Tarihi İpek Yolu sayesinde eski çağlardan bu yana Avrupa ve Asya’nın kesişme noktasında yer alan İran’ın stratejik konumu, ülkede petrolün keşfiyle daha da önemli hale geldi. Ham petrol taşımacılı...

Tarihi İpek Yolu sayesinde eski çağlardan bu yana Avrupa ve Asya’nın kesişme noktasında yer alan İran’ın stratejik konumu, ülkede petrolün keşfiyle daha da önemli hale geldi. Ham petrol taşımacılığının yoğun olarak yapıldığı Umman Körfezi, Basra Körfezi ve Hazar Denizi’ne kıyıları olan İran; Türkiye, Afganistan, Irak, Pakistan, Türkmenistan, Azerbaycan, Nahçivan ve Ermenistan ile sınıra sahiptir. Engebeli ve dağlık arazilerin yanı sıra çöllerle kaplı düzlüklere de sahip olan İran topraklarının yüzde 9,7si ekilebilir arazilerden, yüzde 1,2’si da düzenli hasat sağlanan alanlardan oluşuyor. İran’da Şah yönetimi 11 Şubat 1979 tarihinde devrilerek ülkede aşamalı biçimde dini esaslara dayalı bir devlet düzeni kuruldu. İran’da yönetim gücünün ulema ile halk tarafından seçilen temsilciler arasında hiyerarşik olarak paylaşıldığı, dini teokrasiyle başkanlık sistemi karışımı kendine özgü bir yönetim biçimi hakimdir. Ülkede başbakanlık kurumu bulunmamakta birlikte yürütme erki dört yıllık dönemler için gizli oy prensibiyle yapılan genel seçimlerde seçilen cumhurbaşkanının elindedir. İran’da kuvvetler ayrılığı prensibi geçerli olmakla beraber, erkler dini liderin denetimindedir. Mevcut dini lider, Humeyni’den sonra seçilmiş olan Ayetullah Ali Hameney’dir. Nizami ordu, devrim muhafızları, içişleri bakanlığı ve istihbarat kuruluşları doğrudan dini lidere bağlıdır. Dört yıllık dönemler için halkın doğrudan ve gizli oy ile seçtiği 290 milletvekilinden oluşan İran Meclisi, sadece bir yasama organı niteliğinde olmayıp idarenin tüm eylem ve işlemlerinde inceleme ve araştırma yapma yetkisine sahiptir. İran’da yargı erki, yasama ve yürütmeden tam bağımsız olarak işlev görür. Adalet bakanlığı, yargı ve yürütme erkleri arasındaki koordinasyonu sağlamakla yükümlüdür. Yargı erkinin işleyişinden, dini lider tarafından içtihat verme yetkisine haiz ulema arasından beş yıllık süre için atanan yargı erki başkanı sorumludur. 2013 yılı resmi verilere göre İran nüfusu 77,6 milyondur. Toplam nüfusun yüzde 23,9’u 0-14 yaş arasında, yüzde 71,1’i 15-64 yaş arasında ve yüzde 5,1’i 65 yaş ve üstüdür. Ülkenin yaş ortalaması 27,4’tür. 2012 yılı itibarıyla ülke nüfusunun yüzde 18’inin yoksulluk sınırının altında yaşadığı tahmin ediliyor. İran’da nüfusun yaklaşık yüzde 70’i kentlerde yaşarken okur-yazarlık oranı yüzde 77’dir. Haziran 2014 itibarıyla işgücünün yüzde 25’i tarım, yüzde 31’i sanayi ve yüzde 45’i de hizmetler sektöründe istihdam ediliyor. Resmi verilere göre ülkede Aralık 2012 itibarıyla 1 milyona yakın Afgan göçmen yaşıyor.

Bu göçmenlerden çoğu Afganistan sınırında yaşamaya devam ederken, bir kısmı da iş bulmak amacıyla şehirlere göç etmiştir. Ayrıca 2003 yılından itibaren İran’a çok sayıda Irak vatandaşı da göç etmiş durumdadır. İran’ın başlıca doğal kaynakları; petrol, doğal gaz, kömür, krom, bakır, demir cevheri, kurşun, manganez, çinko ve sülfürdür. Ülkenin başlıca tarım ürünleri; buğday ve pirinç gibi hububatlar, şeker pancarı, şeker kamışı, meyveler, kabuklu yemişler, pamuk, süt ürünleri, yün ve havyardır. İran sanayisi; petrol, petrokimyasallar, gübreler, sodyum hidroksit, tekstil, çimento gibi inşaat malzemeleri, gıda işleme (özellikle şeker ve bitkisel yağ üretimi) ve metal işleme sektörlerinde yoğunlaşmıştır. Kentlerde taşıt emisyonları, rafineriler ve sanayi atıkları kaynaklı olarak hava kirliliği görülürken; ormanlık alanların tahribi, hayvanların aşırı otlatılması, çölleşme, Basra Körfezi’nde petrol kirliliği, sulak arazilerin kuraklaşması, toprağın tuzlanması, içme suyu kaynaklarının yetersizliği, kanalizasyon atıklarının yol açtığı su kirliliği ve sanayi atıklarından doğan kirlenme ülkenin başlıca çevresel sorunları arasındadır. İran’ın genelinde kurak ve yarı-kurak iklim hakim olmakla beraber, Hazar Denizi kıyılarında subtropikal iklim etkili görülüyor. En sıcak ay olan temmuz ayında ortalama hava sıcaklığı 22–37°C ve ortalama yağış miktarı 3 milimetreyken; en soğuk ay olan ocak ayında ortalama hava sıcaklığı eksi 3–7°C ve ortalama yağış miktarı 46 milimetredir.

