7. Ulusal Hidrolik Pnömatik Kongresi ve Sergisi (HPKON ), bu yıl ilk kez uluslararası katılımla 22-25 Ekim...

7. Ulusal Hidrolik Pnömatik Kongresi ve Sergisi (HPKON ), bu yıl ilk kez uluslararası katılımla 22-25 Ekim tarihleri arasında İstanbul’da gerçekleştirildi.

HPKON 572 kayıtlı delege ve 2 bin 113 ziyaretçinin katılımıyla düzenlendi. Kongrede; 56 bildiri sunumu, 18 atölye çalışması, bir panel, dört kurs, iki yuvarlak masa toplantısı ile altı özel oturum, toplantı ve forum gerçekleştirildi. Makina Mühendisleri Odası (MMO) tarafından 1999 yılından bu yana düzenlenen kongrede bu yıl; “Sektörün Geleceği, Gelişmeler, Beklenti ve Talepler” konulu bir panel gerçekleştirildi. Panele ilişkin “Mevcut Durum Analiz Raporu” da basılarak katılımcılara dağıtıldı. Ayrıca toplantılar süresince ulaşılan çok yönlü birikimi içeren 829 sayfalık bir “Bildiriler Kitabı” da hazırlanarak tüm sektör ilgililerinin kullanımına sunuldu.

“Cetop Bölgesinde Türkiye’nin Pazar Payı AR TIYOR”

Kongrede hidrolik pnömatik sektörüne ilişkin özet olarak şu tespitlere yer verildi: Sektörün ana sorunları yerli üretim, Ar-Ge, sektörle ilgili teknolojik ve endüstriyel birikim, sermaye/finansman ve kalifiye işgücü yetersizlikleri ile yüksek girdi maliyetleri, ithal ürünlerin yerli üretime göre pazar paylarının yüksek oluşu ve dışa bağımlılık olarak sıralanabilir. Bugün yerli üretimde yüzde 62 oranında ithal girdi kullanılırken, makine imalat sanayisinde iç pazar talebinin yüzde 51’i ithal makinelerle karşılanıyor. Yenilikçiliğe önem vermeyen, imal ettiği ürünleri devamlı olarak geliştirme çabasında olmayan, pazar ihtiyaçlarını gözleyip yeni modelleri programa almayan, bunları gerçekleştirmek için bünyesinde mühendis istihdam etmeyen kuruluşların ciddi sıkıntılar yaşamaları ve zorunlu olarak imalattan çekilmeleri veya fason üretime yönelmeleri kaçınılmazdır.

CETOP verilerine göre sektörün dünyadaki toplam pazar payı 2000 yılında yüzde 0,5 iken 2013 yılında yüzde 1,4’e yükseldi. 16 Avrupa ülkesinin dahil olduğu CETOP bölgesinde Türkiye’nin pazar payı 2000 yılında yüzde 1,5 iken 2013 yılında yüzde 4,7’ye yükseldi.

Kalitesi belgelenmemiş, sertifikası olmayan ve haksız rekabete neden olan ürünlerin ülkeye girişinin kontrol edilmesi ve zorlaştırılması için ciddi önlemler alınmalıdır. Sektör bu ürünlerin ülkeye girmemesi konusunda tavır almalı, yerli ürün tüketilmesi konusunda siyasi irade zorlanmalıdır. Özellikle ihracat yapan yerli üreticilerin uluslararası pazarlarda rekabet edebilmesi için yatırımları ve Ar-Ge çalışmaları desteklenmeli, üretim ile istihdam üzerindeki yükler azaltılmalı ve kamu ihalelerinde yerli malı kullanımı teşvik edilmelidir.

