TÜRKİYE’NİN MAKİNECİLERİ BİLGİ ÜRETEN, ÜRETTİĞİ BİLGİYİ KAMUYA AÇAN VE KAMU OTORİTELERİNE STRATEJİK VERİ SAĞLAYAN ÖRGÜTLÜ YAPISIYLA TÜRK SANAYİSİNE DEĞER KATMAYA DEVAM EDİYOR. BİLGİ BİRİKİMİNİ VE SAHİP OLDUĞU TÜM İMKÂNLARI TÜRK MAKİNE SEKTÖRÜNÜN GELİŞMESİ İÇİN KULLANAN MAKİNE İHRACATÇILARI BİRLİĞİ, 2020 YILININ İLK YEDİ AYINDA TOPLAM YEDİ YENİ RAPOR YAYIMLADI. HER BİRİ UZMAN EKİPLER TARAFINDAN HAZIRLANAN BU RAPORLARDA MAKİNE SEKTÖRÜNÜN KÜRESEL GÖRÜNÜM İÇİNDEKİ YERİ, SEKTÖRÜN TAKİP ETMESİ GEREKEN YOL HARİTASI VE DİĞER SEKTÖRLERLE İLİŞKİSİ ELE ALINIYOR. RAPORLARIN TÜMÜNE, MAKİNE İHRACATÇILARI BİRLİĞİ’NİN RESMİ İNTERNET SİTESİNDEN ULAŞILABİLİR.

TÜRKİYE MAKİNE SEKTÖRÜ DIŞ PAZAR STRATEJİSİ

Ticaret Bakanlığı desteği ve PwC iş birliğiyle hazırlanan bu çalışmada, öncelikle makine sektörü için hedef pazarlar ve potansiyeli yüksek ürün grupları belirlendi. Hedef pazarlarda ürün bazında rakip ülkeler tespit edilerek bu ülkelerin başarı hikâyelerinin ardında yatan rekabetçilik unsurları Türkiye ile karşılaştırmalı olarak incelendi. Yoğun bir çalışma ile hazırlanan bu raporun sonunda, uzman bir ekiple birlikte, Türkiye makine sektörünün dış pazar rekabetçiliğini arttırmaya yönelik strateji önerileri oluşturuldu.

Hedef ülkeler: Öncelikle ihraç pazarlarındaki farklı makro ve sektörel parametreler kullanılarak geliştirilen çok kriterli seçim modeliyle hedef ülkeler ABD, Almanya, Çin, Hindistan ve Rusya olarak tespit edildi. Rakip ülkeler: Çalışma kapsamında potansiyeli yüksek ürün grupları belirlendikten sonra, her bir ürün grubunda ilgili hedef ülkeye en fazla ihracatı gerçekleştiren ülke, rakip ülke olarak seçildi. Belirlenen potansiyeli yüksek ürün grupları açısından beş rakip ülke öne çıktı: Çin, Almanya, ABD, Kanada ve Çekya. Strateji Önerileri: Türk makine sektörünün genel özelliklerine bakıldığında, KOBİ’lerden müteşekkil sektör yapısı operasyonel esneklik bakımından olumlu bir faktörken; bu yapının ölçek avantajı, sermaye yeterliliği, finansmana erişim, Ar-Ge’ye ayrılan kaynaklar ve markalaşma bakımından kısıtlar yarattığı görülüyor. Hedef pazarlar ve rakip ülke düzeyinde, sektör için strateji önerileri raporda beş başlıkta bir araya getiriliyor.

