TÜBİTAK projeleri kapsamında, daha hassas ve oransal kontrollü hidrolik valfin üretim çalışmalarına başladıklarını söyleyen Ak on Hidrolik Satış Müdürü Çağlar Çelikbilek...

TÜBİTAK projeleri kapsamında, daha hassas ve oransal kontrollü hidrolik valfin üretim çalışmalarına başladıklarını söyleyen Ak on Hidrolik Satış Müdürü Çağlar Çelikbilek, “Bu özellik lere sahip bir valf Türkiye’de ilk kez üretilecek. İthal ettiğimiz bu tip ürünleri artık ihraç edilebilecek seviy eye ulaşmamız bizi heyecanlandırıyor” dedi.

Ilhan Tuna tarafından 1980 yılında İzmir’de küçük bir atölyede, hidrolik komponent ve hidrolik yön kontrol valfleri imalatı gerçekleştiren Akon Hidrolik, ilk zamanlar dilimli tip kumanda valfleri üretirken daha sonra monoblok valfler ve müşteri ihtiyacına yönelik çeşitli aksesuarlar da imal ederek ürün gamını genişletti.

Akon Hidrolik şirket yapılanması hakkında bilgi verir misiniz?

Firmamız halihazırda kurumsal yapılanmasını sürdüren bir aile şirketidir. Menfaat sahipleri olarak hisse sahipleri, çalışanlar ve müşterilerimizden oluşan bir yapı içinde hareket ediyoruz. Hisse sahiplerimiz aktif çalışanlar olarak görevlerini yerine getiriyor ayrıca yönetime katılıyor. Çalışanlarımız, yetki ve sorumlulukları çerçevesinde karar alma mekanizmalarına dahil ediliyor. Çalışanların talep, öneri ve görüşlerini paylaşabilecekleri “öneri ve ödül sistemi” benzeri platformlar firmamızın işleyişine katkıda bulunuyor. Müşterilerimiz ise; ziyaretler, karşılıklı görüşmeler ve düzenli müşteri memnuniyeti anketi çalışmaları ile gelen talep ve görüşler doğrultusunda bu yapıdaki varlığını sürdürüyor. Firmamızın strateji ve planları da bu doğrultuda sürekli güncelleniyor. Şirket yapılanmasının hedeflerimize ulaşmakta kritik bir rol oynadığını düşünüyoruz. Akon Hidrolik 2003 yılından bu yana ISO-9001 Kalite Yönetim Sistemi esas alınarak faaliyetlerini sürdürüyor. 2014 yılı başından bu yana, daha verimli ve etkin çalışma hedefi ile başlamış olduğumuz yalın üretim sistemi eğitim ve uygulamalarımız da devam ediyor.

Üretiminizi nerede ve nasıl gerçekleştiriyorsunuz?

Üretimimizi İzmir Çiğli AOSB’de toplam 7 bin 500 metrekare alan üzerine kurulu 5 bin 500 metrekarelik iki ayrı tesisimizde sürdürüyoruz. Burada döküm ile başlayan ve montaj sonrası komple edilmiş ürünlerin sevkiyatıyla sonlanan entegre bir üretim faaliyeti gerçekleştiriyoruz. Ana üretim süreçlerimiz döküm, talaşlı imalat, taşlama, honlama ve montajdan oluşuyor. Ürünlerimiz, mobil hidrolik araçların kontrol kumandaları işlevi görmesi ve dolayısıyla araçlarda gerçekleştirdikleri kritik fonksiyonlar sebebiyle oldukça hassas bir üretim sürecinden geçiyor.

Ürün çeşitleriniz ve bunların özellikleri hakkında bilgi verir misiniz?

