Şirketlerin, ülkeler arasındaki ilişkilerin gelişmesinde gitgide artan rol oynadıkları bir dünyada yaşıyoruz. Bu nedenle yeni yapılacak işbirlikleri sadece şirketlere...

Şirketlerin, ülkeler arasındaki ilişkilerin gelişmesinde gitgide artan rol oynadıkları bir dünyada yaşıyoruz. Bu nedenle yeni yapılacak işbirlikleri sadece şirketlere değil, ülke ekonomilerine de önemli bir ivme kazandırıyor. Diğer taraftan işbirlikleri sadece ekonomik katkı sağlamakla kalmıyor aynı zamanda politik, sosyal ve kültürel yakınlaşmalara da imkân tanıyor. Küreselleşen ve bölgeselleşen dünyada daha fazla entegrasyon sağlayarak, ülkelerin birbiriyle olan ilişkilerini de düzenliyor. Aynı zamanda Soğuk Savaş sonrası oluşan yeni dünyada siyasi ilişkilerin ayrılmaz bir parçası olarak ekonominin yerini sağlamlaştırıp, dış ilişkilerin seyrine de katkı yapıyor.

İş dünyasının, bu ekonomik potansiyeli değerlendirmesi farklı işbirliği arayışları ile sektörlerinde yaratacağı network’ten geçiyor. Her ne kadar teknolojinin sağladığı imkânlar internet üzerinden de bu ilişkilerin gelişmesine katkı sağlasa da, hala yüz yüze iletişim ve ilişki en tercih edilen yol olarak görülüyor. Ülkelerin, yabancı ülkelerle kurduğu iş konseyleri ekonomik ilişkilerin bir ayağını oluştururken, ikili iş dünyası dernekleri, birlikleri, yerli ve yabancı ticaret odaları da sürece ivme kazandırıyor. Ekonomik işbirliğinin olumlu şekilde seyrettiğini ispat eden önemli gösterge, iki ülke arasındaki ekonomik faaliyetlerin artışıyla görülüyor. İki ülke ya da ülke şirketleri arasında ticaret artarken, yatırım, teknoloji ve know-how akışı da gerçekleşiyor. Türkiye’de ekonomik ilişkilerin 1980 sonrası serbest piyasa ekonomisine geçiş ile birlikte çeşitlenmeye başlamasıyla, kurum ve kuruluşlar bünyesinde oluşturulan ikili ticaret odaları, dernekler ile birlikler firmaların yurt dışına açılmasında öncülük etmeye başlıyor. Aynı şekilde Türkiye’deki yabancı misyonlar tarafından kurulan benzer kuruluşlar da çok geniş bir alanda hizmet veriyor. Yabancı büyükelçiliklere bağlı çalışan ya da özerk dernek ve ticaret odalarıyla geliştirilen ilişkiler, ülkelere karşılıklı olarak bir ekonomik fayda yaratırken, firmalara da yeni pazarların kapılarını aralıyor. Türkiye’de bu dönem, 1985 yılında Turgut Özal’ın girişimleriyle ikili iş konseylerinin kurulmasıyla başlarken, benzer bir yapı yabancı büyükelçiliklerin ticaret ataşeliklerine bağlı ya da özerk olarak da oluşmaya başlıyor. Aslında bazı yabancı dernek ve ticaret odalarının geçmişi Osmanlı İmparatorluğu dönemine kadar uzanıyor. İngiliz Ticaret Odası ile ikili ilişki ve işbirliği 129 yıl öncesine kadar gidiyor. Yine Türk-Fransız Ticaret Derneği ve İtalyan Ticaret Odası’nın kuruluşu için 1885 yılına gitmek gerekiyor.

