ASANSÖR VE YÜRÜYEN MERDİVEN SANAYİCİLERİ DERNEĞİ (AYSAD) YÖNETİM KURULU BAŞKANI OĞUZHAN BULGURLUOĞLU, TÜRK ASANSÖR SEKTÖRÜNÜN CARİ FAZLA VEREN NADİR SEKTÖRLERDEN OLDUĞUNU SÖYLERKEN, İNSAN KAYNAĞI VE AR-GE’DE ATILMASI GEREKEN ADIMLAR OLDUĞUNU DA VURGULUYOR: “TÜRK ASANSÖR SEKTÖRÜNÜN EN ÖNEMLİ VE EN TEMEL SORUNLARINDAN BİRİ; SEKTÖRDE AR-GE ALTYAPISININ GÜÇLENDİRİLMESİNE YÖNELİK ÇALIŞMALARIN AZLIĞI VEYA TAMAMEN YETERSİZLİĞİDİR. FİRMALARIN AR-GE YAPABİLMELERİ İÇİN FİNANSAL DESTEĞE ŞİDDETLE İHTİYAÇLARI VAR VE BU NEDENLE GEREK BAKANLIK GEREKSE DİĞER KURUM VE KURULUŞLARIN DESTEKLERİNDEN ASGARİ ŞARTLARDA FAYDALANMALARI GEREKİYOR.”

Geçtiğimiz yıl 29 Haziran’da yapılan AYSAD Genel Kurulunda Yönetim Kurulu Başkanlığı görevini Sefa Targıt’tan devralan Oğuzhan Bulgurluoğlu, bir yıllık sürede önemli çalışmalar gerçekleştirdiklerini söylüyor ve yarım asırlık bir kurum olan AYSAD’ın sektörün geleceğine yönelik hedeflerinden sapmadan bilgi üretmeye ve sektörü bilgilendirmeye devam edeceğinin altını çiziyor. Bu çerçevede, öncelikle sektörün önemli ihtiyaçlarından biri olan istihdam sorununa odaklanacaklarını dile getiren Bulgurluoğlu, sektördeki haksız rekabetin önlenebilmesi için gerekli çalışmalara katkı vermeye ve asansör periyodik kontrollerinde yaşanan sorunlara karşı ilgili taraflarla bir araya gelerek sorunların çözümüne öncülük etmeye devam edeceklerini de ifade ediyor. Özetle, mühendislik bilgisine dayalı, güvenli ve teknolojisi yüksek asansörlerin üretimi için çalıştıklarını vurgulayan Bulgurluoğlu’na göre, sektörün önemli eksikliklerinden biri de sektörün Ar-Ge altyapısındaki yetersizliği. Bu konuda finansal desteklere şiddetle ihtiyaç duyduklarını söyleyen Bulgurluoğlu, “Türk asansör sektörünün genel yapısı incelendiğinde, asansör firmalarınca hazır proje uygulamalarıyla üretimin içerisinde yer aldığı görülüyor. Oysa çoğu firmanın kendi proje uygulamalarını üretmesi ve geliştirmesi gerekiyor. Ancak firmalarımız halen öz sermayeleriyle finansal döngülerini sürdürüyorlar ve Ar-Ge gibi yüksek kaynak ihtiyacı olan süreçlerde gerektiği kadar bilgi üretemiyorlar. Bu sebeple, sektörün gerek Bakanlık gerekse diğer kurum ve kuruluşların desteklerinden asgari şartlarda faydalanması gerektiğine inanıyorum.” diyor. 

Asansör ve Yürüyen Merdiven Sanayicileri Derneği’ni (AYSAD) sizin sözlerinizle tanıyabilir miyiz?

