Küresel piyasalarda ekonomik krizin başladığı 2008 yılında en ağır darbeyi alan ülkelerden biri olan İzlanda, bugün Avrupa’da krizden çıkışta ortaya koyduğu...

Küresel piyasalarda ekonomik krizin başladığı 2008 yılında en ağır darbeyi alan ülkelerden biri olan İzlanda, bugün Avrupa’da krizden çıkışta ortaya koyduğu performansla örnek ülke olarak gösteriliyor. Türkiye-İzlanda dış ticaret ilişkisi 1992 yılında imzalanan Serbest Ticaret Anlaşması ile önemli bir gelişme kaydediyor. Son üç yılda da iki ülke arasındaki ekonomik ilişkiler 100 milyon dolar seviyesine yaklaşıyor. Özellikle Türkiye her geçen sene İzlanda’ya makine ihracatını artırırken, ithalatını da azaltmayı başarıyor. Her iki ülke de 2008 krizinin etkilerini, uyguladıkları ekonomik reformlarla avantaja çevirirken, aynı zamanda ikili ilişkilerini de geliştiriyor.

İzlanda, iflasın kıyısına geldiği, şaka yoluyla da olsa kimliği belirsiz bir kullanıcı tarafından popüler açık artırma sitesi e-Bay’de satışa çıkarıldığı günlerden artık çok uzakta. Satılık ülke ilanının verilmesinin üzerinden geçen yaklaşık yedi yılda 15 milyar doların üzerinde bir Gayri Safi Yurtiçi Hâsıla (GSYİH) rakamlarına ulaşan İzlanda, bugün küresel krizin vurduğu Yunanistan başta olmak üzere Avrupa Birliği (AB) ülkelerine başarısıyla örnek oluyor. İzlanda’nın kriz sonrası başarısını anlayabilmek için 2008 yılında dönemin İzlanda Milli Takım Teknik Direktörü Eyjolfur Sverrisson’un, Hollanda ile yaptıkları maç sonrası ATM’den para çekmek istemesi popüler bir örnek olarak günlerce kamuoyunu meşgul etmişti. Sermaye kontrolü nedeniyle banka para vermeyince ülke milli takımı parasız kalıyor.

Ülkedeki en büyük üç banka, kısa vadeli borçlarının yeniden finanse edilmesindeki zorluklar ve Hollanda ile İngiltere’deki mevduatın çekilmesinin ardından batıyor. Ülke ekonomisinin büyüklüğüne göre söz konusu bankaların çöküşünün yarattığı etki diğer ülkelerin yaşadığı krize oranla çok daha fazla oluyor. Finansal krizin İzlanda ekonomisi için ciddi sonuçlarından biri de ulusal para biriminin büyük oranda değer kaybetmesiydi. İzlanda Kronu, Euro’ya karşı yüzde 40 değer kaybetmiş, döviz işlemleri haftalarca askıya alınmış, borsa piyasaları yüzde 90’dan fazla düşüş göstermiş ve enflasyon oranı yüzde 15’e ulaşmış. Uluslararası Para Fonu (IMF) ile “standby” düzenlemesi çerçevesinde yürütülen işbirliğinin de yardımıyla, yapısal ve ekonomik reformları kararlı bir şekilde uygulayan İzlanda, satılık ülkeden örnek ülkeye yükseliyor.

VİKİNGLERİN TORUNLARININ YÜKSELİŞİ

Çevresindeki küçük adalarıyla, volkanik bir adanın üzerinde yükselen ülke, 861 yılında Norveçliler tarafından keşfediliyor. 9 ve 10. yüzyılda Norveç’ten gelen Vikingler’in yerleştiği ada ülkesi, iç anlaşmazlıklar yüzünden bağımsızlığını 1262’de kaybederek Norveç’in egemenliği altına giriyor. Norveç’in 14. yüzyılda Danimarka’ya bağlanmasıyla, ülkenin hâkimiyeti de el değiştiriyor. Bu küçük ada ülkesinden ticari bakımdan faydalanan Danimarka’nın İzlanda üzerindeki hâkimiyeti 19. yüzyılda ortaya çıkan milliyetçilik akımları sonucu bağımlı bir devlet statüsüne dönüşüyor. II. Dünya Savaşı sırasında stratejik bir değer kazandığı için İngiltere tarafından işgal edilen İzlanda’nın hâkimiyeti, 1941 yılında Amerikalılara devrediliyor. Bu devir sonrası İzlanda Danimarka ile bağlarını tamamen koparıyor ve 1944 yılında yapılan bir halk oylamasıyla Cumhuriyet ilan ediliyor. Beş yıl sonra 1949’da ordusu olmayıp da NATO üyesi olan ilk ülke oluyor.

