ALMAN AMATÖR ARKEOLOG HEINRICH SCHLIEMANN TARAFINDAN ÇANAKKALE’NİN TEVFİKİYE KÖYÜ CİVARINDA KEŞFEDİLEN TROYA ANTİK KENTİ’NDE BULUNAN ESERLERİN ÇOĞU GÜNÜMÜZDE TÜRKİYE, ALMANYA VE RUSYA'DA SERGİLENİYOR. GEÇTİĞİMİZ YIL AÇILAN VE HEMEN BİR YIL SONRASINDA AVRUPA YILIN MÜZESİ ÖDÜLÜ’NE (EMYA) ADAY GÖSTERİLEN TROYA MÜZESİ GEÇTİĞİMİZ GÜNLERDE İSE BU YIL YEDİNCİSİ DÜZENLENEN ATTRACTION STAR AWARDS YARIŞMASINDA "EN BAŞARILI MÜZE" SEÇİLDİ.

İki yıl önceki Troya Yılı’nda Çanakkale’nin Tevfikiye köyünde yapımı tamamlanan Troya Müzesi’nin dünya gündemindeki önemi her geçen gün artıyor. Kitleleri çeken eşsiz bir atmosferin yanı sıra yaratıcı yorumlama ve sunumla ziyaretçilerini karşılayan Troya Müzesi, bölge sakinlerinin kalkınmasına doğrudan katkıda bulunan farklı özellikleriyle de dikkat çekiyor. 5000 yıllık tarihe ev sahipliği yapan, doğu ile batıyı Çanakkale’de buluşturarak Troya ve Çanakkale’yi dünyaya tanıtan dünyanın en önemli çağdaş arkeoloji müzelerin- den biri olan Troya Müzesi, Avrupa Konseyi desteğinde faaliyet gösteren Avrupa Müze Forumu (EMF) tarafından her yıl kamusal kalitesi yüksek olarak değerlendirilen müzelere verilen Avrupa’nın en prestijli müzecilik ödülü EMYA 2020 yılı adaylığında da halen final aşamasına kalma başarısı göstermiş durumda. Geçtiğimiz yıl, adaylık süreci devam ederken, “Dünyada Görülmesi Gereken 100 Yer” listesini hazırlayan Time Dergisi seçkisinde Türkiye’den sadece Çanakkale Troya Müzesi’ne yer verilmiş, dergide övgüyle bahsedilen Troya Müzesi, “Homeros’un İlyada Destanı’nı günümüze taşıyan, 24 parçalık Troya Altını koleksiyonuyla pırıl pırıl parlayan bu müze mutlaka ziyaret edilmesi gereken yerlerden” ifadeleriyle tanımlanmıştı. Diğer yandan Troya Müzesi, geçtiğimiz günlerde düzenlenen ödül töreninde, bu yıl yedincisi düzenlenen Attraction Star Awards yarışmasında da "En Başarılı Müze" ödülüne layık görüldü.

ANKA KUŞU MİSALİ KÜLLERİNDEN DOĞAN ŞEHİR: TROYA


1998’de UNESCO Dünya Kültür Mirası Listesi’ne dâhil edilen Troya Antik Kenti, Çanakkale merkez ilçesine bağlı Tevfikiye köyünün batısında, Hisarlık Tepesi’nde bulunuyor. 200x150 metre boyutlarında, 31,2 metre rakımlı ve aynı zamanda geniş bir kalker tabakasının parçası olan Hisarlık Tepesi’nde bir antik kentin olduğu uzun süre bilinmese de tepenin isminden anlaşılacağı gibi bölgede arkeolojik kalıntıların yüzeye yakın olduğu ve bu yüzden yerel sakinlerince tepeye Hisarlık adı verildiği görüşü savunuluyor. Diğer yandan tepenin, Troya kentinin ilk kurulduğu dönemde Karamenderes ve Dümrek Çaylarının döküldüğü ve Çanakkale Boğazı'na açılan bir koyun kenarında, bugüne göre denize çok daha yakın bir yerde yer aldığı da düşünülüyor.

