MAKFED’in 2. Olağan Genel Kurulu 17 üye derneğin delegeleriyle 28 Kasım’da toplandı; Adnan Dalgakıran başkanlığındaki yönetime güven oyu verdi. Makine sektöründe faaliyet...

MAKFED’in 2. Olağan Genel Kurulu 17 üye derneğin delegeleriyle 28 Kasım’da toplandı; Adnan Dalgakıran başkanlığındaki yönetime güven oyu verdi.

Makine sektöründe faaliyet gösteren derneklerin tepe örgütü olarak 28 Kasım 2014’de kurulan Makine İmalat Sanayii Dernekleri Federasyonu’nun (MAKFED) 2. Olağan Genel Kurulu, 28 Kasım tarihinde Orta Anadolu İhracatçı Birlikleri’nin (OAİB) merkezinde toplandı. Divan Başkanlığına Hasan Büyükdede’nin oybirliği ile seçildiği İkinci Olağan Genel Kurul toplantısı, MAKFED Yönetim Kurulu Başkanı Adnan Dalgakıran’ın açılış konuşmasıyla başladı. Başkan Yardımcısı Kutlu Karavelioğlu, sektörün son 15 yıllık performansını irdelediği takdiminde, ilk döneme dair idari ve mali raporları sundu, yeni dönem hedeflerini açıkladı.

Adnan Dalgakıran, konuşmasında, MAKFED’in kurulduğu günden bu yana hiç yapılmamış pek çok çalışmaya imza attığına dikkat çekerek, sözlerini şöyle sürdürdü: “MAKFED aslında çok geç kalmış bir kuruluş. Ülkemiz için bu kadar stratejik olan bir sektörün bir araya gelip birlikte çalışabilmesi için bu kadar beklenmemesi gerekiyordu. Geç de olsa kurulan bu organizasyon, hızla ve peyderpey çok değerli çalışmalar gerçekleştiriyor. Ülke olarak dünyadaki yerimize baktığımız alanlarda, listelerde kendimizi hep orta veya az üzerinde yerlerde buluyoruz. Eğitimde, rekabette, üretimde, teknolojide hemen hemen her alanda 300 yıldır ortadayız. Dünya ticaretinden aldığımız pay yaklaşık olarak 300 yıl önce de aynıydı. Peki, biz neyi arzu ediyoruz? Hırslı, başarıyı seven ve bunu arzulayan bir milletiz. Dünyadaki yerimizin çok daha yukarılarda olmasını istiyoruz. En güçlü beş ya da 10 ülke arasında olmak istiyoruz. Fakat bunlar konuşarak olacak şeyler değil. Akıl ve doğru stratejiyle gerçekleştirilecek başarılar. Şimdi, geçmişe bakıp “Geçmişten daha iyiyiz!” demek mümkün, her şey iyi gözükür ama bu noktada benim aklıma şöyle bir şey geliyor: Dünya ticareti büyüyor ve gelişiyor, geçmişe göre kötü durumda olan bir ülke var mı? Yok. Geçmişle kıyaslanınca her ülke iyi gözükür. Üst gelir grubuna girebilen ülkelere baktığımızda son 60 yılda Güney Kore ve Tayvan olmak üzere iki ülke görebiliyoruz. Üçüncü bir ülke yok. Bunlar üst sınıfa; makine, elektronik ve yazılım olmak üzere üç kavrama odaklanarak geçti. Bu üç kavram zaten birbiriyle entegre. Fakat bunu nitelikli insan gücünüz olursa başarabilirsiniz. Dolayısıyla bu ülkeler de insan yatırımını ona göre yaptı. Yani eğitim sistemini geliştirerek doğru bir strateji ve gerçek bir organizasyonla bu seviyeye geldiler. Alt gelir grubundan üst gelir grubuna gelen ülkelere bakacak olursak, son 60 yılda bir üst gruba çıkan ülke sayısı 20’den fazla. Yani, yerimizde durduğumuz sürece klasmanımızdaki rakiplerimiz de çoğalıyor. Üst gruba çıkmak güçleşiyor; kendimizden kaynaklanan sorunlara kararlılıkla yönelmemiz gerekiyor. Bunun ilk şartı da eleştirel akıl; sorgulamak ve çözüm için geniş katılımlı sentezlere varmak.”