YABANCI TİCARET ODALARININ YARATTIĞI SİNERJİ

Türkiye’de faaliyet gösteren yabancı ticaret odalarının geçmişi Osmanlı İmparatorluğu’nun son dönemlerine kadar gidiyor. Özellikle dönemin en güçlü devletleri ile hem siyasi hem de ekonomik işbirliği arayışları, yabancı misyonlar aracılığıyla kuruluyor. Bazıları yüz yaşını aşmış olan “Yabancı Ticaret ve Sanayi Odaları”, yerel kanunlara bağlı, bağımsız, kökenlerinde özel iş kurumları olarak tanımlanıyor. Bu kurumlar öncelikli amaçları olan halkla ilişkiler, üyeleri arasında toplantılar, yabancı ülkelerdeki fuar ve sergilerde ortak pavyon, stant organizasyonu, yurt içinde tanıtım kampanyaları gibi eylem ve etkinlikler gerçekleştiriyor. Bu geniş faaliyet alanıyla da karşılıklı olarak şirketler arasındaki ilişkileri yönlendirmek ve gelişmelerini sağlamak oluşturuyor. Üyeleri arasında ticari bilgi alışverişinde bulunmak, bu ağın teknik desteği ve uzmanlığından yararlanmak üzere bir ticaret ağına dâhil olmasını sağlayan “Yabancı Ticaret ve Sanayi Odaları”, ilgili ülkede faaliyetlerini geliştirmek amacıyla destek ve danışmanlık arayışında olan kendi ülke kuruluşlarına açık olmak üzere, bir takım çalışma prensiplerine bağlı olarak çalışıyor. Bu perspektif içinde bütün “Yabancı Ticaret ve Sanayi Odaları” piyasalar ve iş uygulamaları konusunda üyelerini bilgilendiriyor. Esas itibarıyla “Yabancı Ticaret ve Sanayi Odaları” iş çevreleri arasında koordinasyon sağlamak, çift taraflı ticari ilişkilerin gelişmesine katkıda bulunmak, her iki ülke pazarlarında üyelerini temsil etmek ve konumlarını güçlendirmek için hizmet veriyor. Bu yapılar danışmanlık hizmetinden ticari ortak tespitine, joint-venture’den (Sınai partner olanakları) pazar araştırmasına, fuar organizasyonlarından ülke ziyaretlerine kadar pek çok alanda faaliyet göstererek, ikili ekonomik ilişkilerin gelişmesini sağlıyor. Ülkemizdeki “Yabancı Ticaret ve Sanayi Odaları” ile kurulan ekonomik ve siyasi ilişkilerin tarihine baktığımızda, üç ülke ile karşılaşıyoruz; Fransa, İtalya ve İngiltere. 1885 yılında kurulan Türk- Fransız Ticaret Derneği ve İtalyan Ticaret Odası ile 1887 yılında kurulan İngiliz Ticaret Odası, ülkemizdeki en köklü yabancı ticaret ve sanayi odası olarak yüz yıllık bir işbirliğini bugün de devam ettiriyor.

FRANSIZLAR İLE 131 YILLIK KÖKLÜ İŞBİRLİĞİ

Türk-Fransız Ticaret Derneği, iki ülke arasındaki mevcut ikili ekonomik ilişkilerin gelişmesine katkıda bulunmak amacıyla, Türk yasalarına uygun olarak 1885 yılında İstanbul’da kuruluyor. Bu amacı gerçekleştirebilmek için Türkiye’de yerleşik önemli sanayi, ticari ve finans sektörlerindeki Fransız-Türk kuruluşlarını bünyesinde toplayan dernek, stratejik kararları alan iki ülkenin iş dünyasının temsilcilerinden oluşan yönetim kuruluna bağlı olarak hizmet veriyor. Bir dönem Türk ve bir dönem Fransız başkanlar ile idare edilen yönetim kurulu, eşit sayıda Türk ve Fransız temsilcilerden, iki yıl görev yapmak üzere seçiliyor. Yönetim kurulu üyeleri, çeşitli sektörlerden gelen Türk-Fransız, Küçük ve Orta Ölçekli İşletmeler (KOBİ) ve büyük şirketlerin temsilcilerinden oluşuyor.

Bugün Fransa, Türkiye’deki yabancı yatırımcılar arasında üçüncü sırada, son 25 yılın toplam yatırım miktarına göre ise birinci sırada yer alıyor. Türkiye’de 1985 yılında 15’ten az olan Fransız firma sayısı bugün 400’ün üzerine çıkmış durumda. Çok hızlı gelişmelerin olduğu bu ortamda, Türk-Fransız Ticaret Derneği, ikili ilişkilerde daha etkin rol almalarını sağlamak amacıyla, iki ülke kuruluşlarına destek olmayı kendine amaç ediniyor. Bu destek görevi, Türkiye ile ticari ilişkiler içine girmek isteyen Fransız firmalarına, Fransa pazarında gelişmeler sağlamak isteyen Türk firmalarına ve tabii ki Türkiye’de yerleşik 400 Fransız firmasına yönelik olarak sunuluyor.

