Türk asansör ve yürüyen merdiven sektörünün nitelik açısından gelişmesi ve son yıllarda artan talebin yurt içi ...

Türk asansör ve yürüyen merdiven sektörünün nitelik açısından gelişmesi ve son yıllarda artan talebin yurt içi üretimle karşılanması için çalıştıklarını aktaran AYSAD  Yönetim Kurulu Başkanı Sefa Targıt, 1972 yılında kurulan AYSAD’ın aynı yıl asgari teknik şartlar nizamnamesini hazırlayarak asansörlerin yapım ve bakım standartlarını belirlediğini söyledi.

Makine Sanayii Sektör Platformu (MSSP) üyesi dernek, birlik ve diğer sektörel kurumları tanıtarak yönetim kurulu başkanlarından; dernek faaliyetleri ve sektörün gelecek hedefleriyle ilgili bilgi almaya devam ediyoruz. Dergimizin Ekim sayısında Asansör ve Yürüyen Merdiven Sanayicileri Derneği (AYSAD) Yönetim  Kurulu Başkanı Sefa Targıt sorularımızı yanıtladı. 

Asansör ve Yürüyen Merdiven Sanayicileri Derneği’nin (AYSAD) tarihçesi, üye sayısı, yapısı ve son dönem çalışmalarıyla ilgili bilgi verir misiniz?
AYSAD, asansör ve yürüyen merdiven sanayisinde faaliyet gösteren firmaları dayanışma temelinde bir araya getirmek, onları ulusal ve uluslararası platformlarda temsil etmek, üyelerine küresel rekabete yönelik eğitim, enformasyon, organizasyon ve strateji desteği sağlamak amacıyla 1972 yılında kuruldu. Aynı yıl asgari teknik şartlar nizamnamesini hazırlayarak asansörlerin yapım ve bakım standartlarını belirledi. 1974 yılında “İthal Tahsisleri” konusunda Sanayi ve Ticaret Bakanlığı ile çalışmalar yaparak, kanunun sektöre faydalı ve adil bir şekilde uygulanmasını sağlayan AYSAD; 1970’li yıllarda Sanayi Bakanlığı ile temaslarını sürdürerek üreticinin ve tüketicinin menfaatleri yönünde çalışmalar yaptı. Türkiye’de ilk asansörler 19. yüzyılın sonlarında tesis edildi. Asansörler 20. yüzyılın ortalarına kadar, sadece gelir düzeyi yüksek kişilerin sahip olabildiği lüks bir tesisat olarak kabul ediliyordu. 20. yüzyılın ikinci yarısından sonra, özellikle 1980’li yıllarda yaygınlaşmaya başladı.1980’lere kadar asansörler büyük oranda sadece yabancı firmaların Türkiye temsilcilikleri tarafından tesis ediliyordu. Bu tarihten sonra, başta o firmalardan yetişen kişilerin kurdukları olmak üzere, yerel firmalar da pazarda önemli pay sahibi oldu. Günümüzde bakım firmaları dahil 2 bin 500’ü aşkın şirket sektörde faaliyet gösteriyor. Kesin rakamlar elde etme imkanı kısıtlı olmasına rağmen 300 bine yakın asansörün hizmette olduğu tahmin ediliyor. 2000’li yılların başına kadar yılda 6-7 bin asansör tesis edilirken, bu sayı 2005 yılından sonra 15 bin civarına, son yıllarda ise 20 bine yükseldi. Yerli imalat sanayisinin gelişmesiyle asansör aksamının kolay elde edilebilir ve ucuz hale gelmesi de sayının artışında rol oynadı. Bu noktada asansöreolan talep aksam imalatını, aksam imalatının gelişmesi de asansöre kolay sahip olmanın yolunu açtı. Yani aksam imalatı ve montaj birbirini  tetikledi. İstanbul, Ankara gibi büyük kentlerden başlayarak tüm ülkeye yayılan yüksek binalar, alışveriş merkezleri ve metro projeleri, asansörle yürüyen merdiven talebini artırdı. Toplu Konut İdaresi Başkanlığı (TOKİ) son yıllarda çok sayıda konut üretti. 