Istanbul Karaköy’de 1946 yılında Ali Sözer tarafından kurulan Sözer Makina, Türkiye’de yerli makine üretiminde 1900’lerin ikinci yarısından itibaren...

Istanbul Karaköy’de 1946 yılında Ali Sözer tarafından kurulan Sözer Makina, Türkiye’de yerli makine üretiminde 1900’lerin ikinci yarısından itibaren atılım yapan firmalar arasında gösteriliyor. 1970 yılından bu yana özellikle boya ve kimya sektörüne yönelik çeşitli makine ve komponentlerinin üretimini gerçekleştiren firma, üretiminin yüzde 65’ini dünyanın 38 ülkesine ihraç ediyor.

 

Sözer Makina şirket yapılanması hakkında bilgi verir misiniz?

Misyonumuzu, bilgi ve deneyimimizle müşterilerimize yenilikçi, çözüm odaklı hizmet sunan, gelişmeleri araştıran, sorumluluklarının farkındalığıyla pazarda tercih edilen bir marka olmak oluşturuyor. Sahip olduğumuz kaynak, bilgi ve teknolojiyi daha üst seviyeye taşıma, bunları müşterilerimiz yararına kullanma, kendimizin ve ülkemizin sürekliliği adına farklılıklara ve ilklere imza atma bilinciyle çalışıyoruz. Tüm çalışanlarımız ve müşterilerimiz için yüksek düzeyde güvenlik standartlarını sağlamak için süreçlerin ve stratejilerin geliştirilmesi ve uygulanması konusunda yoğun çaba gösteriyoruz. İnsana, çevreye ve yasalara saygıyı ön planda tutarak, etik kurallar içinde hareket etmeyi temel gereklilik olarak benimsemiş durumdayız.

Üretiminizi nerede ve nasıl gerçekleştiriyorsunuz?

Sözer Makina, 1946 yılında birçok sanayi işletmesinin çıkış noktası olan Karaköy veya halk arasında bilinen eski adıyla “Perşembe Pazarı” diye tabir edilen bölgede 90 metrekarelik bir atölyede çalışmalarına başladı. İş hacminin artmasına paralel olarak 1965 senesinde Demirkapı’da bulunan 170 metrekarelik atölyeye taşındı. Ülkemizde gelişen kimya ve boya sektörü Sözer markasına da ciddi ivmeler kazandırdı. 1993 yılına gelindiğinde firmamız İstanbul Dudullu Organize Sanayi Bölgesinde bulunan 600 metrekarelik İMES Sanayi Sitesinde yerini aldı. Firmamız gelişen ve büyüyen yapısıyla daha sonra Kocaeli Dilovası’ndaki İMES Organize Sanayi Bölgesinde inşa ettiği 4 bin 750 metrekare alana sahip kendi fabrikasına taşındı.

Ürün çeşitleriniz ve bunların özellikleri hakkında bilgi verir misiniz?

Başlıca uzmanlık alanımızı farklı yoğunluklara hizmet verebilen karıştırıcılar oluşturuyor. Ürün gamımız içinde bir kimya firmasında olması gereken; karıştırıcılar, vakumlu ve sıyırıcılı hızlı devirli mikserler, perl-mill ıslak öğütme makineleri, basket-mill tipi ıslak öğütme makineleri, yüksek kapasiteli platform mikserleri, orta viskozitedeki ürünler için planet malaksör makineleri, kombineçok milli vakumlu, sıyırıcılı mikserler, yüksek viskozitedeki ürünler için zet-mikser makineleri, putty mikserleri, sıvı doldurma ve tartma makineleri, kazan boşaltma presleri, karıştırma pervaneleri ve çeşitli pompalar gibi bir çok makine yer alıyor. Tüm ürünlerimizin yüksek kapasiteli tiplerinin yanında, küçük ölçekli üretimler için ayrıca laboratuvar tiplerinin de üretimini gerçekleştiriyoruz.

“KOMBİNE MİKSERLERİMİZ GENİŞ BİR KULLANIM ALANINA SAHİP”

Ar-Ge çalışmalarına ağırlık vererek daima yeni tip makineler üretmeye çalıştıklarını ifade eden Sözer Makina Yöneticisi Mühendisi Tevfik Emrah Sözer, “Amacımız her zaman katma değeri yüksek makinelerle farklılık yaratıp imalat süreçlerini aşağıya çekerken, kaliteyi de olabildiğince iyi seviyelere taşımaktır. Tek karıştırma mil sistemine sahip makinelerin yanı sıra ülkemizde ciddi anlamda gelişen yapı kimyasalları sektörüne yönelik hazırladığımız iki veya üç mil sistemli kombine mikserlerimiz büyük ilgi görüyor. Söz konusu ürünlerimiz yüksek ve ağır devirli karıştırma özellikleri sebebiyle geniş bir kullanım alanına sahiptir ve bir bakıma iki farklı makinenin operasyonunu teke indirgemiş olan sistemlerdir” dedi.

