devam edeceğimizi umuyoruz” dedi.
Hürmak Makina olarak sektörün geleceği hakkında neler söyleyebilirsiniz?
Yerli kullanıcılardan ve devlet kanallarından gerekli desteği gördüğü takdirde çok hızlı gelişmeye müsait bir sektörde faaliyet gösteriyoruz. Günümüzde Kuzey Afrika’dan, Doğu Avrupa ülkelerine ve hatta Güney Amerika’ya kadar; bu bölgelerin birçoğunda etkin bir tanıtım yapmadığımız halde, sadece internet reklamları ile makine talepleri alıyoruz. Bahsettiğim şekilde sektör desteklenip, iç piyasada büyümesi için imkan yaratılırsa uzun vadede Türkiye bölgede bir numaralı tedarikçi olacakve Avrupalı üreticilerin pastasından bile pay almaya başlayacak. Şimdiye kadar yerli üreticiye hep dert olan Çinli üreticiler önümüzdeki beş-sekiz yıl içerisinde fiyat avantajlarını büyük oranda yitirecek ve bu da kullanıcıların alternatif olarak bize yönelmesine sebep olacak. Önemli olan yerli imalatçının bu geçiş sürecinde gücünü koruyabilmesi ve öncelikle kendi ülkemizden başlayıp, çevre ülkelerde de adım adım Türk malı plastik enjeksiyon makinesi kullanımını yaygınlaştırabilmek. Ülkemizin 2023 ihracat hedefini yakalayabilmesi için sektörümüzün büyük önem taşıdığına inanıyorum. Makine Tanıtım Grubu bu konuda önemli adımlar atıp çok kıymetli destekler veriyor. Fakat bu destekler, ithal edilen ve yerli üretimi baltalayan makinelerin önüne geçilmesi konusunda başka bir takım önlemlerlebirleşmediği takdirde ne yazık ki boşa gitme riski ile karşı karşıya.