Merkezi İstanbul’da olan derneğin, İzmir’de de bir delegasyonu bulunuyor. Bugün hemen hemen her sektörden temsilcinin bulunduğu (tekstil, elektronik, inşaat, tıp, lojistik, finans, denetim, sigorta, dağıtım, yemek hizmetleri ve turizm gibi…), derneğin, üçte biri Fransız ve üçte ikisi Türk şirketlerinden oluşan toplam 420’nin üzerinde üyesi bulunuyor. Bu ağın varlığı derneğe eşsiz bir pazar değerlendirme imkânı verirken, büyük gruplarla olduğu kadar, KOBİ’lerle de iyi ilişkiler kurmasına olanak tanıyor. Dernek, yabancı ülkelerdeki Fransız Ticaret ve Sanayi Odaları Birliği” üyesi aynı zamanda. Birlik, Türkiye’de dâhil 81 ülkede toplam 111 Fransız Ticaret ve Sanayi Odası ile 30 bin Fransız ve yabancı şirketi bünyesinde barındırıyor.

İTALYA’DAN YILDA 20 ZİYARET, 2 BİN İŞ GÖRÜŞMESİ

Dünyadaki 81 İtalyan Ticaret Odası içinde tarihsel olarak en eski ikinci oda olan Türkiye’deki İtalyan Ticaret Odası, 1885 yılında kuruluyor. Yurt içi ve yurt dışında, sektörlerinin lideri olan şirket temsilcilerinden oluşan oda, Türkiye-İtalya ticari ilişkilerinin artırılması için çaba sarf ediyor. İtalyan ve Türk firmalarının tanışması, işbirliği yapması, hatta ortaklık kurması için gerekli zemini hazırlayan Oda, İtalya’da düzenlenen fuar organizasyonlarına Türk firmalarının katılımına yönelik çalışmalar da gerçekleştiriyor. İki ülke arasında ticari hayatı kolaylaştırarak artırmak, bilgi alışverişi ve tanıtım sağlamak, Türk ihracatına katkıda bulunmak, İtalyan sermayeli şirketlerin Türkiye’deki yatırımlarını teşvik etmek amacıyla çalışan Oda, en büyük desteği her iki ülkenin ticaret ve sanayi odaları, sektörel dernekleri ile birliklerinden alıyor.

Türkiye-İtalya arasında somut işbirlikleri yaratmayı hedeflediklerini vurgulayan İtalyan Ticaret Odası Genel Sekreteri Fatih Ayçin, “Gerçek hedef kitlemiz KOBİ’lerdir. Çok uluslu İtalyan şirketlerinin Türkiye’deki mevcut faaliyetleri artarak devam ediyor. Bizim temel görevimiz, KOBİ’ler arası ilişkileri güçlendirmek, işbirliği yaratmak, mal alımsatım ve üretimlerini artırmaktır. Nitekim bu amaca uygun olarak, Türkiye’deki ticaret odaları, sektör dernekleri ve KOBİ grupları ile ilişkilerimizi yakın tutmaya çalışırken, diğer taraftan da İtalya’daki ayağımızla Türkiye’nin tanınma ve görülebilme çalışmalarını sürdürüyoruz” diyor.