“STRATEJİK SEKTÖRLERİN REKABET GÜCÜNÜ ARTIRMALIYIZ”

Türkiye ekonomisinin amacının girişimci sayısını artırmaya çalışmak değil, nitelikli ara elemanlar yetiştirerek stratejik sektörlerin rekabet gücünü artırmak olması gerektiğinin altını çizen Dalgakıran, şunları kaydetti: “Almanya’nın 6 bin makine üreticisi var ve 300 milyar dolar ihracat yapıyor. Ölçek ekonomisi, verimlilik ve insan kaynaklarını ön plana çıkarıyorlar. Bizim ise 12 bin makinecimiz var 15 milyar dolar ihracat gerçekleştiriyoruz. Girişimcilik kavramımızda da acayip bir problem var. Biz girişimci değil girişken yetiştiriyoruz. Vizyon problemimiz var. Devlete suç bulmak olmaz, bizde de sıkıntılar var. Mesela nitelikli ara eleman problemimiz söz konusu. Bugün herhangi bir sektördeki şirkete gidip, içeride kaç tane rakibi olduğunu sorsak 60-120 arasında değişen bir rakam verir. Almanya’da ise bu rakam dört ya da beştir. Almanlar mı yoksa biz mi bu işi bilmiyoruz? Orada beş tane firma üretim yapıyor, hepsinin ölçeği büyük, verimlilikleri yüksek. Bizde ise bir sürü üretici var ve eleman sıkıntısı yaşanıyor. Aslında ara eleman olan tüm firmalar, üretici konumunda. Buna rağmen hala ülke olarak daha fazla girişimciye ihtiyacımız olduğu söyleniyor. Nüfusuna oranla en fazla girişimciye sahip ülkeler hangileri biliyor musunuz? Yunanistan ve Türkiye. Dünyanın en fazla girişimci sayısına sahip olan ülkelerinden biriyiz. Demek ki problem sayıdan ziyade nitelikte. MAKFED bunun üzerine çokca kafa yoracak. Girişimcilik vizyonumuzla yüzleşmek zorundayız. Ölçek ekonomisiyle yapılması gereken bir işi çok küçük boyutlarda yaparak dünya ekonomisinde söz sahibi olamayız. Bu durumun değişmesi gerekiyor, nasıl değiştirmemiz gerektiğini de tartışmamız gerekiyor. Kendi girişimcilik vizyonumuzu geliştirmemiz gerekiyor. Şöyle bir önerimiz var: Eğitim sisteminde akılcı, analitik düşünebilen bir sistemi getirmemiz gerekiyor ama bu uzun bir süreç. Kısa vadede insan kaynağını yaratmamız gerekiyor. İnsan kaynağını yurt dışından sağlamalı ve devletimiz de buna destek olmalı. Yurt dışında işi, bizim yetiştirdiğimiz insanlardan çok daha iyi bilen insanlar var. Bir girişimci işi çok iyi bilmek zorunda değil. Fakat işi bilenlerin o işi yaptıracak vizyona ve akla sahip olması gerekiyor. Kendisinden çok daha iyi bilen insanlara emanet edilmeli iş. İkincisi de teknoloji üreten şirketleri ülkemize getirmemiz gerekiyor. Biz bırakın bu şirketleri ülkemize getirmeyi var olan şirketleri bile kârlı çalıştıramıyoruz. Çünkü yaptığımız işlerin kâr oranları düştü. Az önce de söylediğim gibi bu işi yapan 20 ülke daha geldi alt gruptan. Artık yüzde 3-5 arası kâr oranları var.”