AYSAD, 1972 yılında kurulmuş, sektörün önde gelen kuruluşlarının üye oldu-ğu sektörel bir dernektir. Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı Asansör Teknik Komitesi’nin (ASTEK) kuruluşundan bu yana en önemli ve aktif üyesidir. AYSAD, Sektörel Dernekler Federasyonu (SEDEFED), kurucusuolduğu Türkiye Makina Federasyonu (MAKFED), Türkiye İnşaat Malzemesi Sanayicileri Derneği (İMSAD) ve Uygunluk Değerlendirme Derneği (UDDER) üyelikleriyle yurt içinde; Avrupa Asansör Birliği (European Lift Association-ELA) üyeliğiyle de Avrupa ilişkilerini örgütlü yapılar içinde yürütmektedir. 95 üyesinden aldığı güçle faaliyetlerini sürdüren AYSAD, 1992 yılından günümüze giderek büyüyen ve alanında dünyadaki üç büyük fuardan biri olan Uluslararası Asansör İstanbul Fuarı’nın destekçisidir. AYSAD, üyelerineve sektöre yönelik eğitim, sempozyum, panel gibi etkinliklerle sektörel konularda güncel bilgiler paylaşırken, meslek liseleri ile yaptığı protokoller çerçevesinde okulların atölye ihtiyaçlarını, öğrencilerin staj ve istihdam ihtiyaçlarını da karşılamaktadır. Mahkemelerden ve bina yönetimlerinden gelen bilirkişilik taleplerini ise üyelerinden oluşan teknik bilirkişi havuzuyla karşılamaktadır. 

Geçtiğimiz yılı değerlendirmenizi istersek, neler söyleyebilirsiniz? Enflasyonist baskılar ve enerji/ham madde krizleri sektörünüzü nasıl etkiledi?

Bilindiği üzere salgınla durgunluk yaşayan inşaat sektörünün tekrar faal hale geldiği 2022 yılı, yüksek enflasyon ve arz-talep dengesindeki aksaklıklar nedeniyle beklentilerimizin altında kaldığı bir yıl oldu. Yılın başında yaşanan ham maddeye ulaşma zorluklarına rağmen yılı, istediğimiz satış rakamlarına ulaşamamış olsak da olumlu bir görünümle sonlandırdık. Bunda, asansör sektöründe tüm aksamların yerli üretim olması ve özellikle son üç yıldır cari fazla veriyor olmamızın da etkisi büyüktür. 

Bu yıla ilişkin üretim ve ihracat beklentiniz nedir?

Mayıs ayında gerçekleşen Cumhurbaşkanlığı ve milletvekilliği seçimlerinin sonuçlanması, siyasi açıdan istikrar ve ekonomide düzelme beklentisi yaratıyor. Ancak Rusya-Ukrayna krizinin sona ermemiş olması, küresel ticaretteki durağanlığın 2023 yılının tamamına yayılabileceği endişelerini körüklüyor. 2022 yılındaki yüksek enflasyonun kontrol altına alınması çabalarının olumlu yansımalarını da henüz göremiyoruz. Kalıcı düşüşün belirginleşmesi halinde, küresel mal ticaretinde toparlanma görülebilir. Dünya ekonomisine ilişk bu beklentiler çerçevesinde makine ve teçhizat yatırımlarının büyüme sürecine girmesde beklenilebilir. Makine sanayisi üretimleri ve makine ihracatı, dolayısıyla asansör ve aksamlarının ihracatı da na paralel hareket edecektir. 2023 yılı için sektörün büyümesi, ihracatın artması ve satış rakamları ile kârlıkların belli bir seviyeye çıkarılması ana hedeflerimizdir. 

AYSAD’ın Yönetim Kurulu olarak odaklanacağınız önemli başlıklar neler olacak?

Öncelikle sektörün önemli ihtiyaçlarından biri olan istihdam sorununa odaklanmak istiyoruz. Sektördeki haksız rabetin önlenebilmesi için gerekli çalışmalara katkı vermek, asansör periyodik kontrollerinde yaşanan sorunra karşı ilgili taraflarlair araya gelerek sorunların çözümüne öncülük etmek, mühendislik bilgisine dayalı ve güvenli kullanım imkânı sağlayan, seyir konforu ve teknolojisi yüksek asansörlerin artmasını sağlamayı da hedefliyoruz. Yine, ülke ekonomisine katkı sağlayan ve son yıllarda cari fazla veren sektörümüzün doğru yönde gelişimi için hem firmalar hem de kamu nezdindeki çalışmalara katkı vermek de çabalarımız arasında yer alacak. Diğer yandan, 6 Şubat’ta meydana geleve 11 ilimizi doğrudan, dolaylı olarak da tüm ülkemizi etkileyen depremlerin etkisi hem syal ve psikolojik olarak hem de ekonomik olarak etkisini fazlasıyla gösterdi. Özellikle bölgede faaliyet gösteren asansör firmaları işlerine ara vermek zorunda kaldı. Devlet olarak bölgenin yeniden inşasında asansör sektörü olarak gerekli kapasitenin hazır olduğu bilgisini ilgili Bakanlıklara doğrudan ilettik. Bunun yanı sıra mart ayında AYSAD’ın desteğiyle 18’incisi gerçekleştirilen Asansör İstanbul Fuarı da depremden etkilenen asansör sektörünü yeniden ayağa kaldırmak, ihracata katkı vermek ve moral oluşturmak üzere etkisini gösterdi. Fuar kapsamında alanında uzman ulusal ve uluslararası konuşmacıların katılımıyla, sismik koşullar altında asansörler ve binalar konulu bir panel de düzenledik. 