Türkiye’nin İtalya ile olan ticaret hacmi özellikle 2002 yılından itibaren düzenli olarak artış kaydediyor. 2002’de 6 milyar dolarlık ticaret hacmi bugün 18 milyar doları aşıyor. Bu rakamın elde edilmesinde oda olarak katkılarını hatırlatan Ayçin, Türkiye-İtalya yakınlaşmasının her iki ülke içinde olağanüstü fırsatlar yaratabileceğine dikkat çekiyor. Her iki ülkede de karşılıklı ticari potansiyele sahip çeşitli sektörler ile ilgili seminer ve konferans organizasyonları düzenlediklerini hatırlatan Ayçin, söz konusu sektörlerin temsilcileriyle İtalya’ya ziyaretler düzenlediklerini kaydediyor. “Bu seminerler aracılığıyla İtalya’da ilgili sektörü temsil eden derneklerin, bölgelerin, firmaların yetkililerine, sektörün hem İtalya ve hem de Türkiye’deki konumunu anlatma ve karşılıklı tanışma ile olası iş olanaklarını gösteriyoruz” diyen Ayçin, İtalyan iş adamlarını heyetler halinde Türkiye’ye getirerek ikili iş görüşmeleri gerçekleştirdiklerini de söylüyor. Yılda yaklaşık 20 ziyaret ve 2 bin iş görüşmesi zemini hazırladıklarını vurgulayan Ayçin, Türkiye’de İtalyan sermayeli yatırımların artırılması içinde çalıştıklarının altını çiziyor. Oda, aynı zamanda Türk ve İtalyan makamları arasında da koordinasyon ve işbirliğinin geliştirilmesinde de önemli görevler üstleniyor.

İNGİLİZLERLE YENİ YATIRIMLAR İVME KAZANIYOR

Türkiye-İngiltere arasında 129 yıldır ticari ve kültürel bir köprü görevi üstlenen İngiltere dışındaki ikinci en eski ticaret odası olan İngiliz Ticaret Odası (BCCT), 2013 yılında Birleşik Krallık Ticaret&Yatırım Ajansı (UKTI) ile İngiltere-Türkiye arasında ticareti artıracak olanakları destekleyen stratejik ortaklık anlaşması imzalıyor. Anlaşma çerçevesinde iki ülke arasında ticari ilişkileri geliştirmek ve yeni işbirlikleri yaratmak hedefiyle projeler geliştiren Oda, Türk firmalarıyla iş yapmak isteyen İngiliz firmalarını, Türkiye ekonomisi ve şirketleri hakkında bilgilendirirken, üyeleri adına İngiltere’deki ticaret-sanayi odalarının yanı sıra İngiliz Ticaret Bakanlığı ile de ilişkilerini geliştiriyor. İngiltere’den Türkiye’ye yeni yatırımların ivme kazandığına dikkat çeken BCCT Başkanı Chris Gaunt, Oda olarak iki ülke arasındaki ticari ilişkilerin geliştirilmesinde kilit rol oynadıklarını, verimli işbirliklerine arabuluculuk yaptıklarını söylüyor. Gaund, “BCCT bünyesinde yer alan iş geliştirme bölümü, her iki ülkede karşılıklı işbirliği, yatırım ve ortaklık yapmak isteyen şirketlerin iş geliştirme potansiyeline ivme kazandırıyor” diyor.

İngiliz firmalarının Türkiye’de iş yapma iştahının artarak devam ettiğini, İngiltere pazarında yatırım yapan Türk şirketlerin sayısında da artış gözlendiğini belirten Gaund, karşılıklı ticaretin 2016’da Türkiye pazarına girmek isteyen İngiliz şirketlerinin güçlü desteğiyle büyümeyi sürdüreceğini belirtiyor. İki ülke arasındaki ticari temellerin güçlü olduğuna dikkat çeken Gaunt, ekonomik büyüme, yükselen orta sınıf, büyük altyapı ve sağlık projelerinin İngiliz şirketlerini cezbetmeye devam ettiğini ifade ediyor. Son beş yılda Türkiye’ye doğrudan yabancı yatırımda, İngiltere’nin ilk beş ülke arasında olduğuna dikkat çekiyor. Türkiye’de 2 bin 834 İngiliz firma faaliyet gösterirken, 2015 verilerine göre, Türkiye’ye yurt dışından gelen toplam 11,9 milyar dolar doğrudan yatırımda İngiltere yüzde 5 pay alarak en fazla yatırım yapan sekizinci ülke oluyor. Aynı yıl Türkiye’nin yurt dışına yaptığı toplam 5,2 milyar dolar doğrudan yatırımdan İngiltere yüzde 12 pay alıyor.