GENEL EKONOMİK GÖRÜNÜM

İran-Irak savaşı sonrasında savaşta can kaybı veren ailelere yardım amacıyla kurulan vakıflar (Bonyad); geniş vergi muafiyetleri, sübvansiyonlar ve işgücü avantajları ile son derece etkili hale gelmiş devlet tekelleridir. İran ekonomisinin yüzde 40’ı doğrudan, yüzde 45’i de Bonyad olarak adlandırılan vakıflar aracılığı ile dolaylı olarak devletin kontrolündedir. Kalan ekonomik faaliyetlerin yüzde 15’i ise, muhafazakar işadamlarının (Bazaar) elindedir. Yurt dışında tahsillerini tamamlayıp İran’a geri dönen kişilerden oluşan, Batılı anlamda faaliyet gösteren özel sektör de canlanma eğilimindedir. Dünya kesinleşmiş ham petrol rezervlerinin yüzde 11,5’ine (Suudi Arabistan ve Kanada’nın ardından üçüncü sırada) sahip olan ve dünyanın en büyük üçüncü petrol üreticisi olan İran, doğalgaz rezervleri açısından da Rusya’nın ardından ikinci sıradadır. İran’ın ihracat gelirlerinin yüzde 80-90’ı, bütçe gelirlerinin ise yüzde 40-50’si petrolden elde ediliyor. İran, nükleer faaliyetlerine ilişkin Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’nin aldığı kararlar nedeniyle ekonomik yaptırımlara tabidir. Bu yaptırımlar daha çok İran’ın uluslararası faaliyette bulunan banka ve temsilciliklerini ve İran ile iş yapan belli şirketlere finansman sağlayan kurumlarını hedef alıyor. Bu çerçevede, bütçe gelirleri azalan hükümet, doğrudan yabancı yatırımlar ve özelleştirmeler yoluyla petrol ve doğal gaz üretiminin sürdürülebilirliği için gerekli yatırımların yapılmasını hedefliyor. Ancak özelleştirme işlemleri yavaş ilerlerken, özelleştirilen kuruluşlarsa yarı-devlet kuruluşlarına dönüşüyor. İran’da 1000’e yakın devlet işletmesi faaliyet göstermektedir. 2010-2015 yıllarını kapsayan 5. Beş Yıllık Kalkınma Planının ana teması, enflasyonla mücadele ve yerli yatırımların teşvikidir. Hükümet enerji ve petrokimya sektörlerinde yerel şirketlere tanınan avantajların devam edeceği bildirilmiştir. Ancak fiyat kontrolleriyle gıda ve enerji sübvansiyonları gibi uygulamalar devlet bütçesi üzerinde yük oluştururken özel sektöre dayalı büyümeyi de kısıtlıyor. İran ile 5+1 olarak bilinen BM Güvenlik Konseyi’nin beş daimi üyesi ABD, Çin, Rusya, İngiltere, Fransa ve Almanya arasında 2006 yılında nükleer faaliyetlerin sınırlandırılması amacıyla başlayan görüşmeler, 14 Temmuz 2015 tarihinde Viyana’da imzalanan anlaşmayla sonuçlandı. Anlaşma çerçevesinde İran nükleer tesislerinin kontrol edilmesini kabul ederken BM müfettişleri askeri alanları kontrol edebilecek. Ancak İran’ın da giriş izni taleplerine itiraz hakkı bulunacak. Bunun karşılığındaysa İran’a yönelik petrol, doğal gaz, finans, havacılık ve deniz taşımacılığı alanlarında yıllardır süren yaptırımlar kalkacak ve İran yurt dışındaki milyarlarca dolarlık varlığına yeniden ulaşabilecek. Bununla birlikte BM silah ambargosu beş yıl, füze yaptırımı ise sekiz yıl daha yürürlükte kalacak.

