TÜRKİYE’NİN MAKİNECİLERİ, SEKTÖREL RAPORLAR SERİSİNDE BU KEZ, MAKİNE SEKTÖRÜNÜN FİNANSAL PERFORMANS GÖSTERGELERİNE ODAKLANIYOR VE DÖRT ANA KATEGORİ İLE 13 ALT BAŞLIKTA, DEVASA BİR VERİ HAVUZUNDAN FAYDALANARAK, SEKTÖRÜN DİĞER İMALAT SEKTÖRLERİ KARŞISINDAKİ KONUMUNU ÖLÇÜYOR.

Türkiye’nin Makinecileri, sektörün yurt içi ve yurt dışındaki tanınırlığı ve katma değerini artıracak faaliyetlerini aralıksız sürdürürken, sektörün büyüme politikalarına ışık tutacak rapor ve çalışmalarla sektör temsilcilerine yol göstericilik görevine de devam ediyor. Bugüne kadar makine sektörü özelinde onlarca rapor ve yayına imza atan Türkiye’nin Makinecileri, makine sektörünün bağlantılı sektörlerle ilişkilerinden dış pazar analizine, ihracat potansiyeli araştırmasından makine imalat sektörünün Türkiye ve dünya değerlendirmesine değin derinlikli çalışmalar ortaya koymuştu.Bu kapsamda, geçtiğimiz yılın son çalışmalarından biri olarak kamuoyuna sunulan “Makine Sektörü Karşılaştırmalı Performans Analizleri Raporu” başlıklı çalışma, Makine sektörüne özgü Girişimci Bilgi Sistemindeki 16 bine yakın makine üreticisi ile sektör bilançolarına ulaşabilen 14 bin makine üreticisinin verilerinin yanı sıra Merkez Bankası’nın yayımladığı sektör bilançoları, 1,4 milyonun üzerinde firmanın Gelir İdaresi Başkanlığı’ndan temin edilen bilanço ve gelir tablosu beyannameleri, Türkiye İstatistik Kurumu’ndan alınan faaliyet bilgileri ile Türkiye Bankalar Birliği Risk Merkezi’nden elde edilen kredi bilgilerinin sektör ve ölçek bazında yıllar itibarıyla toplulaştırılmasıyla oluşturulan devasa bir veri havuzunun ışığında; makine sektörü ile diğer imalat sektörlerinin performans göstergelerine odaklanıyor.Ankara Üniversitesi, Siyasal Bilgiler Fakültesi, Politika ve Ekonomi Bölümü Başkanı Prof. Dr. Türkmen Göksel tarafından hazırlanan rapordaki verilerin, finansal kuruluşlar ve düzenleyici kurumlar tarafından dikkatle inceleneceğine inanıyoruz.

RAPOR,MAKİNE ÜRETİCİLERİNİN BİLANÇO KALİTELERİNE ODAKLANIYOR

Raporun sunuş metninde öncelikle makine sektörünün ciro görünümüne değinen Makine İhracatçıları Birliği Yönetim Kurulu Başkanı Kutlu Karavelioğlu, Türkiye’de makine sanayisinin toplam cirosunun genel imalat sanayi toplam cirosu içindeki payının 2022’de yüzde 7,2 seviyesinde bulunduğunu ve 785,7 milyar TL büyüklüğüne ulaşan makine sanayisi toplam cirosunun 546,9 milyar TL’lik bölümünün 28 NACE sanayi kodu kapsamındaki makine ve teçhizat sanayisinden oluştuğunun altını çiziyor. Makine sanayisindeki istihdamın 481 bin kişi, üretim değerinin 730 milyar TL, katma değerin ise 195 milyar TL olarak hesaplandığını söyleyen Karavelioğlu, 28 NACE sanayi kodu kapsamındaki istihdamın ise 308 bin kişi, üretim değerinin 513,2 milyar TL ve katma değerin ise 138 milyar TL olduğunu ifade ediyor ve bu veriler ışığında, devasa büyüklükteki Türk makine sektörünün her yıl ihracat rekorlarına imza atmasının da tesadüf olamayacağını dile getiriyor. Bununla birlikte, bu verilerin büyüklüğünün tek başına kavranamayacağını ve genel ortalamadaki yerini görmek için kendi içindeki farklı analiz gruplarındaki karşılıklarının da ölçülmesi gerekliliğine işaret eden Karavelioğlu, karşılaştırma yoluyla sağlıklı bir baz oluşturmanın, performans analizini göreceli yorumlardan arındırarak nesnelleştirdiğine de dikkat çekiyor.“Makine Sektörü Karşılaştırmalı Performans Analizleri Raporu” ise işte bu yaklaşımla, devasa bir veri seti ile istatistikleri temel alan karşılaştırmalı bir metodolojiyle hazırlanmış. Makine sektörünün performans göstergelerini diğer imalat sanayisi sektörlerinin bilanço ve gelir tabloları ile kıyaslayan rapor, “hesaplanan likidite oranları, finansal yapı oranları, devir hızları ve kârlılık” olmak üzere dört ana kategori ve bu kategorilerin altındaki 13 farklı rasyoyu esas alan bir metodoloji kullanıyor. Aktif veya alacak devir hızından likidite ve nakit oranına kadar birçok kırılım içeren bu rasyolardaki göstergelerin ayrıntılarını, burayı tıklayarak raporun tam dokümanından inceleyebilirsiniz.

