PWC TÜRKİYE TARAFINDAN HAZIRLANAN “TÜRKİYE’NİN KÜRESEL REKABETÇİLİK SEYRİ” BAŞLIKLI RAPORA GÖRE, TÜRKİYE’NİN EKONOMİK PERFORMANS SIRALAMASI YÜKSELİRKEN KAMU YÖNETİMİ VERİMLİLİĞİNDE AŞAĞI YÖNLÜ BİR GÖRÜNÜM TAKİP EDİLİYOR. EKONOMİK İYİLEŞMEDE İHRACATTAKİ ARTAN ÇEŞİTLİLİK, GAYRİ SAFİ SABİT SERMAYE OLUŞUMU VE GSYİH’DEKİ BÜYÜME ETKİLİ OLURKEN, BÜTÇE AÇIĞININ GSYİH’YE ORANININ ARTMASI, MERKEZ BANKASI POLİTİKALARININ EKONOMİYE ETKİLERİ VE VERGİ TAHSİLATINI AZALTAN FAKTÖRLER GİBİ GÖSTERGELER KAMU YÖNETİMİ VERİMLİLİĞİNE OLUMSUZ YANSIYOR.

Uluslararası rekabet gücü, özellikle gelişmekte olan ülkeler için ekonomik kalkınmanın itici güçlerinden biridir. Bu ülkeler hem ticaret hem de doğrudan yabancı yatırımlar kapsamında küresel pazarlarda daha fazla pay almayı hedefler. Çünkü ülkelerin rekabetçiliği, iktisadi, jeopolitik, demografik ve diğer dinamiklerle şekillenerek küresel ticarette pazar payı ve yatırım çekiciliği üzerinde etkili olur. Dolayısıyla Türkiye gibi gelişmekte olan ülkeler için, rekabetçiliği artırmak sürdürülebilir ekonomik büyüme ve uzun vadeli kalkınma hedeflerine ulaşmak adına kritik bir öneme sahiptir. Bu kapsamda bakıldığında; ekonomik ve siyasi istikrar, verimlilik, beşerî sermaye, altyapı, hukuki ve düzenleyici çerçeve ile küresel pazarlara erişim, rekabetçiliğin belirleyici faktörleri arasında yer alır.
Buna ek olarak, özellikle küresel salgın sonrası önem kazanan farklı tedarik zinciri stratejileri, dijitalleşme ve sürdürülebilirlik gibi dışsal faktörler de rekabetçiliği etkileyen önemli etmenler haline geliyorlar. Bu nedenle, değişen koşullar altında ülkelerin rekabetçiliğini analiz etmek, orta ve uzun vadeli stratejileri belirlemek adına büyük bir önem taşıyor. Bu bağlamda, küresel pazarda uluslararası rekabet gücünü artırmayı hedefleyen ülkelerin, bu dinamiklerin düzenli izlenmesi ve iyileştirilmesi kapsamında sorumluluğu bulunuyor. PwC’nin hazırladığı ve geçtiğimiz ekim ayında kamuoyu ile paylaşılan “Türkiye’nin Küresel Rekabetçilik Seyri” başlıklı rapor ise tam da bu gerekçelerle, Türkiye’nin son 10 yılda ihracat ve doğrudan yabancı yatırım çekiciliği açısından rekabetçiliğini değerlendirmek ve bu doğrultuda atılması gereken adımları ortaya koymak amacıyla hazırlanmış. Çalışma kapsamında, Türkiye’nin küresel ticaret ve doğrudan yabancı yatırım (DYY) görünümü değerlendirilirken, bu alanlarda rakip ülkeler belirlenerek bu ülkelerle kıyaslamalı rekabetçilik performansı analiz ediliyor. Türkiye’ye rakip ülkeler belirlenirken de son 10 yıl performansı değerlendirildiği için, ekonomik gelişmişlik düzeyi, ihracat ve DYY’ye ilişkin göstergeler dikkate alınarak, mevcut durum ve potansiyel açısından Türkiye’ye benzerlik gösteren ülkelerin seçilmesi hedeflenmiş. 



RAPORUN AMACI, DURUM TESPİTİNDE BULUNMAK VE YOL HARİTASI OLUŞTURABİLME

 PwC Türkiye Baş Ekonomist ve Danışmanlık Direktörü Başar Yıldırım ile analistler Umut Şafak ve Nil Kaya’nın katkılarıyla hazırlanan “Türkiye’nin Küresel Rekabetçilik Seyri” başlıklı raporda, küresel ve bölgesel gelişmelere ek olarak ulusal politikalar diğer tüm gelişmekte olan ülkelerde olduğu gibi Türkiye’nin de rekabetçiliği üzerinde de etkide bulunduğuna değinilirken, “Son yıllarda karşı karşıya kalınan dışsal faktörler ve yurt içi politikaların rekabetçilik üzerindeki etkisinin incelenmesi ise mevcut durum tespiti ve bu doğrultuda ortaya konulacak strateji, eylem planı ve yol haritası açısından önem taşıyor. Bu minvalde, son yıllarda deneyimlenen gelişmeler ile Türkiye ekonomisinin rekabetçiliğini, rakip ülkelerdeki benzer faktörlerle karşılaştırarak Türkiye’nin küresel ticaret ve doğrudan yabancı yatırımlardan aldığı payın geldiği konumu değerlendirmenin faydalı olacağına inanıyoruz.” değerlendirmesinde bulunuluyor. 


