Başkent sanayisinin rekabet gücünü bilgi ve teknoloji üretme kapasitesinden aldığını belirten Ankara Sanayi Odası...

Başkent sanayisinin rekabet gücünü bilgi ve teknoloji üretme kapasitesinden aldığını belirten Ankara Sanayi Odası (AS O) Yönetim Kurulu Başkanı Nurettin Özdebir, Ankara’nın ileri teknoloji üretiminde Türkiye’nin lider kenti olduğunu söyledi.

Ankara Sanayi Odasının 8 Kasım 1963 yılında 259 sanayici tarafından kurulan ve yarım asrı geride bırakan bir sivil toplum yapılanması olduğuna vurgulayan ASO Yönetim Kurulu Başkanı Nurettin Özdebir, 15. dönem yönetim kurulunun 50 yıllık birikim ve tecrübeyle mevcut hedeflere ulaşmak için yürümeye devam edeceğini belirtti. Ankara sanayisinin son yıllarda hızlı bir gelişme gösterdiğine dikkat çeken Nurettin Özdebir, “Ankara Sanayi Havzası” tamamlanmasıyla başkent sanayisinin daha da gelişeceğinin müjdesini verdi. Ankara sanayisinin yapısıyla ilgili bilgi veren Nurettin Özdebir, sanayicinin yaşadığı sorunlar ve çözüm önerilerini de aktardı.

Nurettin Özdebir kimdir? Kısaca sizi tanıyabilir miyiz?
Ailemin işleri nedeniyle ikamet ettiğimiz Yozgat’ta 1953 yılında doğdum. Ankara Üniversitesi İktisadi ve Ticari İlimler Akademisi İşletme Bölümünden 1974 yılında mezun oldum. Ankara Sanayi Odasının kurucu üyeleri arasında yer alan rahmetli babam Ekrem Özdebir tarafından kurulan Nuriş Elektrik ve Kaynak Makineleri firmasında 1974 yılında çalışma hayatına atıldım. Halen firmanın yönetim kurulu başkanlığı görevini yürütüyorum. Elektrik Sanayi Meslek Komitesinden 1992 yılında ASO Meclis Üyeliği’ne seçildim. 2005 yılında ASO Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı, 2007 yılında da Ankara Sanayi Odasının 9’uncu Başkanı oldum. Ankara Sanayi Odasının 2009’da 14. Dönem, 2013 yılında ise 15. dönem seçimlerinde yeniden Yönetim Kurulu Başkanlığı görevine seçildim. 2009-2013 yılları arasında 4 yıl süreyle Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği (TOBB) Sanayi Konseyi Başkanlığı, 2011-2013 yılları arasında 2 yıl süreyle de Organize Sanayi Bölgeleri Üst Kuruluşu (OSBÜK) Yönetim Kurulu Başkanlığı görevlerini yürüttüm.

Yeni yönetim kurulunun hedefleri ve geleceğe dönük planları nelerdir?
Ankara Sanayi Odası 8 Kasım 1963 yılında 259 sanayici tarafından kurulmuş ve yarım asrı geride bırakmış bir sivil toplum örgütü yapılanmasıdır. ASO kuruluşundan bu yana çok sayıda sanayicinin büyük emekleriyle sadece Türkiye’de değil, tüm dünyada bilinen bir örgüt haline geldi. Hedefimiz; “Başkentin sanayisinden, sanayinin başkentine” yürümektir. Bu hedefe ulaşmak için fazla yolumuz kalmadığını düşünüyorum. Yeni yönetim kurulu olarak 50 yıllık birikim ve tecrübeyle mevcut hedeflerimize ulaşmak için yürümeye devam edeceğiz.

