Bir toplumun kaderi, bir çocuğun kaderi gibi eğitim sistemi ile çizilir. Vasat bir eğitim, hayatın tüm alanlarındaki vasatlığı tetikler. Vasata direnen her bir beyin geleceğimizi biriktiren kumbaraya atılmış bir altındır. Eğitim sistemimiz vasatlığı değil farklı düşünen beyinleri desteklemelidir. Sunulan bilgi ile yetinen değil; sorgulayan, merak eden ve kalıpların dışına çıkarak çözümler üreten beyinler ülkemizi zengin bir geleceğe taşıyacaktır.

Bir toplumun kaderi, bir çocuğun kaderi gibi eğitim sistemi ile çizilir. Vasat bir eğitim, hayatın tüm alanlarındaki vasatlığı tetikler. Vasata direnen her bir beyin geleceğimizi biriktiren kumbaraya atılmış bir altındır. Eğitim sistemimiz vasatlığı değil farklı düşünen beyinleri desteklemelidir. Sunulan bilgi ile yetinen değil; sorgulayan, merak eden ve kalıpların dışına çıkarak çözümler üreten beyinler ülkemizi zengin bir geleceğe taşıyacaktır.

Milli Eğitim Bakanlığı kayıtlarında, gençlerimizin vatandaş olarak hangi özellikleri taşıması gerektiği detaylarıyla yazılmıştır. Tek tip birey yetiştirme kaygısındayız ve ezberci bir eğitim sisteminden geliyoruz. Analitik düşünme yeteneğimizi geliştirmiyoruz. Sanayi Devrimi’nden bugüne dünyadaki gelişmeler incelendiğinde, bazı ülkelerin değişerek geliştiğini, bazılarınınsa aynı kaldığını göreceksiniz. Bu değişimi gerçekleştiren ise insandır. Değişimin temelinde insan var. Toplumdaki tüm insanların toplu bir şekilde değişeceğini düşünmek hayalciliktir. Fakat toplumun içinden çıkacak birileri pek çok şeyi değiştirebilecektir. Gelişmiş ekonomilerde nitelikli beyinler, sistemin en önünde yerini alırken bizler vasatlarımızı sistemin ana unsuru haline getiriyoruz.

Bireylerin kendi hikayelerini yazmaktan korkması da işte bu yüzdendir. Başkalarının hikayeleri ile yürümek ve onaylanmış yollardan tekrar ve tekrar geçmek her zaman daha kolaydır. Çünkü kendi hikayesini yazmak isteyen birey, bedel ödemeye de hazır olmalıdır. İşte bu noktada cesaret devreye giriyor. Bu cesareti verecek olansa eğitim sisteminin ta kendisidir. Korkarak vasata razı olan değil cesurca vasatı alt edenler değişimin ve gelişimin önünü açacaktır.

Yapılan tüm araştırmalar orta gelir tuzağının ülkeler için en büyük tehlikelerden biri olduğunu gösteriyor. Bu tuzaktan kurtulmak kolay değil. Ancak kolay olmasa da vasata razı olmayanlar zorlukların daima üstesinden geldi. İnsanımız; inandığı, inanıldığı ve destek gördüğü zaman neleri başarabileceği tarih boyunca kanıtladı. Bu vasatlık cenderesinden de farklı düşünen beyinlerle çıkılacağına inanıyorum.