Akon Hidrolik olarak 35lt/dk’dan 150lt/dk’ya kadar farklı geçirgenliğe sahip üç ana ürün grubunda ve 10 ürün ailesinde, farklı uygulama ihtiyaçlarına yönelik hidrolik valfler üretiyoruz. Ayrıca ürünlerimize uygulanabilen çok çeşitli aksesuarla sayısız ürün konfigürasyonu sunuyoruz. Bildiğiniz gibi rekabet koşulları her geçen gün giderek zorlaşıyor Bu çerçevede rekabet avantajını elde etmenin yolu, özel ürünler sunarak müşterilerinizin çözüm ortağı olmaktan geçiyor. Güçlü mühendislik altyapımız, Ar-Ge’ye verdiğimiz önem, yatırım ve bilgi birikimimiz sayesinde standart katalog ürünlerimize ilaveten müşteri ve uygulamaya yönelik özel valflerimizle pazardaki rekabet gücümüzü artırıyoruz. Hidrolik yön kontrol valfleri dünyada oldukça geniş bir kullanım alanına sahip. Ürünlerimiz hemen hemen tüm mobil hidrolik araçlarda ana kumanda ve yardımcı valfler olarak kullanılıyor. Traktörler, tarım makineleri, çöp kamyonları, mobil vinçler, itfaiye araçları, iş ve inşaat makineleri sayabileceğim bu araçlardan bazıları.

“Yeni Ürünümüz Araçlarda Yakıt Tüketimini Azaltacak”

Sektör dinamiklerinin tüm dünyada olduğu gibi Türkiye’de de hızla değiştiğine ve değişime ayak uyduramayan firmalar için artık oyununu eskisinden daha zor hale geldiğine dikkat çeken Akon Hidrolik Satış Müdürü Çağlar Çelikbilek, “Bu sebeple dinamizmi şirket kültürümüzün ana unsurlarından biri olarak görüyor, şirkete sağladığı faydaları da rakamlarla takip ediyoruz. Bu kültürün doğal sonucu olarak yeni projeler firmamızı her zaman heyecanlandırıyor ve bu çerçevede yeni ürün geliştirme süreci bizim için oldukça önem arz ediyor. Bunun en iyi örneği bugüne kadar tamamladığımız iki TÜBİTAK Ar-Ge projesidir. 2008 yılında tamamladığımız ilk proje elektro-hidrolik kontrollü hidrolik valf geliştirilmesi ve üretimi konusundaydı. Bu proje sayesinde ürünlerimiz yeni ve daha nitelikli pazarlarda uygulanmaya başladı. Projenin özellikle çöp kamyonları, mobil vinç uygulamalarındaki başarısı hala bizlere tüm dünyada yeni kapılar açmaya devam ediyor. 2012 yılında tamamlanan ikinci projemiz ise traktör ön-yükleyicilerine (loader) özel bir hidrolik valfin geliştirilmesi ve üretimi alanındaydı. Bu ürünü Türkiye’de ilk defa firmamız imal etti ve dünyada da sayılı üreticisi bulunuyor. Dolayısıyla bizim açımızdan oldukça stratejik bir ürün olma özelliğine sahip. Firmamıza yeni pazarların kapısını açacak üçüncü TÜBİTAK projemiz olan daha hassas ve oransal kontrollü bir hidrolik valfin üretim çalışmalarına başlamış durumdayız. Bu proje sayesinde ürünlerimiz daha sofistike makine ve uygulamalarda kullanılabilecek ve dolayısıyla katma değeri yüksek işlere yönelmemizi sağlayacaktır. Ürünün kullanıcıyı ilgilendiren bir başka özelliği de araçlarda enerji tasarrufu sağlayarak yakıt tüketimini azaltacak olmasıdır. Bu özelliklere sahip bir valf Türkiye’de ilk kez üretilecek. İthal ettiğimiz bu tip ürünleri artık ihraç edilebilecek seviyeye ulaşmamız bizi heyecanlandırıyor. Yeni ürünümüz tamamlandığında özellikle mobil vinçler, sepetli platformlar, delme makineleri ve itfaiye araçlarında uygulama imkanı bulacaktır. Burada gurur kaynağı olan bir konu da başarıyla tamamlanan TÜBİTAK projelerimiz sonucunda Türkiye’de ilk defa sektörel anlamda Ar-Ge Yatırım Teşvik Belgesini almaya hak kazanmış olmamızdır” dedi.

