Makine sektöründe 60 yıldan bu yana faaliyetlerini sürdüren Tunçel Makina’da üçüncü kuşak yönetime geçti. Şirketin ikinci kuşak temsilcisi olan Gürkan Tunçel, 2015 yılında görevi oğlu Hakkı...

Makine sektöründe 60 yıldan bu yana faaliyetlerini sürdüren Tunçel Makina’da üçüncü kuşak yönetime geçti. Şirketin ikinci kuşak temsilcisi olan Gürkan Tunçel, 2015 yılında görevi oğlu Hakkı Tunçel’e devretti. Işık Üniversitesi Makine Mühendisliği Bölümü’nden mezun olan Hakkı Tunçel, resmi olarak mezuniyet sonrası göreve başlasa da aslında çok küçük yaşlardan itibaren şirkette çalışıyor. “Daha ortaokul zamanlarından itibaren, yaz dönemlerinde tatil yapmak yerine, dedem ve babamla birlikte fabrikaya gitmeye başladım” diyerek durumu özetleyen Tunçel’in sorumluluğu da hedefleri gibi büyük. Genç yönetici; şirketin hem yurt içi hem de yurt dışındaki faaliyetlerini artırmak, üretim kapasitesini üst seviyelere çıkarmak, çocuklarına hatta torunlarına aktarabileceği bir şirket bırakmak istiyor. Tüm bu hedefleri, göreve gelme sürecini ve gelecekte şirket adına neler yapacağını Tunçel Makina Yönetim Kurulu Başkanı Hakkı Tunçel ile konuştuk.

Şirketinizin bugün geldiği noktayı özetleyebilir misiniz?

1956 yılında dedem Hakkı Tunçel tarafından Bayrampaşa’da 3 bin metrekarelik fabrikamızda kurulan Tunçel Makina, daha sonra babam Gürkan Tunçel tarafından Yenibosna’da kurulan 5 bin metrekare büyüklüğündeki fabrika ile üretim kapasitesini artırdı. Şimdi ise 18 bin metrekareye ulaşan Hadımköy fabrikamızda üretim faaliyetinde bulunuyoruz. Yurt içi ve yurt dışında birçok yere beton santrali kuruyoruz.

Üretim faaliyetleriniz nelerdir? Yıllık üretim kapasiteniz hakkında bilgi verebilir misiniz?

İnşaat makineleri sektöründe, beton santralleri üretimi ile yer alıyoruz. Beton santralinin tamamının üretimini kendi bünyemizde yaparak diğer çoğu üreticiden ayrılıyoruz. Ayrıca, müşteri odaklı; yani müşterinin talebi, şantiyesi, ihtiyacına göre üretim yaptığımız için de sektörde fark yarattığımıza inanıyoruz. Üretim kapasitemiz değişkenlik gösterdiği için net bir rakam söylemek ne yazık ki zor.

Yurt dışındaki faaliyetlerinizden bahsedebilir misiniz? Kaç ülkede, hangi ürünleriniz ile varsınız?

Rusya, Kazakistan, Azerbeycan, Türkmenistan, Gürcistan, Irak, İran, Suriye, Bulgaristan, Makedonya, Kosova, Cezayir, Lübnan, Libya, Gana, Kıbrıs, Nijerya gibi pek çok ülkeye ihracat yapıyoruz. 2016 yılında ihracat yaptığımız ülkelere yeni ülkeler ekleyip, ihracat kapasitemizi artırmak ve yerli müşterimizin yurt içi işlerinde destek olmayı amaçlıyoruz.

“ÇALIŞMAYA EN ALT KADEMEDEN BAŞLADIM”

Üçüncü kuşak olarak yönetime ne zaman geçtiniz? Bu süreç nasıl ve ne şekilde gelişti?