1871'de Alman amatör arkeolog Heinrich Schliemann tarafından, Homeros’un İlyada destanındaki işaretler takip edilerek keşfedilen antik şehrin kalıntılarında, ilerleyen zamanlarda gerçekleştirilen kazılar sonucu, aynı yerde yedi kez farklı dönemlerde kent kurulduğu ve farklı dönemlere ait 11 katman olduğu saptandı. MS 3000 ile MS 1’inci yüzyıla tarihlenen ve üst üste kurulmuş bu kent katmanlarından çıkartılan eserler, bugün Troya Müzesi’nin de ana sergi envanterini oluşturuyor.

DÜNYANIN EN ÖNEMLİ ÇAĞDAŞ ARKEOLOJİ MÜZELERİNDEN BİRİ

Troya Antik Kenti’nden çıkarılan yaklaşık 2 bin eserin sergilendiği Troya Müzesi, Çanakkale il merkezine sadece 35 kilometre mesafede bulunuyor. Kent merkezinden Tevfikiye köyüne düzenli minibüs seferleri yapılıyor ancak özel otomobilinizle de Troya Müzesi’ne kolaylıkla ulaşabilirsiniz.

Troya Müzesi, Troya Ören Yeri girişinde 100 dönüm arazi üzerinde yaklaşık 11 bin 314 metrekare kapalı alan üzerinde inşa edildi. Müze binasının yüksekliğinin Troya Antik Kenti’nin kazı öncesi yük- sekliği ile eşit olacak şekilde tasarlanması da Troya’nın tüm detaylarıyla burada yaşatılmasını sağlıyor. Ulusal Mimari Tasarım Yarışması’nda uluslararası saygın bir jüri heyeti tarafından 150’den fazla proje arasından seçilen, dünyanın en önemli çağdaş arkeoloji müzesi örneklerinden biri olan Troya Müzesi, 2018 Troya Yılı’nda Ekim ayı içerisinde ziyarete açıldı. Toplamda 3 bin metrekare sergi salonuna sahip Troya Müzesi’nde, Troya ve Troas kentlerinden elde edilen çok  sayıda eser sergilenirken, müzede; heykel, lahit, yazıt, sunak, mil taşı, balta ve kesici aletler, pişmiş toprak seramikler, metal kaplar, altınlar, silahlar, sikkeler, kemik obje ve aletler, cam bilezikler, süs eşyaları, figürinler, cam ve pişmiş toprak koku şişeleri, gözyaşı şişeleri başta olmak üzere insanlık tarihine tanıklık etmiş çok özel parçalar ziyaretçilere sergileniyor.

TROYA ESERLERİNİ TEK BİR MÜZEDE BULUŞTURUYOR

Çanakkale Müzesi Müdürlüğü envanterinde bulunan eserlerle kurgusu yapılan yeni müze teşhirinde İzmir Arkeoloji Müzesi Müdürlüğü’nden Homeros betimli sikkeler, 2012 yılında ABD Penn Müzesi tarafından Türkiye’ye iade edilen ve halen Troya Müzesi envanterine kayıtlı olan Troya kökenli 24 parça altın takı ile İstanbul Arkeoloji Müzeleri Müdürlüğü’nden geçici sergi için gönderilen Troya kökenli kolye, küpe, diadem, bilezik, baş süsü, zincir, sarkaç başı, iğne, kolye boncukları, çift halkalı bilezikten oluşan Troya altınları ve insan yüzlü stel de sergileniyor.

ÜÇ KATA YAYILAN 5000 YILLIK TARİH


Ödüllü tasarımıyla dikkat çeken Troya Müzesi’nde ziyarete giriş rampasından başlayan misafirler giriş katından itibaren yedi bölüme ayrılmış bir hikâyeyi takip ediyor: “Troas Bölgesi Arkeolojisi”, “Troya’nın Tunç Çağı”, “İlyada Destanı ve Troya Savaşı”, “Antik Dönemde Troas ve İlion”, “Doğu Roma ve Osmanlı Dönemi”, “Arkeoloji Tarihçesi” ve “Troya’nın İzleri” olarak kategorize edilen hikâyelerin arkeoloji dünyasına yön veren eserleri büyük bir titizlikle ziyaretçileriyle buluşturuluyor.

