Uygulama ağırlıklı eğitim anlayışını benimseyen Doğuş Üniversitesi Makine Mühendisliği Bölümü, Türkçe ve İngilizce programlarıyla 2009-2010 döneminde...

Uygulama ağırlıklı eğitim anlayışını benimseyen Doğuş Üniversitesi Makine Mühendisliği Bölümü, Türkçe ve İngilizce programlarıyla 2009-2010 döneminde eğitim hayatına başladı. Danışma kurulunda görev alan sanayicilerin de katkısıyla sektörün beklentileri doğrultusunda bir müfredat belirleyen bölümde, öğretim üyelerinin uzmanlıklarına paralel olarak otomotiv, biyomekanik, ve nanoteknoloji gibi alanlarda seçmeli dersler de veriliyor. Öğrencileriyle kalabalık bir aile olduklarını ifade eden Prof. Dr. Ahmet Ceranoğlu, bölümünün yapısı, sunduğu eğitim olanakları ve sanayi kuruluşlarıyla sürdürülen proje çalışmalarıyla ilgili bilgi verdi.

Doğuş Üniversitesi Makine Mühendisliği Bölümü ne zaman kuruldu? Eğitimde belirlediğiniz temel hedefler nelerdir?

Makine Mühendisliği bölümümüz hem Türkçe, hem de İngilizce olarak iki program halinde 2009-2010 döneminde eğitim hayatına başladı. Hedefimiz; problemleri kavrayan, analiz eden, model oluşturup çözen, yaratıcı ve takım çalışmasına yatkın mühendisler yetiştirmek. Bu bağlamda akademik kadromuz, ders plan ve programımız, öğrencilerimize sağlam bir altyapı kazandırarak hem teknolojiyi değerlendirme ve temel fiziki süreçleri analiz etme becerisini sunacak, hem de lisans eğitimi sonrasında farklı alanlara yönelmek isteyenlere ışık tutacak niteliklere sahiptir.

Kuruluşundan bugüne bölümünüzde gelişim ve değişim yaşandı mı? Daha iyiye ulaşma noktasında önceliği hangi konulara verdiniz? Bölümümüz çok genç bir bölüm, dolayısıyla da kuruluşumuz sırasında yaptığımız çok detaylı incelemeler sonunda oluşturduğumuz ders planımızda çok köklü değişiklikler yapmak zorunda kalmadık. Fakat aramıza sonradan katılan öğretim üyelerimizin uzmanlıklarına paralel olarak otomotiv, biyomekanik, nanoteknoloji gibi alanlarda yeni seçmeli dersler açtık ve bu alanları araştırma konularımızın içine aldık. Doğuştan gelen kalp hastalıklarının doğum öncesi teşhisi, akıllı protezler, diş kanal tedavilerinde kanalın etkin temizliğinin sağlanması, mekanik balıklar, balistik dayanımlı yapılar için nanoteknoloji ve rüzgar türbini kanatlarında malzeme hatalarının tespiti gibi konulara odaklandık.

Eğitim konularını oluştururken sanayiden gelen talepleri de dikkate aldınız mı? Teorik eğitimlerle pratik arasındaki dengeyi nasıl sağladınız?

Üniversitemiz kurulurken oluşturduğumuz bir danışmanlar kurulumuz var. Bu kurul içerisinde sanayiden temsilciler olduğu gibi deneyimli akademisyenlerimiz de bulunuyor. Dolayısıyla beraber oluşturduğumuz eğitim programımızda sanayicilerimizin taleplerini de göz önünde bulundurduk. Örneğin, son sınıfta iki döneme yayılmış olan proje ve bitirme projesi derslerimiz var. Biz bu derslerde öğrencilerimizi çeşitli kuruluşlarda yaşanan makine mühendisliği ile ilgili problemleri çözmeye veya yürütülmekte olan projelerde bir fiil rol almalarını sağlamaya yani uygulamalı proje yapmaya zorluyoruz. Böylece hep söylenen ama arzu edilen düzeye ulaşmamış olan sanayi-üniversite işbirliğine önemli bir katkı yaptığımıza inanıyoruz.

Teorik eğitimler haricinde araştırmageliştirme ve yenilikçiliğe önem veren bir eğitim kurumu olarak öğrencilerinize sunduğunuz teknik olanaklar konusunda neler aktarmak istersiniz?