“MAKİNECİLER ÜRETİM GÜCÜNÜ, SERMAYE GÜCÜNÜN ÖTESİNE TAŞIYOR”

Rapora göre; makine sanayisinin aktif devir hızı, alacak devir hızı, aktif toplamı içinde banka kredilerinin payı, birikimli kârlılık oranı, net satışa göre brüt satış kârı, cari oranı, net satışlara göre faiz gideri ve pasif toplamı içinde hem kısa hem de uzun vadeli yabancı kaynak oranı genel ortalamaya göre daha düşük olarak tespit edilirken, makine sanayisinin varlıklarını diğer sektörlere göre daha yavaş şekilde nakde dönüştürebildiğinin, alacaklarını ise daha geç tahsil edebildiğinin ve daha az kredi kullanarak yatırdığı sermayeye göre daha az kâr elde ederek, kısa vadeli borçlarını ödeyebilme yeteneği daha zayıf olmasına rağmen net satışlarına dah aaz faiz gideri yansıttığının altı çiziliyor.Kutlu Karavelioğlu, bu sonuçları, “Sektöre yabancı olmayan herkes için tahmin edilebilir olduğunu düşündüğüm bu veriler makineciliğin sadece yüksek üretim gücü ve kalite geliştirmekle ilgili olmadığını, finansal olarak da dikkat ve incelikle yürütülen özel bir ticaret alanı olduğunu gösteriyor. Büyük oranda KOBİ’lerden oluşan bu sanayi kolunun kamuoyunun gözündeki itibarı da firmalarımızın üretim gücünü sermaye gücünün ötesine taşıyan bu özelliklerinden kaynaklanıyor. Çünkü herkesin daha az efor sarf ederek, mümkünse spekülatif araçlarla daha hızlı şekilde kâr etmeyi amaçladığı bir dönemde, makinecilerin sabır ve azmi iyi örnek teşkil ediyor.” sözleriyle değerlendiriyor.

MAKİNE SEKTÖRÜNÜN FİNANSAL KARNESİÜÇ AŞAMADAORTAYA KOYULUYOR

Raporu hazırlayan Prof. Dr. Türkmen Göksel ise çalışmanın birinci bölümünde makine sektörünü diğer imalat sanayi sektörleri ile rasyolar bazında karşılaştırırken, ikinci bölümde de makine sektörünü kendi alt segmentleri arasında rasyolar bazında değerlendirdiklerini, üçüncü bölümde de alt segmentleri büyüme açısından karşılaştırıp yorumladıklarını söylüyor. Bu kapsamda, çalışmanın ilk bölümünde dört kategorideki 13 farklı rasyo esas alınarak makine imalat sektörü göreli olarak diğer imalat sanayi sektörleriyle karşılaştırılırken, ikinci bölümde ise beş farklı makine alt sektörü (281-Genel amaçlı makinelerin imalatı, 282-Genel amaçlı diğer makinelerin imalatı, 283-Tarım ve ormancılık makinelerinin imalatı, 284-Metal işleme makineleri ve takım tezgâhları imalatı ile 289-Diğer özel amaçlı makinelerin imalatı) kendi içinde 13 farklı rasyo bazında analiz ediliyor; imalat sanayisi sektörlerinin kendi aralarında ve makine sektörünün kendi içindeki karşılaştırılmalarında da kümeleme yöntemleri kullanılarak bu kümeler yüksek, orta ve düşük seviye olarak gruplandırılıyor.

