Türkiye’nin Makinecileri, makine sektörünün ihracat kapasitesini artırmaya, alt segmentlerin gelecek stratejilerini oluşturmaya ve bu stratejileri güncellemeye; makine sektörünün mevcut şartlarda yaşadığı ya da yaşayabileceği sorunları tespit edip çözüm önerileri ortaya koymaya yönelik önemli adımlar atmaya devam ediyor. Bu kapsamda, Türk makinelerinin kalitesi ve teknolojik gücünü tüm dünyaya anlatma ana hedefiyle, sektörü büyüme politikalarına ışık tutacak rapor ve çalışmalar ortaya koyan Makine İhracatçıları Birliği, 2020 yılında 9 önemli rapor yayımlamıştı. 2021 yılında da yedi önemli sektörel rapora imza atan MAİB, bu çerçevede tekstil makineleri sektörüne de odaklanıyor ve sektörün sorunlarına yönelik çözüm önerilerini bir arada kamuoyuna sunuyor. Tekstil Makina ve Aksesuar Sanayicileri Derneği’nin (TEMSAD) katkılarıyla Marmara Üniversitesi Teknoloji Fakültesi Tekstil Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyeleri Prof. Dr. Metin Yüksek, Doç. Dr. Ayşe Nuriye İşgören ile Dr. Öğr. Üyesi Erkan İşgören’in hazırladığı “Tekstil ve Makine Sanayi Etkileşimi Raporu”nun, makine sektör temsilcilerinin yanı sıra tüm ilgili kamu temsilcileri için de kaynak belge olacağına inanıyoruz.

“İLK HEDEF, DIŞ TİCARET FAZLASI VERMEK OLMALI”

MAİB Yönetim Kurulu Başkanı Kutlu Karavelioğlu, raporun sunuş metninde, insanın en temel ihtiyaçlarından biri olan örtünme ile başlayan tekstil sektörünün, tıpkı tarım ve hayvancılık gibi medeniyetin gelişimine en uzun süre eşlik eden meşgalelerden biri olduğunu; sanayileşme tarihinde de tekstil makinelerinin öncelikli konumda bulunduklarını söylüyor. “Dış ticaretle ilgili ilk teorilerde de uluslararası iş bölümü teorilerinin ilk örneklemelerinde de tekstil ürünleri ve bunları işleyen makineler hep odak noktasıdır.” diyerek devam eden Karavelioğlu, “Tekstil üretimi, Türkiye’de de önemli bir ihraç kalemi olarak günümüze kadar marka faaliyet alanı oldu. Ancak tekstil ürünlerinin üretimi ve ihracatı, maalesef tekstil makinelerinin ithalatı ile paralel bir büyüme gösterdi. Fakat son yıllarda bir kırılma yaşandığını ve tekstil makineleri sektörünün gelişimiyle pozitif bir dönüşüm gerçekleştiğini de görüyoruz. Düne kadar sadece tekstil ürünleri ihraç eden ama bu ürünleri üretmek için ihtiyaç duyduğu makineleri ithal eden bu sektörde, tekstil makine imalatımızla birlikte ihracatımız da dikkat çekici bir hız kazandı. Bu iyileşmeyi olumlu bulmakla birlikte, henüz sürecin başında olduğumuzu ve gidecek çok yolumuz olduğunu da eklemek lazım.” değerlendirmesinde bulunuyor.

“BOYAMA VE APRELEME MAKİNELERİNDE DÜNYA İLE REKABET EDEBİLİYORUZ”

TEMSAD Yönetim Kurulu Başkanı Adil Nalbant ise sunuş metninde, Türk tekstil sektörünün 9,8 milyar dolarlık ihracatla dünyada beşinci sırada bulunduğunu söylerken, sektörde bazı alanlarda sahip olunamayan teknoloji ve makinelerin, üretim için dışa bağımlı olunduğu anlamına geldiğini vurguluyor ve üretim teknolojinde dışa bağımlı olan ülkelerin küresel ölçüde rekabetçi olamayacaklarının altını çiziyor. “Bu sebeple, tekstil sektöründe sürdürülebilir, kalıcı ve küresel ölçüde söz sahibi olunması için tekstil makinelerinin geliştirilmesine ve ithalatı yoğun olan ürünlerin yerlileştirilmesine şiddetle ihtiyaç var.” diyerek devam eden Nalbant, “Ülkemiz tekstil sanayisi, tekstil makinelerinde yaklaşık yüzde 75 oranında dışa bağımlıdır. Bunlar başta dokuma, örme, iplik ve konfeksiyon makineleridir. Ülkemizde son dönemde artan tekstil yatırımlarına paralel olarak, 2021 yıl sonu itibarıyla 2,5 milyar dolardan fazla tekstil makinesi ithalatının yapılacağını tahmin ediyoruz. Bu ithalat kalemlerimizden ayrı olarak boya ve apreleme makinelerinde ve tekstil makine yedek parça üretimlerinde ise Türk tekstil makineleri sanayisi dünya ile rekabet edebiliyor. Bu ürün grupları, toplam tekstil makine ihracatımızın önemli bir kısmını oluşturmakla birlikte, 2021 yıl sonu itibarıyla tekstil makinelerinde 1 milyar dolara yaklaşan bir değerde ihracat gerçekleştirmiş olacağız. Bu değer, dünya tekstil makine ihracatından aldığımız yüzde 3’lük payla ilk 10 ülke arasında yer almaya devam edeceğimizi de bize söylüyor.” diyor.

