Türkiye’nin ilk ve en büyük kam mili üretim tesisi olarak 1977 yılında yola çıkan ESTAŞ, bugün 40 ülkenin yedek parça piyasasına kam mili ihraç ediyor.

Türkiye’nin ilk ve en büyük kam mili üretim tesisi olarak 1977 yılında yola çıkan ESTAŞ, bugün 40 ülkenin yedek parça piyasasına kam mili ihraç ediyor. İlk yıllarda yedek parça piyasasına, 1979 yılından itibaren ise OEM firmalara kam mili üretmeye başlayan firma, yurt içi ve yurt dışında toplam 25 otomotiv üreticisine orijinal ekipman tedariği sağlıyor. Üretim programında dünya genelinde yaygın 2 binin üzerinde araç ve cihaz motoruna ait kam mili bulunan firma, 500’ün üzerindeki çalışanı ile döküm ve kam mili imalatı gerçekleştiriyor. Sivas’ta bulunan 62 bin metrekarelik entegre tesisinde yer alan döküm fabrikasında yıllık 20 bin ton kapasite ile gri, sfero, gri-chill ve sfero-chill kam mili dökümleri yapan firma, kam mili fabrikasıyla da yıllık 3 milyon adet kapasite ile döküm, dövme ve doludan boşatma çelik mil üretiyor.

ESTAŞ’ın ısıl işlem tesisinde kam milleri için gerekli tüm ısıl işlem/yüzey kaplama faaliyetlerini yapabilme yeteneğine sahip olduğunu belirten ESTAŞ Ar-Ge Merkezi Yöneticisi Fatih Özaydın, firmanın ayrıca uluslararası TÜV NORD onaylı ISO 9001 Kalite Yönetim Sistemi, ISO/TS 16949 Otomotiv Kalite Yönetim Sistemi, ISO 27001 Bilgi Güvenliği Yönetim Sistemi, OHSAS 18001 İş Sağlığı Güvenliği Yönetim Sistemi, ISO 14001 Çevre Yönetim Sistemi belgelerine sahip olduğunu söylüyor.

Bilim Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı tarafından akredite edildikten sonra daha modern bir anlayışla Ar-Ge faaliyetlerini yürütmeye başladıklarını söyleyen Özaydın, rakipleri ile mücadele edebilmek ve pazar paylarını artırabilmek adına Ar-Ge faaliyetlerini sürekli geliştirmenin bilinci içerisinde olduklarını ifade ediyor.

ESTAŞ Ar-Ge Merkezi çatısı altında gerçekleştirdiğiniz çalışmalardan söz eder misiniz?

2 bin 236 metrekarelik kullanım alanına sahip olan Ar-Ge Merkezimizde; Ar-Ge prototip atölyesi, Ar-Ge kalite kontrol laboratuvarı, simülasyon laboratuvarı, araştırmacı ve teknik personellerin çalıştığı ofisler, toplantı ve eğitim salonları bulunuyor. Ayrıca fabrika içerisinde döküm Ar-Ge kalite kontrol laboratuvarı ve imalat Ar-Ge kalite kontrol laboratuvarı yer alıyor. Ar-Ge Merkezimiz; “Tasarım Ürün Ar-Ge”, “Döküm Proses Ar- Ge”, “İmalat Proses Ar-Ge”, “Isıl İşlem-Yüzey Kaplama Proses Ar-Ge”, “Ar-Ge Prototip Atölyesi”, “Ar-Ge Laboratuvarları” ve “Çevre-İSG Ar-Ge” olmak üzere yedi ana bölümde, 59 Ar-Ge çalışanı ile araştırma geliştirme faaliyetlerini yürütmektedir. Yaptığımız işin doğası gereği araştırmacı bir yapıya sahip olan Ar-Ge personelimizin yüzde 2’si doktora, yüzde 5’i yüksek lisans, yüzde 14’ü yüksek lisansa devam ederken yüzde 13’ü lisans mezunu. Teknisyenlerimizin tamamı da yüksek okul mezunu. Firmamız geçmişten gelen bilgi ve tecrübesi ile Ar-Ge Merkezimizde yeni motor teknolojilerine uygun kam mili, yakıt pompa mili, balans mili üretimlerini gerçekleştirmektedir. Ayrıca stratejik proje yol haritamız ve stratejik planlamamız doğrultusunda döküm, talaşlı imalat fabrikalarında ürün ve süreç yeniliği çalışmalarına ait farklı TEYDEB, SAN-TEZ, AB ve öz kaynaklarımızla yürüttüğümüz proje çalışmalarımız bulunmaktadır. Ar-Ge Merkezi olduğumuz dönemden bugüne kadar gelinen süreçte analiz ve simülasyon imkanlarımızın geliştirilmesi konusunda önemli çalışmalar yaptık. Bu çalışmalar, tasarım aşamasında yaşanan zaman kayıplarımızı en aza indirirken, ürün geliştirme maliyetlerimizi aşağı çekme yönünde de bize önemli oranda fayda sağladı.

