Makine sektörüyle henüz çocukluk çağında tanışan, üniversiteden mezun olduktan sonra da aile şirketinde tam zamanlı olarak çalışma hayatına adım atan Ekin Makina İthalat ve İhracat Müdürü Latife...

Makine sektörüyle henüz çocukluk çağında tanışan, üniversiteden mezun olduktan sonra da aile şirketinde tam zamanlı olarak çalışma hayatına adım atan Ekin Makina İthalat ve İhracat Müdürü Latife Karabulut; fiziksel güç gerektirdiği algısıyla kadınların makine imalat sektörüne yakıştırılmadığını düşünüyor. Bugünün dünyasında artık sadece “erkek işi” olarak tanımlanabilecek bir sektör bulunmadığını, sektörde yönetici ya da mühendis olmak için fiziksel güçten ziyade, bilgi ve birikim gerektiğinin altını çizen

Karabulut ile Moment Expo okurları için keyifli bir sohbet gerçekleştirdik. Latife Karabulut kimdir? Sizi daha yakından tanıyabilir miyiz?

Sivas’ta 1987 yılında doğdum. Ortaöğretimimi Ar-El Koleji ve Cengizhan Anadolu Lisesi’nde tamamladıktan sonra 2009 yılında Kocaeli Üniversitesi İnsan Kaynakları Yönetimi Bölümü’nden mezun oldum.

Hâlihazırda Ekin Makina İthalat ve İhracat Müdürü olarak çalışmaya devam ediyorum. Ayrıca İstanbul Ticaret Odası Kadın Girişimciler Kurulu’nda da görev alıyorum.

İş hayatına nasıl başladınız?

Ekin Makina Yönetim Kurulu Başkanı olan babam Abdullah Karabulut, boş zamanlarımızda beni ve kardeşim Ekin’i iş yerine götürürdü. Dolayısıyla makine sektörüyle çocukluk çağlarında tanıştım.

Kaç yıldır bulunduğunuz görevi sürdürüyorsunuz? Ortalama bir iş gününüz nasıl geçiyor?

Üniversiteye devam ederken bir yandan da şirketin dış ticaret işlerine yardımcı oluyordum. 2009 yılında mezun olduktan sonra bu departmanda tam zamanlı çalışmaya başladım. Her gün işe başlamadan önce mesai arkadaşlarımızla birlikte kahvaltı yaparız. Sonrasında maillerimi kontrol ederek mesaiye başlarım. Yurt dışından gelen misafirlerimizle, sıklıkla iş görüşmeleri gerçekleştiririm. Onlarla birlikte imalat alanını gezer ve gerektiğinde sektördeki ilgili firmalara da ziyaretler gerçekleştiririz. Gün içinde katılacağımız yurt içi ve yurt dışı fuarların organizasyonuyla ilgilenir, B2B web sitelerinin akışını da takip etmeyi ihmal etmem. Kısacası neredeyse her günümü son derece yoğun geçirdiğimi söyleyebilirim.

“HER İŞİN BAŞI SEVGİ”

Yoğun bir iş temposuna sahip olan makine sektöründeki başarınızı neye borçlusunuz? İşim genellikle bilgisayar başında olmamı gerektirmesine rağmen; fuarlar, müşteri ve tedarikçi ziyaretleri derken çok sık yurt dışı seyahatleri de yapıyorum. Yeni insanlarla tanışmak, onları sadece müşteri veya tedarikçi olarak görmek yerine bilgi ve birikimlerinden faydalanmak çok güzel bir his. Bu beni işime bağlayan en büyük sebeplerden biri. İşimi seviyor ve insanın severek yaptığı her işte başarılı olacağına inanıyorum.

Erkek egemen bir sektörde kadın yönetici olmanın zorlukları var mı?

Kadın olmak başlı başına zor bir durum. Tabi ki ben de bu zorluklardan nasibimi alıyorum. En çok karşılaştığım şey ise makine sektöründe kadın çalışanların başarılarının veya ulaştığı pozisyonların anlaşılmaması sanırım. Makine sektörü, ağır sanayi alanında yer aldığı için fiziksel gücümüzü küçümseyen ve bu sektöre yakışmadığımızı düşünenler var. Fakat bu ön yargıyı fuarlarda, stant ve makine kurulum çalışmalarının bizzat içinde yer alarak kırdığımı ve her kadının bunu başarabileceğini ispatladığımı düşünüyorum.