SANAYİ DEVRİMİ’NDE TEKSTİL MAKİNELERİ ÖNEMLİ ROL OYNADI

İnsanoğlu topluluk halinde yaşama sürecinde gerek ahlaki gerek doğal şartlarına uyum sağlamak için örtünme ihtiyacı hissetmiş. Bu açıdan örtünmek, insanoğlunun var olmaya başladığı günden bu yana değişmeyen en büyük ihtiyaçlarından biri olarak da değerlendiriliyor. Arkeolojik kazılar, neolitik çağdan kumaş benzeri malzeme kalıntılarını kanıtlarken, Anadolu’nun çeşitli yörelerinde birkaç bin yıldan beri günümüze ulaşan kaya kabartmaları o çağların insanını alımlı bir şekilde bezenmiş olarak sergiliyor. Bu olguyla birlikte ortaya çıkan tekstil kavramı ise Latince “texere/örme-dokuma” kelimesinden türetilmiş. İnsanların kültürel düzeylerinin farklılaşması ve çevre şartları ile giyime olan ihtiyaç artarken, yeni tekstil teknikleri de ortaya çıkmış ve giysinin kültürel işlevi, boyar maddelerin dokuma ve örme işlemi öncesi ve sonrasında kullanılmasıyla daha da ileri gitmiş. Önceleri yerel ihtiyaçlar için üretilen tekstil ürünleri, Anadolu ve İran halılarının ve kilimlerinin Avrupa’ya satışıyla tekstil ticaretinin doğumunu da tetiklerken, artan nüfus ve insanların giyimde çeşitlilik isteği sonucu gelişen teknolojiyle birlikte tekstil sektörü de makineleşme sürecine girmiştir. Hatta Sanayi Devrimi’nin yaygınlaşmasında da tekstil sektörünün, dolayısıyla tekstilde mekanizasyonun etkisi de çok büyüktür. Pamuklu ve yünlü üretiminde kullanılan büyük makinelerin gelişiminin 18’inci yüzyılın ilk yıllarından itibaren başlamış olması, bu gerçeğin önemli kanıtlarından biridir.

TEKSTİL SEKTÖRÜ KÜRESEL ÖLÇEKTE REKABETÇİ

Küresel tekstil ve ham maddeleri ihracatı 2020 yılında yüzde 4,2 artarak  346,1 milyar dolar değerine yükselirken, yıllar itibarıyla en yüksek seviyesine de ulaşmış oldu. Dünya tekstil sektörü ihracatı alt ürün grupları bazında incelendiğinde ise en fazla teknik tekstil ihracatının gerçekleştiğini görüyoruz. 2020 yılında teknik tekstil ihracatı yüzde 6,1 artarak 113,5 milyar dolar değerine ulaşırken, dokuma kumaş da yüzde 17,2 pay ile en fazla ihracatı gerçekleştirilen ikinci alt ürün grubu oldu. 2020 yılında küresel dokuma kumaş ihracatı ise salgın etkisiyle yüzde 22,4 azaldı ve 59,4 milyar dolar değerinde gerçekleşti. Tekstil sektörünün tüm alt ürün gruplarında en büyük ihracatçı konumunda olan Çin’in tekstil ihracatı 2020’de yüzde 28,2 oranında artarak 153,1 milyar dolar olurken, küresel tekstil ihracatından yüzde 44,2 pay aldı. AB ülkeleri, ABD ve Hindistan’ın arkasından Türkiye ise 9,7 milyar dolarlık ihracatla küresel tekstil sektörü ihracatından aldığı yüzde 2,8’lik payla dünyanın en büyük beşinci ihracatçısı konumuna yükseldi. Bununla birlikte Türkiye, 331 milyar dolarlık küresel tekstil ve ham maddeleri ithalatından da yüzde 2,3’lük pay alıyor ve en büyük sekizinci ithalatçı konumunda bulunuyor. Benzer şekilde Türkiye, hazır giyim ve konfeksiyon ihracatında da rekabetçiliğini koruyor. 2020’de 17,5 milyar dolarlık ihracatla 545 milyar dolar değerindeki dünya hazır giyim ve konfeksiyon pazarından yüzde 3,2 pay alan Türkiye, bu veri ile beşinci sıradaki yerini korumuştu.