1982 sonrası liberal kuralların yerleşmeye başlaması ve ülke ekonomisindeki büyüme, asansöre olan talebi artırırken aynı zamanda vasıfsız imalatın da önü açıldı. AYSAD bu dönemde ağırlık verdiği eğitim çalışmalarıyla nitelikli asansör imalatında tenin yükseltilmesi için çaba harcadı. 1990’lı yılların başında üye sayısı hızla artan AYSAD, 1993 yılında İstanbul Fuar Organizasyon (İFO) ile Türkiye’de ilk defa uluslararası nitelikte bir fuar düzenledi. Fuara süreklilik kazandırılarak dünya ölçeğinde bir etkinlik halini alması sağlandı. AYSAD üyeleri başta Uluslararası Asansör İstanbul ve Interlift Almanya olmak üzere, Türkiye’de ve dünyada gerçekleştirilen yapı fuarlarını yakından takip ediyor. 2002  yılında Avrupa Asansör Dernekleri Birliği’ne (ELA) üyelik için başvuruda bulunan AYSAD; 2003 yılında gözlemciliğe, 2008 yılında da asil üyeliğe kabul edildi. 2003 yılında Sanayi ve Ticaret Bakanlığı bünyesinde oluşturulan Asansör Teknik Komitesi’ne (ASTEK) iki asil üye verdi. ASTEK toplantılarına iştirak ederek sektörel  konularda görüş bildirdi. AYSAD, Milli Eğitim Bakanlığı Erkek Teknik Eğitim Genel Müdürlüğü ile 2008 yılında imzalanan protokol gereği, mesleki eğitim konusunda da çalışmalar yürütüyor. 2007 yılında SEDEFED Sektörel Dernekler Federasyonu’na, 2011 yılında Uygunluk Değerlendirme Derneği’ne (UDDER) üye olduk. Derneğimizin Ekim 2013 itibariyle 65 firmayı temsilen, 92 faal ve 5 onursal üyesi bulunuyor. Bu firmaların 29’u asansör taahhüt bakım ve müşavirlik firması, 33’ü parça üreticisi, 2’si danışmanlık ve bir tanesi de sektörel fuar organizasyon firmasıdır. Son dönemde, faal asansörlerin belediyelerce yıllık muayenelerinin yapılması ve emniyet şartlarının kabul edilebilir seviyeye ulaştırılması ile artan yeni asansör ve mevcut asansörlerin modernizasyonu işlerinin yarattığı talebin, Türkiye’de üretilen ürünlerle karşılanması gibi iki stratejik hedefe odaklandık. Bu hedefler doğrultusunda, Bilim Sanayi ve Teknoloji Bakanı Nihat Ergün himayesinde Çırağan Sarayı’nda gerçekleştirilen Türk asansör sanayi ile yapı üreticileri buluşmasına destek verdik. Asansörlerin yıllık fenni muayenelerinin, belediyeler namına A Tipi muayene kuruluşlarca yapılması çalışmalarının etkinliğini artırmak üzere, 2012 yılı içinde sektör temsilcileri ile muayene kuruluşlarını bir araya getirdik. Eski asansörlerin modernizasyonu konusunda hazırlanan yönetmeliğin tüm aşamalarında teknik destek sağladık. Avrupa Asansör Birliği’nin (ELA) 2013 yılı Genel Kurul Toplantısı’nın, Makine İhracatçıları Birliği desteğiyle İstanbul’da yapılmasına katkıda bulunduk. Uluslararası Asansör İstanbul Fuarı kapsamında gerçekleştirilen sempozyum, panel gibi organizasyonlara yurt içi  ve yurt dışından konuşmacılar davet ettik. Artan yetişmiş teknik eleman ihtiyacını karşılamak için Haydarpaşa Endüstri Meslek Lisesi ile protokol imzaladık ve okul bünyesinde asansör  laboratuarı kurduk. 


