Yaklaşık altı senedir fazla kiloları mızı atmak için gıdayı düşürmüş perhiz yapmaktayız. Epey zayışadık, safralarımızı attık, çevikleştik. Ancak bizi tehdit eden hastalık, bünyemizi ve çalışan organlarımızı yani istihdam ve üretimi sağlayan reel sektörümüzü enfekte etmekle tehdit etmektedir. Gelmekte olan virüse karşı bünyemizin son derece güçlü olması gerekmektedir. Bunun için artık perhizi bir kenara bırakarak gıda miktarını ve dozunu arttırmanın ve bünyeyi...

Yaklaşık altı senedir fazla kiloları mızı atmak için gıdayı düşürmüş perhiz yapmaktayız. Epey zayışadık, safralarımızı attık, çevikleştik. Ancak bizi tehdit eden hastalık, bünyemizi ve çalışan organlarımızı yani istihdam ve üretimi sağlayan reel sektörümüzü enfekte etmekle tehdit etmektedir. Gelmekte olan virüse karşı bünyemizin son derece güçlü olması gerekmektedir. Bunun için artık perhizi bir kenara bırakarak gıda miktarını ve dozunu arttırmanın ve bünyeyi güçlendirmenin zamanı gelmiştir. Aksi takdirde hastalık geldiği zaman zayışamış olan bünyemiz, bu virüsle baş edemeyecek güçsüzlükte yakalanmış olacaktır. Bu durumda reel sektör bozulacak, reel sektör bozulunca bağışıklık sistemini meydana getiren bankaların çökmesi kaçınılmaz olacaktır. Bünyeyi güçlendirme, öncelikle fiskal politikalarla olmalıdır. Bütçe ölçülü bir şekilde açılırken moneter tarafta da faizler tedricen düşürülmeye devam edilmelidir. Resesyonun bilinen başka tedavi yöntemi yoktur. Ancak aynı tedavinin çeşitli ilaçlarla yapılması mümkündür. Doğru ilacı seçmek ve doğru yere zerk etmek de çok önemlidir.

TEŞVİKLER İCİN DEVLETİN OZEL BANKALARA İHTİYACI YOK

Reel sektörü bütçeden direkt beslememiz gerekir. Bütçeyi USD 20 myr seviyesine kadar açabilmeliyiz. Bütçeyi açarak elde ettiğimiz teşvik fonlarının gideceği öncelik sırası katma değeri ve istihdam potansiyeli yüksek ve ihracata yönelik sektörlerde ve KOBİ’lerde olmalıdır. Bu teşvikleri kullandırmak için devletin özel bankalara kesinlikle ihtiyacı yoktur. Özel bankalar, gelen fonların bir kısmını mevduat olarak bünyelerinde tutmak için çaba göstermektedirler. Bu da ilacın etki etmesini istediğimiz yere gitmesini önlemektedir. Fonlar, Maliye bakanlığı aracılığı ile “Avans vergi  iadesi ” (AVİ) adı altında direkt olarak sanayiye kullandırılabilir ve takip edilebilir.

Örnek: İhracat ve katma değer üzerinden yüzde 20 nispetinde bir “Avans vergi iadesi” şu şekilde kullandırılabilir: Şirketin net katma değeri hesaplanır. Şirket Net katma değerinin (ŞNKD) yüzde 20, geçen yılki ihracat tutarının (İM) 1 milyon dolar olduğunu kabul edersek ; AVİ = ŞNKD x İM x AVİO yani AVİ = 0.20 x

1,000,000 x 0.20 = usd 40,000. Yani şirketin ihraç edilen mala kattığı değerin yüzde 20’sini şirkete finans kaynağı olarak veriyoruz.

Bu meblağ, vergi dairelerince tahakkuk ettirilerek, Ziraat Bankası ve Vakıfbank aracılığı ile ihracatçı KOBİ’lere ödenir veya ilk tahakkuk edecek kurumlar vergisi tutarına mahsub edilir. Aynı meblağ, şirketin bilançosunda vergi borcu olarak 6 yılda geri ödenmek üzere muhasebeleştirilir.

