Kuruluşunun üzerinden 35 yıl geçen Akdaş Döküm, bugün Avrupa’nın önemli dökümhanelerinden biri olarak üretiminin yüzde 85’ten fazlasını...

Kuruluşunun üzerinden 35 yıl geçen Akdaş Döküm, bugün Avrupa’nın önemli dökümhanelerinden biri olarak üretiminin yüzde 85’ten fazlasını küresel pazarlara ihraç ediyor. Akdaş Döküm’ün kurucularından Yönetim Kurulu Başkanı Niyazi Akdaş, ilk günden itibaren yatırıma ara vermediklerini söylerken, iki dökümhane, üç talaşlı imalat fabrikası ve bir kaynaklı konstrüksiyon fabrikası olmak üzere altı ayrı tesiste 72 bin metrekare kapalı ve 127 bin metrekare açık alanda üretim faaliyetlerini sürdürdüklerini vurguluyor.

Üretim yolculuğunda Ar-Ge ve Ür-Ge’nin gücünden her zaman yararlandıklarını ve kalite kavramına özel bir önem verdiklerini de dile getiren Niyazi Akdaş, pazar etkinliklerini artırmak için her zaman katma değeri yüksek üretimin yollarını araştırdıklarının ve hızla değişen rekabet ortamında ayakta kalabilmek için ürün, hizmet ve üretim yöntemlerini sürekli olarak geliştirdiklerinin altını çiziyor. Halen Türk çelik döküm üretiminde yüzde 11 paya sahip olan ve toplam Türkiye çelik döküm ihracatı içerisindeki payı yüzde 13 seviyesinde olan Akdaş Döküm’ün sahip olduğu yetkinlikler ve ürün kalitesini, Yönetim Kurulu Başkanı Niyazi Akdaş ile konuştuk.

Akdaş Döküm’ün kuruluş hikâyesi sizden dinleyebilir miyiz?

ODTÜ’de okurken yaptığım yaz stajları sırasında Türk Traktör Fabrikası’nın dökümhanesinde dökümcülükle tanışmıştım. Mesleği çok sevmiş ve ilerde bu sektörde çalışmaya karar vermiştim. 1975 yılında Ankara’da bir çelik dökümhanesinde işletme müdürü olarak göreve başladım, altı ay sonra aynı işletmenin genel müdür vekili oldum. Beş yıl çalıştığım bu fabrikadan ayrıldım. Ardından, kapalı olup çalışmayan küçük bir çelik dökümhanesine yüzde 35 kâr ortağı olarak girdim. 1,5 yıl sonra da bu ortaklıktan ayrıldım. Daha sonra, çok değer verdiğim duayen sanayici rahmetli Orhan Işık’ın teşvikiyle, 1982 yılında eski bir arkadaşımla birlikte kiralık bir sundurma altı mekanda Akdaş Döküm Sanayi şirketini kurduk. 1987 yılında da üniversite yıllarından tanıdığım bir arkadaşımı üçüncü ortak olarak aldık. Halen Akdaş Döküm’ün Yönetim Kurulu Başkanlığı ve Genel Müdürlüğü görevlerini sürdürüyorum.

Akdaş Döküm, kuruluşunu takip eden yıllar içerisinde yatırımlarına hiç ara vermedi. Bu yolculuktan biraz bahseder misiniz?

