Türkiye’de döküm sektörü 2008 yılı üretimleri ile Almanya, Fransa, İtalya ve İspanya’yı takiben Avrupa’da 5. sırada yer alıyor. Tüdoksad genel sekreteri Kubilay Dal, önümüzdeki 10 yıl içinde Türk çelik döküm sanayinin küresel rekabette...

TÜRKİYE’DE DÖKÜM SEKTÖRÜ 2008 YILI ÜRETİMLERİ İLE ALMANYA, FRANSA, İTALYA VE İSPANYA’YI TAKİBEN AVRUPA’DA 5. SIRADA YER ALIYOR. TÜDOKSAD GENEL SEKRETERİ KUBİLAY DAL, ÖNÜMÜZDEKİ 10 YIL İÇİNDE TÜRK ÇELİK DÖKÜM SANAYİNİN KÜRESEL REKABETTE CİDDİ BİR POZİSYONA YERLEŞECEĞİNİ SÖYLÜYOR.    

Kuyumculuktan, ağır sanayi tezgâhlarına, silahlardan ge- mi makinalarına kadar çok değişik alanlarda döküm yöntemi ile üretilen malzeme- ler kullanılıyor. Bugün döküm sanayi özellikle makine sektörüne göbek bağı ile bağlı. Türkiye makine sektörünün gelişmesi aynı zamanda Türk döküm sa- nayinin de gelişmesi anlamına geliyor. Türkiye’de döküm sektörü 2008 yılı üre- timleri ile Almanya, Fransa, İtalya ve İs- panya’yı takiben Avrupa’da 5. sırada yer alıyor. Moment Expo’nun sorularını yanıtlayan Türkiye Döküm Sanayicileri Derneği (TÜDOKSAD) Genel Sekreteri Kubilay Dal, Türkiye döküm sanayinde 1200 civarında kuruluş bulunduğunu ve 2009 yılında 2,6 Milyar Dolar kıymetin- de 1 milyon 30bin üretim yapıldığını söylüyor. Dal, “Türkiye ayrıca 1,9 Milyar Dolar üzerinde ihracat gerçekleştirmiş ve 25 bin kişiye istihdam yaratmıştır” diyor. Dal şöyle devam ediyor: “Döküm sektörü temel metalurjik özelliklerine göre Pik/Sfero/Temper; Çelik; Bakır Alaşımları ve Aluminyum Alaşımları dökümü olmak üzere dört grupta ince- lenebilir. Bununla beraber işletmenin yatırım sahasına bağlı olarak değerlen- dirilirse otomotiv dökümhaneleri yük- sek miktarda seri üretim yapmak üzere, makine ve diğer alanlarda daha düşük serilerde üretim yapacak işletmeler ise daha farklı teknolojiler ile kurulmuşlar- dır. Çelik dökümhanelerimizin çoğunlu- ğu çimento ve altyapı sanayine aşınma parçaları üretmekte olup 4 tane firma- mız büyük çelik parça dökümü konu- sunda uzmanlaşmışlardır. Aluminyum döküm temel olarak yüksek basınç ve alçak basınç olmak üzere ikiye ayrılır. Yüksek basınçlı döküm yatırımları yük- sek kapasiteli tesisler olup otomotiv ve beyaz eşya sanayine üretim yapmakta- dırlar.”

