Hüseyin Haki Efendi, arkadaşları Mehmet Usta ve İskender Efendi ile birlikte dünyada o güne kadar görülmemiş ...

Hüseyin Haki Efendi, arkadaşları Mehmet Usta ve İskender Efendi ile birlikte dünyada o güne kadar görülmemiş bir gemi tasarımı yapar. Plana göre vapurun güvertesi dümdüz olacak, arabalar rahatça inip binebilecek, yolcular da üst kattaki salonlarda seyahat edecektir. Bu tasarım, günümüzde arabalı vapur veya feribot olarak isimlendirilen teknelerin atasıdır.

Ocak 1851’de Abdülmecid’in desteği ve onayıyla kurulan Şirket-i Hayriye, Osmanlı topraklarındaki ilk anonim şirkettir. Kurulduğu tarihte verilen vapur siparişleri 1854 yılında teslim alınır ve şirket faaliyetine başlar. Birinci Dünya Savaşı’na kadar gemi sayısı sürekli artan şirket, savaş nedeniyle gemilerin bir kısmını ordunun emrine verir. Savaş bittiğinde ise kayıplar nedeniyle iflasın eşiğine gelir fakat devletin yardımıyla yeniden ayağa kaldırılır ve 1944 yılına kadar faaliyetine devam eder. 1944’de şirketin tüm malları Devlet Denizyolları İşletmesi’ne devredilir. 1945 yılında fiilen kapatılmasının ardından Türkiye Denizcilik İşletmeleri faaliyete başlar. Suhulet Arabalı Vapuru, bu şirketin askere gidip Gazi unvanı alan gemilerinden biridir.

HÜSEYİN HAKİ EFENDİ VE ARKADAŞLARININ ESERİ
1869 yılında şirketin başına getirilen Giritli Hüseyin Haki Efendi, Şirket-i Hayriye’nin yatırımlarını artırmaya kararlıdır. O yıllarda boğazın iki yanına yolcu taşımacılığı aktif olarak devam etmektedir. Ama atların, arabaların, havaleli yüklerin taşınması için uygun bir gemi yoktur. Bu işe bir çözüm bulmayı kafaya koyan Hüseyin Haki Efendi, arkadaşları Mehmet Usta ve İskender Efendi ile birlikte dünyada o güne kadar görülmemiş bir gemi tasarımı yapar. Plana göre bu vapurun güvertesi dümdüz olacak, arabalar rahatça inip binebilecek, yolcular da üst kattaki salonlarda seyahat edecektir. Bu tasarım, günümüzde arabalı vapur veya feribot olarak isimlendirilen teknelerin atası olacaktır. Özellikle ABD’de araba taşıyan vapurlar bulunmasına karşın bugün kullanılan feribot tasarımı Giritli Hüseyin Haki Efendi ve ekibine aittir. Yeni vapur için teklifler alınır, 8 bin altın bedelle bir konsorsiyuma sipariş verilir. İngiltere’de inşa edilen geminin motoru Maudslay, Sons and Field tarafından yapılırken, gövdesi ve iç malzemeleri aralarında Bahadır Tersanesi’nin de bulunduğu çeşitli firmalar tarafından üretilir. Hüseyin Haki Efendi’nin projesi tam istenen şekilde hazırlanır. İnme binme kolaylığı için iki ucunda kapakları bulunan baştan sona dümdüz olan ana güverteyi atlar, arabalar kullanır; üst kattaki salonları ise yolcular. Uzunluğu 45,7 metre olan vapurun genişliği 8,5 metre, su kesim yüksekliği ise 3 metredir. 555 grostonluk vapur, 450 hp tek silindirli makinesinin döndürdüğü yandan çarkla iki yöne de 7 mil hız yapabilmektedir. 1871 yılının sonunda İngiltere’deki tersanede tamamlanan vapur, İstanbul yoluna çıkmaya hazırdır ama götürecek gözü  kara kaptanı bulmak zordur. Safrası olmayan, düşük su kesimli bir vapuru İngiltere’den İstanbul’a götürmek yürek işidir. Sonunda bir çılgın kaptan bulunur ve çeşitli badireler sonunda vapur, 1872 yılında İstanbul’a ulaşmayı başarır. 26 baca numarasıyla hemen işe başlayan vapurun yararları o kadar iyi anlaşılır ki, hemen ardından aynı konsorsiyuma, 12 bin altın bedelle daha güçlü bir feribot siparişi verilir: 27 baca numaralı Sahilbend.


