Bugün itibarıyla makine sektörü ciddi bir konsolidasyon geçirmek zorunda. Almanya’da 6 bin, Türkiye’de 11 bin makine üreticisi var. Ana problemlerimizden bir tanesi başlı başına bu durumdur. 11 bin firmada 177 bin kişi çalışıyor. Yani firma başına ortalama 17 kişi düşüyor.

Bugün itibarıyla makine sektörü ciddi bir konsolidasyon geçirmek zorunda. Almanya’da 6 bin, Türkiye’de 11 bin makine üreticisi var. Ana problemlerimizden bir tanesi başlı başına bu durumdur. 11 bin firmada 177 bin kişi çalışıyor. Yani firma başına ortalama 17 kişi düşüyor. Çok özel ve spesifik bir şey üretmiyorsanız 17 kişiyle yaptığınız imalatın bir faydası olmaz. Söz konusu 11 bin firmanın 6 bin tanesi dokuz kişiye kadar personel çalıştırıyor. Bu 11 bin firmanın toplam ihracatı 13,5 milyar dolar civarındayken Almanya’da 6 bin tane makine üreticisi var ve 250-300 milyar dolar civarında üretim gerçekleştiriyorlar. Dolayısıyla herhangi bir alanda Almanya’da dört firma üretim yaparken ülkemizde sayı 54’e ulaşıyor. Bunların zaten çoğu varlıklarını kayıt dışı olarak sürdürüyor ve var olan ortamı bozuyor. Dolayısıyla bu alandan büyük faydalar bekleyemezsiniz.

Sistemin, gelinen noktada kendini yeniden düzenlemesi gerekiyor. Geçmişte gelişmiş ülkelerin hepsi bizlerin şimdi yaşadığı aşamalardan geçmiş ve işlerin yolunda gitmediği noktada müdahale etmiş. Artık o ülkelerde kurallar herkes için geçerli hale getirilerek büyük bir konsolidasyona gidilmiş ve elenen elenmiş.

Kalite her zaman önceliğimiz olmak zorunda. Bu noktada kayıt dışılığın önlenmesi, piyasa denetiminin ve gözetiminin hakkıyla yerine getirilmesi de büyük önem taşıyor. Üretim araçlarını üretmenin her zaman stratejik bir yaklaşım olduğunu aklımızda tutmalıyız. Teknoloji o kadar hızlı gelişiyor ki, herhangi bir makinenin 50 yıl ömrü de olsa, teknolojik ömrü sadece 3 ila 5 yıl. Rekabet edebilmek için her 3 ila 5 yılda bir yeni makine almak zorundasınız. Üretmiyorsanız, dışarıdan almanız gerekiyor. Sanayi 1.0, 2.0 ve 3.0’ı ne yazık ki kaçırdık. Bugün, Sanayi 4.0’ı konuşurken kendimizi masaya yatırmaz ve ciddi bir kültürel dönüşümü hedeflemezsek bunu da kaçıracağız.