“2009’DA SEKTÖR YÜZDE 50 KAPASİTE İLE ÇALIŞTI”
Türkiye’deki değişik yapıdaki döküm iş- letmelerinin çoğunun 2009 yılında yüz- de 50 kapasite ile çalıştığını da sözlerine ekleyen Dal, “Türk Döküm sektörü Av- rupa’da elde ettiği başarıyı dünyanın di- ğer bölgelerine de ulaştırma hedefinde- dir. Ancak sektörün temel müşterisi ana üretim sanayidir. Sektör ana sanayinin kuvvetli olduğu ülkelerde pazar bulabil- mektedir” diyor. Döküm sektörünün di- ğer üretim metotlarına göre üstünlükle- ri ve gelişen modern teknolojiler ile hem dünyada hem de Türkiye’de uzun yıllar önemini koruyacağını da aktaran Dal, her yıl artan dünya üretim rakam- larının da bunun ifadesi olduğunu söy- lüyor. Döküm ürünleri ağırlık/kıymet oranı düşük ürünler olduğundan nav- lun ürünün dış ticaretinde önemli bir maliyet kalemi olduğunu aktaran Dal, “Verimli demiryolu ve denizyolu taşı- macılığı sektörün rekabet gücünü artı- racaktır” diyor. Son dönemde, sektördeki küçük boyut- lu döküm atölyelerinin kapanmakta ol- duğu, bunların yerine teknolojisi yüksek yeni fabrika boyutunda dökümhanele- rin devreye girdiğini ifade eden Dal şöyle devam ediyor: “Tesisler moderni- ze edilerek, toplam üretim kapasitesinin arttığı görülüyor. Bu eğilim tüm dünya- da da yaygınlaşmakta. Coğrafi dağılım itibariyle özel sektöre ait fabrikaların büyük kısmı İstanbul, Kocaeli, Bursa, Eskişehir, Bilecik, İzmir, Ankara ve Samsun yörelerinde bulunuyor. Küçük atölyeler ise, başta İstanbul, Bursa, Es- kişehir, Ankara, Konya ve Gaziantep ol- mak üzere, tüm illerimize dağılmış du- rumda. Aluminyum Döküm Sanayi sek- töründe faaliyet gösteren yaklaşık 200 firma bulunuyor. 50 kadar firma orta boyutta işletmeler olup 30 – 100 kişi ara- sında işçi çalıştırıyorlar. Bununla bera- ber 120 civarında da küçük atölyeler şeklinde aile işletmeleri mevcut. Zamak dökümde ise 220 civarında işletme ço- ğunluğu KOBİ ve mikro işletmeler şek- linde üretim yapmaktadırlar.” 2000 yılından itibaren yerli otomotiv sa- nayinin, montaj ağırlıklı gelişme içerisi- ne girmesi sebebiyle, yan sanayinin ye- terince gelişemediğini ve döküm sektö- ründeki üretim artışının kaldığını söyle- yen Dal şöyle devam ediyor: “Bununla beraber modern dökümhaneler yurt dı- şı satışları ile kapasitelerini doldurmaya çalışmaktadırlar. Ancak gelişmekte olan ülkelerden gelen devlet sübvansiyonlu mamuller, çok ucuz fiyatları ile dünya pazarlarında olduğu gibi, Türkiye paza- rını da tehdit etmektedir. Çelik döküm uzun süredir Türkiye’nin önde gelen sa- nayi alanlarından olmuştur. Yüksek tec- rübeye sahip kuruluşların yeni yatırım- lar ile yurt içine ve dışına ciddi üretim- ler gerçekleştirdikleri gözlenmektedir. Son on yıl içinde çelik döküm sektörün- de üretim profili büyük gelişme göster- miş, teknolojisi ve katma değeri daha yüksek alaşımların ve malzemelerin dö- kümü hedeflenmiştir. Önümüzdeki 10 yıl içinde Türk Çelik Döküm Sanayi kü- resel rekabette ciddi bir pozisyona yer- leşecektir.”