2. Dünya Savaşı sırasında refaha ulaşan, savaş sonrasında özellikle balıkçılık sektöründe sanayileşme hamlesiyle atılım yapan ülke, ABD’nin Marshall Planı programı tarafından yönlendirilen kaynakların da yardımıyla önemli bir ekonomik büyüme yakalıyor. Ekonomisini büyük ölçüde çeşitlendirilen İzlanda, 1994 yılında Avrupa Ekonomik Alanı’na dâhil oluyor. Nükleer silahsızlanma görüşmelerinde, ABD Başkanı Ronald Reagan ve SSCB Başbakanı Mihail Gorbaçov’un katılımıyla 1986 yılında Reykjavik’te düzenlenen zirveye ev sahipliği yapan Vikinglerin torunları, birkaç yıl sonra, SSCB’den ayrılan Estonya, Letonya ve Litvanya’nın da bağımsızlığını tanıyan ilk ülke oluyor. Bu ev sahipliği 1990’lar boyunca, ülkenin uluslararası rolünü genişletiyor. İzlanda, bu gelişmeyi insani ve barış nedenlerine doğru yönlendirilmiş bir dış politika geliştirerek artırmayı başarıyor.

İzlanda halkı kendilerine özgü dillerini, kültürlerini, efsanelerini ve geleneklerini korurken, aynı zamanda farklılıklara da geniş toleransı ile tanınıyor. LGBT bireylere gösterilen tolerans, 27 Haziran 2010’dan itibaren İzlanda’da eşcinsel evliliğin yasal hale getirilmesiyle güvence altına alınıyor. İzlanda Başbakanı Jóhanna Sigurðardóttir da, eşcinselliği ile açık olan dünyanın ilk seçilmiş devlet başkanı unvanını taşıyor.

VOLKANLAR VE TERMAL KAYNAKLAR ÜLKESİ

Toplam yüz ölçümü 103 bin kilometrekare olan İzlanda, tam anlamıyla bir volkanlar ve termal kaynaklar ülkesi. Büyük bir bölümü volkanik olan ülkede yanardağlar hala faal halde bulunuyor. 200 yanardağının 30’u halen aktif halde olan ülke aynı zamanda 8 bin 500 kilometrekareyi bulan Avrupa’nın en geniş buzulu Vatnapöhull’e de sahip. Adanın yanardağlarından sonra en önemli özelliği gayzerler, sıcak su kaynaklarıyla ısınma ve elektrik enerjisi elde etmede kullanılıyor. 320 bin kişinin yaşadığı İzlanda, hidroelektrik ve jeotermal rezervler açısından zengin bir ülke. Jeotermal enerji büyük ölçüde konutlarda ısınma amaçlı kullanırken, enerjinin yüzde 85’ini kendi kaynaklarından karşılayan İzlanda, hala büyük oranda uygun fiyatlı enerji kullanan Batı Avrupa’daki tek ülke olarak da öne çıkıyor. İzlanda’nın jeolojik-coğrafi özelliklerinin sağladığı avantaj sayesinde ülkede yaygın bulunan jeotermal ve hidro-enerjiden istifadeyle, son yıllarda enerji-yoğun endüstriye ağırlık veriliyor.

