Türkiye’nin genel ihracatının gerilediği bir dönemde makine sektöründe yaşanan ihracat artışı sevindirici. Bu noktada fırsatı iyi değerlendirip sektörümüzün gelişimi...

Türkiye’nin genel ihracatının gerilediği bir dönemde makine sektöründe yaşanan ihracat artışı sevindirici. Bu noktada fırsatı iyi değerlendirip sektörümüzün gelişimine ciddi anlamda katkı sağlanabilir. İhracatçılar biraz daha gayretle ürün ve ihracat pazarlarının sayısını artırabilir. Kendi sektörümüz olan PVC ve alüminyum profil işleme makineleri alanında özellikle Alman ve İtalyan firmaları uzmanlaşmış durumda. Buna rağmen sektörde Türk makineleri oldukça yoğun bir talep görüyor. Birçok ülkede Alman ve İtalyan markaların yerini aldığımızı gönül rahatlığıyla söyleyebilirim. Bu çerçevede küresel ortalamanın üzerinde artış kaydeden iki ülkeden birisi olmak gurur verici. Şimdi de Endüstri 4.0 diye bir gerçek var. Endüstri 4.0 kavramını benimseyip yol haritamızı buna göre şekillendirmemiz gerekiyor. Farklı ülkelerde yaptığımız fabrika ziyaretlerinde Endüstri 4.0 ile alakalı ciddi çalışmalar yapıldığını görüyoruz. Bizim de ülke olarak bu kavramı bir an önce benimseyip yol almamız gerekiyor.

YERLİ MAKİNELER TERCİH EDİLMELİ

Önceki dönemlerde döviz kurunda meydana gelen sert hareketler, özellikle dövizin aşırı etkilendiği ülkelere yönelik ihracatta belirli problemler yarattı. Son dönemdeyse özellikle yurt içi piyasa bu durumdan oldukça etkilendi ve firmalarımızın alım gücünü zayıflattı. Bu durumun sonuçlarını ilerleyen dönemde daha net değerlendirebileceğiz. Ülkemizde yerli makine tercih oranının artması gerekiyor. İç piyasada makinelerimizin kabul görebilmesi için yerli üretim ve yerli makine kullanımı vurgusunun daha etkili yapılması şart. Bu yönde Türkiye’nin Makinecileri olarak bizlere de oldukça büyük bir sorumluluk düşüyor. Bugün Türk makineleri yabancı makinelerle rekabet edebilir duruma geldiği için muhataplarımızın fiyat indirme politikası yürüttüğünü görüyoruz. Diğer yandan devlet tarafında da teşvik ve tanıtım destekleri konusunda çalışmalar yapılması gerekiyor. Türk makine sektörünün ulaştığı ileri düzeyi tüm dünyada görünür kılınması gerekiyor. Bu doğrultuda firmalar da ürün kalitelerini artırarak yenilikçi olmalı. Ayrıca firmalarımızın da katma değeri yüksek makine üretebilmek için Ar-Ge’ye de daha fazla pay ayırması gerekiyor. Bu noktada nitelikli insan kaynağı oluşturmak ve var olanların da sayısını yükseltmek büyük önem taşıyor. Üniversite- sanayi işbirliği olanaklarını artırarak temelden, çekirdekten nitelikli eleman yetiştirmeliyiz. Kişisel olarak söylemek gerekirse firmamızda, henüz lise staj döneminde tanıştığımız ve bugün itibarıyla üst düzey pozisyonlara erişmiş birçok çalışanımız var. Almanya’da öğretim hayatını sürdüren bir öğrenci staj için bize başvurduğunda altı ay süreyle imalattan pazarlamaya kadar tüm departmanlarımızda staj gördü. Staj sürelerinin mutlaka en az altı olarak belirlenmesi ve stajyerlerin muhakkak sahaya inmesi gerekiyor. Fakat bizim okullarımızda mühendislik okuyan öğrenciler dahi fabrika görmeden mezun olabiliyor. Birden fazla yabancı dil biliyor olmanın ise artık günümüzde önemi tartışılmaz.”