Oda ile 2013 yılından bu yana işbirliği içinde olan UKTI, Türkiye dışında üçüncü pazar ülkeler olarak adlandırılan Kazakistan, Kırgızistan, Özbekistan, Türkmenistan, Azerbaycan, Gürcistan, Ermenistan, Ukrayna, İran, Moğolistan ve Tacikistan’daki şirketlerle ticari koordinasyonu yürütüyor. Oda’nın İngiliz firmalarını Türkiye’de iş yapmaya cesaretlendirdiği gibi, Türk ortakları ile üçüncü pazar ülkelerde yeni projeler geliştirilmesine de köprü olduğunu ifade eden Gaund, yakın zamanda Türkmenistan’da stadyum inşaatı yapmakta olan bir Türk inşaat firmasına, İngiliz ortağının destek verdiğini, projenin spor kompleksi donanımı ile ilgili bölümünü üstlendiğini de hatırlatıyor.

TÜRK MAKİNE SEKTÖRÜNÜN ANA PAZARI ALMANYA

Türkiye’nin AB ülkeleri içinde ihracat kapısı olarak en etkin şekilde kullandığı pazar olan Almanya, aynı zamanda Türk makine sektörü içinde önemli yere sahip. 1994 yılında kurulmasına karşın Alman-Türk Sanayi ve Ticaret Odası (DIHK), kurulduğu yıl Alman Dış Ticaret Odası (AHK) niteliğini de kazanarak, bu ikili ilişkilerin gelişmesine üst düzeyde katkı sağlıyor. İki ülke arasındaki ticari ilişkileri desteklemek için çalışmalar yürüten Oda’nın kurulması, dönemin Almanya ve Türkiye başbakanlarının teşvikiyle gerçekleşiyor. Aslında DIHK, Türkiye’de Alman Ticaretinin Resmi Delegasyon Ofisi adı altında 1984’den bu yana bir oluşum bulunduruyor. Dolayısıyla yeni kurulan Oda, delegasyon ofisinin uzun yıllara dayanan deneyimlerinden faydalanıyor ve etkinliklerini en üst seviyeden ele alarak daha da geliştirme fırsatı buluyor. Oda, 2006 yılında “DEinternational” hizmet markasını yaratarak, Alman ve Türk girişimcilerin iki ülke arasındaki iş ilişkileri sırasında faydalanabileceği çeşitli hizmetleri de sunuyor.

Oda üyelerine; bilgilendirme materyallerinin hazırlanması, kişiye özel danışmanlık hizmetleri, ekonomi açısından önemli verilerin tespiti, pazar araştırmaları çıkarılması, tedarikçilerin, müşterilerin, yatırımcıların, joint-venture ortaklarının, dağıtımcıların bulunması biçiminde, iş ortaklarının tespit edilip tarafların buluşturulması vb. gibi birçok hizmeti de veriyor. Aynı zamanda ithalat, hukuk ve vergi mevzuatına ilişkin bilgilerin sağlanması konusunda yardımcı oluyor. Üyesi olmayanlara, öncelikle ilk bilgileri ücretsiz olarak sağlayan Oda, zaman ve personel yoğun çalışmalar için piyasa koşullarına tekabül eden ücretlere tabi olarak bir hizmet bedeli de alıyor.

Türk firmalarının Almanya’da katılacağı fuarlarda; kayıttan stant kurulumuna, satıştan iş ortağı bulma konusuna kadar destek sağlayan Oda, Alman firmaları, Türkiye’nin etkin çevreleriyle iletişime geçirmek için siyasi heyetler de dâhil olmak üzere, delegasyon gezilerinde iş birliği partneri olarak yer alıyor.

Aynı zamanda üyelerine ticari vize başvurularında yardımcı olan Oda, üyesi olan firmalarda çalışanların, parmak izini bir defa verdikten sonra ticari vize başvurularını beş yıl boyunca konsolosluklara gitmeden yapılmasında da yardımcı oluyor.