MAKİNE SEKTÖRÜ AKTİF VE ALACAK DEVİR HIZINDA GENEL ORTALAMANIN ALTINDA

Raporun ilk bölümünde incelenen kategorilerden ilki, finansal yönetim açısından “aktif devir hızı” olarak karşımıza çıkıyor. Bu terim, şirketin varlıklarının (aktiflerinin) ne sıklıkla döndürüldüğünü veya bir dönem içinde ne kadar hızlı bir şekilde nakde çevrildiğini ifade ediyor. Bu oran, şirketin varlık yönetimi etkinliği ve işletme sermayesi verimliliği hakkında bilgi sağlarken, aktif devir hızı, şirketin varlıklarının satışlarını ne sıklıkla gerçekleştirdiğini de gösteriyor. Yani bir şirketin ne kadar hızlı bir şekilde stoklarını, alacaklarını ve diğer varlıklarını nakde dönüştürebildiğini, aktif devir hızı ile ölçebiliyoruz.Aktif devir hızı, şirketin likiditesini ve işletme sermayesi yönetimini etkileyen önemli bir göstergeyken, yüksek bir aktif devir hızı, varlıkların hızlı bir şekilde nakde dönüştürüldüğünü ve şirketin sermaye döngüsünü hızlandırdığını ifade eder. Düşük stok devir hızı veya yavaş alacak tahsilatı, likidite sorunlarına ve sermaye bağımlılığına neden olabilir.Bu kapsamda makine sektörünün diğer imalat sektörlerine göre aktif devir hızında genel ortalamanın altında kaldığını söyleyen rapor, makine sektör firmalarını ölçeklere göre ayrıştıran ek bir değerlendirmede ise aktif devir hızı performansı en yüksek firmaların orta ölçekliler olduğunu bize söylüyor.Rapordaki karşılaştırma kategorilerinden bir diğer ise “alacak devir hızı” olarak ele alınıyor. Bir şirketin belirli bir dönem içinde alacaklarının ne sıklıkla tahsil edildiğini ve alacakların dönüşüm hızını ölçen bir finansal oran olan alacak devir hızında, ölçülen oran, bir şirketin müşterilerinden tahsilat yapma kabiliyetini ve likidite yönetimini değerlendirmek için kullanılıyor. Likidite yönetimi, risk yönetimi, verimlilik değerlendirmesi ve finansal yönetim açısından alacak devir hızı, şirketin nakit akışı ve likidite yönetimini anlamak için önemli bir gösterge olarak değerlendirilirken, rapordaki sonuçlara göre makine sektörü, diğer imalat sektörlerine göre alacak devir hızında genel ortalamanın altında kalıyor; makine sektörünün ölçek sınıflandırmasında da alacak devir hızı performansı en yüksek firmaların orta büyüklükte karşımıza çıktığını ortaya koyuyor.

KÜÇÜK ÖLÇEKLİ ŞİRKETLER DAHA AZ BORÇLANIYOR

Raporda incelenen kategorilerden bir başkası ise “banka kredilerinin aktiflerin toplamına oranı” olarak dikkat çekiyor. Bu oran, şirketin bankalardan ne kadar borçlandığını ve finansal yapıdaki kredi kullanımının yoğunluğunu gösterirken, şirketin borç kullanma stratejisini ve risk alma düzeyini de yansıtıyor. Yüksek bir oran, şirketin banka kredilerine bağımlı olduğuna ve finansman ihtiyaçlarını büyük ölçüde krediyle karşıladığına işaret ederken, düşük oran ise şirketin finansmanını kendi öz kaynaklarından sağladığını ve daha az borçlandığını gösteriyor. Dolayısıyla banka kredilerinin aktiflerin toplamına oranı düşük olan şirketlerin finansal yapılarının daha sağlam olduğu da söylenebilir. Özetle banka kredilerinin aktiflerin toplamına oranı, şirketin finansal yapısını analiz etmek ve kredi riskini değerlendirmek için çok önemlidir. Yatırımcılar, bu oranı kullanarak şirketin borç yönetimi yeteneğini, likidite riskini ve finansal sürdürülebilirliği değerlendirebilirler. Ayrıca, bankalar ve kredi veren kuruluşlar da şirketin kredi riskini belirlemek için bu oranı kullanabilirler. Düşük banka kredileri/aktif toplam oranı, şirketin kredi alma kabiliyetini ve güvenilirliğini artırabilir.Rapordaki değerlendirmede, makine sektörünün bu kategoride genel imalat sanayileri içerisinde orta seviyede yer aldığı görülürken, sektörün kendi içerisindeki ölçek sınıflandırmasında da küçük ölçekli makine üreticilerinin daha düşük orana sahip olmaları dikkat çekiyor.