İş hayatında kadın olmaktan kaynaklanan problemlerle karşılaştınız mı?

Katıldığımız bütün yurt dışı fuarlara çalışır vaziyette olan makinelerimizi de götürüyoruz. Tabi buradaki gibi büyük bir ekiple çalışmadığımız için de her işi birlikte gerçekleştiriyoruz. Dolayısıyla stant kuruyor, makinelerimizi devreye alıyor, çeşitli taşıma işlerini yapıyorum. Şaşırıp yardım etmeye çalışanlar ya da “Sen kadınsın otur, erkekler yapsın!” diyenler oluyor. Ama pozitif ayrımcılık yapmıyor, organizasyonlara birlikte çalışıp hazırlanıyoruz. Bütün bunların neticesinde de takdir ve tebrik alıyorum.

Makine imalat sektöründe, diğer sektörlere kıyasla sizce neden daha az sayıda kadın çalışan görev yapıyor?

Makine imalat sektörü, ağır sanayi alanında yer aldığından kadınların fiziksel gücünün küçümsendiğini ve bu sebeple sektöre yakıştırılmadığına inanıyorum. Ayrıca “Kadınlar yapamaz, bu kadar erkeğin içinde olur mu?” diye düşünüldüğü için de makine sektöründe kadın çalışanlara yer verilmiyor. Oysa kadınlar kendilerine fırsat verildiğinde tüm imkanları zorlayarak başarıya ulaşır. Zaten sektörde yönetici ya da mühendis olmak için fiziksel güçten ziyade bilgi ve birikim gerekiyor.

Makine sektöründe yönetici pozisyonda görev yapan bir kadın olarak iş ile ilgili gerçekleştirdiğiniz yurt dışı gezilerinizde nasıl tepkiler alıyorsunuz, gözlemleriniz nelerdir?

İşimle ilgili yapmayı en çok sevdiğim şeylerin başında yurt dışı seyahatleri geliyor. Katıldığımız her fuara makinelerimizi götürüyoruz bu şekilde yılda üç-dört tane farklı yurt dışı fuara katılıyoruz. Bunun haricinde ziyaretçi olarak gittiğim fuarlar da oluyor. Her ne kadar teknoloji çağında yaşasak, B2B web sitelerinde aktif olsak da yüz yüze görüşmenin sihrine inanıyorum. Bu nedenle fuarlar dışında tedarikçi ve müşteri ziyaretleri ile stant-makine kurulum eğitimlerine çok sık gidiyorum. Özellikle Uzakdoğu ülkelerinde kadınlar iş hayatının her anında oldukça aktif ve orada bu durum gayet normal karşılanıyor. Kadınların iş hayatında daha pasif olarak yer aldığı ülkelerdeyse makine sektöründe çalışan bir kadın yönetici gördükleri için şaşıran çok sayıda kişiyle karşılaştım. Avrupa ülkelerindeyse Türkiye’ye karşı bir ön yargı olduğu için daha çok tebrik ediliyorum. Bu anlamda takdir edilmek oldukça gurur verici.

Makine imalat sektöründe daha fazla kadın çalışan ve yönetici görmek için neler yapılabilir?

Öncelikle kamuoyundaki genel algı yıkılmalı, üniversitelerde makine sektöründe çalışacak donanıma sahip birçok öğrenci yetiştiği halde işe alımlarda cinsiyet ayrımı ön plana çıkıyor. Fakat dünya ile birlikte Türkiye de gelişiyor ve geçmişe kıyasla artık sektörümüzde daha çok kadın çalışan mevcut. Ancak bu durumu yurt dışıyla kıyasladığımızda daha alınacak çok yol olduğunu da görüyorum. Kadınlar günümüzde her alanda başarı ve özveriyle çalışabilir, bunun için ön koşul sadece kendilerine güvenmeleri ve azimli olmalarıdır. Bugünün dünyasında artık sadece “erkek işi” olarak tanımlanabilecek bir sektör bulunmuyor.