1982 yılında 500 ton/yıl kapasite ile kiralık bir sundurma altı mekânda üretime başladık. 1987 yılında Ankara-İstanbul Karayolu üzerinde inşa ettiğimiz ilk fabrikamıza taşınarak kapasitemizi 3 bin ton/yıla yükselttik. 2000 yılında ise Ankara Organize Sanayi Bölgesi’nde reçineli kum teknolojisi ile donatılmış ikinci fabrikamızı açtık ve yıllık kapasitemiz 10 bin ton/ yıla ulaştı. 2006 yılına geldiğimizde, Ankara-İstanbul Karayolu üzerindeki ilk fabrikamızı kapatarak Ankara Organize Sanayi Bölgesi’nde modern kalıplama ve ergitme teknolojileriyle donatılmış yeni bir dökümhaneyi daha bünyemize kattık. Bu yeni tesis üretim kapasitemizi iki misline çıkarırken, 2011 yılında kapasitemizi ve teknik imkânlarımızı daha da artırmaya karar verdik. 2013 yılında tamamlanan bu yatırımımız sayesinde; Akdaş Döküm, 35 bin tonluk kapasitesi ile Türkiye’de sektöründe lider konuma ulaştı. Avrupa’da ise ilk beş dökümhane içerisinde değerlendirilen firmamız iki dökümhane, üç talaşlı imalat fabrikası ve bir kaynaklı konstrüksiyon fabrikası olmak üzere altı ayrı tesiste üretim faaliyetlerini sürdürüyor. Üretim profilimiz yüzde 75 çelik, yüzde 15 sfero ve yüzde 10 pik dökümdür.

Akdaş Döküm’ün üretimde sahip olduğu yeterlilikleri nelerdir?

Firmamız 35 tonluk indüksiyon ocakları, 85 ton kapasiteli pota fırını, oksijen üfleme kapasiteli vakum ocağı (VOD), CNC yolluk besleyici kesme tezgahı, PLC kontrollü modern tav ocakları ve işleme tezgahlarının kapasiteleriyle Türkiye ve Avrupa’da kurulmuş en yeni ve en donanımlı çelik döküm fabrikasıdır. Tesislerimizde, 250 tonluk ergitme ve 13 metre çapa kadar CNC tezgâhlarda işleyebilme kapasitesi sayesinde, net işlenmiş ağırlığı 150 tona kadar olan döküm parçaları üretebiliyoruz. Alanında uzman 570’den fazla çalışanımızla müşterilerimize en ideal ve ekonomik çözümleri sunuyoruz.

Peki, ihracat kapasiteniz nedir?

Şu anda üretimimizin yüzde 85 ila yüzde 90’ını ihraç ediyoruz. İhracatımızın yüzde 57’sini Avrupa ülkelerine, yüzde 30’unu ise ABD ve Güney Afrika’ya gerçekleştiriyoruz. Yurt içi pazara verdiğimiz yüzde 10 ila yüzde 15’lik kısım ise büyük oranda müşterilerimiz tarafından işlenip yurt dışına ihraç ediliyor. Üretimimiz ağırlıklı olarak; otomotiv, çimento, maden, inşaat, makine, demir-çelik, gemicilik ve off-shore, enerji, kimya ve petrol sektörlerine yöneliktir. Bilindiği üzere Türkiye’de çelik döküm üretimi; 2002 ile 2016 yılları arasında yüzde 45, çelik döküm ihracatı ise yüzde 140 arttı. Akdaş Döküm de 2016 yılında yüzde 50 kapasiteyle çalışmasına rağmen Türk çelik döküm üretimindeki yüzde 11’lik payını korumayı başardı. Toplam Türkiye çelik döküm ihracatı içerisindeki payımız ise 2016’da yüzde 13 seviyesinde gerçekleşti.

Akdaş Döküm’ün dış pazarlarda etkinliğinin artırılmasına yönelik neler yapılıyor?

Ağırlıklı olarak ham döküm parça yerine katma değerli montaja hazır ürünler ürettiğimiz için ihracat pazarlarımız da buna göre şekilleniyor. İhracatımız, başta Avrupa olmak üzere ABD ve Güney Afrika’ya yöneliktir. Diğer taraftan tezgâh yatırımlarına devam ediyor ve ihracatımızı yurt dışı fuarlara katılarak geliştirmeyi sürdürüyoruz. Ayrıca sık sık yurt dışı müşteri ziyaretlerinde bulunuyor ve müşterilerimizin ihtiyaçlarına yönelik çözümler üretiyoruz. İlgilendiğimiz sektörlerde faaliyet gösteren firmaları da ziyaret edip aktif pazarlama çalışmalarını sürdürüyoruz. Fabrikalarımızın ve teknolojik ekipmanlarımızın çok yeni, kapasitemizin ise yüksek olması nedeniyle müşterilerimizin ihtiyacı olan ürünleri en kaliteli şekilde ve en kısa sürede imal ederek teslimatını gerçekleştiriyoruz.