Eğer İran anlaşmayı ihlal ederse yaptırımlar 65 gün içinde tekrar başlayacak. Varılan anlaşmayla birlikte Türkiye-İran ve İran’ın diğer bölge ve dünya ülkeleriyle ilişkilerinde yeni bir dönemin başlaması bekleniyor. İran’da2012 yılında için yüzde 26 olan enflasyon oranı 2013 yılında yüzde 39’a ulaştı. Yüksek enflasyonun temel nedenlerinden biri, petrol gelirlerine bağlı olarak artan hükümet harcamalarıdır. Ayrıca ithalatının yüzde 40’ını Avrupa ülkelerinden euro cinsinden yapan İran için euronun değer kazanması da enflasyonist bir etki yaratıyor. İşsizlik oranının 2013 yılında yüzde 16 olarak gerçekleştiği tahmin edilen İran’da mevcut koşullar dahilinde eğitimli işgücünün başka ülkelere göçü, ülke ekonomisi için uzun vadede sorun oluşturuyor. İran’ın ulusal para birimi olan riyalin resmi değeriyle serbest piyasa değeri arasında geçmişte çok ciddi farklılıklar söz konusuyken, 21 Mart 2002 itibariyle ithalat ve ihracatta tek döviz kuru uygulanmasına başlanmış, resmi ve serbest piyasadaki döviz kuru eşitlenmiştir. Ancak, resmi ve serbest piyasadaki döviz kurları arasında bir miktar fark mevcuttur.

ÜLKEDEKİ ÖNEMLİ SEKTÖRLER

İşgücünün yaklaşık dörtte birinin istihdam edildiği tarım sektörüne son yıllarda yapılan yatırımlar, ürün geliştirme, paketleme ve pazarlama çalışmaları yeni ihraç pazarlarının yaratılmasına olanak tanıdı. İklim ve toprak çeşitliliği açısından şanslı bir ülke olan İran’da tarımsal üretim, genel olarak ülkenin kuzeyindeki ve batısındaki verimli arazilerde gerçekleştiriliyor. İran’da hurma, çiçek ve fıstık gibi ihracata yönelik tarımsal ürün gruplarının yanı sıra; iç tüketime yönelik olarak tütün, çay, buğday, arpa, pirinç, pamuk ve şekerpancarı gibi ürünler üretiliyor. Hazar Denizi’nden elde edilen havyar, dünya pazarlarında önemlibir paya sahiptir. İran Tarım Bakanlığı verilerine göre, İran’ın gıda ihtiyacının yüzde 80’i ülke içinde üretiliyor. Tarım alanlarının ancak yüzde 40’ının düzenli olarak sulanabilmesi, fiyat kontrolleri ve ihracata yönelik sübvansiyonlar, sektördeki üretimi ve rekabeti etkileyen başlıca faktörlerdir. İran ekonomisinin petrole dayalı yapısının kırılarak sanayi üretiminin çeşitlendirilmesi amacıyla, son yıllarda elde edilen petrol gelirlerinin bir kısmı petrokimya gibi sektörlerin gelişimine aktarılıyor.

Petrol dışında başlıca sanayi dalları; gıda işleme, makine, kimya, halıcılık ve mücevherattır. Petrol dışı sanayi üretimi artış hızı, 2014 yılı için yüzde -1,5 olarak tahmin ediliyor. Sanayi kuruluşlarının yaklaşık yarısı Tahran ve çevresinde yoğunlaşıyor. Petrol ve doğal gaz sektörleri dışında İran sanayi sektörünün, yaptırımların negatif etkisine bir süre daha maruz kalacağı düşünülmektedir. Orta Doğu’nun en büyük çelik sektörüne sahip olan İran’da otomotiv endüstrisinin yıllarca yüksek vergiler ve kotalarla dış rekabetten korunması; teknolojik yeniliklere uyum, kalite ve maliyet konularında çeşitli sorunları da beraberinde getirdi. Son yıllarda Avrupalı ve Asyalı yabancı firmaların ortak girişimlerle pazara nüfuz etmesi ve İran’da üretim ve montaj tesisleri kurmalarıyla bu sorunlar da aşılmaya çalışılıyor.

1960’lı yıllara kadar ülke ekonomisinde önemli yer tutmayan madencilik sektörü, yeni rezervlerin keşfi (özellikle Kerman ve Bafq çevresinde) ve ulaştırma alanındaki gelişmeler sonucunda önem kazandı. İran sadece petrol ve doğal gaz rezervleri bakımından değil; çinko, bakır, demir, uranyum, kurşun, kromit, manganez, kömür ve altın gibi madenler bakımından da zengin bir ülkedir. Önemli rezervlerin varlığına karşılık, İran’ın dünya maden üretimindeki yeri yüzde 1,5’in altındadır. Hidrokarbon, İran’ın başlıca ihracat gelir kaynağıdır ve tarımdan sonra en fazla istihdam bu sektörde yaratılıyor. Uluslararası Enerji Ajansı verilerine göre 1990’lı yıllarda ve 2010 yılında günlük 3,8 milyon varil olan ham petrol üretimi, son yıllarda yaptırımların da etkisiyle düşme eğilimine girerek, 2013 yılında günlük 2,6 milyon varil oldu. İran, petrol işleme altyapısının yeterli olmamasından ötürü benzin gibi işlenmiş petrol ürünleri ithal ediyor. İran, dünya bakır rezervlerinin yüzde 4’üne ve dünyanın en büyük ikinci bakır rezervine sahiptir. Maden yataklarının geliştirilmesi amacıyla, bu sektörde yatırımlar hükümet tarafından teşvik ediliyor. Yabancı firmalar İran’da, fizibilite çalışmalarından ekipman teminine kadar madencilik sektöründe aktif olarak faaliyet gösteriyor. Çok sayıda ulusal devlet şirketinin faaliyet gösterdiği sektörden, Maden ve Metaller Bakanlığı sorumludur.