Sektörünüzün üretim ve ihracat potansiyeli ile derneğinizin bu yöndeki çalışmalarını aktarır mısınız?
Asansör ve yürüyen merdiven sektöründe ihracatın yüzde 90’ını aksam ve paket asansörlerin oluşturduğu söylenebilir. Sektörü, montaj ve aksam üretimi olarak iki ana dala ayırarak değerlendirmek daha doğru olacaktır. Aksam üretimi kısmında Avrupa’daki bazı ülkelerle rekabet içindeyiz. Bu dalda gelişmiş olan İtalya ve İspanya gibi ülkelerle rekabet edecek seviyedeyiz. Fakat montaj konusunda dünyada eşi benzeri olmayan bir durumla karşı karşıyayız. Montajcı firma sayısı bu kadar fazla olan bir ülke dünyada yok. Dünya montaj pazarında, uluslararası nitelikte büyük firmalar yer alıyor. Bu firmaların her ülkede şubeleri var ve ülke pazarının yüzde 80’ine sahipler.Türkiye’de ise bu firmalar piyasanın yüzde 20’sine hakim. Pazarın geriye kalan yüzde 80’lik kısmı, sayıları 3 bine yaklaşan ve kendilerini asansör monte eden olarak tanımlayan yerel firmaların elinde. Bu durum iki sonuç  ya da fırsatı ortaya çıkarıyor. Bunları; yabancı ülkelerde asansör monte etme ve yerli aksam sanayisinin gelişmesi olarak tanımlayabiliriz. Ancak, AB ülkelerindeki vize ve çalışma izni sıkıntıları; Ortadoğu ve Orta Asya’da ise çok cesaretli ama yetersiz firmaların yarattığı kötü imaj, fırsatın faydaya dönüşmesini engelliyor. İç piyasada ise yerli montaj firmaları, ithal aksam kullanımı konusundaki ısrarını hala sürdürüyor.

 

 


Sektörünüzün temel sorunları nelerdir? Sorunların çözümü noktasında kimlere, ne tür görevler düşüyor?
Türkiye’de 3 bin civarında firma 20-25 bin asansörün yapımı için rekabet halindedir. Firma başına yedi-sekiz asansör düşüyor. Firmaların bazıları hiç asansör yapmıyor ve alamayacaklarını bildikleri işlere teklif vererek fiyatları aşağıya çekiyor. Mevcut ve sınırlı
işleri almak için büyük bir rekabet yaşanıyor. Ciddi bir sermaye ve uzmanlık birikimi olmadan kurulan asansör firmaları, sektörün gelişimini olumsuz yönde etkiliyor. Bu noktada asansör alıcılarının daha bilinçli hareket etmesi gerekiyor. AYSAD olarak konunun önemi hakkında kullanıcıların bilinçlendirilmesi için çalışmalarımızı sürdürüyoruz.

 

 


Makine Tanıtım Grubu’nun (MTG)gerek yurt içi, gerekse yurt dışında gerçekleştirdiği reklam ve tanıtım çalışmalarını nasıl buluyorsunuz?
Makine Tanıtım Grubu’nun çalışmalarını oldukça yararlı buluyor ve destekliyoruz. MTG’nin makine sektörünün gelişiminde önemli katkılar sağladığını düşünüyoruz. Türkiye’de faal makine sektörünün yetenekleri ve bilgi birikimi, küresel boyutta sahip olduğu imajın önündedir. Bu nedenle tanıtım faaliyetlerinin önemi artıyor. İmaj, yeteneklerinizin değere dönüşmesinde çok önemli bir unsur. Fira boyutunda yapılacak çalışmalar, ülke imajıyla sınırlı. Dolayısıyla ortak hareket ederek, Türk malı makinenin yarattığı algıyı yükseltmek şart. Yapılan çalışmaların paylaşılması, iyi uygulama örneklerinin bilinir kılınması, sektörel gelişimin sağlanması yolunda oldukça yararlı. Bu çerçevede üstlenilen misyonu önemsiyor, bu yöndeki çalışmaların başarıyla sürmesini diliyoruz.