Küresel sanayi eğilimleri dikkate alındığında, tüm ülkelerde sanayi katma değerleri mutlak olarak artıyor. Gelişmiş ülkelerin sanayi katma değerlerinin milli gelirleri içindeki payları azalıyor. Gelişen ülkelerinki artıyor veya korunuyor. Türkiye’de sanayinin katma değeri mutlak olarak yükseliyor...

Küresel sanayi eğilimleri dikkate alındığında, tüm ülkelerde sanayi katma değerleri mutlak olarak artıyor. Gelişmiş ülkelerin sanayi katma değerlerinin milli gelirleri içindeki payları azalıyor. Gelişen ülkelerinki artıyor veya korunuyor. Türkiye’de sanayinin katma değeri mutlak olarak yükseliyor. Ancak sanayinin payı henüz sanayileşmiş ülke olmadan azalıyor. Diğer yandan küresel tedarik zinciri büyüyor, imalat sanayisi üretimi ve ihracatında ithal girdi kullanımının payı artıyor. Çok sayıda ülke tedarik zincirine satıcı olarak katılıyor. Türkiye’de ise sanayide ithal girdi kullanımı artıyor ancak Türk sanayisi küresel tedarik zincirine daha çok alıcı olarak katılıyor. Ayrıca küresel eğilimlerde, yüksek teknolojili sektörlerin katma değerleri daha hızlı büyüyor. Biz ise bu sektörlerde çok sınırlı üretim yapıyoruz. Bunlara ek olarak, yüksek teknolojili sanayi üretiminde yeni rekabetçi ülkeler doğuyor. Burada başka bir sıkıntı daha var ki o da hızlı hareket etmek. Bizim süratli hareket etmemiz gerekiyor. Mesela 20 yıl evvel tekstil makineleri satan birkaç ülke vardı. Şimdi bu makineleri üreten en az 15 ülke var. Bizim de bu rekabetin içinde hızla ilerlememiz gerekiyor. Dünya ticaretinde yüksek teknolojili sektörlerin payı artıyor. Biz bu sektörlerde sınırlı ölçüde ihracat yapıyoruz. İmalat sanayisinde düşük ve orta düşük teknolojili ürünlerin fiyatları düşerken orta yüksek ve yüksek teknolojili ürünlerin fiyatları artıyor. Bizde, daha çok düşük ve orta düşük teknolojili ürünler üretilip ihraç ediliyor. Bunların fiyatlarını biraz artırarak dünyaya kabul ettirmeye çalışıyoruz.

Sanayi değer zincirinde; Ar-Ge, inovasyon, buluş, tasarım, pazarlama, lojistik, satış kanalları ve satış sonrası hizmetler daha çok karlılık yaratıyor. Üretim halkasında, karlılık dünya genelinde azalırken Türkiye’de ise artış gösteriyor. Küresel ölçekte ana yan sanayi üreticileri sınır ötesi teknoloji kapasitesi geliştirme eğilimindeler. Gelişen ülkelerin kapasitesinden artan ölçüde yararlanıyorlar. Bizde henüz yeterli bir kapasite yaratılamamıştır. Doğrudan yabancı sermaye yatırımları genişliyor ve belirleyici oluyor. Bizde ise imalat sanayisi yeterli oranda yabancı sermayeyi çekemiyor. Yerli üretim teknolojilerine sahip olma, yeni üretim teknolojileri geliştirme ve uygulama; rekabette artan oranda belirleyici oluyor. Yerli üretim ve ürün teknolojileri de bizde yeterli değil. Dünyada, mühendislik, yazılım, test laboratuarı, tasarım gibi alanlarda uluslararası nitelikteki firmaların varlığı ve imalat sanayisindeki etkinliği önem kazanıyor. Türkiye’nin bu alandaki kurumsal kapasitesi henüz sınırlı. Yeni sanayi devrimi hızla yaklaşıyor. Gerekli hazırlıkları yapmalıyız.