SUHULET BOĞAZLA BULUŞUR
O dönemler Şirket-i Hayriye tüm gemilere baca numarası vermekte ve halk hem ismiyle, hem baca numarasıyla bilmektedir gemileri. Dünyanın ilk feribotu olarak İstanbul’da görevine başlayan gemiye, Suhulet (Kolaylık) adı verilirken, 27 baca numaralı kardeşine Sahilbend (İki kıyıyı birbirine bağlayan) adı verilir. Suhulet büyük badireler sonunda İstanbul’a ulaşır ama kayıkçılar isyandadır. Suhulet, ilk seferinde Üsküdar’dan aldığı topçu bölüğünü Kabataş’a geçirir. Ekmek elden gidiyor, aç kaldık diye isyan eden kayıkçılar, kayıklarını birbirine zincirleyerek Kabataş’ta eylem yapıp, Suhulet’in karaya yanaşmasını engellemeye çalışır. Fakat topçu bölüğünün subayı topların namlularını kayıkçılara doğrultunca sorun çözülür. Geceleri Suhulet’in camları taşlanır, çeşitli zararlar verilmeye çalışılır. Fakat seferlerine devam etmesi, bir yıl sonra Sahilbend’in de seferlerine başlamasıyla birlikte kayıkçılar durumu yavaş yavaş kabullenmeye başlar.

GAZİ UNVANI ALIR, 86 YIL HİZMET VERİR
Hem Osmanlı’ya, hem de Türkiye Cumhuriyeti’ne çalışan bu iki vapur 1958 yılında emekliye ayrılana kadar tam 86 yıl çalışır. Suhulet, Çanakkale Savaşı nedeniyle Çanakkale’ye gider, Boğaz’da topçu bataryaları taşır. Savaşın bitmesiyle birlikte “Gazi” unvanı alarak geri döner, 1958’e kadar tam 86 yıl, boğazda yolcu ve araba taşımaya devam eder. At arabası, kağnı, fayton taşıyarak başladığı görevini otomobil, kamyon taşımacığıyla sürdürür. Suhulet’in ilk ciddi bakımı, 1930 yılında yapılarak motoru ve buhar kazanı değiştirilir. 1952’de bir bakımdan daha geçer ve 11 Mayıs 19582’de emekliye ayrılır. Sahilbend ise 1927 yılında bir bakıma girer, 1959 yılında emekliye ayrılır. Osmanlı’nın son demlerinde, dünyada eşi benzeri görülmemiş bir vapur tasarlamak, bugün kullanılan feribotların temellerini atmak hafife alınacak bir başarı değildir. Üstelik üretimde bir Türk firması olan Bahadır Tersanesi’nin de taşeron olarak çalışmış olması son derece önemlidir. Sadece Suhulet ve Sahilbend’i üretmekle kalmayıp, boğazın çeşitli yerlerine vapur iskeleleri kurarak seferlerin daha çok noktaya ulaşmasını sağlayan, vapur saatlerini düzene oturtan, her iskeleye sefer saat listesi ve duvar saati asan, iskele binaları yapan, müşteri memnuniyeti için iskelelere şikayet defterleri koyan Giritli Hüseyin Haki Efendi; kendi döneminde Şirket-i Hayriye’ye çağ atlatan bir kişilik olarak tarihe geçer. Hüseyin Haki Efendi 1894’de hastalanarak işten ayrılır, 1895’de vefat eder. Şirket-i Hayriye, 1911’de üretilen 69 numaralı vapura onun ismini verir. Fakat Cumhuriyet döneminde Şirket-i Hayriye, Devlet Denizyolları İşletmesi’ne devredilince, 69 numaralı vapurun ismi Göztepe olarak değiştirilir. Yıllar sonra, 1963’e gelindiğinde Haliç’te inşa edilen bir feribota Hüseyin Haki ismi verilir ve vapur 1980’de emekliye ayrılana kadar bu büyük denizcinin ismini taşır.