Hareketli tüketici yapısıyla istikrarlı bir ekonomi olarak tarif edilen İzlanda ekonomisi, ada devletinin getirdiği doğal kaynaklar üzerine kurulu. Balıkçılık ve balık mamulleri üzerine uzmanlaşan ülke ekonomisi, özellikle bu sektörde yakaladığı gelişmiş sanayileşmesiyle ihracatını da artırıyor. Nüfusun yüzde 3’ü turizm, yüzde 8’i tarım, yüzde 14’ü endüstri, yüzde 75’i hizmet sektörlerinde çalışıyor. Enflasyonun yüzde 7’nin altında seyrettiği ülke yüzde 3’lük işsizlik rakamıyla da Avrupa’nın en iyi oranına sahip. Kış turizmi ve termal kaynaklı turizmin oldukça geliştiği ülke ekonomisinin hayati sektörleri arasında alüminyum sektörü de yer alıyor. Başkenti Reykjavik ve çevresinde bulunan alüminyum yatakları ile alüminyum ve ferro-slikonda ihraç eden İzlanda balık ve balık ürünleri ihracatıyla da AB ülkelerini besliyor. İzlanda ekonomisi, imalat ve hizmet sektöründe yapılan açılımlar, bilgisayar donanım teknolojisi ve bio-teknolojide sağladığı ilerlemelerle çeşitleniyor. Servis sektörü büyük ölçüde bilgisayar yazılım ve bio-teknoloji firmalarını içeriyor.

EKONOMİK KRİZDE YARATILAN MODEL

2008 ekonomik krizi sonrasında IMF Ekonomik Planı’nın, 2011 yılının Ağustos ayında yürürlüğe konulmasıyla, kamu harcamalarında ciddi oranda kısıtlamaya gidiliyor. Devlet gelirleri artan vergi oranlarıyla sağlanan ülke, bütçe açıklarını da 2014 yılında kapatıyor. İzlanda’nın ekonomik başarısı sadece krizden çıkması değil elbette. Bunu yaparken sağlık ve eğitim hizmetlerinde kaliteden ödün vermeyen İzlanda’nın ekonomik programından IMF övgüyle söz ederek, “Refah modelinden vazgeçmeden uluslararası standartlarda sağlık ve eğitim hizmetleri sağlayarak ekonomik iyileşmenin başarıldığını” vurguluyor. İzlanda’da 2008 krizinin ardından finans sektörünün yaklaşık yüzde 85’ini temsil eden, toplam varlıkları 185 milyar dolar seviyesindeki üç banka (Kaupthing, Landsbanki, Glitnir) batıyor. Toplam varlıkları İzlanda’nın yıllık milli gelirinin yaklaşık 14 katından fazla olan bu üç bankanın kurtarılması ile ilgili ise İzlanda çok farklı bir yöntem izliyor. Aynı dönemde İngiltere, Lloyds Bankacılık Grubu’nu 45 milyar sterlin karşılığında kurtarma operasyonu yürütürken, İzlanda kendi batık bankalarını kurtarmayı kabul etmiyor. Bankaları kurtarmak yerine, mevduat sahiplerinin tasarruflarının korunması güvencesini veriyor. Bu bankalardaki yabancı yatırımcılar ciddi oranda kayba uğrasa da İzlanda vatandaşlarının birikimlerine herhangi bir zarar gelmiyor. Böylece bankacılık sektörüne duyulan güven de devam ediyor.