Üyelerine, Türkiye’deki gümrük mevzuatına ilişkin ayrıntılı bilgi aktaran Oda, uluslararası ticarette uyuşmazlıkların tahkim yoluyla çözülmesinde de, bünyesinde oluşturduğu tahkim bölümü aracılığıyla destek veriyor. Uzun dönemli kurumsal satışlar ve iş birlikleri kurulmasını da sağlayarak; tedarikçilerin, müşterilerin, yatırımcıların, joint-venture ortaklıklarının ve distribütörlerin bulunmasına, iş ortaklarının tespit edilip tarafların buluşturulmasına yardımcı oluyor. 800’ü aşkın üyeye ulaşan Oda’nın kuruluşundan bu yana geçen sürede iki ülke dış ticaretine olan katkısı artarak devam ediyor.

KOBİ’LERİN AVRUPA OFİSİ KURULUYOR

Türkiye’de girişimcilerin, özellikle Hollanda ve AB ülkeleriyle ticari ilişkilerinin geliştirmesinde danışmanlık hizmetleri sunarak katkıda bulunan Hollanda-Türkiye Ticaret Odası 2013 yılında kuruluyor. Türkiye’deki KOBİ’lerin, AB ülkeleriyle ticaret hacmini geliştirecek her türlü pazarlama, PR, şirket danışmanlığı, ticari, hukuki, bürokratik, finansman ve müşavirlik hizmetlerinde yardımcı olduklarını belirten Hollanda-Türkiye Ticaret Odası Başkanı Ethem Emre, “Sektörler arasında ayrım yapmamakla birlikte, gayrimenkul yatırımları ve sigorta hizmetleri alanlarında tecrübeliyiz” diyor. Emre, Hollanda özelinde, bünyesinde bulunan hazır giyim, yaş meyve, dondurulmuş meyve, kuru meyve, zeytinyağı, konserve ve domates salçası gibi tarım ürünlerinde ticaret yapan üyeleriyle, sektörel bir tecrübeye sahip olduklarını da vurguluyor.

Hollanda ve Türkiye’de yeni iş sahalarının açılmasına yardımcı olmak için yatırımcılara şirket kurma danışmanlığı gibi ortak proje ve yatırım alanları yaratılmasında; planlama; kuruluş aşamalarında da bürokrasi ve hukuki destek sağlayan Oda, fiziki ve sanal ofis hizmetleri de veriyor. “Hollanda Türk Ticaret Merkez” binasını yakında hizmete açacaklarını söyleyen Emre, KOBİ’lerin “Avrupa Ofisi” gibi kullanacakları ticari ofisler oluşturacaklarını aktarıyor. Emre, şöyle devam ediyor: “Türk ve yakın bölge KOBİ’lerinin Hollanda ve Avrupa ülkeleri içinde şirket veya temsilcilik kurarak vergi avantajlarından yararlanıp, rekabet güçlerini artırmalarına yardımcı olmak istiyoruz. İhracatçılarımıza alternatif alım kaynakları bulmak ve mevcut kaynakların en kârlı bir şekilde değerlendirilmesinde, ürün veya yatırımın varsa risk faktörlerini en aza indirgemek istiyoruz. Merkezimize müracaat eden firmaların talep etmeleri halinde, paylaşımlı kaynak olarak gördüğümüz çok iyi yabancı dil bilen ‘Marka Temsilcileri’ vasıtasıyla profesyonel pazarlama imkânları sunacağız.”

Oda bünyesinde oluşturulan fon kaynağı olmadığı için girişimci firmalara teşvik ya da destek imkânı sağlayamasa da, “Türk girişimcileri getirisi ve kârlılık oranı yüksek olan yatımlara teşvik etmekten başka, finansal destek sağlama anlamında girişimciler kredi ve finans kullanımı imkânlarına sahip olurlarsa, en avantajlı finans kaynaklarına yönlendiriyoruz” diyor Emre. Oda, bünyesindeki uzman danışmanlar vasıtasıyla ticaret hukuku ve kanunları danışmanlığı, şirket kurma danışmanlığı, vergi danışmanlığı, muhasebe, bilişim altyapısı ve ITC danışmanlığı, atık su arıtma, sel ve su taşkını kontrolü ile su mühendisliği konusunda da özel danışmanlık veriyor. Türkiye’deki Yabancı Ticaret Odaları’nın ortak özelliği olan fuar katılımı ve ticari heyetlerin düzenlenmesi Hollanda-Türkiye Ticaret Odası’nın da ana faaliyet alanları arasında yer alıyor.