ALUMİNYUM DÖKÜM SANAYİ HENÜZ GENÇ”
TÜDOKSAD Genel Sekreteri Dal, Türk Sanayi için genç konumda olan aluminyum döküm sanayinde; özellikle yerli otomotiv sanayinin gelişmesi ve döküm ihracatında talep artışı nedeniy- le önemli ilerleme beklenilmekte oldu- ğunu söylüyor. “Aluminyum döküm ile beraber Zamak Dökümü de gelişme göstermektedir. Aluminyum Döküm sektörünün yurt içinde en önemli kulla- nım alanları: Otomotiv sanayi (Alaşımlı jant, dişli kutuları, silindir kafaları), elek- trikli ve elektronik sanayinde (elektrik motor gövde ve kapakları, buvat kutula- rı, cep telefonları, tv, video, müzik sis- temleri ), mobilya sanayi ( masa ve kol- tuk ayakları), beyaz ve kahverengi eşya (dişli kutuları kapaklar, kulplar). Döküm Sektöründe, Türkiye aluminyum döküm sektörü, Avrupa sıralamasında geriler- de yer almaktadır. Ancak eğilim kısa süre içinde Avrupa’da bu alanda da söz sahibi haline geleceğimiz şeklinde değerlendirilebilir.” Dal, “AB ve diğer batı ülkeleri döküm sektörünün zorluğu, katma değerinin düşüklüğü, emeğe dayalı olması nede- niyle, bu sektörde yeni yatırımlar yapıl- mayıp ihtiyaçlar doğu Avrupa, Türkiye, Çin, Hindistan gibi ülkelerden temin edilme yönüne gidilmektedir” diyor. Hammadde fiyatlarındaki dalgalanma- lar, enerji fiyatlarının yüksekliği ve Çin/Hindistan ve Doğu Avrupa ülkele- rinden gelecek rekabetin sektördeki bü- yümeyi etkileyebilecek faktörler olduğu- na vurgu yapan Dal, “Türkiye’deki ener- ji (elektrik, doğalgaz, akaryakıt) fiyatları- nın yüksekliği, 1 ton aluminyum döküm parçanın üretimi için gerekli olan 4500 kws (eşdeğer) enerji maliyetini yükselt- mekte ve aynı enerjiyi 5 ~ 6.5 kws be- delle kullanabilen Doğu Avrupa ülkele- rine göre rekabet gücümüzü azaltmak- tadır. Bunun yanında, tüm AB müşteri- lerinin JİT (Just in time/zamanında tesli- mat) sistemi ile çalışmaları nedeniyle saatlik, günlük teslimatı sağlamak için yerinde depo ve hızlı nakliye bedelleri maliyetleri artırmaktadır.” Dal, döküm sektörünün güçlü yönlerini şöyle sıralıyor: “1 milyon 500 bin tonluk kurulu kapasite, Bin 200 Milyar Dolarlık yatırım, modern teknolojiye uyan tesis- ler, genç ve yetişmiş insan gücü, Türki- ye’deki coğrafi dağılımın uygunluğu, ekonomik kriz dönemlerinde ayakta ka- labilme gücü, yabancı dil bilgisi ve bil- gisayar kullanımının yoğunluğu, kalite sertifikasyonlu tesis sayısının yaygınlığı, ihracat arzusu ve bilgisi.” Sektörün zayıf yönleri ise şunlar: “Pazar dağılımının otomotiv sektörü yoğunluklu olması, yurt içi hammadde üretimi yetersizliği, sermaye yetersizliği ve finansman mali- yetlerinin yüksekliği, Ar-Ge faaliyetleri- nin yetersizliği, küçük işletmelerin kırıl- gan yapısı, Orta ve büyük işletmelerin büyüme zorunluluğu, ana sanayi, kom- ponent ve alt sistem üretim yatırımları- nın yetersizliği, AB çevre standartlarına uyum konusundaki eksiklikler, yurt içi tesis, ekipman ve servis üretiminin ye- tersizliği. Döküm sektörünün en önemli sıkıntıları arasında yeni yatırım için arazi temini geldiğini belirten Dal, “Sektörün ağır ve geniş sahalara olan ihtiyacı sanayinin yoğun olduğu büyük şehirlerde ve sa- nayi bölgelerinde sanayi arazilerinin be- dellerinin çok yükselmesi nedeniyle dö- kümhane yatırımları imkansız hale gel- mektedir” diyor. Dal ayrıca, bölge sana- yicilerinin yeni organize sanayi bölgele- rine ihtiyaç duyduklarını aktararak şöy- le devam ediyor: “En önemli örnek İz- mir ilimizde yaşanmaktadır. Bölge dö- kümcüleri ihtisas organize sanayi böl- gesinin hayata geçirilmesini heyecanla beklemektedirler. Sektörün diğer önemli sorunu ise nakliyedir. Gerek hammaddelerin gerek mamulün nakli- yesi önemli bir maliyet teşkil etmekte- dir. Verimli demiryolu taşımacılığı da sektörün hevesle beklediği bir gelişme olacaktır. Döküm sektörü metal ergit- mede yüksek miktarda elektrik enerjisi kullanmaktadır. Serbest piyasa koşulla- rının hala oluşmadığı enerji piyasasında sektör “büyük kullanıcı” olmanın avan- tajını beklemektedir.”