• Ölçek Büyütülmesi

• Finansman Sağlama

• Teknoloji Geliştirme

• Markalaşma

• Doğrudan Yabancı Yatırımlar

İHRACAT POTANSİYELİ ANALİZİ

Bu çalışma, hem toplam ihracatta hem de makine sektörü ihracatında Türkiye’nin sahip olduğu potansiyeli ortaya koyma hedefiyle hazırlandı. 6’lı GTİP bazında her bir makine alt sektörü (593 ürün) için ihracatta potansiyel arz eden ülkelerin tespit edildiği raporda, ihracat potansiyel değerlerinin hesaplanması için regresyon yöntemi kullanıldı. Son aşamada, Türkiye’nin makine ihracat potansiyeli, yani olması beklenen ihracat düzeyi hesaplandı ve bu düzey mevcut ihracat düzeyi ile karşılaştırılarak aradaki “İhracat Açığı” hesaplandı. Türkiye’nin gerçek ihracat potansiyeli bu hesaba göre, 2018 yılında gerçekleştirdiği 168 milyar dolar ihracatın yüzde 18,5 üzerindeydi. Eğer Türkiye gerçek potansiyeline ulaşsaydı, 2018 yılında 30,9 milyar dolar daha fazla ihracat gerçekleştirebilecekti. Türkiye makine sektörünün potansiyeli ise 2018 yılında gerçekleştirdiği 15,8 milyar dolar (84. fasıl itibarıyla) ihracatın yüzde 61 üzerindeydi. Buna göre Türkiye, makine sektöründe gerçek potansiyeline ulaşsaydı, 2018 yılında 9,7 milyar dolar daha fazla ihracat gerçekleştirecekti.

SERMAYE YATIRIMLARI ANALİZİ

Sermaye yatırımları, bir ekonomide sermaye stokunun arttırılmasını sağlayarak büyümeye katkı sağlaması ve daha da önemlisi büyümenin sürdürülebilir olması açısından kilit rol oynuyor. Sermaye yatırımları konusunda sektörel bir dağılım düşünüldüğünde en üst sıralarda makine sektörünün olması, ülkelerin gelişmiş ekonomi sınıfına girebilmeleri için büyük önem taşıyor. Bu rapor, Türkiye’de sermaye yatırımlarının, özellikle de makine teçhizat yatırımlarının durumunu ve olması gereken seviyeyi araştırıyor. Rapora göre, 2009-2018 yıllarında inşaat ve makine/teçhizat yatırımları cari değerleri itibarıyla izlendiğinde; 2009 yılında birbirlerine oldukça yakın seyreden değerlerin 2011 yılından itibaren ayrışmaya başladıkları görülüyor. Her iki yatırım türünün de artış hızı 2016’dan itibaren yükselse de inşaat yatırımlarının artış hızı, makine ve teçhizat yatırımlarından daha yüksek görünüyor. Buna bağlı olarak, 2016’da yaşanan kırılma sonrasında inşaat yatırımları ile makine/teçhizat yatırımları arasındaki makas 2018’de en yüksek değere ulaşmış bulunuyor.

TARIM VE MAKİNE SANAYİ ETKİLEŞİMİ RAPORU

Bu çalışma, dünyada ve Türkiye’de tarım sektörünün gelişimini, teknolojinin ve mekanizasyonun tarımdaki yerini analiz etmeyi amaçlıyor. Akıllı tarım, organik tarım, dikey tarım, butik tarım gibi farklı branşların teknoloji ve dijitalleşmeyle ilişkisini ele alan rapor, MAKFED ile yürütülmekte olan sektörel araştırmalar kapsamında TARMAKBİR iş birliğiyle hazırlandı. Rapora göre, Türkiye’deki tarımsal yapı, tarımda gelişmiş ülkelere göre olumsuz olarak nitelendirebileceğimiz farklılıklar gösteriyor. Özellikle iç bölgelerde yaşanan yağış sıkıntısı ve kaynakların sulu tarım için yeterli seviyede olamayışı, coğrafyamızın dezavantajları arasında yer alıyor. Diğer yandan ortalama işletme büyüklükleri de verimli tarımın yapılmasında önemli bir etken. Tarım arazilerinin genellikle küçük parsellerden oluşması, ayrıca bu parsellerin bir arada olmayıp dağınık şekilde bulunması, tarımsal mekanizasyon araçlarının kullanımındaki etkinlik düzeyini azaltıyor. Tarımsal işletme sayısının fazlalığı da işletme başına gelirin düşmesine neden oluyor.