Ablam Merve Tunçel 2004 yılında üniversitesinden mezun olduktan sonra şirketin finans ve satış departmanında göreve başladı. Küçük yaşlardan itibaren işin içinde olması sebebiyle de üretim ile ilgili konularda uzmanlaştı. Ben de 2015 yılında Işık Üniversitesi Makine Mühendisliği’nden mezun olduktan sonra aile şirketimizde tam zamanlı olarak görev almaya başladım. Aslında rahmetli dedem beni çok küçük yaşlarda eğitmeye başlamıştı. Daha ortaokul zamanlarından itibaren, yaz tatillerinde tatil yapmak yerine, dedem ve babamla birlikte fabrikaya gidiyordum. Tüm vaktimi dedemin tecrübelerinden faydalanarak geçirmek istediğimden peşinden ayrılmazdım. Tabiri caizse, çalışmaya en alt kademeden, yani mazot ile yağlı parça yıkamaktan başladım. Zamanla ilgimin de artmasıyla, torna tezgâhından gaz altı kaynağına, üretimin her aşamasını öğrenen bir mühendis oldum.

 

Yönetime geçmenizle birlikte şirkette neler değişti? Şirkete ne gibi katkılarınız oldu?

Yönetime katılmam ile şirketimizde, mühendislik eğitimimden edindiğim bilgilerin ve güncel teknolojinin üretimimize adaptasyonunu sağladım. Edindiğim bilgiler ve büyüklerimin deneyimlerinin de katkılarıyla gelecekte şirketimize daha da faydalı olacağımı ümit ediyorum.

Aile şirketlerinde kuşaklar arasında çatışmalar yaşanır. Sizde böyle çatışmalar oldu mu? Öyleyse nasıl üstesinden geldiniz?

Tabii ki kuşak çatışmaları yaşadık ve yaşıyoruz. Bu durumun çok normal olduğunu düşünüyorum. Sonuçta her devrin zamandan kaynaklanan farklılıkları oluyor. Önemli olan, bunları saygı ve sevgi çerçevesinde birlikte aşabilmek. Gençliğimizin verdiği enerji ile büyüklerimizin tecrübelerini sentezleyerek uyum içinde her türlü sorunu aşıyoruz. Dedem ve babamın çalışma hayatlarını yakından görme fırsatım olduğu için kendimi şanslı hissediyorum. Onların birbirlerine olan saygı ve sevgisi ile uyum içinde çalışmalarını görmemin, bugün babam ve ablamla birlikte çalışmamda faydasının olduğuna inanıyorum.

Genç bir yönetici olarak eski kuşağın deneyimini, siz hangi özellikleriniz ile tamamlıyorsunuz?

Eski kuşağın deneyimleri bugün benim için en kıymetli sermaye. Gerek çalışanlarımız gerekse müşterilerimiz ile bağlarımız hep bu iyi tecrübelere dayanıyor.

Yeni kuşak olarak eğitim ve teknolojinin çok önemli unsurlar olduğunu düşünüyorum. Ancak, şunu çok net söyleyebilirim ki, hiçbir okul eğitimi ve teknolojik gelişme, çalışma sahasında kazanılan tecrübeden üstün değil. Bu yüzden, dedemin ve babamın çizgisinden sapmadan, onların çalışma azmini ve etiğini benimsiyorum.

Dünyadaki trendleri takip ediyor musunuz?

Teknolojinin çok hızlı geliştiği günümüzde, son çıkan programları ve ürünleri edinerek, bunların eğitimlerini alarak, şirketimizi ileriye taşımaya devam ediyoruz. Ayrıca, yurt içi ve yurt dışı fuarlara, hem katılımcı hem ziyaretçi olarak iştirak edip, üretimde kullanılan malzemeleri tanıma fırsatı buluyoruz. Bu sayede sektörümüzdeki trendleri de takip ediyoruz.

Sizce bir şirketi geleceğe taşıyacak etmenler nelerdir?

Özellikle aile şirketleri için konuşmam gerekirse sevgi ve saygı, tecrübe, bilgi ve birikim, teknoloji, ahlaki değerler ve en önemlisi çok çalışmak… Bunların sayesinde bir şirket, nesiller boyu varlığını sürdürecektir.