İran’da kalifiye işgücü, deneyim ve ileri teknoloji gerektiren doğal gaz ve petrol sektörüne ait inşaatlar dışında, altyapı projelerini yerel firmaların gerçekleştirmesini sağlamak amacıyla, devlet yabancı firmalara spesifik konular dışında proje vermiyor. Yabancı firmalar daha çok doğal gaz, petrol ve petrokimya sanayi, yol yapım projeleri, turizm sektörüne ait inşaat projeleri ve teknik müşavirlik alanlarında faaliyet gösteriyor.

İran-Irak Savaşı’nın sona ermesiyle 1990’lı yıllarda ülkeye dönen İranlıların yarattığı ek konut talebi ve İran Hükümetinin savaş sonrası yeniden yapılanmaya ağırlık vermesi ile canlanan inşaat sektörü, 2000’li yıllarda çok hızlı bir büyüme gösterdi. Üretim maliyetlerinin yüksekliği ve inşaat sektörünün karlılığı, küçük ve orta ölçekli işletmelerin kuruluşu için tahsis edilen kredilerin inşaat sektörüne yönelmesine ve sektörde talep patlamasının yaşanmasına yol açtı.

1979 devrimi ve İran-Irak savaşı sonrasında yavaş yavaş toparlanan turizm sektörü, konaklama ve ülke içi ulaşım imkanlarının ve pazarlama faaliyetlerinin yetersizliği nedeniyle istenen düzeyde bir gelişim sergileyemedi. Turist sayısını artırmak amacıyla çeşitli ülkelerle vize muafiyeti anlaşmaları imzalanmış, karmaşık ve zaman alıcı vize işlemleri kolaylaştırılmış ve internet üzerinden rezervasyon sistemine geçilmiştir. Ülkeyi ziyaret eden turistlerin çoğu Japonya, eski Sovyet ülkeleri ve Körfez ülkeleri kökenlidir. Batı ülkelerinden gelen turistlerin sayısı oldukça düşüktür. İran’ın ulaştırma ve haberleşme altyapısı, mevcut gereksinimi karşılayacak düzeydedir. Ülkede 316 adet havaalanı bulunuyor. Toplam 8 bin 442 kilometre uzunluğundaki demiryolu altyapısının 3 bin kilometre uzatılması için çok sayıda projenin hayata geçirilmesi planlanıyor.

Ülkenin başlıca limanları Bandar Abbas, İmam Humeyni ve Assaluyeh’dir. Bushehr, Bandar Lengeh ve Chabahar’da da daha küçük ancak önemli limanlar mevcuttur. Basra Körfezi’ndeki Kharg Adası, başlıca petrol terminalidir. Ayrıca, Hazar Denizi kıyısındaki limanlar da son yıllarda Orta Asya ülkeleri ile kurulan olumlu ilişkiler ve Anzeli ve Chabahar’da yürütülen modernleştirme çalışmaları sayesinde önemli ölçüde gelişim gösterdi. İran, bölgedeki en geniş telekomünikasyon ağına sahiptir. Hükümet son dönemde bu sektörde yatırımları teşvik etmeye ve özelleştirmeye yönelik çok sayıda önlem aldı. Telefon hatlarının, uydu iletişim sistemlerinin, mobil telefon şebekelerinin, kırsal alandaki iletişim sistemlerinin ve bilgi iletişim sistemlerinin geliştirilmesi, önemli iş potansiyeline sahip alanlardır. Mısır’dan sonra Orta Doğu’nun en kalabalık 2. ülkesi olması ve gelişim süreci dikkate alındığında İran’da telekomünikasyon sektörü gelişime açık bir yapı sergiliyor.

İran ekonomisi son 40 yıllık dönem boyunca daima ham petrol fiyatlarına bağlı bir gelişim sergiledi. Ülke, 2000’li yılların başında 99,5 milyar varil petrol rezervi ile dünya sıralamasında dördüncü sıradayken son yıllarda bulunan yeni rezervlerle 137,5 milyar varille ikinci sıraya yükseldi. Dünyanın kanıtlanmış ham petrol rezervlerinin yüzde 11,5’i İran da bulunuyor. Ayrıca, 26,6 trilyon metreküplük doğalgaz rezerviyle Rusya’dan sonra doğalgaz ikinci sıradadır. Döviz girdilerinin yüzde 80’ini petrol ihracatından elde eden İran, bu haliyle petrol fiyatlarındaki dalgalanmalara karşı aşırı duyarlı halde bulunduğu için son yıllarda petrol dışı endüstrileri geliştirme programlarını yürürlüğe koymasına rağmen henüz başarılı olamadı. Son yıllarda petrole bakış açısı değişen İran, petrolü bir sermaye malı olarak değerlendirmeye başladı. Petrol satışından elde edilen gelirlerin başka yatırımlara dönüştürülmesi üzerine çalışmalarda bulunmaya başlayan hükümet özel bir fon kurdu. İran hükümeti petrol üretimini 2015 yılında 5,8 milyon varile yükseltmeyi amaçlıyor. Elektrik üretiminde kendine yeterliliğe sahip bulunan İran iç şebekelerinde yüzde 80 kapasiteyle üretim gerçekleştiriyor.

