Türk makine sektöründe üçüncü kuşağı temsil eden başarılı yöneticilerden biri de Altınöz Tarım Makinaları Genel Müdürü Ziya Altınöz. Ege Üniversitesi Ziraat...

Türk makine sektöründe üçüncü kuşağı temsil eden başarılı yöneticilerden biri de Altınöz Tarım Makinaları Genel Müdürü Ziya Altınöz. Ege Üniversitesi Ziraat Fakültesi Tarım Makineleri ve Teknolojileri kürsüsünde de doktora çalışmalarını sürdüren Ziya Altınöz, akademik kariyere sahip bir sanayici. “Mutluluk, imkanların çeşitliliği veya büyüklüğü ile değil sevdiklerinizle birlikte huzurlu olabilmekle ölçülüyor” diyen Ziya Altınöz, üçüncü kuşağın iş hayatında yaşadıklarını kendi özelinde aktararak geleceğe yönelik hedeflerini paylaştı.

Kısaca sizi tanıyabilir miyiz?

Aydın’ın Söke ilçesinde 1972 yılında doğdum. İlk, orta ve lise öğrenimini Söke’de tamamladım. 1989 yılında Ege Üniversitesi Ziraat Fakültesi Tarım Makineleri ve Teknolojileri Bölümünü kazandım. Lisans öğrenimi devam ederken Federal Alman Devlet Akademisyenler Bursu’nu (DAAD) kazanarak Giessen Teknik Üniversitesi ile Claas firmasında teknik ve teorik eğitim aldım. 1993 yılında da Ege Üniversitesi Ziraat Fakültesinden bölüm birinciğiyle mezun oldum. Aynı yıl Yüksek Öğrenim Kurumunun (YÖK) açmış olduğu sınavda Amerika Birleşik Devletlerinde tam burslu yüksek lisans eğitimi almaya hak kazandım. Ege Üniversitesi Fen Bilimleri Enstitüsünden davet alarak yüksek lisans eğitimine kaydımı yaptırdım. Başbakanlık GAP Kalkınma İdaresi Başkanlığı için yapmış olduğum proje çalışmasında jüri özel değerlendirmesiyle 1997 yılında yüksek lisans eğitimini başarıyla tamamladım. Halen Altınöz Tarım Makinaları şirketinde Genel Müdürlük görevini yürütüyorum. Aynı zamanda Ege Üniversitesi Ziraat Fakültesi Tarım Makineleri ve Teknolojileri kürsüsünde de doktora çalışmalarımı sürdürüyorum. Evli, iki çocuk babasıyım.

Aile şirketinde görev alma serüveniniz nasıl başladı? Şirket içinde hangi görevleri üstendiniz?

Çocukluğumdan itibaren yaz tatillerinde atölyede çalıştım. Yer süpürdüm, tezgah sildim, depoda istif yaptım. Dahası işin mutfağında yapılması gerekli ne varsa yaptım. Üstüm başım yağ içinde kalırdı ama zevkliydi. Üniversite lisans ve yüksek lisans mezuniyeti ardından askerlik görevini tamamladıktan sonra kademeli olarak işin başına geçmeye başladım. 2000’li yıllar zor dönemlerdi. Babamın desteği ve tecrübesi sayesinde bu süreç kolay geçti. Hatta o dönemde yeni fabrika binamızı tamamlayıp taşındık. İmalat kalitemiz ve hızımız birden yükseldi. Beraberinde yurt dışı pazarlara ürünlerimizi ihraç etmeye başladık. Başta Asya, Ortadoğu ve eski Doğu Bloğu ülkeleri olmak üzere 17 farklı ülkeye halen ihracat yapıyoruz.

Türkiye’nin önemli firmalarından biri olan Altınöz Tarım Makinaları’nda görev almak bir zorunluluk muydu? Üretiminin içinde olmak size neler kattı?

Bu mesleği hakkıyla yapmak, yeni ürünler ve tasarımlar geliştirmek en büyük hayalimdi. Tarım makineleri ve teknolojileri mühendisliği üniversite sınavında tek tercihimdi. Hatta Yüksek lisans için ABD’den burs kazanmış olmama rağmen, geri dönmeme ihtimalinden çekindiğim için gitmedim. Mutluluk, imkanların çeşitliliği veya büyüklüğü ile değil sevdiklerinizle birlikte huzurlu olabilmekle ölçülüyor.

Aile şirketinde çalışmanın zorlukları ve avantajlı yanları nelerdir? Sizden beklentiler hangi düzeydeydi? Ötelediğiniz hayalleriniz oldu mu?

Alacağınız kararlar ve çalışma temponuz, ailenizin geleceğini etkileyeceği için dikkatli hareket etmeniz gerekiyor. Hasta olsanız dahi rapor alıp yatma şansınız bulunmuyor. Hastalanıp yatsanız bile yataktan işleri takip etmeniz gerekebiliyor. Hatta evleneceğim gün öğleye kadar yine iş yerindeydim. Hayatımda kendimle ilgili hiç hayalim olmadı. Her şeye allahın takdiri ve ailemin desteğiyle ulaştım.

Ülkemizin köklü firmalarından birinin üçüncü kuşak yöneticisi olarak Türkiye’nin makinecilik serüvenini nasıl görüyorsunuz? Nerelere ulaşıldı, gelecek hedefleri neler olmalı?

Makine imalat sektörümüz, global dünya ekonomisinin güçlü aktörlerinden. Ancak katma değeri yüksek ürünler üretmek zorundayız. Bunun için de Ar-Ge’ye önem vererek özgün ürünlerle pazarda farklılık yaratmamız gerekiyor. Biz de firma olarak TÜBİTAK TEYDEB projeleriyle yeni ürünler geliştiriyor ve tasarımlarımızı patentle koruma altına alıyoruz. Yakın geçmişte Türkiye Odalar ve Borsalar Birliğinin (TOBB) Aydın İli Sanayi Dalında “Ar-Ge Yenilik” ödülünü aldık. Mutlu ve gururluyuz.

Firmanızın geleceğine yönelik öngörüleriniz neler? Şirketinizi taşımak istediğiniz nokta neresidir?

Değişen iklim koşullarına bağlı olarak tarım ürünleri yetiştirme konusunda yeni teknikleri geliştirmek zorundayız. İklim koşullarına bağlı yaşanan verim kayıplarının önüne geçecek ve suyu etkin kullanabilen makineler tasarlayıp üretiyoruz. Hatta içlerinden bazıları dünyada benzeri olmayan, tasarımı tamamen bize ait özgün makineler. Bu yolda emin adımlarla yürümeyi sürdüreceğiz. Zaman içinde hedeflerimize ulaşacağımıza inanıyorum.

İş yaşamı dışında kişisel hobileriniz var mı? Sizin gibi aile şirketinde yöneticiliğe hazırlanan üçüncü kuşaklara tavsiyeleriniz neler olur?

İş hayatının yoğunluğu hobiler için pek fırsat bulmaya imkan tanımıyor. Fakat yaz aylarında olabildiğince yüzmek, bisiklete binmek ayrıca kızımla birlikte bazen evde piyano çalmak hobilerim arasında sayılabilir. Sanayicilik; bilgi birikimi, sabır ve istikrar ister. Makinecilik bir kültürdür ve zamanla öğrenilir. Bizden sonraki kuşaklara bu kültürü aşılama gayreti içerisindeyiz.