Meslek seçiminde henüz çocukluktan itibaren “Erkek mühendis, kadın öğretmen olur!” biçimde bir toplumsal yönlendirme yapıldığını söyleyen Barmak Barutçuoğlu Genel Müdürü Derya Barutçuoğlu Çilek...

Meslek seçiminde henüz çocukluktan itibaren “Erkek mühendis, kadın öğretmen olur!” biçimde bir toplumsal yönlendirme yapıldığını söyleyen Barmak Barutçuoğlu Genel Müdürü Derya Barutçuoğlu Çilek, “Buna rağmen kadınlar bana göre sadece tercih edilmediklerinden değil kendileri de istemediği için imalat alanında görev almıyor. Bu konuda bir öğrenilmişlik ve ön kabul söz konusu. İstisnalar dışında kadın pilot da, TIR şoförü de olmaz. Çünkü bu araçlarla hep erkekler haşır neşirdir. Oyuncaklar bile kız ve erkek oyuncakları için ayrı ayrıdır. Makine sektöründe de aynı toplumsal durum hayat buluyor” diyerek bu tablonun da çok fazla değişeceğini zannetmediğini sözlerine ekliyor. Üretim teknolojilerinin değişmesi, emek yoğundan teknoloji yoğun üretime geçilmesiyle birlikte kadınların imalatın içinde kendilerini daha çok konumlandıracağını da belirten Çilek’le keyifli bir röportaj gerçekleştirdik.

Derya Barutçuoğlu Çilek kimdir? Sizi daha yakından tanıyabilir miyiz?

Giresun Şebinkarahisarlı bir ailenin çocuğu olarak 1979 yılında Bursa’da doğdum. Bursa Anadolu Lisesi’nden 1997 yılında mezun olduktan sonra ODTÜ Metalürji ve Malzeme Mühendisliği Bölümü’nü tamamladım. Evli ve Ada Defne isimli bir kız çocuğu annesiyim.

İş hayatına adım atmanız nasıl oldu? Bugün itibarıyla firmada hangi görevi üstleniyorsunuz?

Üniversiteden 2001 yılında, yani Türkiye’de ekonomik krizin yaşandığı dönemde mezun oldum. Amerika’da master planları yaparken kendimi bir anda işin içinde, aile şirketimizde çalışırken buldum. Sonrasında da işten kopamadım. Satınalma, dış ticaret bölümlerinde başladığım iş hayatım; satış-pazarlama ve daha sonra da ticaretten sorumlu genel müdür yardımcısı olarak devam etti. İş geliştirme ve satış-pazarlama departmanlarını yönetmeye başladım. Halihazırda Barmak Barutçuoğlu Genel Müdürü olarak çalışmalarımı sürdürüyorum.

Ortalama bir iş gününüz nasıl geçiyor?

Yaklaşık iki senedir firmamızın genel müdürlük görevini yürütüyorum. Güne pozitif başlamayı çok önemsiyorum. İşe gelir gelmez kahvemi yudumlarken günün planını gözden geçiririm. Kısaca günün haberlerine göz gezdiririm. Kurlar ve finans piyasasının son durumlarını incelerim. Günlük iş takip listesini yazarım. Yönetim programı üzerinden sisteme girilen satışlar, satınalmalar ve ödemeleri incelerim. Sonrasında sırasıyla pazarlama, servis, üretim, proje ve finansmanla ilgili notlarımı arkadaşlara iletirim. Onların bir gün önceki gün aktivitelerinden açık kalan ve yeni konularını kısa toplantılarla kendilerinden dinlerim. Bunların yanında telefon ve elektronik postalara cevap vermek de gün içinde zamanımı alan aktiviteler arasında. Müşteriler, tedarikçiler ve diğer ziyaretçilerimle görüşmeler de yine günlük iş rutinleri içerisinde bulunuyor.

Yoğun bir iş temposuna sahip olan makine sektöründeki başarınızı neye borçlusunuz?

Sabırlı olmak, çok çalışmak, işini severek doğru yapmak, ilkelerinizden ve imal ettiğiniz ürünün kalitesinden taviz vermeden arkasında durmak başarıyı getiren etkenler arasında diye düşünüyorum. Makine sektöründe müşteriyle ilişkiniz satıştan sonra başlıyor. Eğer müşterinizi kullandığı makineden memnun edebiliyor ve sorunlarını çözebiliyorsanız başarı da zaten kendiliğinden geliyor.

Erkek egemen bir sektörde kadın yönetici olmanın zorluklarını yaşıyor musunuz?