1979 devriminden sonra İran’daki tüm bankalar devletleştirilerek yabancı bankaların kurulması ve faiz geliri elde edilmesi yasaklandı. Kredi arzı devletin sıkı kontrolünde olup; bu kredilerin büyük kısmından kamu kuruluşları ve Bonyad’lar yararlanıyor. Özel işletmeler için kredi kullanma maliyetlerinin yıllık yüzde 30’a varması, ülkede özel sektörün gelişimini engelliyor. İran’da 16 adet büyük banka faaliyet gösterirken sektörün yüzde 60’lık bölümünün özel sektörün elinde olduğu belirtiliyor. Yabancı bankaların İran’da şube açmalarına olanak veren yasa 2009 yılının başlarında yürürlüğe girdi. Türkiye Halk Bankası ve Ziraat Bankası da İran’da temsilcilik düzeyinde faaliyet gösteriyor.

DIŞ TİCARET POLİTİKASI

Halihazırda Dünya Ticaret Örgütüne (DTÖ) üye olmayan ve gözlemci statüsünde bulunan İran, DTÖ’ye üyelik başvurusunu 1996’da gerçekleştirerek 2005 yılında da bir çalışma grubu oluşturdu. İran son yıllarda izlediği dışa açılma politikaları ve DTÖ’ye üyelik hedefi doğrultusunda birçok ürünün ithalatında uygulanan tarife dışı engelleri kaldırarak birçok yasaklı ürünün ithalatına izin verdi. Yerli sanayiyi korumak amacıyla ithalatta uygulanan yüksek ticari kazanç vergisi uygulamasına ise 2005 tarihinde son verdi. Daha önce ithalatta uygulanan özel kur serbest piyasa kuru ile eşitlenerek, ithalatta alınan gümrük ve diğer vergilerin hesaplanmasında serbest piyasa kurunun esas alınması yönünde bir değişikliğe gidildi. İthalatta alınan vergilerin hesaplanmasında esas alınan kurun 4,5 kat artmış olması nedeniyle vergi oranlarında yapılan indirimlerin etkisi sınırlı oldu. Ayrıca yerli sanayiyi korumak amacıyla bazı temel sanayi dallarında (tekstil, otomotiv gibi) ithalatta uygulanan gümrük vergisi oranları yüksek tutuluyor. İran’a ithal edilecek mallar için ilgili bakanlıktan ithalat ön izninin alınması gerekiyor. Bu izin, bankaların akreditif açarken de istediği bir belgedir. İhracat konusundaysa yerli üretimi teşvik amacıyla birtakım düzenlemeler mevcuttur. Örneğin İran’a makine ve ekipman ihraç eden yabancı firmaların İran’da resmi temsilcilikleri bulunmak zorundadır. Ürün sınıflandırmasının Armonize Kodlama Sistemi esasına göre yapıldığı İran’da, yabancı yatırımlarda kullanmak amacıyla ithal edilen sermaye malları ve hammaddeler ile ilaçlar, buğday ve diğer stratejik ürünler vergiden muaftır. Ancak birçok ürünün ithalatında gümrük vergisine ek olarak yerel vergiler uygulanmaktadır. İran üzerinden gerçekleştirilecek transit ticarete konu olan mallar, İran’da işlem görmediği taktirde gümrük vergisinden muaftır. İran’ın petrol ve doğal gaz ihracatından elde ettiği gelirlere bağlı olarak kesin olmayan verilere göre 2012 yılı ihracatı 84 milyar dolar, ithalatı ise 53 milyar dolar civarındadır. 2013 yılında ise ambargonun da etkisiyle ülkenin dış ticaret hacminde ciddi bir azalma gerçekleşti. Bu dönemde ülkenin ihracatı 64,5 milyar dolar seviyesinde gerçekleşirken, ithalatı da 45,8 milyar düzeyine geriledi. 2014 yılında ise İran’ın ihracatı 65,6 milyar dolar ithalatı da 55,6 milyar dolar oldu. 2014 yılında İran’ın ihraç ürünlerinin büyük bölümünü ham petrol ve işlenmiş petrol ürünleri, geri kalan kısmını da büyük ölçüde madenler oluşturdu. İran ağırlıklı olarak Çin, Hindistan, Güney Kore, Türkiye ve Almanya’dan alım gerçekleştirirken 2014 yılında başlıca ihraç pazarını Çin, Hindistan, Türkiye, Japonya ve Güney Kore oluşturdu. İran’ın ihracatının büyük kısmını ham petrol oluşturuyor.