Firmanız ve ürünleriniz konusunda yürüttüğünüz TÜBİTAK ve benzeri projeleriniz var mı?

Sözer Makine olarak KOSGEB ve TÜBİTAK projelerine önem veriyoruz. Çeşitli dönemlerde hazırladığımız projelerle desteklerden faydalanıyoruz. Bugüne kadar KOSGEB’in sunduğu nitelikli eleman, yurt dışı fuar katılım, yazılım, katalog ve reklam desteği gibi birçok başlığı kapsayan desteklerden yaralandık. TÜBİTAK projeleri kapsamında da çeşitli projeler gerçekleştirdik ve bu doğrultuda halen devam eden çalışmalarımız mevcut. Bugün itibariyle daha önce Türkiye’de hiç üretilmemiş bir makinenin projesini yürütüyoruz. Bu makinemizin hedef müşteri kitlesini 1500- 3.000.000 centipoise arası yoğunlukta ürünlerin imalatını yapan firmalar oluşturuyor. Bu yoğunluk aralığında bulunan ürünlerde eğer dispersiyon işlemi yeterli geliyorsa makine üzerinde hızlı karıştırıcı pervaneye ihtiyaç duyulur. Bu karıştırıcının dispersiyon işlemini yapabilmesi için 19-25 m/sn çevresel hıza ulaşabilen dispersiyon pervanesi olmalıdır. 45 Kw 1500 devir dakikalık motorla bu işlemin gerçekleşmesi belirlenmiştir. Diğer taraftan dispersiyon işlemi gerekmeden karıştırılması gereken ürünlerin, planet sistemli karıştırıcılarla karıştırılması amaçlanır. Bu makinamızda planet karıştırıcıların maksimum palet devri 100 devir/dakika, planet devri 56 devir/ dakika olacaktır. Planet sisteminin avantajı; paletlerin hem kendi etrafında dönebiliyor, hem de kazan ekseninden kaçık kazanın bütün noktalarına temas ederek dönebiliyor olmasıdır.

Böylelikle örneğin kazan tabanından 10 santimetre yükseklikte olan bir kanat, kazan içerisinde o yükseklikteki tüm ürüne temas edebilecektir. Bu işlemlerle de optimum karışım hedefleniyor. Hızlı devirli mikser ve planet malaksör olarak iki farklı makinada bu işlemler yapılabiliniyordu, ancak bu makinemizde iki makinenin yaptığı iş tek makineyle gerçekleştirilecektir. Dolayısıyla kullanıcı maliyeti yaklaşık yüzde 70, nihai üretim süresi de yüzde 40 oranında azalacaktır. Çalışanlarınızın gelişimi konusunda ne tür çalışmalar gerçekleştiriyorsunuz? İnsan ilişkilerinin yönetiminde iletişim çok önemli bir rol oynar. İletişim ağının iyi kurulmuş olması ve çalışanların organize bir şekilde hareket etmeleri, firma bazında başarıyı etkileyeceği gibi kurum imajı ile çalışanların verimliliğini de yükseltecektir. Personellerimize çeşitli şirket içi eğitimler verip, meslek okullarına göndererek alanlarında uzmanlaşmalarını sağlıyoruz. Kendi bünyemizde yapılan toplantılara dönem dönem çalışanlarımızı da dahil ederek işin mutfağında olan kişilerin fikirlerini alıyor, nihai kararlarımızı bu bilgiler doğrultusunda olgunlaştırıyoruz. Motivasyonu ve katma değeri etkileyen diğer bir etmen de maddi destektir. Çalışanlarımıza ihtiyaç duydukları anda uygun geri ödeme koşullarıyla bu desteği imkanlarımız dahilinde sağlıyoruz. Sosyal anlamda da gelişim ve iletişimlerini pekiştirmek için çeşitli organizasyonlar düzenlemeye çalışıyoruz. Ulusal ya da uluslararası fuarlara katılıyor musunuz? Fuarların firmanız için öneminden bahseder misiniz? Yurt içinde düzenlenen ve hizmet verdiğimiz sektörlerle alakalı tüm fuarlara katılıyoruz. Bu noktadaki amacımız yeni firmalara ulaşabilmek, mevcut müşterilerimize yeni makinelerimizi sunmak, onların geri dönüşlerini dinlemek ve çözümler geliştirebilmektir. İlk ihracatını 1986 yılında gerçekleştiren bir firma olarak bu noktaya ulaşabilmemizdeki en önemli etmen yurt dışında katıldığımız fuarlardır. Çünkü bilinirliğinizin arttığı ölçüde satışlarınız da artıyor. Ayrıca tüm fuarlara makinelerimizle katılmaya özen gösteriyoruz. Standımızı ziyaret eden misafirlerimiz ürünlerimizi katalogdan değil de birebir karşılarında gördüğünde bakış açıları değişiyor. Özellikle Avrupa kıtasında katıldığımız fuarlar neticesinde insanların “Bu firmayı daha önce Almanya’da, Fransa’da da gördüm!” şeklinde görüş bildirmesi, firma isminin insanların aklında yer etmesine ve Türkiye’de de bu kalitede ürünlerin yapıldığı bilincinin oluşmasını sağlıyor. “İHRACATTAKİ BAŞARIMIZ KALİTEMİZİN GÖSTERGESİDİR” İmal ettikleri makinelerin yurt dışında hizmet verebilecek kalite ve nitelikte olduğunu belirten Sözer, “1986 yılından bu yana ihracat yapan bir firma olarak bugün itibariyle yıllık üretimimizin yüzde 65’ini 38 farklı ülkeye ihraç ediyoruz. İhracattaki başarımız kalitemizin de göstergesidir. Avrupa, Afrika, Asya, Ortadoğu ülkeleriyle Türk Cumhuriyetleri ağırlıklı ihraç pazarlarımızı oluşturuyor. Son yıllarda özellikle Avrupa’daki bilinirliğimizin artmasının ardından çok sayıda bayilik talebi alıyoruz. Avrupalı rakiplerimizin fiyatları bize göre iki-üç kat yüksek. Fuarlara makinelerimizle katılmanın bir başka avantajını yine bu noktada görmüş bulunuyoruz. Ziyaretçilerimiz, muadilleriyle benzer ve hatta bazı noktalarda daha iyi kalitede olan ürünlerimizi yarı fiyatına alabildiklerini gördükten sonra tercihlerini değiştiriyor. 2015 yılının sonuna doğru yurt dışı bayilik çalışmalarımız çerçevesinde önemli adımlar atacağız” dedi.