Sektörünüzün Ar-Ge yetkinliği ve kapasitesini nasıl değerlendirirsiniz?

Türk asansör sektörünün en önemli ve en temel sorunlarından biri; sektörde Ar-Ge altyapısının güçlendirilmesine yönelik çalışmaların azlığı veya tamamen yetersizliğidir. Türk asansör sektörünün genel yapısı incelendiğinde, asansör firmalarınca hazır proje uygulamalarıyla üretimin içerisinde yer aldığı görülüyor. Oysa çoğu firmanın kendi proje uygulamalarını üretmesi ve geliştirmesi gerekiyor. Diğer yandan pek çok firma istenilen krediye ulaşmakta zorluk çekiyor ve tamamen kendi öz kaynaklarıyla yatırım yapabiliyor. Dolayısıyla firmaların Ar-Ge yapabilmeleri için finansal desteğe şiddetle ihtiyaçları oluyor. Bu sebeple, sektörün gerek Bakanlık gerekse diğer kurum ve kuruluşların desteklerinden asgari şartlarda faydalanması gerektiğine inanıyorum. 

Sektörünüz için hangisi daha önemli: Fiyat mı yoksa kalite mi?

Elbette kalite önemli. Kaliteli, güvenli, mevzuat şartlarına uygun üretilmiş asansör aksamı, bu şartlara göre tesis edilmiş asansör ve yürüyen merdivenler olduğu sürece bunun ekonomik karşılığı mutlaka alınacaktır. 

Peki, sektör temsilcilerinin yerel ve küresel rekabetteki pozisyonlarında “kalitenin” önemini nasıl yorumlarsınız?

Türk asansör sektörü cari fazla veren nadir sektörlerden biridir. Bu da küresel firmalarla rekabet edebildiğimiz ve ürünlerimizi başka pazarlara ulaştırabildiğimiz anlamına gelir. Tabii ki bu durumun daha üst noktalara ulaşabilmesi için hem ulusal mevzuata hem de uluslararası mevzuata uygun; ama en önemlisi güvenli ve kaliteli ürünlerle bu rekabette yer almamız gerekiyor. 

Sektörünüzün insan kaynakları için neler söyleyebilirsiniz? Çalışanların eğitimi ve yetkinliklerinin artırılması konusunda AYSAD’ın yaklaşımı nedir?

2023 hedeflerimizden bahsederken ilk madde olarak bu hususa dikkat çekmiştim. Bizim sektörümüzün önemli sorunlarından birisi istihdam sorunudur. Bunun için, özellikle meslek liselerinin Elektromekanik Taşıyıcılar Bölümünde öğrenim gören öğrencilerin mezuniyetleri sonrası asansör sektörüne kazandırılması amacıyla, bu okullarda kariyer günleri etkinlikleri düzenliyoruz. Bununla birlikte mevcut personelin iç eğitimlerinede önem veriyoruz. Mevzuat değişiklikleri gibi güncel bilgilerin aktarılması amacıyla firmalarda bu konuda yetkin üyelerimiz tarafından eğitimler veriyoruz. Yine, firmalarımızın kendi iç eğitimleriyle bu konuda personelini eğittiklerini de biliyoruz. 

İhracat, Türkiye’nin ekonomik büyümesinde en önemli dayanaklardan biri. Sizce önümüzdeki dönemde ihracatçı firmaların, özellikle makine ihracatçılarının dikkat etmesi gerekenler neler olmalı?