YABANCI YATIRIMLARIN DURUMU VE TÜRKİYE İLE TİCARET

İslam Devrimi sonrasında çiftliklerin, şirketlerin ve bankaların devletleştirildiği ve yabancı sermayenin yasaklandığı İran’da, 3. ve 4. Beş Yıllık Kalkınma Planları ile birlikte yatırım ortamı iyileştirilerek yabancı sermaye girişinin önü açıldı. Kasım 1985’de yabancı şirketlerin İran’da pazarlama ve satış ofisi açmalarına izin verildi; 1993 yılında Serbest Bölgeler Kanunu, Haziran 2002’de ise yeni Yabancı Yatırımı Teşvik ve Koruma Kanunu (FIPPA) yürürlüğe girdi. FIPPA ile, devletin kararları doğrultusunda ortaya çıkabilecek şirket zararları ile ana sermaye ve karların yurt dışına transferi devlet garantisi altına alındı. Özellikle petrol, doğal gaz ve petrokimya sektörlerinde dış yatırıma önem veren İran Hükümeti, yabancı sermaye lisansı alan şirketlerin yatırımını sigortalarken, savaş gibi olağanüstü durumlarla fabrikası kapanan yatırımcılara yatırım bedelini geri ödemeyi de taahhüt ediyor. Yeni kanun kapsamında yabancı sermayenin bir İran şirketi ile ortaklığı belli bir yüzde ile sınırlandırılmamış, yabancı sermayenin ülkeye giriş ve çıkışında serbest piyasa kurunun geçerli olması garanti altına alınmış, yabancı şirketler için vergiler yüzde 60’lardan yüzde 20’lere indirilmiş, ayrıca yatırım yapılan bölgelere göre 10-15 yıllık vergi muafiyeti dönemleri öngörülmüştür. Makine ve teçhizat gibi yatırım mallarının ithalatı, gümrük vergisinden muaf tutulmuştur.

İran, Türkiye ve Pakistan ile birlikte 1985 yılında kurulan Ekonomik İşbirliği Teşkilatının kurucu üyesidir. 2015 yılına kadar üye ülkeler arasında serbest ticaret bölgesi oluşturulması hedefleniyor. İran ile 1996 yılında 1 milyar dolar civarında olan dış ticaret hacmimiz, 2008 yılı itibarıyla 10 milyar doları aştı. Türkiye aleyhinde seyreden dış ticaret dengesi, İran’dan doğal gaz ithalatı ile birlikte son yıllarda daha da artarak 2013 yılı itibarıyla 14,6 Milyar doların üzerinde gerçekleşti. 2014 yılında ise 13,7 milyar dolarlık dış ticaret hacmine ulaşılmasına rağmen iki ülke arasındaki dış ticaret dengesi Türkiye aleyhinedir. Dışa kapalı ekonomik yapısı, uyguladığı dış ticaret kontrolleri, yüksek gümrük tarifeleri, tarife dışı engeller, bankacılık ve ödemeye ilişkin sorunlar, iki ülke arasındaki ulaşım ağlarının yetersizliği ve sınır kapılarında karşılaşılan sorunlar nedeniyle 2003 yılına dek İran ile ticari ilişkilerimizin boyutu istenen düzeye ulaşamadı. Benzer sebeplerle İran pazarında Türk firmaları ile rekabet edecek Avrupa firmalarının sayısı da sınırlıdır. Böyle bir ortamda Türkiye’nin İran ile coğrafi ve kültürel bağlarını kullanarak pazarda mevcut Türk malı imajını daha da geliştirmesi ve diğer ülkelere kıyasla rekabet avantajı kazanması mümkün görülüyor. İran aynı zamanda Türkiye’nin Orta Asya pazarlarına açılmasında da en kısa güzergahı oluşturuyor. 2014 yılında Türkiye’nin İran’a ihracatında öne çıkan ürün grupları; altın, çelik profil, lif levha, otomotiv yan sanayi ürünleri, tütün ürünleri, sentetik iplik, inşaat aksamı, plastik levha ve elektrik motorlarıdır.