Ar-Ge Merkezi olarak ilgili devlet kurumlarıyla koordinasyonunuz ne düzeyde? Devlet kurumlarının Ar-Ge uygulamalarına yönelik verdiği destekleri yeterli buluyor musunuz?

Her yeni projemizi TEYDEB, SAN-TEZ ve EUROKA kapsamında değerlendiriyoruz. Proje planlama ve yönetim aşamalarında faydalı model/patent ile know-how oluşturulmasına ve makale, bildiri, yayın yaparak bilgiyi akademik hale getirmeye çalışıyoruz. Firmamız, Ar-Ge Merkezi’nin kurulması ile birlikte 2016 yılına kadar toplam sekiz TEYDEB, dört SAN-TEZ ve bir tane de AB projesini uzman akademisyenler ile birlikte başarılı bir şekilde tamamladı. 2016 yılından itibaren de üçü TEYDEB, biri de SAN-TEZ olmak üzere dört projeyi devam ettiriyoruz. Ar-Ge Merkezimiz bünyesinde gerçekleştirilen projeler sonrasında toplam 46 adet bildiri/ makale ile elde edilen bilgiler ve çıktılar akademik hale getirilerek ilgili fuar, konferans ve seminerlerde sunumları yapılmaktadır. Ar-Ge Merkezimiz projelerde sahip olduğu yeteneklerini, özel/kamu kurumları ile proje danışmanlığı altında paylaşmaktadır. İşbirliği yaptığımız farklı üniversiteler ve firmalar ile ortak projeler geliştirerek nitelikli projelerin ortaya çıkmasında katkı sağlıyoruz. En önemli hedeflerimizden biri üniversite- sanayi işbirliğinin geliştirilmesi. Bu amaçla, farklı üniversiteler ile işbirliği protokolleri yaparak her yıl ‘öğrenci-sanayici işbirliği’ adı altında öğrenciler ile buluşarak TEYDEB 2241-A ve 2241-B projeleri gerçekleştiriyoruz. Bu sayede, üniversite-sanayi arasındaki bağı güçlendirirken, öğrencilere de part-time çalışma imkanı sağlayarak onları iş hayatına hazırlamayı hedefliyoruz.

Peki bu işbirliğinin bir adım daha ileri taşınması için sizce neler yapılması gerekiyor?

Üniversite-sanayi işbirliğinin ülkemiz teknoloji gelişiminde öncü olacağı düşüncesinden hareketle kam mili üretim teknolojileri, talaşlı imalat, döküm, ısıl işlem teknolojileri alanlarında düzenlenen kongre ve konferansların ülkemizde daha yoğun bir şekilde gerçekleştirilmesinin ve bu alanda daha fazla çalışmaların yapılması gerekliliğini düşünüyoruz. Bu etkinlikler üniversitelerde veya araştırma enstitülerinde görev yapan öğretim üyelerinin ve uzmanlarının sanayi çalışanları ile bir araya gelerek yeni projelere yönelik fikir alışverişini hızlandıracak ve teknolojinin gelişimi için yetişmiş insan gücünü artıracaktır. Diğer taraftan üniversitelerimizin sanayi uygulamalarına yönelik Ar-Ge faaliyetlerinde bulunacak yetişmiş insan gücü artırma konusunda lisans ve lisans sonrası programlarına daha fazla ağırlık vermesi hususunda desteklenmesi gerekiyor.