Açıkçası bu konuda şanslı olduğumu söyleyebilirim. İşinizi biliyorsanız ve doğru davranabiliyorsanız cinsiyet farkı olmaksızın tüm çalışanlarınız size saygı duyuyor. Kaldı ki erkeklerin alışılmışın dışında bir yönetici portresiyle karşılaştıkları için daha çok saygı duyduklarını gözlemliyorum. Dolayısıyla çoğu zaman erkek yöneticilere göre avantajlı olduğumu bile düşünüyorum. Detaycılığımız ile empati ve çok yönlü düşünebilme yeteneğimiz biz kadın yöneticilerin işini daha da kolaylaştırıyor.

İş hayatında kadın yönetici olmaktan kaynaklanan problemler yaşadınız mı?

Çok büyük bir problem yaşamadım. Ya da artık bununla nasıl baş etmem gerektiğini biliyorum da diyebilirim. Kapalı toplumlarda kadınlarla muhatap olmak istemeyen erkekler olabiliyor. Onlara bu durumun farkında olarak yaklaşıyorum. İnançlarına saygı duyuyorum. Görüşmelerimi, kendilerini yanlarında daha rahat hissedip ifade edecekleri erkek çalışanlarımla birlikte sürdürüyorum. Kadın olduğum için benimle makine alımında fiyat pazarlığı yapamayan müşterimiz de vardı, yüzüme bakmadan konuşan da. Bunun yanında, “Bir kadın bu işten anlar mı?” diye ön yargılı davranıp ciddiye almayan ama sonrasında bunu itiraf edip saygı duyduğunu söyleyen ya da “Yetkili kadın olamaz, kesin erkektir!” düşüncesiyle “Derya Bey’le görüşmek istiyorum!” diye ısrar edenlerle de karşılaştım. İş hayatında kadın olmanın dezavantajları olsa bile tüm bunların kendinizi doğru ifade ettiğiniz takdirde avantaja dönüşebileceğini düşünüyorum.

Barmak Barutçuoğlu’nda sizin gibi iyi bir konuma gelmiş başka kadın çalışanlar/ yöneticiler var mı?

Firmamızın tarihi boyunca daima kadın yöneticilerimiz oldu. Bizim bakış açımıza göre, işini doğru yapan, iyi organize olup işleri de iyi organize edebilen çalışanlar kadın ya da erkek ayrımı olmaksızın yöneticilik yapabilir. Bu noktada kadınların süreç, erkeklerinse sonuç odaklı hareket ettiklerini düşünüyorum. Bazı pozisyonlarda özellikle kadın çalışanların görev almasını tercih ediyorum. Muhasebe, finans gibi kadınların zaten yoğun olduğu bölümler dışında otomasyon, proje ve tasarımda da kadın çalışanlarımız var. Açıkçası üretimde de olmasını isterdim ama maalesef kadın mühendisler üretim yerine daha çok masabaşı işi tercih ediyor. Bu durum bizim değil, kadın adayların tercihi. Kadın çalışanlarla ilgili başka bir gözlemim de evliliğin bir dönüm noktası olduğu. Evlendiği, eşi seyahat etmesine izin vermediği, çocuklara bakmak zorunda olduğu ya da şehir-ülke değiştirdiği için evlilikleri sonlananlar ve sonrasında iş hayatını da bırakanların sayısı az değil.

İş ile ilgili gerçekleştirdiğiniz yurt dışı seyahatlerinizde, makine sektöründe yönetici pozisyonda görev yapan bir kadın yönetici olarak nasıl tepkiler alıyorsunuz?

Dünyanın pek çok ülkesine ihracat yapıyoruz. Gerek ben gerekse kadın çalışanlarımız fuar, müşteri ziyaretleri, devreye almalar için seyahat ediyoruz. Tabii seyahatlerimiz sadece ileri demokrasi ülkelerine olmuyor. Erkeklerden farklı olarak bu seyahatlerdeki zorluk; kıyafetinizi, saçınızı, o ülkenin kabul standartlarına uydurmak. Erkekler böyle bir zorunlulukla karşılaşmıyor. Avrupa dışı seyahatlerde güvenlik faktörü daha çok ön plana çıktığı için temkinli davranmak gerekebiliyor. Söz konusu iş seyahatlerinde genelde olumlu tepkiler alıyorum. Muhataplarımız daha özenli ve saygılı davranıyor. Biz dünyanın pek çok yerinde el değmeden üretim yapabilen hatlar kuruyoruz. Bir kadının bu işleri yönetiyor olması müşterilerimizi şaşırtıyor. Finlandiya’dan bir müşterimin bile “Bizde kadınlara yöneticilik pozisyonu çok verilmez, genelde ofis işlerinde ve alt kademelerde çalışırlar” dediğine şahit oldum.

Erkek egemen bir yapıya sahip makine imalat sektöründe, diğer sektörlere kıyasla sizce neden daha az sayıda kadın çalışan görev yapıyor?

