Türk makine sektöründe üçüncü kuşağı temsil eden başarılı yöneticilerden biri de Alapala Makina’da Yönetim Kurulu Başkan Yardımcılığı görevini sürdüren Görkem...

Türk makine sektöründe üçüncü kuşağı temsil eden başarılı yöneticilerden biri de Alapala Makina’da Yönetim Kurulu Başkan Yardımcılığı görevini sürdüren Görkem Alapala. “Makine sektöründe 50 yılı devirmiş bir işletmenin kurulması, gelişmesi, büyümesi ve belirli yerlere gelmesi gerçekten emek istiyor, sabır gerektiriyor” diyen Görkem Alapala, üçüncü kuşaklar için bunu her zaman bir gereklilik olarak gördüğünü belirtiyor. Aile şirketinde çalışmasını hayatın doğal akışıyla ilişkilendiren Görkem Alapala, üçüncü kuşağın iş hayatında yaşadıklarını kendi özelinde aktararak geleceğe yönelik hedeflerini paylaştı.

Kısaca sizi tanıyabilir miyiz?

Çorum’da 1981 yılında doğdum. Orta öğrenimimi Çorum Anadolu Lisesinde, lisans eğitimimi ise Kansas State Üniversitesi Değirmencilik Bilimi ve Yönetimi ile Missouri Park Üniversitesi Uluslararası İşletme Bölümlerinde tamamladım.

Aile şirketinde görev alma serüveniniz nasıl başladı? Şirket içinde hangi görevleri üstendiniz?

Türkiye’ye 2007 yılında döndüm. Yurda döndükten sonra Alapala Makina’nın Satış ve Pazarlama Bölümünde işe başladım. Beş yıl satış ve pazarlama müdürlüğü yaptıktan sonra iki yıldır da Alapala Makina’da Yönetim Kurulu Başkan Yardımcılığı ve Genel Müdürlük görevlerini üstleniyorum.

Türkiye’nin önemli firmalarından biri olan Alapala’da görev almak bir zorunluluk muydu? Üretiminin içinde olmak size neler kattı?

Makine sektöründe bir işletmenin kurulması, gelişmesi, büyümesi ve belirli yerlere gelmesi gerçekten emek isteyen, sabır gerektiren süreçlerdir. Üçüncü kuşak olarak bunu her zaman bir zorunluluk değil bir gereklilik olarak gördüm. Büyük ülkeler ancak büyük işletmeleriyle var oluyor dünyada. Ailemizdeki üçüncü kuşaklar bu gelişim sürecine dahil olup katkıda bulunma sorumluluğunun bilinciyle görevlerini sürdürüyor.

Aile şirketinde çalışmanın zorlukları ve avantajlı yanları nelerdir? Sizden beklentiler hangi düzeydeydi? Ötelediğiniz hayalleriniz oldu mu?

Dedemiz Mehmet Alapala’dan çok önemli şeyler öğrendik. Dedemiz “Hakka ve huhuka riayet edin. Hep doğru, dürüst, adaletli olun!” derdi. Babam ve amcam da aynı çizgiden gitti. Bu değerler bizi biz yaptı. Bunun bilinciyle çalışmaya devam ediyoruz. Aile şirketleri kurumsallaşma sürecinde belli zorluklar yaşar. Bizler de bu zorlukları yaşıyoruz fakat kurumsallaşmanın gerekliliğinin bilincindeyiz. Kurumsallaşma sürdürülebilirlik açısından büyük önem arz ediyor. Benden beklenenlerin başında şirketimizin iş hacmini büyütmek, farklı pazarları Alapala markasıyla tanıştırmak vardı. Bunu büyük ölçüde başardığımıza inanıyorum. 60 yılı geride bıraktığımız sektörümüzde hedefleri yüksek tutmayı atalarımızdan öğrendik. İşimizin kıymetini biliyor ve yatırım yapmayı sürdürüyoruz. Yaratıcılık, işbirliği ve mükemmeliyetçiliği ilke edinmiş kadromuzla daha gidecek çok yolumuz var ve bu yolda kararlılıkla ilerliyoruz. Marka olmanın gerekliliğinin ve öneminin de farkındayız; bu nedenle markamızı büyütmek, geliştirmek için var gücümüzle çalışıyoruz.

Ülkemizin köklü firmalarından birinin üçüncü kuşak yöneticisi olarak Türkiye’nin makinecilik serüvenini nasıl görüyorsunuz? Nereden nerelere ulaştı, hedefleri neler olmalı?

Makine sektörünün ülkemizde çok önemli bir yol kat ettiğine inanıyorum. Sektörümüzün dünyadaki yeri de çok önemli. Dünyanın genel ihracatının yaklaşık yüzde 12’sini makine sektörü oluşturuyor. Makine sektörünün bugün geldiği noktayı takdir etmekle birlikte çok daha iyisini yapmamız gerektiğine inanıyor ve bunu yapabileceğimizi biliyorum. Türkiye’nin toplam ihracatında ikinci sırada yer alan bir sektörden bahsediyoruz: Devletin önemle destek vermesi gereken, Türkiye’nin ihracat hedeflerinde en büyük katkıyı sağlayabilecek potansiyeli taşıyan bir makine sektörüne sahibiz. En büyük dezavantajlarımızdan birinin Türk markası denilince dünya çapında hala tam bir kalite algısının oluşmasını sağlayamamız olduğunu düşünüyorum.

Firmanızın geleceğine yönelik öngörüleri neler? Şirketinizi taşımak istediğiniz nokta nedir?

Dünyada değirmen makineleri, değirmen teknolojileri konusunda önde gelen birkaç firmadan biriyiz. İstenilen her kapasitede tesisler kurabilme yeteneğine sahip olan Alapala Makina, üretimin yüzde 95’ini ihraç ediyor. Belçika, Fransa, İtalya, Kanada ve ABD gibi gelişmiş sanayi ülkelerinin de dahil olduğu 90’a yakın ülkede 1980’den bu yana yüzlerce anahtar teslimi projeler gerçekleştirdik. Sürekli gelişim göstererek ve pazar payımızı artırarak bu sektörde dünya lideri olmayı hedefliyoruz. Bu doğrultuda ben başta olmak üzere tüm ekimiz özveriyle çalışıyor. Doğru yolda ilerlediğimize inanıyorum. Hedeflere ulaşmak için gerekli kararlılığa sahibiz.

İş yaşamı dışında kişisel hobileriniz var mı? Sizin gibi aile şirketinde yöneticiliğe hazırlanan üçüncü kuşaklara tavsiyeleriniz neler olur?

Yoğun bir çalışma temposu içinde olduğumdan maalesef bir hobim yok; olsa da ayıracak vaktim yok. Üçüncü kuşaklara en önemli tavsiyem işlerini tutkuyla yapmaları, her zaman hedeflerini yüksek tutmaları ve kendilerini sürekli okuyarak ve araştırarak geliştirmeleridir. Yeni kuşaklar başarının ayaklarına gelmeyeceğini, ona ulaşmak için çabalamak gerektiğinin bilincinde olmalıdır.

Eklemek istedikleriniz?

Dünyada söz sahibi bir ülke olmak, refah ve huzur içinde yaşamak istiyorsak gelecek nesilleri her açıdan çok iyi eğitmeli ve çok çalışmalıyız. Ne istediğini bilen, hedefleri olan, bu hedeflere ancak çok çalışarak ulaşılacağını anlamış ve benimsemiş, geniş bir vizyona sahip, başarısız olduğu durumlarda pes etmemeyi öğrenmiş bireylerimiz ne kadar çok olursa o kadar güçlü oluruz.