“Sektör Firmaları Ortak Ar-Ge Merkezleri Kurmalı”

Ar-Ge olanakları artırılmalı, vergi mükellefiyetliklerinde belli indirimler sağlanmalı, teknoparklardan yararlanmaları konusunda Akışkan Gücü Derneğinin (AKDER) yol göstericiliğinde, sektör firmaları bir araya gelerek ortak Ar-Ge merkezleri kurmalıdır. Piyasa gözetimi ve denetimi etkinleştirilmeli, sektör dernekleri bu yapının içinde yer almalı, mesleki yeterlilik ve eğitim konusuna önem verilmeli ve yeterlilik sahibi olmayan kişilerin iş yapmalarına engel mevzuatlar oluşturulmalıdır.

Yurt içinde kullanıcılar yerli ürün kullanmalı, yerli üreticiler ise ihracat çabalarını artırmalı, bu yolla maliyetlerin düşürülerek, ulusal ürünlerimizin rekabet gücünün artacağı tüm sektörde temel bilinç haline getirilmelidir.

Sektörümüzün gelişmesi için MEB, YÖK ve akışkan gücü sektörü temsilcileri ile birlikte eğitim programlarında ihtiyaca uygun güncellemeler yapılmalı, endüstri meslek liselerinde uygulamalı meslek derslerinin niteliği geliştirilmeli, atölyelerde mevcut makine ve tezgahlar yenilenmelidir. Üniversitelerde güncel teknolojiler ile endüstriyel uygulamalar öğretilmeli ve altyapı çalışmaları tamamlanmalıdır.

“Sektörün Hitap Ettiği Pazar Yeniden Tanımlanmalı”

Sanayide enerji verimliliği, uluslararası rekabet gücü açısından önemli bir unsurdur. Enerjide sürdürülebilirliğin sağlanması, dışa bağımlılığın azaltılması, enerji maliyetlerinin ekonomi üzerindeki yükünün hafifletilmesi ve iklim değişikliği ile mücadeleye yönelik çalışmalarla enerjinin ve enerji kaynaklarının verimli kullanımının tespiti yapılarak sektörde, hidrolik pnömatik sistem tasarımlarında ve üretiminde enerji verimliliğine önem verilmelidir. Sistemlerin enerji verimliliği ölçülebilir olmalı, belgelendirilmeli ve teşvik edilmelidir.

Yazılım mühendisliğindeki yeni yaklaşımların, yenilikçi makine konseptlerine olanak sağladığı, akıllı mobil cihazlar, uygulamalar ile entegre PLC sistemlerinin çalışma esnekliğini artırdığı, bu yeni yaklaşımların mühendislik çalışmalarını kolaylaştıracağı ve rekabette esnekliği artıracağı tespiti yapılarak, sektör yazılım mühendisliği alanındaki gelişmeleri izlemeli ve uygulamalara yansıtmalıdır.

Hidrolik ve pnömatik sektörünün giderek elektronik ile kaynaştığını, eskiden sadece servo veya oransal valflerle sınırlı olan elektroniğin, şimdilerde eksen kontrol modülleri ve servo-motor tahrikli hidrolik pompaların kullanılmaya başlamasıyla yaygınlaştığı görülmektedir. Teknolojiler arası entegrasyonun bu şekilde giderek artacağı hesap edilerek sektörün hitap ettiği pazar yeniden tanımlanmalı veya revize edilmelidir.

Mühendislik hizmeti üreten sektör firmalarının akreditasyonu, sektörde çalışan mühendislerin uzmanlıklarının meslek odaları tarafından belgelendirilmesi, sektörde çalışan ara teknik elemanların eğitimi ve belgelendirilmesi, sektörle ilgili mevcut regülasyonlar çerçevesinde Bilim Teknoloji ve Sanayi Bakanlığının piyasa gözetim denetim faaliyetini yaygınlaştırması, sektör firmalarında çalışan mühendisler tarafından hazırlanan projelerin inşaat sektöründeki mimar ve mühendislik hizmetleri gibi fikri mülkiyet hakları çerçevesinde güvence altına alınması gibi konularda; MMO, AKDER ve sektör bileşenlerinin katıldığı bir çalıştay düzenlenmeli ve burada elde edilen sonuçlar ilgili bakanlıklara iletilmelidir.