Çalışanlarınızın gelişimi konusunda ne tür çalışmalar gerçekleştiriyorsunuz?

Kobiler, ülkemiz ekonomisinde çok önemli bir yer tutuyor olsa da çeşitli imkansızlıklar nedeniyle yatırım önceliğini başka konulara verip eğitim konusu bazen geri planda tutabiliyor. Geçmişte bu durum bizim için de çok farklı değildi ancak özellikle son yıllarda gelişen pazar olanakları sayesinde ve değişen dinamiklere bağlı olarak, eğitim, bizim için artık geri plana atılamayacak kadar önemli bir hale geldi. Bu yılın başında firmamız, yalın üretim sistemi uygulamaları alanında belirlediği hedef uyarınca ciddi bir yatırım gerçekleştirerek mavi ve beyaz yakalı tüm çalışanlarını üç aylık eğitimlere gönderdi. Bu eğitimin sonunda tüm çalışanlarımız yalın üretim sertifikası almaya hak kazandı. Böylesine önemli bir yatırımın karşılığını alıyor olmaktan oldukça memnunuz.

Ulusal ya da uluslararası fuarlara katılıyor musunuz? Fuarların firmanız açısından önemi nedir?

İhracata başladığımız dönemde, yani 2000’li yılların başında, müşteri portföyümüzün önemli bir kısmını fuarlardan edinmiştik. Ancak yıllar geçip teknoloji ilerledikçe potansiyel müşterilerin firmalara ulaşması o kadar kolay hale geldi ki profesyonel anlamda fuarlara olan eski ilgi de kalmadı. Ancak yine de fuarlar bizim açımızdan sektördeki varlığımızı, gelişimimizi gösterdiğimiz bir platform olarak önemini korumaya devam ediyor.

Firmanızın ihracat potansiyeli hakkında bilgi verir misiniz?

İlk ihracatımızı 2000 yılında gerçekleştirdik. O zamanlar sektördeki daha düşük rekabet koşulları ve ürünlere olan yoğun talep sebebiyle üç yıl içinde üretimimizin yüzde 70’ini ihraç eder hale geldik. Zamanla girdiğimiz pazarlarda markamız tanınır hale geldi ve hedef pazarlarımızda payımızı her geçen gün daha da artırıyoruz. Aralarında Çin, Güney Kore, Tayland, Vietnam gibi rekabetin yüksek, yerli ve ucuz üretimin fazla olduğu zor pazarlara ihracat gerçekleştiriyoruz. Bizim sektörümüz de dahil birçok sektörde ithalat gerçekleştirilen Çin’e ihracat yapıyor olmak bize gurur veriyor. Bugün itibariyle üretimimizin yüzde 60’ını 35’in üzerinde ülkeye ihraç ediyoruz. Ürünlerimiz yurtdışında traktörler, beton pompaları, çöp kamyonları, iş makineleri gibi birçok uygulamada hem orijinal ürün üreticisi (OEM) firmalarda, hem de after- market pazarında güvenle kullanılıyor. Ayrıca müşteriye özel ürünlerimiz ve müşteriyle beraber geliştirdiğimiz ürünler de mevcut. Dünyaca tanınan çok uluslu bir şirketle yaptığımız ortak projenin ürünleri yine tüm dünyaya ihraç ediliyor. Müşterinin çözüm ortağı olarak çalışmak ve beraber proje geliştirme tecrübesi; yurt dışında birçok yeni proje ve pazarın kapısını aralıyor. Çok yakında Avrupalı bir firmayla yeni bir projeye başlayacağız.

İhracat konusunda yaşadığınız sorunlar var mı? Mevcut sorunlar sizce nasıl çözülebilir?