ORTALAMA YÜZDE 2,5 BÜYÜME HEDEFİ

Büyük bir kararlılıkla uygulanan ekonomi politikalarının pozitif geri dönüşü kısa zamanda İzlanda ekonomisinde kendisini göstermeye başlıyor. Dünya Bankası verilerine göre 2009 yılında yüzde 5,1 oranında rekor seviyede daralan ülke ekonomisi, 2009’da daralmayı yüzde 2,9›a çekiyor. İzlanda ekonomisindeki büyüme 2011’de yüzde 2,1, 2012’de yüzde 1,1, 2013’te ise 3,5 olarak kaydediliyor. 2014 yılında yüzde 1,9 oranında büyüme kaydeden İzlanda, geçtiğimiz yıl öngörülen yüzde 3,3’lük büyüme hedefinin altında kalsa da 2018 yılına kadar ortalama yüzde 2,5 ila 2,9 arasında bir hedefi yakalayacak gibi görünüyor. İzlanda’nın büyümesinde yaklaşık yüzde 70’lik katkı ile hizmetler sektörünün etkisi göze çarpıyor. Büyümeye tarımın yüzde 6, sanayinin ise yüzde 24’lük katkısı ülkenin krizi uyguladığı kararlı ekonomik reformlar sayesinde nasıl atlattığının da kanıtını sunuyor. 2010 yılının Temmuz ayında AB ile tam üyelik görüşmelerine başlayan İzlanda, balıkçılık alanlarının kontrolünü kaybetme endişesi ve devam eden “Euro Bölgesi” krizi nedeniyle 2013’ün ortalarında bu görüşmeleri donduruyor. İş yatırımları ve konut inşaatının güçlü büyüme gösterdiği ülkede büyük çaplı sanayi yatırımları 2015 ve 2016 yıllarında artış gösteriyor. Tarih boyunca uluslararası ticarete açık, küçük ve homojen bir yapıya sahip olan İzlanda ekonomisi, sanayi ve tüketim açısından ithalata dayalı bir ekonomik model sergiliyor. İzlanda ihracatındaki en önemli kalemleri işlenmemiş alüminyum ile balık ve balıkçılık ürünleri oluştururken, ihracatın büyük bölümü AB ülkelerine yapılıyor. 2015 yılında 4,8 milyar dolar ihracat gerçekleştiren İzlanda’nın en önemli partnerleri arasında Hollanda, İngiltere, İspanya, Almanya ve Fransa başı çekiyor. Ülke ithalatının önemli bölümünü ise petrol yağları ve bitümenli minerallerden elde edilen yağlar ve suni korendon alüminyum oksit ve hidroksit oluşturuyor. Tarım malları ithalatında, yerel yetiştiricileri korumak amacıyla yüksek gümrüklendirme uygulamaları yapılmakla birlikte, gıda ve içecek ihtiyacının önemli bir kısmı yine ithalat yoluyla karşılanıyor.

DIŞ TİCARETTE DENGE TÜRKİYE’DEN YANA

Türkiye’ye uzaklık ve çok küçük bir pazar olmasına karşın İzlanda’da, birçok Türk sanayi ve tarım ürünü yer alıyor. 1992 yılında iki ülke arasında imzalanan Serbest Ticaret Anlaşması (STA), dış ticarete hareketlilik getiriyor. Türkiye-İzlanda STA, 1991 yılının Aralık ayında Cenevre’de imzalanarak, 1 Eylül 1992 tarihinde yürürlüğe giriyor. Bu çerçevede, anlaşmanın yürürlüğe girdiği tarihte; tüm sanayi mallarının ithalatı ve ihracatında uygulanan gümrük vergileri sıfırlanıyor.

Türkiye ve İzlanda arasındaki karşılıklı ticaret hacmi son üç yılda önemli bir artış kaydediyor. 2013 yılında Türkiye’nin ihracatı 13,8 milyon dolarken, 2014 yılında bu rakam 18 milyon dolara yükseliyor. İthalat, 2013 yılında 19,9 milyon dolardan, 2014 yılında 25 milyon dolara çıkarken, iki ülke arasındaki dış ticaret ilişkisi 2015 yılında en yüksek seviyesine ulaşarak 98 milyon dolar olarak gerçekleşiyor. Türkiye, 2013 ve 2014 yılında İzlanda ile gerçekleştirdiği dış ticarette, ithalatın ihracatı karşılama oranında dezavantajlı bir konumdayken, 2015 yılında avantajlı bir konuma geçiyor. Türkiye’nin ihracatı 67,5 milyon dolar, ithalat ise 30,7 milyon dolar olurken, en fazla ihraç edilen ürün grubu yolcu, gezinti gemileri, feribotlar, yük gemileri, mavnalar, insan veya yük taşımaya mahsus benzeri deniz taşıtları 49 milyon dolarla başı çekiyor. İzlanda ise Türkiye’ye 14 milyon dolarlık balık fletoları, taze veya dondurulmuş balık eti ihraç ediyor.

