Klasik iktisada göre yatırımlarla tasarruflar arasındaki birebir ilişki nedeniyle ekonomik büyümeyi sağlamak için tasarrufların artırılması gerekir. Teknoloji, verimliliği...

Klasik iktisada göre yatırımlarla tasarruflar arasındaki birebir ilişki nedeniyle ekonomik büyümeyi sağlamak için tasarrufların artırılması gerekir. Teknoloji, verimliliği artıran dışsal bir değişkendir. Tasarruf artışları sermaye stoğunu artıracak ve net sermaye yatırımları teknolojik ilerleme sayesinde daha verimli kullanıldığında, ekonomik büyüme sağlanacaktır.

Günümüzde ağırlıklı olarak kabul gören evrimci iktisat ise teknoloji dahil olmak üzere her türlü ekonomik sonucu birbirleriyle sürekli iletişim halindeki aktörlerin etkileşimi ile ortaya çıkan dinamik süreç temelinde ele alır. Girişimcinin merkezde olduğu ekonomi belirsizlik içerirken sürekli devinim halindedir. Artık sermaye ve emek, yanı sıra bilgi birikimi de içselleşerek üretim fonksiyonunun bir parçası haline gelir. Gelişmiş ülkelerin kalkınma stratejilerine bakıldığında belirli yönleriyle bu iki yaklaşımdan da yararlanıldığı görülür. Pratikte ise “yaratıcı yıkım” olarak da adlandırılan üretim yapısındaki değişikliğin yanı sıra bilginin yapısını da değiştirebilen inovasyon süreci rekabetin temel unsurudur. Bu unsurun ayrılamaz diğer bir bileşeni olarak ise verimlilik karşımıza çıkar. Verimlilik kavramı esasen mühendisliğin de temelidir: Az emek ile çok iş yapmak. Günümüzde ürün odaklı teknolojik ve inovatif çalışmalar çoğunlukla bu eksen etrafında dönüyor. Aynı zamanda iklim değişikliği gibi süreçler ve beraberinde BM ve AB gibi kuruluşların hedef ve yaptırımları endüstiriyi her alanda verimli ürün arayışına itiyor. Bununla birlikte ülkelerin, sektörlerin ve hatta firmaların küresel rekabet güçleri, çalışılan saat başına yaratılan reel katma değerden tutun da diğer birçok alandaki verimlilik üstünlüklerine bağlı haldedir. Buradan hareketle, ülkemizde bu alanda faliyet gösteren kurum ve kuruluşların çalışmalarına katkı sağlamak ve sektör olarak inisiyatiflerimize referans oluşturmak üzere Makine Sektörünü konu alan “Verimlilik Temelli Kamu Destek Modeli Tasarımı” çalışması hazırlandı. Bu çalışmada, sektör için önem arz eden iki tespitin altını özellikle çizmek istiyorum. Birincisi, 2003-2014 yılları arasında imalat sanayisinde saat başına brüt ücret yüzde 20 oranında artarken, makine sektöründe bunun yaklaşık yüzde 80 olarak gerçekleşmesidir. Buradan hareketle görece yüksek verimlilikle çalışan sektörde işveren üzerindeki ücret yükünün azaltılmasına olanak verecek kamu politikalarının tasarlanması ve uygulanması ile sektörde yatırımlara hız verilecek ve böylece toplam imalat sanayisi verimliliğinin ortalamasında da artış olacaktır. Diğer husus ise bir Dünya Banka - sı çalışmasına referansla ülkemizde gerek tüm ekonomi gerekse sektörel bazda kaynak dağılımında ciddi ölçüde etkinsizlikler bulunduğuna yönelik tespittir. Söz konusu çalışmaya göre 2014 yılı itibarıyla makine sektöründe kaynak dağılımındaki etkinsizlik ortadan kaldırıldığında, sektörün verimliliğinin yüzde 47 düzeyinde artacağı öngörülüyor. Bu şekilde elde edilebilecek bir verimlilik artışının, sektörün, küresel rekabetteki konumu üzerinde ciddi bir etki oluşturacağı gerçektir. Bunun için özellikle doğru destek modellerinin tasarlanması, verimlilik odaklı destek modelinin hayata geçirilmesi gerekiyor. Bu doğrultuda yapılacak çalışmalara katkı sağlamak üzere makine sektöründe verimlilik kriterlerini ortaya koyacak, firma bazında verimlilik analizleri gerçekleştirecek ve uzun vadede verimlilik sertifikasyonu yapabilecek bir yapı oluşturulması fikrini çok faydalı buluyorum.