Düşük kaliteli ve ucuz ürünlerin yarattığı haksız rekabet birçok firmayla beraber yaşadığımız en önemli sorunlardan biridir. Özellikle ürünlerimiz tüketici ürünü değil de, teknik ürün olduğu için düşük kaliteli ürünlerin pazarda tutunması kolay değildir. Ancak ürünün müşteriyi tatmin etmediği ortaya çıkana kadar maalesef ki rekabet sadece fiyat rekabetine dönmek durumunda kalıyor ve bu noktada oldukça zorlanıyoruz. Aslında düşük fiyat kullanıcıya ürünü cazip hale getirse de sonrasında tek bir parça sebebiyle tüm sistem zarar görebiliyor böyle bir durumda astarı yüzünden pahalıya geliyor. Bizce bu problemin çözümü kullanıcıların meseleye yalnızca fiyat odaklı bakmaktan kaçınmalarıdır.

“2014 Yılına Yeni Yat ırımla Başladık”

2011 yılında modernizasyon, kalite ve kapasite artırımı alanında 1,5 milyon euroluk yatırım gerçekleştirdiklerini belirten Çelikbilek, “2012 yılında tamamlanan bu yatırımla beraber Ar- Ge çalışmalarına daha da hız vererek pazar ihtiyacı olan müşteriye ve uygulamaya özel valfler konusunda kendimizi geliştirme fırsatı bulduk. Ar-Ge çalışmalarımızın ve isabetli yatırım kararlarımızın sonuçlarını almaya başladığımızı, artan satışlar ve pazar payı ile net bir şekilde gözlemliyoruz. Tüm bu gelişmeler doğrultusunda 2013, bizim açımızdan beklentilerimizin de üzerinde iyi bir yıl oldu. 2013 yıl sonu itibariyle bir önceki yıla göre satışlarımız yüzde 32, aktif büyüklüğümüz ise yüzde 17 oranında arttı. Çeşitli yeni ürün projelerimizin sonucunda ve önümüzdeki dönem ile ilgili öngörülerimiz doğrultusunda, 2014 yılı başında yeni bir yatırıma başladık. Bu bağlamda 2014 yılının da beklentilerimizi karşılayacak şekilde tamamlanacağını düşünüyoruz” dedi.

Makine sektörünün en önemli problemi sizce nedir?

Türkiye’deki kullanıcıların bir kısmının yerli ürünlerle aynı özellikteki ithal ürünlere daha fazla rağbet ettiğini görüyoruz. Bu durum bence ürün seçiminde teknik özellikler, fiyat, kalite gibi somut etkenlerin dışında psikolojik etkenlerin fazlaca rol oynadığını gösteriyor. Bu durumu aşma noktasında yine de son yıllarda ciddi yol aldığımızı düşünüyorum. Güney Kore’deki, Kolombiya’daki, İngiltere’deki bir üretici bizim ürünlerimizi çekinmeden ve memnuniyetle kullanıyorsa bizim üreticilerimizin de bunu rahatlıkla kullanabiliyor olması gerekir. Tabii en az aynı teknik özellikleri ve kaliteyi onlara sunmanız şartıyla. Ben tüketicinin kafasındaki “ithal mal iyidir!” algısının en büyük problem olduğunu düşünüyorum.

“Sektöre değer katan ürünler geliştiren OEM tedarikçisi olmayı hedefliyoruz”

Aile şirketlerinin geleceğini tasarlamanın oldukça zor bir konu olduğunu söyleyen Çelikbilek, “Ancak biz aile şirketlerinin marka değerinin doğru yönetim ilkeleriyle daha sonraki kuşaklara başarıyla aktarılabileceğine inanıyor ve bu yolda yürüyoruz. Büyüme trendinde, kısa ve uzun dönem hedefleri doğrultusunda çalışan bir şirketiz. Ortak değerlerimiz çerçevesinde, teknolojik çözümlerle sektöre değer katan ürünler geliştiren ve sahip olduğu ekip ruhu ile tercih edilen OEM tedarikçisi olmayı hedefliyoruz” dedi.