Patent/faydalı model bilincinin önemini vurgulamak ve bu alandaki başvuru sayısını artırmak için ne gibi çalışmalar yürütüyorsunuz?

Ar-Ge Merkezimizin hedefleri arasında olan teknolojik ürünün ve bilginin üretilmesi ile birlikte bünyemizde yürüttüğümüz TEYDEB, SAN-TEZ ve EUREKA projelerimiz sonucunda elde edilen veriler ile alınan bir adet faydalı model ve 10 da ulusal/uluslararası patent başvurularımız söz konusu. Firmamızda patent/faydalı model bilincinin önemini vurgulamak ve patent/faydalı model başvurularımızın sayılarını artırmak adına Ar-Ge Merkezi organizasyon şemamızda Fikri ve Sinai Mülkiyet Hakları ile ilgili ayrı bir birim oluşturularak sorumlular belirlendi. Ayrıca Fikri ve Sinai Mülkiyet hakları ile ilgili çalışmaların yürütülmesi için patent firması ile sözleşme yapılarak organizasyon şemamızda belirlenen sorumlular ile birlikte bu çalışmalar düzenli bir şekilde yürütülüyor. Her yıl düzenli olarak Patent/ Faydalı Model/Endüstriyel Tasarımlar ile ilgili Ar-Ge Merkezi personellerimize eğitimler de veriliyor.

Ar-Ge çalışmalarınız yıllık bütçenizden ne kadarlık bir pay alıyor?

Ar-Ge Merkezimize ayrılan bütçe, firmamızın yıllık cirosunun yaklaşık yüzde 8,6’sını oluşturuyor. Teknolojik ürün ve bilgi üretmeyi amaçladığımız nitelikli Ar-Ge proje sayılarının artması ile birlikte yıllık ciro içerisinde Ar-Ge bütçesine ayrılan payın artırılması hedefleniyor.

Üretimin katma değerini artırabilmek, pazara sunulan ürünlere değer katmak açısından Ar-Ge’nin önemi nedir? Türkiye şartlarında düşünüldüğünde firmaların Ar-Ge çalışmalarına daha fazla yönelmesini sağlamak için ne gibi adımlar atılmalı?

Üretimde birim maliyetin düşmesi ve kalitenin yükselmesi için Ar-Ge’ye ayrılan kaynaklar ulusal/uluslararası ticari ilişkiler yönünden oldukça önemli. Teknolojik gelişimler doğrultusunda işgücü ve sermaye birikimi birçok iş kolunda ön plana çıkmaktadır. Yurt içi ve yurt dışındaki rakiplerimiz ile mücadele edebilmek, pazar payımızı artırabilmek için daima dinamik kalmanın ve Ar-Ge faaliyetlerimizi sürekli geliştirmenin bilinci içerisindeyiz. Dünyada yaşanan krizler incelendiğinde, Ar-Ge’nin krizlerden etkilenmeyip aksine kriz zamanlarında daha çok getiri sağlayan bir faaliyet alanı olduğu gözden kaçırılmamalıdır. Ar-Ge’nin verimsiz bir yatırım olmadığı, yatırımlarda harcanan kaynağın boşa gitmeyeceğinin mutlaka bilincinde olunması gerekmektedir. Ar-Ge yatırımlarına aktarılan kaynağın kısa vadede olmasa bile orta veya uzun vadede çok daha fazlasıyla geri döneceği bilinmelidir.