İRAN 2014 YILINDA 478,4 MİLYON DOLARLIK MAKİNE İHRAÇ ETTİ

BM İstatistik Bölümü verilerine göre İran’ın makine ihracatı 2014 yılında 478,4 milyon dolar olarak kayda geçti. İran 2014 yılında 258,3 milyon dolarla en fazla Irak’ makine ihraç etti. İran’ın 2014 yılında en fazla makine ihraç ettiği ikinci ülke 34,6 milyon dolarla Afganistan oldu. İran’ın en fazla makine ihraç ettiği ilk 10 ülke listesinin üçüncü sırasında ise Türkmenistan yer alıyor. İran, 2014 yılında Türkmenistan’a 30,9 milyon dolar değerinde makine ihraç etti. Listenin dördüncü sırasındaki Özbekistan’a İran’ın 2014 yılındaki makine ihracatı 19,3 milyon dolar oldu. İran’ın beşinci sıradaki İtalya’ya yönelik makine ihracatı 2014 yılında 14,6 milyon dolar oldu. Listenin altıncı sırasındaki Birleşik Arap Emirlikleri’ne yönelik makine ihracatı 2014 yılı itibariyle 12,9 milyon dolar olarak kaydedildi. İran’ın makine ihracatının yedinci sırasında 12,7 milyon dolarla Suriye bulunuyor. Sekizinci sırada bulunan Azerbaycan’a yönelik makine ihracatı 2014 yılı itibariyle 12,4 milyon dolar olarak kayda geçti. İran dokuzuncu sırada bulunan serbest bölgelere 2014 yılında 11,6 milyon dolar makine ihraç etti. Tacikistan 11,4 milyon dolarla İran’ın 2014 yılında en fazla makine ihraç ettiği ülkeler listesinin 10. sırasında yer alıyor. İran 2014 yılında 84. fasıl itibariyle en fazla kendine özgü fonksiyonlu makine ve cihazlar kaleminde 146,2 milyon dolar ihracat gerçekleştirdi. Listenin ikinci sırasında ise toprak, taş, metal cevheri vb. ayıklama, eleme vb. için makineler bulunuyor. Söz konusu kalemde 2014 yılında gerçekleştirilen ihracatın değeri 101,1 milyon dolar olarak kaydedildi. Listenin üçüncü sırasında bulunan muslukçu, borucu eşyası-basınç düşürücü, termostatik valf dahil kaleminde İran’ın 2014 yılında gerçekleştirdiği ihracat 35,2 milyon dolar oldu.

ÇİN İTHALAT LİSTESİNİN İLK SIRASINDA BULUNUYOR

BM İstatistik Bölümü verilerine göre İran’ın makine ithalatı 2014 yılında 9,7 milyar dolar olarak kaydedildi. 2014 yılı rakamlarına göre İran’ın en fazla makine ithal ettiği ilk 10 ülke listesinin ilk sırasında 3,1 milyar dolarla Çin bulunuyor. İran 2014 yılında listenin ikinci sırasında bulunan Birleşik Arap Emirlikleri’nden 2 milyar dolar değerinde makine ithal etti. İran’ın 2014 yılında en fazla makine ithal ettiği ilk 10 ülke listesinin üçüncü sırasında ise 829,9 milyon dolarla Güney Kore bulunuyor. Listenin dördüncü sırasındaki Almanya’dan İran’ın 2014 yılındaki makine ithalatı 775,8 milyon dolar oldu. İran’ın beşinci sıradaki İtalya’dan 2014 yılında ithal ettiği makinelerin değeri 616,2 milyon dolar oldu. Listenin altıncı sırasındaki Türkiye’den ithal edilen makinelerin değeri ise 2014 yılı itibariyle 483,8 milyon dolar olarak kaydedildi. İran’ın makine ithalatının yedinci sırasında 304,6 milyon dolarla Doğu Timor bulunuyor. Sekizinci sırada bulunan Fransa’dan 2014 yılı itibariyle 252,8 milyon dolarlık makine ithal edildi. İran, listenin dokuzuncu sırasında bulunan Hindistan’dan 2014 yılında 174,1 milyon dolarlık makine ithal etti. İsviçre 125,5 milyon dolarla İran’ın 2014 yılında en fazla makine ithal ettiği ülkeler listesinin 10. sırasında yer alıyor. İran 2014 yılında 84. fasıl itibariyle toprak, taş, metal cevheri vb. ayıklama, eleme vb. için makineler kaleminde ürün ithal etti. Söz konusu ürün grubundaki ithalatın değeri 790,6 milyon dolar oldu. Listenin ikinci sırasında hava-vakum pompası, hava/ gaz kompresörü, vantilatör, aspiratör bulunuyor. İran, 2014 yılında söz konusu kalemde 724,6 milyon dolar değerinde makine ithal etti. İran’ın 2014 yılında en fazla ithalat gerçekleştirdiği üçüncü kalem sıvılar için pompalar, sıvı elevatörleri oldu. 2014 yılında söz konusu ürün grubunda 641,4 milyon dolarlık ithalat gerçekleştirildi.