Pazar etkinliğimizi artırmanın en önemli ayağının; ihracat olanaklarını iyi analiz etmek, katma değeri yüksek döküm ürünleri üretiminin yollarını araştırmak ve farklı alaşımlara yönelmek olduğu düşüncesiyle hareket ediyoruz. Ürün gamımızdaki alaşımları çeşitlendirebilmek için yatırımlarımıza devam ediyoruz. Pota ocağı ve oksijen üfleme kapasiteli vakum ocağı yatırımlarımızı, tam olarak bu nedenlerle gerçekleştirdik. Bu yatırımlarla düşük karbonlu paslanmaz çeliklerin imalatı, çeliklerde kükürtsüzleştirme ve çeliğin içindeki istenmeyen hidrojen, azot gibi gazların miktarının ayarlanabilmesi gibi üretim yeteneklerine de sahip olduk. Akdaş Döküm, böylelikle, nükleer enerji gibi daha nitelikli alaşımda parça ihtiyacı olan yatırımlara tedarikçi olma imkânını da bulmuş oldu.

Akdaş Döküm, Avrupa’nın en temiz dökümhanelerinden biri olarak nitelendiriliyor. Biraz bu unvanınızdan da söz edebilir misiniz?

Sektörün ve üretim süreçlerimizin altyapı, fiziksel şartlar, riskler kapsamındaki eksiklikleriyle mücadelemizde ve bu mücadeledeki başarımızda; yeni yatırım kapsamındaki altyapı ve teknolojik gelişmenin yanı sıra sürekli iyileştirme esaslı Kaizen çalışmaları ve Yönetim Sistemleri de etkili oldu. Mevcut süreçlerimizde ve yatırım planlarımızda; ürün ve hizmetlerinin çevre, iş sağlığı ve güvenliği, enerji boyutlarını da belirliyoruz. Amaç ve hedeflerimiz bu doğrultuda oluşturuluyor. Amaçlar ve hedefler tespit edilirken, yükümlü olunan yasal ve diğer şartlar ile işletmenin önemli boyutları dikkate alınırken, ayrıca teknolojik seçenekler, finansman, işletme ve iş hayatının gereklilikleri ve ilgili tarafların görüşleri de göz önünde tutuluyor. Tespit edilen önemli etkiler böylece kontrol altına alınırken önleyici çalışmalar da planlanmakta ve uygulanıyor. Bu kapsamda performanslar takip ediliyor, sürekli geliştirmeleri sağlanabiliyor. Son yatırımlarımızla altyapı ve teknolojik iyileşmenin yanı sıra bu kapsamda yapılan diğer çalışmalardan birkaç örnek verecek olursak; çalışma ortamındaki düzensizlikten kaynaklanan zaman kayıpları, kirliliğin sebep olduğu ekipman arızaları, kalite kayıpları, çalışma ortamındaki iş güvenliği risklerinden dolayı ortaya çıkan kazaları en aza indirmek ve verimliliği artırmak için 5S çalışmaları kapsamında, toplamda 580 bin metreküp/saat kapasiteli havalandırma ve filtre sistemi, emisyonları kaynağında yayılmadan toplayan ve filtreleme yapan sabit ve lokal emiş ve filtreleme sistemleri, pulvarizasyon sistemleri (hava-su basınçlı toz kontrol) ile özellikle kum ve askıda toz kontrolü, atık kum geri kazanım üniteleri (termal ve mekanik reklamasyon), atık azaltım çalışmaları, tehlikeli atık ve tehlikesiz atık geri kazanım lisansları ve uygulamalarını hayata geçirdik. Tüm bu oluşturulan ve sürekli iyileştirme kapsamlı sistemin sonucunda ise tesislerimizde uluslararası standartlar çerçevesinde sürdürülebilir üretim süreçlerine sahip olduk. Böylelikle de Türkiye Döküm Sanayicileri Derneği (TÜDÖKSAD) tarafından organize edilen, sektörümüzün ileri gelen firmalarının çevre yöneticileri tarafından yapılan toplu değerlendirme neticesinde, 2016 yılı Çevre Ödülü’nde Birinciliğe layık görüldük ve ‘Çevre Bayrağı’ ile ödüllendirildik.