İhracat konusunda yaşadığınız sorunlar var mı? Mevcut sorunların çözüm yolu sizce nedir?

Türk makina sektörü son yıllarda ciddi bir atılım yaptı ve bu durumun neticesinde farklı sektörlerdeki ihracatımız artış kaydetti. Söz konusu atılımın devam edebilmesi için bu noktada en önemli beklentimiz özellikle ihracat desteklerinin ve kredilerin artırılmasıdır. Türk sanayisinin kalkınması öncelikle devlet desteğine bağlıdır. Büyük ölçekli veya KOBİ statüsündeki firmalara sunulan teşvik, hibe ve destekler ayrım gözetmeksizin artırılmalıdır. Yapılan her iyileştirme ihracata olan ilgiyle beraber ülkemizin yurt dışındaki bilinirliğini de artıracaktır. Uzun vadede yabancı yatırımcıların ülkemizi daha çok tercih edeceğini ve diğer sektörlerin de bundan olumlu yönde etkilenebileceğini düşünüyorum.

Firmanız açısından 2015 yılı nasıl geçiyor, geleceğe dair beklentileriniz nedir?

Firmamız açısından 2015 yılının ilk altı aylık dönemi, üretim ve sipariş adedi bakımından oldukça verimli geçti. Yılın ikinci yarısında ülkemizde ve dünyada yaşanan siyasi ve ekonomik gelişmeler her sektörü olumsuz olarak etkiliyor. Halihazırdaki durum özellikle yeni yatırımların durmasına veya yavaşlamasına sebebiyet veriyor. Umuyorum ki yakın bir gelecekte bu dengeler yerli yerine oturacak ve işlerimiz tekrar aynı seyrine dönecektir. Bu çerçevede 2015 yılı sonunda yüzde 55’lik bir ciro artışı öngörüyoruz. Mevcut siparişlerimizle şu anda 2015 senesini kapattığımızı ve 2016 yılı ürün teslimleriyle ilgili çalışmalarımızı sürdürdüğümüzü söyleyebilirim.

Sektöre bakıldığında size göre en büyük problem nedir?

Makine sektörü genel olarak çok iniş-çıkışlı bir grafik sergiliyor. Ekonomik dengeler dolayısıyla birçok firma yatırım yapmaktan çekiniyor. İç piyasada özellikle nakit finansmanı anlamında çok ciddi sıkıntılar söz konusudur. Zincirleme bir etkiyle müşteri, satıcı, üretici ve tedarikçi bu durumdan etkileniyor. Özellikle yerli yatırımcılarımızın Türk makine üreticilerine ve kullandıkları teknolojiye güvenmelerini gerekiyor. İki veya üç misli bedeller ödeyerek yurt dışından makine ihraç etmemize gerek yok. Yerli makinecilerimiz satış öncesi ve sonrası sundukları tüm hizmet ve çözümlerle en az yabancı üreticiler kadar iyi, hatta bazı alanlarda onlardan daha iyi bir düzeydedir.