MAKİNE İHRACATI 88 MİLYON DOLAR

Birleşmiş Milletler (BM) İstatistik Bölümü verilerine göre İzlanda’nın makine ihracatı 2015 yılında 88 milyon dolar olarak kayda geçiyor. 2014 yılında 112,2 milyon dolarlık makine ihracatı gerçekleştiren İzlanda, 2015 yılında yüzde 21’lik bir gerileme yaşıyor. 11,1 milyon dolarla geçtiğimiz yıl en fazla Norveç’e makine ihraç eden ülke, 2014 yılına (14,3 milyon dolar) göre yüzde 22’lik bir azalma yaşıyor. İzlanda’nın 2015 yılında en fazla makine ihraç ettiği ikinci ülke ise ABD. 2014 yılında söz konusu ülkeye 10,1 milyon dolar değerinde makine ihraç edilirken bu rakam, 2015 yılında yüzde 9 artarak 11 milyon dolar olarak kaydediliyor. İzlanda’nın en fazla makine ihraç ettiği ilk 10 ülke listesinin üçüncü sırasında da Hollanda yer alıyor. 2014 yılında Hollanda’ya 7,5 milyon dolarlık makine ihraç eden İzlanda, bu rakamı 2015 yılında yüzde 31 artırarak 9,9 milyon dolara yükseltiyor.

İzlanda’nın 2015 yılında, ilk 10 ülke arasında bir önceki yıla göre makine ihracatını en fazla artırdığı ülke ise yüzde 285 ile Brezilya oluyor. 2014 yılında Brezilya’ya 1,2 milyon dolarlık makine ihraç edilirken, 2015 yılında bu rakam 4,5 milyon dolar olarak kaydediliyor. İzlanda, 2015 yılında 84. fasıl itibarıyla en fazla yiyecek/ içecek sanayisinde kullanılan makine ve cihazlar kaleminde ihracat gerçekleştiriyor. 2014 yılında söz konusu ürün grubunda 42,5 milyon dolarlık ürün ihraç edilirken, 2015 yılında bu rakam, yüzde 35 azalarak 27,5 milyon dolar seviyesinde kalıyor. Listenin ikinci sırasında ise tartı alet ve cihazları bulunuyor. Söz konusu kalemde 2014 yılında 34,5 milyon dolar ihracat gerçekleştirilirken, 2015 yılında bu rakam yüzde 36 azalarak, 22 milyon dolar oluyor. Listenin üçüncü sırasında bulunan kaldırma, istifleme, yükleme, boşaltma makine ve cihazları kaleminde 2014 yılında 5,8 milyon dolar değerinde ihracat gerçekleştirilirken, bu rakam 2015 yılında yüzde 173 artarak 15,7 milyon dolar seviyesinde gerçekleşiyor. İzlanda’nın 2015 yılında, bir önceki yıla oranla ihracatını en fazla artırdığı ürün grubu yüzde 2151 ile alternatif-rotatif kıvılcım ateşlemeli, içten yanmalı motorlar oluyor. Söz konusu ürün grubunda 2014 yılında 100 bin dolarlık ihracat yapılırken, 2015 yılında bu rakam 1,5 milyon dolara yükseliyor.

ALMANYA İTHALATTA İLK SIRADA

BM İstatistik Bölümü verilerine göre İzlanda’nın makine ithalatı 2014 yılında 446,8 milyon dolarken, 2015 yılında bu rakam yüzde 7 artarak 477,9 milyon dolar olarak kaydediliyor. 2015 yılı rakamlarına göre İzlanda’nın en fazla makine ithal ettiği ilk 10 ülke listesinin ilk sırasında Almanya yer alıyor. Söz konusu ülkeden 2014 yılında 66,8 milyon dolar değerinde makine ithal eden İzlanda’nın, 2015 yılı makine ithalatı yüzde 23 artarak 82,4 milyon dolar olarak oluyor. İzlanda, 2015 yılında listenin ikinci sırasında bulunan Çin’den 74 milyon dolar (2014 yılında 69,9 milyon dolar) değerinde makine ithal ediyor. Çin’den gerçekleştirdiği makine ithalatını yüzde 6 artıran ülkenin 2015 yılında en fazla makine ithal ettiği ilk 10 ülke listesinin üçüncü sırasında ise ABD yer alıyor.