Ankara sanayisinin lokomotif sektörleri hangileridir? Şehrinizin Türkiye ekonomisine katkısını nasıl görüyorsunuz?
Ankara sanayisinin toplam sanayi üretimi içindeki payı yüzde 8’in üzerindedir. Ankara, özellikle savunma sanayisi, yazılım, makine, taşıt, beyaz eşya ve hazır giyim sektörlerinde önemli bir üretim merkezidir. Ankara her yıl, İstanbul Sanayi Odasının 500 Büyük Sanayi Kuruluşu sıralamasında  30’un, ikinci 500 Büyük Sanayi Kuruluşu sıralamasında da 20’nin üzerinde firmayla temsil ediliyor. Ankara sanayisi son yıllarda hızlı bir gelişme gösteriyor. Ankara Sanayi Odasına üye olan 5 binin üzerinde firmada, yüz binlerce kişiye istihdam olanağı sağlanıyor. Halen Ankara Temelli’de yapımı süren ve bünyesinde birçok organize sanayi bölgesini ve bir teknoparkı barındıracak olan 35 milyon metrearelik  “Ankara Sanayi Havzası” tamamlandığında Ankara sanayisi daha da gelişecektir. Ankara sanayisinin rekabet gücünün temelinde, bilgi ve teknoloji üretme kapasitesi bulunuyor. Ankara bu kapasitesini en iyi şekilde değerlendiriyor. Yapılan araştırmalar Ankara’nın ileri teknoloji alanında ülkemizin lider kenti olduğunu ortaya koyuyor. Çalışan sayısı bakımından değerlendirildiğinde Ankara ileri teknoloji istihdamında liderliğini açık ara sürdürüyor. Toplam işgücü ödemeleri bakımından Ankara, ileri teknoloji alanında istihdam edilen işgücüne yapılan maaş ve ücret ödemelerinde ilk sırada yer alıyor. Ankara, bölgesel sanayi içinde ileri ve orta-ileri teknoloji alanlarında en çok yatırım yapan şehirdir. Son yıllarda Ankara’da ileri teknoloji alanında faaliyet gösteren sanayi işletmelerinin toplam işletmeler içindeki oranı hızla artıyor.


Ankaralı sanayicilerin yaşadığı temel sorunları sıralayabilir misiniz? Çözüm noktasında hangi adımların atılması gerekiyor?
Ankaralı sanayiciler tüm Türkiye’de olduğu gibi nitelikli eleman bulmada ciddi sorunlar yaşıyor. İşgücü piyasasında arz-talep uyuşmazlığı gözleniyor. Bir yanda üniversite ya da meslek yüksek okul mezunları iş bulamıyor, diğer yanda sanayiciler ihtiyaçlarına uygun niteliklerde eleman bulamamaktan yakınıyor. Bunun temel nedeni, günümüz küresel rekabet ortamında sanayinin ihtiyaçlarının hızla değişmesi ve okulların eğitim programlarının gelişmeleri geriden takip etmesidir. Diğer yandan firmalar da işe aldıkları elemanları eğitim maliyetlerine katlanmak istemiyor. Bu maliyetlere katlanmaları durumunda bile eğitim görmüş elemanları ellerinde tutabileceklerinden kuşku duyuyor. Sanayide yüksek katma değer, bilgi ve teknoloji yoğun mal üretilen sektörlerde gerçekleşiyor. Bu sektörler, temel bilimler ve matematik donanımlı, sorunları tespit etme ve çözüm üretebilme becerisine sahip, değişen koşullara uyum sağlayabilen yaratıcı bireyler istiyor. Çünkü inovasyon ancak bu becerilere sahip bireylerle işe yansıtılabiliyor. Bu becerilere ve donanıma sahip yeterli sayıda bireyler yetiştiremediğimiz için küresel ekonomiye, değer zincirinin alt halkalarında düşük katma değer yaratarak entegre olmuş durumdayız. Bu durumu değiştirmek, beceri açığını kapatarak inovasyona yönelmek ve değer zincirinin üst halkalarına tırmanmak zorundayız. İnovatif kapasitemizi geliştirmek için genç nüfusumuzu iyi bir biçimde eğitmeli, sanayinin ihtiyaç duyduğu becerilere sahip kılmalıyız. Beceri açığını kapatmak sınai politikalarımızın temel amacı olmalıdır. ASO Teknik Kolejini bu amaçla kurduk. Önümüzdeki günlerde bu okulda İŞKUR’la işbirliği içinde başka mesleki eğitim programlarını başlatmayı da planlıyoruz.