Müze ziyareti daha rampadan inerken başlıyor. Rampanın duvarlarında bulunan nişlerde Troya’nın farklı katmanları; mezar taşları, büyük boy heykeller, sahne canlandırmaları ve büyük boy fotoğraflarla anlatılırken, müzenin giriş alanı olan, Troas ve çevresini konu alan sirkülasyon bandında ise devam eden sergi katları öncesinde ziyaretçiye bir oryantasyon sağlamak  amacıyla arkeoloji bilimi; arkeolojik ve arkeometrik tarihleme yöntemleri, neolitik, kalkolitik, tunç çağı, demir çağı, höyük, restorasyon, konservasyon gibi terimler şemalar, çizimler, metinler ve interaktif yöntemlerle aktarılıyor.

Troas Bölgesi’nin arkeolojik kalıntılarıyla genel olarak anlatıldığı zemin katta Assos, Tenedos, Parion, Alexandria Troas, Smintheion, Lampsakos, Tyhmbria, Tavolia ve İmbros kentlerinin tarihleri, kazıların bilgileri ve bu dönemlere ait eserler sergilenirken, ünlü Troya Hazinesi de burada sergileniyor. 19’uncu yüzyılın sonunda Troya’da kazılar yapan Heinrich Schliemann’ın, bulduğu altın eserleri Osmanlı yetkililerinden habersiz yurt dışına kaçırmasıyla başlayan Troya Hazineleri hikâyesi, Homeros’un İlyada’sı kadar ünlüdür. Bu Yitik Miras’ın hikâyesini, kapsamlı olarak müzenin üçüncü katında izlemek de mümkün.

Birinci katta Troya’nın Tunç Çağı hakkında bilgiler verilirken, bu çağın deniz ticaretindeki önemini belirtmek için tasarlanan gemi-vitrin ve Geç Tunç Çağı sonunda kentin bir savaşla terk edilmesi hikâyesini temsil eden efektli yansıtma serginin çarpıcı bölümlerini oluşturuyor. Yine, Troya’daki en eski yazılı belge olan “Luvi Mührü” de bu katta görülebilir.

İkinci katta kitaplara ve filmlere konu olan Troya Savaşı, savaşın kahramanları, olayları, mekânları ve bu döneme ait sikkeler, çanak-çömlek ve mermer eserler çizimler, maketler ve dijital programlarla birlikte tanıtılıyor. 1994’te gün ışığına çıkarılan ve Troas’ta Pers hâkimiyetini (ve Troya Savaşı’nın gelişen olaylarını) temsil eden Polyksena Lahti, Roma imparatorlarının heykelleri ve Parion’da 2012 yılında ortaya çıkarılan Triton (Kentauros) Heykeli de yine bu katta ziyaretçilere sunulmuş.

Üçüncü katta ise Troya ve çevresinde süren beylikler ve Osmanlı Dönemi’nde devam eden yaşam alanlarına ait eserler yer alıyor. Bu katta Osmanlı yerleşimlerini içeren, Çanakkale Boğazı’nın Osmanlı Devleti’nin ilk zamanlarındaki önemini anlatan metin, gravür ve fotoğraflar kullanılırken, Osmanlı Dönemi’nde süren çanak-çömlek geleneği, taş işçiliği ve sosyal yaşamdaki taş eserler, sikke definesi ve seramiklere ait bir alan olarak öne çıkıyor.

İNTERAKTİF DENEYİMLE FARK YARATIYOR


Troya Müzesi bahçesinde ise peyzajla birlikte taş eserler, lahitler, sütunlar, steller, sütun başlıklar bütünlük oluşturacak şekilde sergileniyor. Her biri kültürel birer hazine olan eserler; metin ve görsel panolarla desteklenirken, diorama ve animasyonlardan yararlanılması da ziyaretçiler üzerinde güçlü bir duyusal etki oluşturuyor: Troya Savaşı Diaroması, Sikkeler temalı interaktif düzenek, Strabon’a göre Troas temalı interaktif film, Troya Şehri’nin simülasyonu gibi uygulamaları mutlaka deneyim- lemenizi öneriyoruz.

Müze haftanın her günü (Pazartesi ve hafta sonları da dâhil) ziyaret edilebilirken, sadece dini bayramların birinci günleri saat 13:00’e kadar kapalı olduğunu ekleyelim.