İhracattaki ortalama net katma değer yüzde 20, yıllık ihracat tutarı da dolar 120 myr olduğu varsayılırsa, yüzde 20 nispetinde bir “Avans vergi iadesi? oranı ile toplam sübvansiyon 0.20 x 120 x 0.20 = dolar 4.8 myr olacaktır. Bütçe, bu meblağ kadar açılırsa Türk maliyesi batmaz. Bu para ileriki yıllarda toplanacak vergi geliri olarak devletin gelir hanesine yazılacaktır.

AVİ ile uygulanabilecek daha doğru bir teşvik yerli sanayiyi ve yerli katma değeri direkt teşvik etmek şeklinde yapılabilir. Bunun için “Şirket net katma değeri” (ŞNKD) yerine “Net yerli katma değer” (NYKD) oranı kullanılır. Burada kullanılan çarpan, şirketin ihracatının bünyesine giren satın aldığı hammadde ve ara mallarının yerli oranının yarısı kadar (YGDO) fazlalaştırılarak uygulanır.

Örnek: Paçal ihracatta şirket net katma değeri yüzde 20 olsun. Satın alınan hammadde ve ara mallarının parasal değerinin yüzde 30’u yerli menşeli olsun (YMGO). Bu durumda kullanılan çarpan NYKD= ŞNKD + (0.5 x YMGO) NYKD= 0.20 + (0.5 x 0.8 x 0.30 ) 0.32 olacaktır. Bu durumda şirketin hak kazanacağı AVİ şöyle olacaktır: AVİ =NYKD x İM x AVİO yani AVİ = 0.32 x 1,000,000 x 0.20 = usd 64,000. Yani şirketin ihraç ettiği malın içerisindeki toplam yerli katma değerin yüzde 10 -20 arasındaki bir oranını şirkete finans kaynağı olarak veriyoruz. Böylece, şirket, yapmakta olduğu ihracat üzerinden, bu ihracattaki katma değer üzerinden ve satın aldığı hammadde ve yardımcı malzemelerin yerli oranı nispetinde desteklenmiş olacaktır. Yerli sanayinin ihraç ettiği yerli katma değer direkt olarak teşvik edilmiş olacaktır.

YUKSEK KATMA DEĞER YARATAN YERLİ ŞİRKETLER DESTEKLENMELİ

NYKD çarpanı kullanıldığında bütçe üzerine etkisi $120myr x 0.32 x 0.20 =$7.68myr. Bu meblağ da bütçeden rahatlıkla çıkartılabilir.

Bu varsayımlara göre ithal aramalı ve hammadde tutarı 0.8 x 0.7 x 120 = $67.2 myr olarak hesaplanmaktadır. Bu rakamın doğruluğu, ithalat istatistiklerinden kontrol edilerek YGDO revize edilebilir.

“Şirket Net Katma Değeri” ve “Net Yerli Katma Değer “ kriterleri çok önemlidir. Yurtdışından üç çeşit sıvı getirip karıştırarak şişeye doldurup ihraç eden sanayi, kalıcı bir ihracat sanayi unsuru değildir. Türkiye nin teşvik etmesi gereken, yüksek yerli katma değer ihracıdır. Yüksek yerli katma değer olan şirketlerde istihdam oranı yüksektir. Yüksek yerli katma değer olan şirketler teknoloji kullanan ve geliştiren sektörlerdir. Türkiye’nin istikbalindeki $500 myr İhracat hedefinde bu sektörler olmalıdır. Aksi durumda bu ihracat rakamları o dönemdeki kur ve faiz politikalarına ve çapraz paritelere bağlı konjonktürel performanslar olacaktır.