“ALMANYA VERİMSİZ DÖKÜMHANELERİ KAPATIYOR”
Döküm sektörünün, zorluk ve çevre ko- şulları nedeniyle AB tarafından terk edi- lip Türkiye gibi gelişmekte olan ülkelere kaydığı düşünüldüğünü sözlerine ekle- yen Dal, “AB içerisindeki döküm tesis yatırımlarına ve tonajlarına bakıldığın- da, durumun böyle olmadığı anlaşıl- maktadır. Almanya, verimsiz eski dö- kümhanelerini kapatmaktadır. Ancak açtığı her yeni dökümhane, kapattığı 10 dökümhanenin tonajını yapmakta ve iş gücü tecrübe ve eğitiminde çok iyi ol- ması nedeniyle, maliyetleri navlun farkı ile birlikte, Türk ürünleriyle başa baş noktaya gelmektedir” diyor. Dökümün, diğer üretim metodlarına göre üstün- lükleri ve gelişen teknikler ile hem dün- ya, hem de Türkiye’de uzun yıllar öne- mini koruyacağını söyleyen Dal şöyle devam ediyor: “Bu her yıl artan dünya üretim rakamları ile de kendini belirgin şekilde göstermektedir. Ağırlıklı olarak yerli otomobil sanayinin gelişmesine paralel olarak döküm sektörü büyüme- sini sürdürebilecektir. Bu büyüme reka- bet şansının daha fazla olduğu yoğun işçilik gerektiren döküm parça üreti- minde daha fazla olabilir. Üretilen dö- küm parçalarının yaklaşık yüzde 75’i ih- raç edilecektir. Katma değeri çok yük- sek olan bu sektörde en önemli girdiler yerli hammaddeler, enerji ve işçiliktir. Dolayısıyla, enerji ve işçilik fiyatlarında yapılacak tasarruflar rekabet gücünü olumlu yönde etkileyecektir. Alınacak kararlarda enerji, işçilik ve nakliye ko- nularına özel önem verilmesi gerekmek- tedir. Kıymeti düşük olan döküm ürünü üzerine nakliye bedelleri yüzde 15-20 arasında ilave ihracat maliyeti getirmek- tedir. Avrupa’ya demir yolu taşımacılığı mutlaka verimli hale getirilmelidir.

KRİZ SONRASI ALINAN TEDBİRLER
Dal, sektör olarak 2008 krizi sonrası al- dıkları tedbirleri ise şöyle sıralıyor: “Üretiminin yüzde 50’sini otomotiv ve ilişkili sektörlere satan döküm sektörü, özellikle bu müşterileri ve diğer pazar- larda yaşanan daralma ile yüzde 30 – 40 arası küçülme yaşamaktadır. Bu daral- ma, birçok küçük döküm fabrikasının kapanmasına, orta ve büyük fabrikalar- da ise önemli sayıda personel azaltılma- sına neden olmaktadır. Sektörde 2009 yılında 6 bin direkt, 5 bin endirekt per- sonel daralması yaşanmıştır. Sektör, bu daralmaya en az hasarla atlatabilmek için kendi bünyesinde birçok tedbir ala- rak, kriz sonrası için rekabet gücünü arttırmayı hedeflemektedir.”    

SPOT:
  “ Almanya, verimsiz eski dökümhanelerini kapatmaktadır. Ancak açtığı her yeni dökümhane, kapattığı 10 dökümhanenin tonajını yapmakta ve iş gücü tecrübe ve eğitiminde çok iyi olması nedeniyle, maliyetleri navlun farkı ile birlikte, Türk ürünleriyle başa baş noktaya gelmektedir”