TÜRKİYE’NİN İHRACATI YÜZDE 38,5 ARTTI

TÜİK verilerine göre Türkiye’nin 84. fasılda İran’a gerçekleştirdiği makine ihracatı, 2014 yılında 483,3 milyon dolar olarak kaydedildi. 2013 yılında bu rakam 349,3 milyon dolar seviyesindeydi. İran’a yönelik makine ihracatı 2014 yılında yüzde 38,5 arttı. Türkiye’nin İran’a yönelik makine ihracatının ilk sırasında borular, kazanlar, tanklar, depolar ve benzeri diğer kaplar için musluklar, valfler (vanalar) yer alıyor. Söz konusu kalemde İran’a 2013 yılında 47,2 milyon dolar değerinde ürün ihraç edilirken bu rakam 2014 yılında 59,1 milyon dolar seviyesinde kaydedildi. Söz konusu mal grubunda 2014 yılındaki ihracat yüzde 25,2 arttı. Listenin ikinci sırasında bulunan metalleri haddeleme makineleri ve bunların silindirleri ürün grubunda 2014 yılında gerçekleştirilen ihracatın değeri 52,8 milyon dolar olarak kaydedildi. 2013 yılında bu rakam 48,6 dolardı. Metalleri haddeleme makineleri ve bunların silindirleri ürün grubundaki ihracat yüzde 8,8 arttı. Türkiye’nin İran’a makine ihracatında ilk 10 ürün grubu listesinin üçüncü sırasında ise sadece veya esas itibariyle 84.07 veya 84.08 pozisyonlarındaki motorların aksam ve parçaları bulunuyor. 2013 yılında söz konusu kalemde 21,7 milyon dolarlık ihracat gerçekleştirilirken bu rakam, 2014 yılında yüzde 34,1 artarak 29,1 bin dolar olarak kaydedildi. TÜİK verilerine göre 2014 yılında 84. fasıl itibariyle Türkiye’nin İran’a makine ihracatında en fazla artış yüzde 253,1 buzdolapları, dondurucular ile diğer soğutucu ve dondurucu cihazlar ve ısı pompaları kaleminde gerçekleşti. 2013 yılında söz konusu ürün grubundaki ihracatın değeri 7 milyon dolar seviyesindeyken 2014 yılında bu rakam 24,9 milyon dolar olarak kaydedildi. TÜİK verilerine göre 2014 yılında 84. fasıl itibariyle Türkiye’nin İran’dan makine ithalatı 2014 yılında 10,8 milyon dolar olarak kaydedildi. 2013 yılında bu rakam 11,5 milyon dolardı. Türkiye’nin 2014 yılında İran’dan gerçekleştirdiği makine ithalatı yüzde 6,7 oranında azaldı.

“İRAN PAZARI DAHA DA HAREKETLENECEK”

MUHİTTİN AK

AKARMAK GENEL MÜDÜRÜ

“Eskişehir’de 1990 yılında faaliyet başlayan firmamız basınçlı kaplar (kompozit, cam, lastik/ kauçuk, sterilizasyon, yapı malzemeleri sektörleri için üretilen otoklavlar), anahtar teslim lastik kaplama tesisleri (kamyon ve iş makinesi grubunda) ve proje bazlı ürünler olmak üzere üç ana grupta makine imalatı yapıyor. Ürünlerimizi dünya çapında, başta demir- çelik olmak üzere çeşitli sektörlerdeki müşterilerimizin hizmetine sunuyoruz. Akarmak olarak makine imalatında gerekli güçlü üretim alt yapımızla tasarım, Ar-Ge, mühendislik ve otomasyon uygulamalarının yoğun olduğu yüksek teknolojili makineler üretiyoruz. İhracat odaklı bir firma olarak ürünlerimizin yaklaşık yüzde 50’sini aralarında İtalya, İspanya, Almanya gibi Avrupa ülkeleriyle ABD, Tayland, Brezilya, Kolombiya ve İran’ın bulunduğu dünyanın çok sayıda ülkesine ihraç ediyoruz. İran’a ihracatımızda genel olarak herhangi bir sorunla karşılaşmıyoruz. Son dönemde yaşanan gelişmeler ışığında İran pazarındaki hareketliliğin daha da artması beklentilerimiz arasında.”

“İHRACATIMIZ SORUNSUZ BİÇİMDE DEVAM EDİYOR”

İRFAN YOLCULAR

NİT ÖRME YÖNETİM KURULU BAŞKANI

“Nit Örme olarak 50 kişiyi aşan kadromuzla düz örgü makineleri yedek parça imalatı, teknik servis, elektronik kart tamiri, danışmanlık- desen tasarımı ve Ar-Ge departmanlarıyla tekstil sektöründe çalışmalarımızı sürdürüyoruz. Firmamız faaliyete başladığı tarihten bu yana hizmet ve ihracat ağını da devamlı genişletti. Bütün dünyada triko sanayicilerinin ihtiyaç duyduğu fırçalar, merdaneler, may basacakları, iğne ve platinler, mekik ve mekik uçları, motorlar, kayışlar, sensörler, disket okuyucuları, dönüştürücüler gibi birçok yedek parçayı müşterilerimize en ekonomik ve hızlı şekilde ulaştırıyoruz. Bugün itibariyle ürünlerimizi Çin, İtalya, Hindistan, Bangladeş, Rusya, Pakistan, Brezilya, Tunus, Lübnan ve İran dahil olmak üzere dünyanın 50’den fazla ülkesine ihraç ediyoruz. İran’a ihracatta bu ülkeye özel bir sorun yaşamıyoruz. İhracat konusunda yaşadığımız genel problemlerin başında, çoğu ülkeyle aramızda ikili ticaret anlaşmalarının bulunmaması geliyor. Dünya’da 50’den fazla ülkeyle çalışıyoruz ve özellikle Brezilya, Meksika, Hindistan, Portekiz gibi yoğun olarak ihracat gerçekleştirdiğimiz ülkelerin, ithal ettikleri ürünlerden aldığı yüksek vergiler sebebiyle dünya çapındaki diğer firmalarla fiyat rekabetinde zorlanıyoruz.”