“EN ÖNEMLİ İKİ KAVRAM: ORGANİZASYON VE İŞBİRLİĞİ”

Üretimde küresel olmanın, ürünü dünyaya yayabilmenin ve sürekli olarak yenilikçi bir bakış açısıyla hareket edebilmenin bugünün koşullarında en önemli parametreler haline geldiğini aktaran Dalgakıran, “Artık ‘yapmak’ her şey değil. Yapılamayacak hiçbir şey yok günümüzde. 40-50 yıl önce ‘yapmak’ bir marifetti. Artık önemli olan ‘kaliteli ve rekabetçi yapmak.’ Önemli olan, üretimde küresel olmak, ürünü dünyaya yayabilmek ve de sürekli yenilikçi olmak. İşin yüzde 80’i bu. Biz bu yüzde 80’lik kısmı görmezden gelip ‘yapmaya’ odaklanmamalıyız, bunun modası geçti. Artık her şey bilgi. Bizim jenerasyon ne kadarı okuyor, dünyayı takip ediyor? Biz çok iyiyiz de şartlar mı kötü? Öyle bir şey yok. Şartlar iyi olmasa da bizde de problemler var. MAKFED olarak yeni dönemde bütün gerçeklerimizle yüzleşeceğiz. Benim en çok önem verdiğim konulardan biri bu. Bunu yaptığımız zaman gelişimimizin de ilk adımını atmış olacağız. Dünya piyasasına göre bizim beceremediğimiz şeyler organizasyon ve işbirliği. Parayı bu kavramlar kazanıyor artık” dedi.

“SEKTÖRÜN İSTİHDAMI HER YIL YÜZDE 9 ARTIYOR”

Sektörün, Makine İhracatçıları Birliği’nin kurulmasından ve özellikle Makine Tanıtım Grubu’nun sektörel yaşama katılmasından sonraki performasını incelediği konuşmasında, MAKFED Başkan Yardımcısı Kutlu Karavelioğlu, sektörün istihdam ve katma değer bakımından üstünlüğünü şöyle ifade etti: “NACE 28’e göre 13 bin 200 işletmede 215 bin kişi istihdam ediyoruz, son sekiz yılda sağladığımız artış yüzde 62, yıllık yüzde 9 ile imalat sanayi istihdam artışının iki misli kadardır. Satışlarımız 61 Milyar TL’ye yakın, yarattığımız katma değer 15 milyar TL; katma değer katsayımız hep gündemde tutulan bütün imalat alanlarından yüksek; motorlu taşıtlardan yüzde 50 büyük, ana metal ve gıda sanayisinin iki misli. Yirmi kişiden fazla eleman çalıştıran şirketlerimizin toplam içinde oranı yüzde 17 fakat bunlar katma değerin yüzde 90’ını sağlıyor. Sayıları 3 bin kadar olan bu firmalar, sektörel örgütlenme ve temsilin de ana mecrasıdır; MAKFED üyelerinin 1700 kadar olduğu düşünülürse, henüz dernekleşememiş alanları da olgunlaştırıp güçlendirme vazifemiz ortaya çıkar.”

“YABANCI SERMAYE YATIRIMLARI İÇİNDE YALNIZ OTOMOTİVİ GEÇEBİLİYORUZ”

Karavelioğlu, konuşmasının yatırımlarla ilgili bölümüde: “Teknoloji geliştirmek ve özel makinelerde ihtisaslaşmak nedeniyle bütün dünyada KOBİ formasyonuna sahip sektörümüz, ölçekçe daha küçük ama sayıca daha büyük yabancı yatırımcıya sahip. Gıda içecek ve tütünde 577 firmanın 8 Milyar dolarlık yatırım stoku varken, kimyada 707 firma 4,5 milyar dolar yatırım yapmışken bizde durum 320 firma ve 788 milyon dolar. Gerimizde kalan tek sektör otomotiv, 320 firmalarının 726 milyon dolarlık yatırımları var. Daha fazla sermaye çekebilmek için strateji raporlarımızda mevcut tedbirlerin hayata geçmesi gerekiyor. Bu ülke refahı için önemli bir hedef, çünkü istihdamı en hızlı biz artıyoruz, katma değeri ençok biz üretiyoruz” dedi.