TEKSTİL MAKİNELERİ İHRACATIMIZ YÜKSELİŞTE

Peki, tekstil üretimi ve ihracatında rekabetçiliğimizi korurken tekstil makineleri üretimi ve ihracatında ne durumdayız? Tablo 1’den izlenebileceği üzere, dünya tekstil makineleri ihracatı 2019 yılında 26,6 milyar dolar olurken, 2010- 2019 döneminde Türkiye’nin tekstil makineleri ihracatının yüzde 196 oranında artarak 788 milyon dolara ulaştığını görüyoruz. Türkiye’nin 2010 yılında dünya tekstil makineleri ihracatından aldığı pay yüzde 1,1 iken, bu oran 2019 yılı sonunda yüzde 3’e çıkmış. Dünya tekstil makineleri ihracatına yön veren ülke ise Çin olarak karşımıza çıkıyor. Hemen hemen tüm alt ürün gruplarında Çin ön plandayken, tekstil makineleri ihracatında Türkiye ilk 20 ülke arasında yer alıyor. Türkiye’nin, Tablo 2’den de izlenebileceği gibi, en fazla tekstil makinesi ihracatı gerçekleştirdiği ülkelere bakıldığında ilk sırada Birleşik Krallık’ın yer aldığını görüyoruz. Türkiye’nin Birleşik Krallık’a tekstil makineleri ihracatı 2020’de yüzde 15,8 oranında artarak yaklaşık 109 milyon dolar değerinde gerçekleşirken, ilk 10 ülke listesinde yer alan Polonya en fazla dikkat çeken ülkelerden biri olarak karşımıza çıkıyor. 2011 yılında Türkiye’nin Polonya’ya 778 bin dolar değerinde ihracatı bulunurken, 2020 yılında bu ülkeye olan tekstil makineleri ihracatının yaklaşık 18 milyon dolara kadar yükseldiği görülüyor. Bununla birlikte, Türk tekstil sektörünün gerçekleştirdiği tekstil makineleri ithalatı da düşüş eğilimine devam ediyor. Tablo 3’te gösterilen dünya tekstil makineleri ithalatı 2019 yılında yüzde 11,1 oranında gerileyerek 28 milyar dolar olurken, Türkiye’nin dünya tekstil makineleri ithalatındaki payı aynı dönemde yüzde 4,1 olarak gerçekleşmiş ve 1,2 milyar dolarlık ithalat değeriyle Türkiye, küresel sıralamada altıncı sırada yer almıştı. Ancak Tablo 4’ten izleyebileceğimiz gibi, Türkiye’nin tekstil makineleri ithalatı 2020’de yüzde 51,9 oranında arttı ve 1,7 milyar dolara yükseldi. Bu dönemde gerçekleşen ithalatın yüzde 25,4’ünün Çin’den olması ise dikkat çekici bir veri olarak karşımıza çıkıyor. İkinci sırada ise yüzde 24 payla Almanya yer alıyor.

ANKET SONUÇLARI İLGİNÇ VERİLER İÇERİYOR

Tekstil makinelerinde alt segmentlerin üretim, ihracat ve ithalat verilerine de ayrıntılarıyla odaklanan rapor, TEMSAD üyeleriyle gerçekleştirilen bir anket çalışmasının kapsamlı sonuçlarını içermesiyle de önem arz ediyor. Anketin detaylarını rapor içeriğinde bulabilirsiniz ancak anket sonuçlarından derlenen SWOT Analizi’nin burada da paylaşılmasının önemli olduğuna inanıyoruz. Diğer yandan, ankete katılan kurumların ihracat kanallarını güçlendirmesi açısından önder olarak yüzde 52 oranla MAİB’i ilk sırada bildirmeleri de sevindirici bir sonuç olarak karşımıza çıkıyor. İkinci sırada yüzde 18 oranla TEMSAD yer alırken, mümessillikler ve dış ticaret şirketleri yüzde 15 oranla üçüncü, İTKİB yüzde 11 oranla dördüncü sırada bulunuyor.