Kamu alımlarına dair istatistiki veriler, bu konuda düzenleyici ve denetleyici otorite olan Kamu İhale Kurumu tarafından oluşturulup altı aylık dönemler halinde yayımlanıyor. 

Kamu alımlarına dair istatistiki veriler, bu konuda düzenleyici ve denetleyici otorite olan Kamu İhale Kurumu tarafından oluşturulup altı aylık dönemler halinde yayımlanıyor. Buna göre, 2016 yılında Kuruma bilgisi gelen sözleşme sayısı 177 bin 231 olurken sözleşme bedeli toplamı 169,8 milyar TL’ydi. Belirtilen rakamlar doğrudan temin yoluyla yapılan kamu alımlarını kapsamazken doğrudan temin yoluyla yapılan kamu alımlarının toplam bedeli ise 3,8 milyar TL’dir. 4734 Sayılı Kanun Kapsamında Yapılan İhalelere Ait Sözleşme Bedeli Toplamı bakımından 26,4 milyar TL mal alımı ve 79,7 milyar TL yapım işi gerçekleştirilmiş. 2017 yılının ilk altı ayında ise Kuruma bilgisi gelen sözleşme sayısı 77 bin 663 olurken sözleşme bedeli toplamı 109,7 milyar TL’dir. Ayrıca doğrudan temin yoluyla yapılan kamu alımlarının toplam bedeli 3,1 milyar TL’dir. Bu dönemde 4734 Sayılı Kanun Kapsamında Yapılan İhalelere Ait Sözleşme Bedeli Toplamı bakımından 16,7 milyar TL mal alımı ve 53,2 milyar TL yapım işi gerçekleştirilmiş.

Kamu, tüm ülkelerde olduğu gibi ülkemizde de en büyük müşteri konumunda. Kamu alımları yoluyla yerli sanayinin desteklenmesi yöntemi tüm gelişmiş ülkelerde görülen çağdaş bir yaklaşımdır. Bu yaklaşım bazen doğrudan yerli malın alımının teşvik edilmesi, bazen de yine yerli sanayinin dâhil olması koşuluyla, Ar-Geinovasyon ve yeşil/verimli ürün destek politikaları olarak karşımıza çıkıyor.

ABD’de “Buy American” uygulaması mevcutken AB projelerinde üye ülke firmalarının önceliği bulunuyor. Benzer uygulamalar Japonya, Güney Kore ve Çin gibi diğer birçok ülkede yaygın olarak kullanılıyor. Ülkemizde de geçmişte “Taşıt Kanunu” gibi bazı yasal düzenlemelerde bu politikanın dikkate alındığı görüldü. Ancak, 13.02.2011 tarihli 4734 Sayılı Kamu İhale Kanunu’nun yerli isteklilerle ilgili düzenlemeleri konu alan 63. maddesinde yapılan değişiklikle yerli malı sunan isteklilere fiyat avantajı sağlanabilmesi bir alanda atılmış önemli bir adımdır. Ancak bu uygulama mecburi olmayıp idarenin takdirine bırakılmıştır. Aynı madde üzerinde 06/02/2014 tarihinde yapılan değişiklikle ise, “Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı tarafından ilgili kurum ve kuruluşların görüşleri alınarak orta ve yüksek teknolojili sanayi ürünleri arasından belirlenen ve her yıl ocak ayında Kurum tarafından ilan edilen listede yer alan malların ihalelerinde yerli malı teklif eden istekliler lehine yüzde 15 oranına kadar fiyat avantajı sağlanması zorunludur” hükmü getirildi. Bu çerçevede, “Yerli malı belirlenmesine ilişkin usul ve esaslar Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı tarafından ilgili kurum ve kuruluşların görüşleri alınarak belirlenir” hükmü gereği olarak ise 13.09.2014 tarihli ve 29118 saylı Resmi Gazete’de yayımlanan Yerli Malı Tebliği (SGM 2014/35) yürürlüğe girdi. Buna göre yerli katkı oranı en az yüzde 51 olan ürünlere, üreticinin kayıtlı olduğu TOBB veya TESK’e bağlı oda/ borsa tarafından “Yerli Malı Belgesi” düzenlenmesinin önü açıldı.

Son olarak 63. maddede yapılan 18.06.2017 tarihli değişiklikle, “Yerli malı teklif eden istekliler lehine yüzde 15 oranında fiyat avantajı sağlanması mecburi kılınmıştır” ifadeleri kullanıldı. Aynı zamanda, “Yapım işlerinde kullanılacak makine, malzeme ve ekipmanla yazılımın tamamının veya belli bir kısmının yerli malı olması şartı getirilebilir. Ancak, malzemelere ilişkin Çevre ve Şehircilik Bakanlığı tarafından; makinelere ve ekipmanlara ilişkin Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı tarafından ilgili kurum ve kuruluşların görüşleri alınarak orta düşük, orta yüksek ve yüksek teknolojili makine, malzeme ve ekipman arasından belirlenen, Kurum tarafından ilan edilen listede yer alan ve ihale konusu işte kullanılacak makine, malzeme ve ekipmanın yerli malı olması şarttır” hükmü getirildi.

Ancak söz konusu Kanun hükmünün hayat bulabilmesi için Çevre ve Şehircilik Bakanlığı ile Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı’nın ilgili ürün listelerini hazırlayarak uygulayıcı taraflara bildirmesi gerekiyor.

Kanun yapıcının, sanayinin rekabet gücünün artırılması, dış ticaret açığının azaltılması, istihdama ve doğrudan yabancı sermaye yatırımlarının artırılmasına katkı sağlaması bakımından aldığı kararın bir an önce hayata geçirilmesi büyük önem taşıyor.

Ülkemizde rekabet şartlarını oluşturur düzeyde üretim kabiliyeti olan alanların tamamındaki ürün guruplarının söz konusu listelerde yer almasıyla sözü edilen amaçlara ulaşılabilecektir. Böylelikle üretim kabiliyeti henüz yeterli düzeyde olmayan diğer alanlarda da yatırımlara ilginin artacağı bekleniyor.