KÂRLILIK ORANINDA DA GENEL ORTALAMANIN ALTINDA

Birikimli (kümülatif) kârlılık oranı, bir şirketin belirli bir süre içinde elde ettiği toplam kârın, o süre boyunca yatırılan sermayeye oranını gösteren bir finansal orandır. Bu oran, bir şirketin uzun vadede ne kadar kârlı olduğunu belirlemek için kullanılır. Şirketin birikimli kârlılık oranının yüksek olması, yatırımcılar ve hissedarlar için olumlu bir işaret olarak kabul edilir. Rapordaki değerlendirme kategorilerinden bir diğeri olan kârlılık oranında makine sektörü, 3,95 değeriyle, 4,49 olan genel ortalamanın altında kalıyor. Kümeleme analizi sonucunda birikimli (kümülatif) kârlılık oranına göre makine imalatı sektörü düşük seviyeye ait kümede yer alırken, makine sektörüne en yakın oran 3,55 ile tekstil ve 3,65 ile kâğıt ve kâğıt ürünlerin imalatı sektörleri olarak öne çıkıyor. Makine sektörünün alt segmentlerindeki ölçek sınıflandırmasında da kümülatif kârlılık oranı en yüksek firmalar büyük ölçekli firmalar olarak karşımıza çıkıyor.Benzer şekilde, raporda değerlendirilen önemli ana kategorilerden sonuncusu ise “likidite” olarak gösterilebilir. Likidite (Asit Test) oranı, bir şirketin likidite durumunu değerlendirmek için kullanılan finansal bir orandır. Bu oran, şirketin likit varlıklarının (nakit, banka hesapları, kısa vadeli menkul kıymetler) kısa vadeli borçlarına oranını ifade eder ve likit varlıkların kısa vadeli borçları karşılama yeteneğini gösterir. Buradaki yüksek oran şirketin kısa vadeli borçlarını karşılamak için yeterli miktarda likit varlığa sahip olduğunu bize söylerken, bu durum, şirketin ödeme gücünü artırır ve likidite riskini azaltır. Tersi durumda düşük oran ise likidite sorunlarına işaret eder ve şirketin kısa vadeli borçlarını ödeyemez hale gelmesine ve finansal sıkıntılarla karşılaşmasına neden olabilir. Bu nedenle şirketler likidite durumunu dikkatlice izlerler ve likidite (Asit Test) oranını yeterli seviyelerde tutmaya çalışırlar.Rapordaki karşılaştırmaya göre makine sektörü likidite oranında 118,55 değeriyle, 113,18 olan genel imalat ortalamasının üstünde kalırken, sektörün ölçek sınıflandırmasında da büyük ölçekli firmaların daha yüksek likidite oranına sahip oldukları görülüyor.

MAKİNE SEKTÖRÜ13 RASYONUN DOKUZUNDA ORTALAMANIN ALTINDA KALIYOR

13 farklı finansal rasyo özelinde yapılan analizlerde makine sektörünün dokuz rasyoda imalat sanayisinin diğer sektörlerinin ortalamasının altında kaldığını, sadece dört rasyoda (faaliyet kârı/net satışlar, dönen varlıklar/aktif toplamı, nakit oranı ve likidite oranı) imalat sanayisi ortalamasının üzerinde yer aldığını görüyoruz. Sektörün, özellikle faiz giderinin ortalamadan yüksek olması ve uzun vadeli yabancı kaynak oranının düşük kalması ise raporun en dikkat çekici verileri olarak karşımıza çıkıyor.Ölçek bazında incelendiğinde de aktif ve alacak devir hızlarında orta büyüklükteki makine imalatçılarının sektör geneline göre daha iyi bir performans ortaya koyduklarını görüyoruz.Buna göre orta büyüklükteki makine üreticileri çok daha hızlı bir şekilde alacaklarını nakde çevirebiliyor ya da elindeki ürünleri hızlı bir şekilde satabiliyorlar. Brüt satış kârlılığında mikro işletmeler ön plana çıkarken, faaliyet kârlılığında ise büyük ve orta üreticilerin performansının daha iyi olduğu söylenebilir. Uzun vadeli birikimli kârlılıkta da büyük makine üreticileri diğer ölçeklerin önünde yer alıyor. Aktif büyüklüğüne göre kullandığı banka kredisi oranı büyük işletmelerde daha yüksek görünür ve buna paralel olarak büyük makine üreticilerinin taşıdığı faiz yükü diğer segmentlerin üstünde kalırken, küçük ve mikro işletmelerin kısa vadeli yabancı kaynak yoğun bir iş modeli benimsediklerini de rapordaki verilerden öğrenebiliyoruz. Büyük makine üreticilerinde uzun vadeli yabancı kaynak oranı ise görece düşük kalmış durumda.