Bugün artık bizim zamanımızın klasik, büyük boyutlardaki laboratuvarları yerine öğrencilerin ikişerli veya en fazla üçerli gruplar halinde deneyler yapabileceği setlere sahip laboratuvarlar tercih ediliyor. Öğrencilerimiz bu laboratuvarlarda görevli arkadaşların denetiminde çalışmalarını sürdürüyor. Ayrıca proje ve bitirme projesi derslerine katılarak ya da akademik kadromuzun sürdürdüğü Ar-Ge uygulamalarında görev alarak bölümümüzün sağladığı olanaklardan yararlanabiliyorlar.

Makine mühendisliği eğitimi almak isteyen bir öğrencinin Doğuş Üniversitesini seçmesindeki temel nedenleri sıralayabilir misiniz?

Akademik kadro, bu kadronun kendilerine sağlayacağı nitelikli eğitim tercih edilmemizin en önemli nedenidir. Bölümümüz, makine mühendisliğinin uzandığı güncel konulardaki araştırmaları, bu araştırmalarda çalışma imkanı sunması ve sanayiyle işbirliği içinde yürütülen projelerle de öne çıkıyor. Ayrıca tam bir aile ortamının sağlandığı bölümümüzde öğrencilerimiz her türlü sosyal aktiviteden faydalanarak eğitimlerini tamamlayabiliyor.

Makine mühendisliği öğrencileri sanayiyle koordineli çalışma yapma şansına sahip mi? Sağladığınız staj olanakları nelerdir?

Öncelikle bütün öğrencilerimiz birinci sınıfın sonundan başlayan ve her biri 20 çalışma gününü süren 60 günlük staj yapmak zorundadır. Bu konuda kariyer planlama ofisimiz ve bölüm akademisyenlerimiz öğrencilerimize bu konuda her türlü yardımı yapıyor ve onların en iyi kuruluşlarda stajlarını tamamlamalarını sağlıyor. Bitirme projeleri vasıtasıyla öğrencilerimizin mezun olmadan önce bir mühendis gibi çalışmalarına imkan yaratarak farklı sanayi sektörlerimizi tanımalarını arzuluyoruz.

Bölümünüz bünyesinde gerçekleştirdiğiniz veya gerçekleştirmeyi planladığınız sanayi projeleriyle ilgili bilgi verir misiniz?

Şu anda İstanbul Kalkınma Ajansı tarafından desteklenen ve savunma sanayisiyle ilgili “Balistik Dayanımlı Yapılar için Nanoteknoloji Uygulaması” ana temalı bir projemiz var. Bunun yanı sıra yürütülen diğer projelerimizin de sağlık sektörü için son derece önemli sonuçlara öncülük ettiğine inanıyoruz.

Türkiye’deki sanayi kuruluşlarının üniversitelere bakışını nasıl yorumluyorsunuz? Gelişmiş ülkeler ile kıyaslandığında nasıl bir algı farklılığı gözlemliyorsunuz?

Son yıllarda araştırma ve geliştirmeye yönelik gerek TÜBİTAK gerekse Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığının önemli teşvikleri var. Sağlanan destekler, üniversitelerimizdeki araştırmaların niteliksel gelişmesine katkıda bulunuyor. Bu durum zaman içinde sanayicilerimizin de üniversitelere bakışını olumlu yönde değiştirdi. Doğuş üniversitesi olarak mühendislik fakültesi bünyesindeki bütün bölümlerimizde yürütülen bitirme projelerinin uygulamalı ve sanayi kuruluşlarının problemleriyle ilgili olması hususunda ısrarcı olduk. Bu kararımız üniversite-sanayi işbirliğinin gelişmesi adına son derece olumlu sonuçlar doğurdu. Her yıl düzenlediğimiz kariyer günleri kapsamında öğrencilerimizin sektör profesyonelleriyle tanışmalarını sağlıyor, farklı sektörler hakkında bilgi edinmelerine özen gösteriyoruz. Mezunlarımızın teknolojiyi uygulayan mühendislerden ziyade teknoloji üreten mühendisler olmaları gayreti ve azmi içerisindeyiz.