İzlanda, 2014 yılında ABD’den 37,2 milyon dolar değerinde makine ithal ederken bu rakam, 2015 yılında yüzde 25 artarak 46,5 milyon dolar olarak gerçekleşiyor. İzlanda’nın 2015 yılında, ilk 10 ülke arasında bir önceki yıla göre makine ithalatını en fazla artırdığı ülke ise İsveç. 2014 yılında bu ülkeden 19,4 milyon dolar değerinde makine ithal edilirken, 2015 yılında bu rakam yüzde 32 artışla 25,7 milyon dolar seviyesinde kaydediliyor. Türkiye, 2014 yılında İzlanda’ya 1,8 milyon dolar değerinde makine ihraç ederken, bu rakam 2015 yılında yüzde 22 artarak 2,2 milyon dolara yükseliyor. Böylece Türkiye, İzlanda’nın en fazla makine ithal ettiği ülkeler listesinde 24. sırada yer alıyor. İzlanda 2015 yılında en fazla otomatik bilgi işlem makineleri, üniteleri kaleminde ürün ithal ediyor. 2014 yılında söz konusu ürün grubunda 105,8 milyon dolarlık ithalat gerçekleştirilirken bu rakam, 2015 yılında yüzde 8 azalarak 97,8 milyon dolar olarak kayda geçiyor. Listenin ikinci sırasında dozerler, greyder, skreyper, ekskavatör, küreyici, yükleyici vb. bulunuyor. İzlanda, 2015 yılında söz konusu kalemde 23,4 milyon dolar değerinde makine ithal derken, 2014 yılında bu rakam 13,1 milyon dolar seviyesinde gerçekleşiyor. İzlanda’nın söz konusu ürün grubundaki ithalatı 2015 yılında yüzde 80 artıyor. İzlanda’nın en fazla ithalat gerçekleştirdiği üçüncü kalem turbojetler, turbo-propeller, diğer gaz türbinleri oluyor.

2014 yılında söz konusu ürün grubunda 15,9 milyon dolarlık ithalat gerçekleştirilirken bu rakam, 2015 yılında yüzde 27 artarak 20,2 milyon dolara yükseliyor. İzlanda’nın 2015 yılında makine ithalatında en fazla artış yüzde 116 ile gemi vinçleri, maçunalar, halatlı vinçler, döner köprüler kaleminde gerçekleşiyor. 2014 yılında söz konusu kalemde 8,6 milyon dolarlık ithalat gerçekleştirilirken 2015 yılında bu rakam 18,6 milyon dolara ulaşıyor.

TÜRKİYE’NİN MAKİNE İHRACATI ARTIYOR

Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) verilerine göre Türkiye’nin 84. fasılda İzlanda’ya gerçekleştirdiği makine ihracatı, 2014 yılında 396 bin dolarken, bu rakam 2015 yılında yüzde 56 artarak 618 bin dolara yükseliyor. Türkiye’nin İzlanda’ya yönelik makine ihracatının ilk sırasında metalleri dövme, çekiçleme, kalıpta bekletme, kesme, taslak çıkartma, şatafatlama, karbürleri işlemeye mahsus makineler yer alıyor. Söz konusu kalemde İzlanda’ya 2014 yılında 95 bin dolar değerinde ürün ihraç edilirken, bu rakam 2015 yılında 199 bin dolar seviyesinde kaydediliyor. Söz konusu mal grubunda 2015 yılında ihracat yüzde 108 artıyor.

Listenin ikinci sırasında bulunan maddelerin aşındırılarak, lazerle, foton, ultrasonik, diğer ışınlarla vb. yöntemlerle işlenmesine mahsus makineler ürün grubunda 2015 yılında gerçekleştirilen ihracatın değeri 120 bin dolarda kalıyor. Türkiye’nin İzlanda’ya makine ihracatında ilk 10 ürün grubu listesinin üçüncü sırasında ise buzdolapları, dondurucular, soğutucular, ısı pompaları bulunuyor. 2014 yılında söz konusu kalemde 162 bin dolarlık ihracat gerçekleştirilirken, 2015 yılında bu rakam yüzde 44 azalarak 91 bin dolar olarak kayda geçiyor. TÜİK verilerine göre 84. fasıl itibarıyla Türkiye, İzlanda’dan 2014 yılında 3,1 milyon dolar makine ithal ederken, 2015 yılında bu rakam yüzde 40 azalarak 1,9 milyon dolar oluyor.