Sektörünüzdeki pazar eğilimleri hakkında da bizi bilgilendirebilir misiniz?

Döküm sektörü orta-düşük teknolojili bir sektör olarak görülür. Ancak döküm süreçleri, metallere en yüksek katma değerin katıldığı bir üretim alanıdır. İnsan bedeni protezlerinden uçak parçalarına, belediye rögar kapaklarından motor gövdelerine kadar birçok metal ürün değişik malzemeler ve değişik teknolojilerle üretilir. Türk dökümhaneleri yerli makine üreticilerin olduğu kadar Avrupalı makine üreticilerinin de stratejik tedarikçileridir. Döküm alanında bilgi birikimi ve nitelikli işgücü olmadan yeni yatırımların hayata geçirilmesi, yeni oyuncuların sahaya çıkması mümkün değildir. Türk döküm sektörü, gelişmiş AB ülkelerinin döküm sektörleri karşısında halen verimsizdir. 2016 yılında Türkiye’de 929 firma yaklaşık 1,9 milyon ton döküm üretimi yaptı. Tesis başı verimliliğimiz ise 2 bin 45 ton oldu. Almanya’da bu verimlilik yaklaşık 8 bin 800 tondur. Sektörümüzde 34 bin kişilik bir istihdam sağlıyoruz. Kişi başı verimliliğe baktığımızda ise 4,66 ton/ay gibi bir rakamla karşılaşıyoruz. Almanya da ise her yıl azalan dökümhane sayılarına karşılık çalışan başına üretim ve tesis başına üretim verimlilikleri artıyor. Bu nedenle sektörümüzün öncelikli hedefi, bu verimlilik değerlerini Almanya, İspanya, Fransa ve İtalya’nın verimlilik seviyelerine çıkartmak olmalıdır.

Kalite kavramı, Akdaş Döküm’ün üretim süreçlerinde nerede duruyor?

Akdaş Döküm, gerek üretim teknolojisi gerekse iş gücü anlamında kaliteye yatırım yapan bir işletmedir. Firma olarak 45 kişilik kalite ekibimizle, müşteri talepleri ve şartnamelerine uygun nihai ürünler üretiyoruz. Kalite yönetimi, çalışanlara gösterilen saygı ve değerlerle, insanın yücelmesini, yaşam standartlarının yükseltilmesini ve mutluluğunu esas alır. Kalite yönetimi demokrasidir. Herkes fikrini ve önerilerini açıkça söyleyebilmeli ve herkes yönetime ve kararlara bir şekilde katılabilmelidir. Kalite yönetimi, yönetim anlayışı, strateji oluşturma, sürekli gelişme ile kurum ve kuruluşların vazgeçilmezliği, ayakta kalmak için uygulanan bir yönetim felsefesidir; sürekli gelişme ve geliştirmedir. Sonuç olarak kalite yönetimi; müşteri ve çalışan odaklı, sürekli geliştirme ve yenilik düşüncesine dayanan, sorun çıkmamasını sağlayan, önlem alan, takım çalışması ve katılım öneren, dışsal güdülemeden çok içsel güdülenmeye önem veren, bireysel güdülemeden grup güdülenmesine geçen, insana saygıyı, insana güveni ve yetki dağılımını savunan, sürekli öğrenme sürecidir.