ÇELİK VE MAKİNE SANAYİ ETKİLEŞİMİ RAPORU

Türkiye’nin toplam çelik tüketiminin yüzde 13 civarındaki kısmını gerçekleştiren makine sektörü, bu yönüyle inşaat ve metal eşya sektörlerinin arkasından ülkemizin en büyük 3. çelik tüketicisi sektörü konumunda bulunuyor. Çelik ve Makine Sanayi Etkileşimi Raporu da bu iki sektör arasındaki ilişkiyi ele alıyor. Rapora göre: • Çelik sektöründe ürün çeşitliliğinin arttırılması ve katma değeri yüksek ürünlere yönelim, makine sektörünün ürün yelpazesinin genişlemesine katkıda bulunacaktır.

• Makine sektörünün, çelik fiyatlarındaki değişimlerden en az düzeyde etkilenmesi için çelik sektörü ile uzun vadeli iş birlikleri geliştirmesi gerekmektedir.

• Makine sektöründe üretimde kullanılan ancak iç piyasada üretilmeyen çelik ürünlerinin tespit edilerek, yurt içinde üretim imkânlarının araştırılması ve bu ürünlerin desteklenmesi, yurt içinde sürdürülebilir bir tedarik ve makine üretim altyapısının oluşturulması açısından önemlidir.

• İki sektör arasında sürdürülebilir ve etkin bir iş birliği ortamının sağlanabilmesi, Türkiye ekonomisine değer katacaktır.

SALGININ İŞ YAŞAMINA VE HUKUKUNA ETKİLERİ RAPORU

Salgın nedeniyle tüm dünyanın eve kapanması, daha önce benzeri görülmemiş bir durum oldu ve geçen süre gösterdi ki ekonomik, sosyal ve hukuki olarak dünya bu sürece hazırlıksız yakalandı. Eve kapanma süreci dünyada bir fren etkisi yaratırken, bu frenleme kendisini hızla artan bir şiddette ekonomik alanda ve ekonomik alan içindeki çalışma faaliyetinde gösterdi. İlk öncelikler hasta olmama, hayatta kalma iken giderek derinleşen bir ekonomik yarın kaygısı da hızla yayılıyor. Bu noktada ülkeler arka arkaya yeni ve olağanüstü hukuki düzenlemeler yapmaya başlarken, bugüne kadar bir kenarda duran bazı enstrümanlara ise birdenbire hiç olmadığı kadar önem verilip devreye alınmaya çalışılıyor. Rapor, mevcut koşulların iş hayatına etkileri ve özellikle hukuki uygulamalar ve enstrümanları ele alırken, yasalar, yönetmelikler veya tavsiyeler doğrultusunda alınan veya alınamayan tedbirlerin iş dünyasını, firmaları, yasalar karşısında ne gibi vecibelerle karşı karşıya bırakabileceğini inceliyor; Almanya hukuku ve uygulamalarına yapılan atıflarla, alınacak yeni tedbirlere katkıda bulunma amacını güdüyor.

MAKİNE İMALAT SANAYİ TÜRKİYE VE DÜNYA DEĞERLENDİRME RAPORU

MAİB Ekonomi Danışmanı Dr. Can Fuat Gürlesel tarafından dördüncü kez hazırlanan “Makine İmalat Sanayi Türkiye ve Dünya Değerlendirme Raporu”, 2019 yılında yaşanan gelişmelere ve eğilimlere ağırlık veriyor; salgının etkileriyle oluşan koşulları ve beklentileri de dikkate alan birçok alt başlıkta toplanmış özel bölümlerden oluşuyor. Türk makine sektöründe temel göstergelerin, faaliyet gösteren şirketlerin mali yapılarının, teknoloji faaliyetleri ile dış ticaretteki etkinliklerinin ele alındığı çalışmanın son bölümünde ise Türkiye ve dünya makine sanayisinin 2019 yılı performans değerlendirmesi yapılıyor. 2017, 2018 ve 2019 yılı göstergelerinin karşılaştırıldığı raporda, göstergelerdeki sayısal gelişmeler pozitif, durağan ve negatif şeklinde değerlendiriliyor. Bu kapsamda, Türk makine sanayisinde, 2019 yılında değerlendirme yapılan 21 göstergeden 11’inde pozitif, ikisinde durağan ve sekizinde negatif gelişme yaşadığı görülüyor.