Türkiye’nin 2023 yılı ihracat hedeflerini yakalayabilmesi için kısa, orta ve uzun vadeli planları neler olmalıdır?
Son 10 yılda Türkiye ekonomisi büyük gelişme gösterdi. Ancak, dünya, sanayi  toplumundan bilgi toplumuna geçerken bu yarışta geri kalmamalıyız. Ekonomimiz, yüksek katma değer içeren bilgi ve teknoloji yoğun üretimde istenilen yolu kat edemedi. Uluslararası karşılaştırmalar, daha yapacak çok şeyimiz olduğunu gösteriyor. 2023 hedeflerine ulaşmak için eksikliklerimize yoğunlaşmalıyız. Türkiye’de 1990 yılında bilgi ve teknoloji yoğun sektörlerde yaratılan katma değer milli gelirin yüzde 13’ünü oluşturuyordu. Bu oran, 1999 yılında yüzde 26’ya yükseldi ise de 2000’li yıllarda dalgalanma göstererek 2010 yılında yüzde 22’ye geriledi. Bilgi ve teknoloji yoğun sektörlerin milli gelire katkısında 20 yılda 70’lik artış yaşanması memnuniyet verici görülebilir. Ama bazı karşılaştırmalar yaptığımızda bu artışla yetinmememiz gerektiğini görüyoruz. 2010 yılında bilgi ve teknoloji yoğun sektörlerin milli gelire katkısı ABD’de yüzde 41, Güney Kore’de yüzde 29, Almanya’da yüzde 31, İsrail’de yüzde 42’dir. Bilgi ve teknoloji yoğun sektörlerin dünya gelirine sağladığı katma değer ortalama olarak 1990 yılında yüzde 24, 2010 yılında ise yüzde 29’du. 1990- 2010 döneminde Türkiye, bu kritere göre dünya ortalamasının gerisinde kaldı. Türkiye’de yüksek teknolojiye dayanan sanayi üretiminin milli gelire katkısı 2010 yılında binde 5 oldu. Dünyada bu oran 2010 yılında yüzde 2,2 olarak gerçekleşti. Bu oran Çin’de yüzde 11, Güney Kore’de yüzde 13, ABD’de yüzde 2,2 olarak hesaplandı. Türkiye’nin imalat sanayisi ihracatı içinde yüksek teknoloji ürünlerin payı 2010 yılında yüzde 3,4’dür. Bu oran ABD’de yüzde 28,5, Güney Kore’de yüzde 27, Çin’de ise yüzde 33 seviyesindedir. Televizyonun ekranını, tüm elektronik aksamını ithal edip Türkiye’de monte edip televizyon olarak ihraç ettiğimizde önemli bir katma değer yaratmıyoruz. Hurda demir ithal edip, ithal enerjiyle işleyip demir döküm olarak ihraç ettiğimizde de önemli bir katma değer yaratmıyoruz. Mevcut yapıyı değiştirmek, bilgi toplumuna geçişte yol almak zorundayız.

Makine Tanıtım Grubunun (MTG) Türkmakinesi ve üreticisinin prestijini artırmaya yönelik çalışmalarıyla ilgili düşüncelerinizi paylaşır mısınız?
Türk makine sanayisi çok kaliteli ürünler üretiyor ve birçok ülkeye ihraç ediyor. Fakat Türk ürünlerinin kalitesinin ve Türk makine sanayisinin ulaştığı boyutların ülkemizde ve dünyada yeterince anlaşılamadığı kanısındayım. Makine Tanıtım Grubunun sektörün prestijini artırmaya yönelik tanıtım çalışmalarının ise Türk sanayisi ve sanayicisinin gelişiminekatkı sağlayacağını düşünüyorum. Bu tür çabaların geliştirilerek sürdürülmesinde yarar görüyorum.