İngiltere’nin $800myr (YİMH’sına göre yüzde 28) , Almanya’nın “350myr (YİMH’na göre yüzde 11.5) açtığı bütçe yanında Türkiye’nin $8myr (YİMH’na göre yüzde 1.5) Net yerli katma değeri teşvik etmesi son derece küçük bir rakamdır. YİMH ile oranlandığında yüzde 1.5’u geçmeyen bir orandan bahsetmekteyiz. Kaldı ki Türkiye bütçesi, bu boyutta bir tehdit karşısında $20myr a kadar bütçe açabilecek durumdadır. Net yerli katma değer oranlarının hesaplanmasını, tespit ettiğimiz formül ile şirket bilançolarından kolayca çıkartmak mümkün olup, maliye bunu yeminli kurumlara hesaplattırarak uygulamayıda seçebilir. Türkiye Cumhuriyeti Bürokrasisi, uygulamanın cesaretle ve ivedilikle yapılması için gerekli altyapıya sahiptir.

Teklif ettiğimiz AVİ uygulaması, ihracatı finanse ederken bunu yerli sanayiyi, direkt olarak katma değer üzerinden değerlendirdiği için adildir, Maliye Bakanlığı tarafından yapıldığı için otomatik denetimlidir, ihracatçıya direkt yapıldığı için adrese teslim etkilidir, ölçülebilir değerler üzerinden hesaplandığı için mutlaktır, ilave bir altyapı gerektirmediği için kolayca ve derhal başlatılabilir, totali hesaplanabilir olduğu için bütçelenebilirdir.

Reel sektöre enjekte edilemeyecek IMF fonlarının Türkiye Ekonomisine “finansal adele gösterisi”nden başka bir faydası yoktur. Uluslararası Finans piyasaları nezdinde gösterişin de faydasını yadsımamakla birlikte, işimizi, aşımızı, üretimimizi ve istihdamımızı kendi kaynaklarımızı verimli kullanarak reel sektörümüzün dinamiklerini harekete geçirerek yaratacağımız katma değer, “yabancı” kaynakları ile yaratılacak sanal kredibiliteden daha faydalı olacaktır. Yabancı finans piyasaları bu realiteyi de mutlaka görecek ve değerlendireceklerdir. Hükümetin de benzer düşüncelerle hareket ederek IMF ile olan müzakerelerde doğru parametrelerle sınırlanmış ve gerekli fiskal esneklikleri içeren bir anlaşma için uğraş verdiğini ümit etmekteyim. Yukarıdaki ve benzeri tedbirlerin özellikle bankalar ve reel sektör aktörleri ile işbirliği ve dayanışma içerisinde uygulamaya geçirilmesinin çok büyük önemi vardır. Dünya krizinin ülkemizdeki yansımalarının psikolojik veçhesini ciddiye aldığımızda bu dayanışma ruhunun önemi ortaya çıkmaktadır.

 

YAZI İÇERİSİNDE GEÇEN KISALTMALAR:

AVİ = Avans Vergi İadesi

ŞNKD = Şirket Net Katma Değeri

İM = İhracat Matrahı

AVİO = Avans Vergi İadesi Oranı

NYKD = Net Yerli Katma Değer

YMGO = Yerli Menşe’li Girdi Oranı

YGDO = Yerli Girdi Destekleme Oranı (0.5)

 

Ali Eren kimdir?

Boğaziçi Üniversitesi Makine Mühendisliği Bölümünden 1979’da mezun olan Ali Eren 1980 ve 1984 yılları arasında Şorida Atlantic University’de ekonomi lisansı ve mastırı yaptı. Mükemmel derecede İngilizce ve Almanca bilen Ali Eren, 1984 yılında Erensan Isı Sanayi A.Ş. Üretim Müdürü olarak başlayan iş hayatı günümüzde Erensan Şirketler Grubu Yönetim Kurulu Başkan Vekili ve Murahhas Üyesi olarak devam ediyor. Aynı zamanda İnşaat Malzemesi Sanayicileri Derneği Üyesi, Doğalgaz Sanayici ve İşadamları Derneği Yönetim Kurulu Üyesi ve Kazan ve Basınçlı Kap Sanayicileri Derneği Başkanı olan Ali Eren 1956 yılı İstanbul doğumlu, evli ve iki çocuk babası.