Maalesef çocukluktan itibaren toplum tarafından “Erkek mühendis, kadın öğretmen olur!” biçimde size empoze edilen meslekler var. Kadınlar bana göre sadece sektörde tercih edilmediklerinden değil kendileri de tercih etmediği için imalat alanında görev almıyor. Bu konuda bir öğrenilmişlik ve ön kabul söz konusu. İstisnalar dışında kadın pilot da, tır şoförü de olmaz. Çünkü bu araçlarla hep erkekler haşır neşirdir. Oyuncaklar bile kız ve erkek oyuncakları için ayrı ayrıdır. Makine sektöründe de aynı toplumsal durum hayat buluyor. Bu tablonun da çok fazla değişeceğini zannetmiyorum. Dolayısıyla makine imalat sektörü de muhasebe, satış, insan kaynakları gibi departmanlar dışında hep erkek ağırlıklı olacaktır. Sadece üretim teknolojilerinin değişmesi, emek yoğundan teknoloji yoğun üretime geçilmesiyle birlikte kadınlar imalatın içinde kendilerini daha çok konumlandıracak ve tablo pek fazla değişmese de pozitif bir artış olacaktır diye değerlendiriyorum.

Makine imalat sektöründe daha fazla kadın çalışan ve yönetici görmek için neler yapılabilir?

Üniversitede bölüm tercihlerindeki öğrenci ağırlıklarına bakarsanız belli mühendislik dallarında kız öğrenci; makine sektörüne insan kaynağı sağlayan makine, malzeme, mekatronik gibi bölümlerde ise erkek öğrenci ağırlığı olduğunu görürsünüz. Mezunların işgücünü yansıttığı düşünülürse makine sektörünün erkek çalışan ağırlıklı olması normal. Ben, yalnızca makine sektörü özelinde değil, iş hayatının genelinde kadın çalışan sayısının artması gerektiğini düşünüyorum. Sevdiği işi yapanlar ve o iş için zaman harcayanlar başarılı olabiliyor. Eğitim sistemimiz çerçevesinde kızların makineye olan ilgisi ve bilgisi artırılabilir. Teknolojiyle birlikte artık makine sektörü de dönüşüyor. Artık makinelerde teknoloji, otomasyon ve elektronik daha çok kullanılıyor. İşi yapmak için fiziksel güce değil, akla ihtiyacınız var ve aklın da cinsiyeti yok. Eğer toplumsal ön yargı ve ön kabullerden kurtulabilirsek makine sektöründe daha çok kadın çalışan/yönetici görebiliriz. Bunun yanında firmaların kadın çalışan tercih etmesi konusunda teşvik edilmesi, bunu yaparken de sosyal ihtiyaçlarının da göz önüne alınmasının önemli olduğunu düşünüyorum.

Sektörünüzle alakalı olarak dünyada durum nasıl? Türkiye’de makine sektöründe daha mı az kadın çalışan/yönetici bulunuyor?

Dünyanın farklı ülkelerinde, farklı firmalarla işbirliklerimiz bulunuyor. Maalesef Avrupa’da bile makine sektöründe çok fazla kadın yönetici göremiyoruz. Aile şirketlerinde de yönetim genelde kızlara değil, erkeklere, profesyonel yöneticilere ya da damatlara aktarılmış durumda. Bunun sebebi de makine sektörünün gerçekten erkek egemen bir yapıda olması. Yani makine sektörü maalesef kadınların çok ilgi duyduğu bir alan değil. Bizim hizmet ettiğimiz ekmekçilik ve unlu mamul sektöründe ise durum daha farklı. Karşımıza pek çok kadın iş sahibi ve yönetici çıkıyor. Bu durum Türkiye’de de aynı.

Diğer kadın çalışanlara ve yöneticilere ne gibi tavsiyelerde bulunmak istersiniz?

Kadın-erkek olarak ayrım yapmanın çok doğru olduğunu düşünmüyorum. Sonuçta iş hayatında ve hayatta başarılı olmanın yolları erkek veya kadına göre değişmiyor. Kadınların dezavantajı işle birlikte evi de koordine etmek durumunda olmaları. Bu da kadınların daha organize ve planlı olmalarını sağlıyor. İşle meşgulken bir yandan da akşam ne yemek yapılacak, çocuğunuz ne giyecek, ne alınacak gibi şeyleri de düşünmeniz ve koordine etmeniz gerekiyor. Kadınlar için eş seçimi çok önemli. Onları destekleyen ve anlayışlı bir eş, iş hayatı ve başarı için önemli. Bunun yanında sabırlı olmak, çalışmak ve üretmek de aynı oranda öneme sahip. Gelecek nesillerin kendi ayakları üstünde durabilen, kendine yetebilen, işini iyi yapan ve topluma değer katabilen bireyler olması için annelerinin rol model olması, üretmesi ve çalışması çok önemli. Hayat dengelerini iyi kurmak, sevdiklerine ve kendilerine vakit ayırmak, sağlıklı yaşamaya gayret etmek de olmazsa olmazlar arasında.