KAMU VE İŞ DÜNYASI VERİMLİĞİNDE GÜÇ KAYBEDİYORUZ

Genel bir rekabetçilik görünümü ortaya koymak adına incelenen Dünya Rekabetçilik Endeksi’nde Türkiye’nin beş yıllık ortalama sıralaması, 2015-2019 yılları arasında 62 ülke arasında 44’üncü iken, 2020-2024 yılları arasında 64 ülke arasında ortalama 50’ye gerilemiş durumda. Aynı dönemler dikkate alındığında, rakip ülkelerin genelinde de benzer bir düşüş trendi izlenebiliyor. Bu genel görünümde Türkiye, rekabetçilik göstergeleri arasında özellikle kamu yönetimi verimliliği ve iş dünyası verimliliği alanlarında gerileme yaşarken, maliyetlerde rekabet gücü, ekonominin dinamizmi ve nitelikli iş gücü gibi kriterler Türkiye’nin rekabetçiliğine katkı sağlamaya devam ediyor. Diğer yandan, Türkiye’nin ihracatında ve aldığı doğrudan yabancı yatırımlarda önde gelen bölgeler olan AB, Yakın ve Orta Doğu ile AB harici Avrupa bölgeleri, son 10 yılda yerlerini korumuş gözüküyor. 


İHRAÇ ÜRÜNLERİ VE İHRACAT PAZARLARINDA YERİMİZİ KORUYORUZ

Rapordaki verilere göre, ihracatta öne çıkan ürün grupları da genel olarak yerlerini ve toplam ihracat içerisindeki paylarını istikrarlı bir biçimde sürdürüyorlar. Veriler, Türkiye’nin 2023 yılında küresel ticaretteki payını yüzde 1’in üzerine çıkarmayı başardığını; ihracatın ithalatı karşılama oranının ise 2014-2023 yılları arasında ortalama yüzde 75 düzeyinde korunduğunu bize söylüyor. Yatırımda ise son dönemde hizmet sektörlerinde kayda değer bir artış gözleniyor. Çalışma kapsamında gerçekleştirilen rekabetçilik analizi bulgularına göre Türkiye, son beş yılda (2019-2023) ihraç ettiği ilk 10 ürün grubu özelinde küresel rekabetçilikte sınırlı bir düşüş, ilk 10 ihraç pazarındaki rekabetçilikte ise sınırlı bir artış kaydetmiş durumda. Rapordaki verilere göre, 2014-2018 ile 2019-2023 yılları arasında en fazla ihraç edilen ilk 10 ürün grubunun değişmediği gözlenirken, bu durum, Türkiye’nin belirli sektörlerde güçlü bir rekabetçiliğe sahip olduğuna işaret ediyor. “Motorlu kara taşıtları”, “kazanlar, makineler, mekanik cihazlar” ve “elektrikli makine ve cihazlar” gibi yüksek katma değerli ürünlerin ihracatta ilk sıralarda yer alması, Türkiye’nin teknolojik ve endüstriyel kapasitesinin bu sektörlerde küresel piyasada rekabet edebilir bir seviyede olduğunu da bize söylüyor. Türkiye, 11 ülkelik rakip ülke setinde küresel rekabetçilikte 7’nci sırada yer alırken, ilk 10 ihraç pazarındaki rekabetçilikte ise 6’ncı sırada yer alıyor ve bu konumunu son 10 yılda korumuş gözüküyor. Doğrudan yabancı yatırımlarda ise göreli olarak daha durağan bir performans ortaya koyan Türkiye, toplam DYY miktarında 11 ülkelik rakip ülke setinde 4’üncü sıradan 6’ncı sıraya gerilemiş. 

POLİTİKA ÖNERİLERİ DE SUNULUYOR

“Türkiye’nin Rekabetçilik Seyri” başlıklı çalışmada, Türkiye’nin rekabetçiliğine yönelik sonuçlar tartışılırken, özellikle son yıllarda sıklıkla irdelenen döviz kurları ve ihracat performansı arasındaki kompleks ilişki de değerlendirilmiş. Bu kapsamda, çalışma bulguları ve literatür taraması ile TL’deki değer kaybının tek başına ihracat rekabetçiliğini artırmak için yeterli olmadığı ve kur-ihracat rekabetçiliği ilişkisinin birçok faktöre bağlı değişkenlik gösterdiği ortaya koyulurken, rapor kapsamında Türkiye’nin rekabetçiliğini artırmak için ekonomik, siyasi ve hukuki zemin ön koşul olarak alınarak politika önerileri de sunuluyor. Ticari ilişkilerin güçlendirilmesi, yeşil dönüşüme uyum sağlanması ve temiz enerji yatırımlarının teşviki bu önerilerin başında gelirken, ayrıca lojistik, enerji ve telekomünikasyon altyapısının güçlendirilmesi ve dijitalleşme yoluyla yatırım ve ticaret süreçlerinin kolaylaştırılması da kritik öneme sahip başlıklar olarak nitelendiriliyor.