Ticaretin en önemli unsuru rekabetin yasal zeminde yapılması ve sağlanmasıdır. Ticaret ahlâkını suistimal edenlere karşı zamanında ve doğru müdahaleler olmadığı sürece ticaret farklı noktalara gidecektir. Bu sebeple, kanun yapıcı haksız rekabetin önüne ne kadar hızlı geçerve gerekli cezaları uygularsa, doğru ticaret de o dere-ce doğru zeminde işler. İç pazarda şartlar bu yönde oluşursa, ihracat yapacak firmalarımızın da önü açılmış olur. Yatırımlarını bu şartlar altında yapar ve ihracata yönelik hamlelerini daha güçlü şekilde yapabilirler. Doğru rekabet etmeyi prensip edinen firmaların sürdürülebilirlik, yenilikçilik, personel eğitimi, risk yönetimi, finans yönetimi, değişim yönetimi, müşteri ilişkileri gibi kurumsal yapıyı ayakta tutacak çalışmalara önem vermesi de çok önemlidir. Bu değerler, firmaların ayakta kalabilmesi ve marka olunması için olmazsa olmazlardır. Türk asansör sektörünün ve makine sektörünün en önemli ihraç noktası Avrupa’dır. Son günlerde gündemi meşgul eden Gümrük Birliği şartlarının güncellenmesi talepleri, vize serbestisi gibi düzenlemeler ise AB ülkelerine yapılacak ihracatta olumlu yönde katkı sağlayacaktır. İhracatçı firmalarımızın kurumsal yapılarını oluşturduktan sonra bu gelişmeleri yakından takip etmeleri ve ihracat yapacakları ülkenin mevzuatına hâkim olmaları da önemli unsurlardan biridir. Ayrıca küresel ticarette rekabet edebilmek adına “ikiz dönüşüm” olarak adlandırılan dijital ve yeşil dönüşüm konuları da her endüstride olduğu gibi asansör sektörünün de üzerinde durması ve geleceğe yönelik planlar yapması gereken alanlardandır. 

Son olarak, Türk sanayicilerinin sivil toplum kuruluşlarına yaklaşımı ve bu yapılar içinde görev alma kabiliyetleri/istekleri için neler söyleyebilirsiniz?

Sivil toplum, demokratikbir toplumda hayati bir role sahiptir. Dolayısıyla kamu ve özel sektörün yanında sivil toplum “üçüncü sektör” olarak tarif edilir. Diğer bir deyişle, Türkiye’de sivil toplum kuruluşları (STK’ler) siyasi aktörlerden, hükümetlerden ve kamu kurumlarından bağımsız olan; kâr amacı gütmeyen yapılardır. İçişleri Bakanlığı Sivil Toplumla İlişkiler Genel Müdürlüğü verilerine göre ülkemizde faal 101.356 dernek bulunuyor. Bu derneklerin 38.282’si ise mesleki ve dayanışma dernekleridir. Yani Türkiye’deki her üç dernekten biri, bizler gibi mesleğinin gelişimi ve üyelerinin sorunlarını çözmek üzere kurulan derneklerdir. Bizim sektörümüzde de yaklaşık 20 kadar mesleki ve dayanışma derneği bulunuyor. Bu STK’lere üye olan kişilerin sayısının 1.500 civarında olduğu ve sektörde 35.000 kişinin istihdam edildiği göz önüne alınırsa, STK’lere yönelimin çok düşük kaldığını söyleyebilirim. Sanayicilerin sivil topluma bakışını da kendi derneğimiz üzerinden değerlendirecek olursak; AYSAD’ı 51 yıl önce sektörümüze kazandıran değerli kurucularımız, Türk asansör sektörünün gelişimi, mevzuatının oluşturulması, sistemli bir sektör olması yönünde çaba göstermişlerdi. Avrupa mevzuatına uyum sürecinde de dönemin şartlarında verilen bu çabalar meyvelerini verdi, sektör sağlam temeller üzerinde yükseltildi. 51 yıllık süreçte sektörün önde gelen firmaları AYSAD çatısı altında buluşarak, geçmişte olduğu gibi günümüzde de aynı kararlılıkla sektörün gelişimi, üyelerinin sorunlarının çözümü, asansör kullanıcılarının bilinçlendirilmesi gibi görevler üstleniyorlar. Burada önemli olan, AYSAD tüzüğünde belirlenen “Amaç”ın doğru belirlenmesi, bu amaç doğrultusunda faal olması ve sektör mensuplarına ve topluma bunu hissettirmesidir. Dernekler elbette sorunlara çözüm üretmek üzere faaliyet gösteren önemli kurumlardır ancak çözüme ortak olmak daha önemlidir.