“SON BEŞ YILDA MAKİNE İHRACATINI EN HIZLI ARTIRAN ÜLKE TÜRKİYE, KÜRESEL KRİZDEN ÇİN’İN ÜÇ MİSLİ HIZLA ÇIKTI”

Karavelioğlu, konuşmasının ihracat performansı ile ilgili bölümünde: “MAİB’i kurduktan sonraki altı yılda yüzde 600 artış sağladık, yıllık yüzde 30 üzerinde bir ortalama idi. Dünyada ticaret artıyor ama ortalaması yüzde 200’de kalıyordu. Bizi geçen tek ülke yüzde 800 ile Çin idi. Sonra 2008 krizi geldi, makina ticareti bir yılda yüzde 22 daraldı. 2010’dan bu tarafa dünya makina ticareti ancak yüzde 3, Çin’in ihracatı yüzde 15 artabilirken bizimki yüzde 40 arttı. Bu olağanüstü performansta derneklerimizin uluslararası çalışmaları ve Makine Tanıtım Grubumuzun stratejik eylemleri fevkalade büyük pay sahibidir” ifadelerine yer verdi.

“SEKTÖRÜMÜZLE İLGİLİ TÜM KARARLARDA İZİMİZ OLSUN İSTİYORUZ”

Yönetim Kurulu birinci faaliyet dönemine dair idari ve mali raporları takdim eden MAKFED Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Kutlu Karavelioğlu, MAKFED’in ilk günden itibaren bütün segment ve ölçeklere eşit mesafede olmayı amaçladığını söyledi. Karavelioğlu sözlerini şöyle sürdürdü: “Geniş ve demokratik katılımı güçlü temsilin ilk şartı sayıyoruz. Tedarikçi sektörlerle birlikte çalışmak zorunda olduğumuzu biliyoruz. Üye derneklerin, dernek firmalarının ve bu firmaların çalışanlarının haklarını korumak gibi bir misyonumuz da var. Bir temel hassasiyetimiz var; federasyonumuzun ve üye derneklerimizin yönetiminde siyasi veya bireysel kaygılar ya da belli bir zümrenin çıkarlarını gözetecek kişilerin bulunmamasıdır; daima bunu savunabilecek bir pozisyonda kalmalıyız. Makine sektörünü, refahın temel kaynağı olarak görüyoruz. Türk makine sektörü öyle bir noktaya gelsin ki, sahip olduğu bilgiden tüm insanlık faydalanabilsin. Böyle bir sektör, zaten böyle bir vizyonu gerektiriyor. Bütün dünya makinecilerinin bu vizyona sahip olduğunu biliyoruz. Misyon olarak da sektörümüzle ilgili tüm kararlarda izimiz olsun istiyoruz. Bu iddialı bir talep ama derneklerimizin tecrübeleri, katkıları bunu sağlayacak durumdadır. İkinci bir misyonumuz da malum makineci kültürü meselesidir. Bu noktada çok daha fazla yol kat ettiğimizi söyleyebilirim; emin adımlarla bir anlayış, bir tarz, hatta bir özel hukuk geliştiriyoruz.”

“ULUSLARARASI KURUMLARDA ÖNEMLİ GÖREVLER ÜSTLENİYORUZ”

2007’de MSSP’yi kurarken, sektörün aslında bir federasyonu amaçladığını fakat çeşitli nedenlerle bunun ancak 2014 yılında mümkün olduğunu aktaran Karavelioğlu, “MAKFED’i 14 dernek olarak kurmuştuk. Bugün, 20 kadar alt sektörü temsil eden 17 derneğimiz var. Kuruluş tarihinin 1969 olması itibarıyla en eski derneğimiz PAGDER. Devamında, sektör kendi derneklerini kurmaya başladı. İlk örgütümüz olan MAİB’i 2002’de ve daha sonra da 2007’de MSSP’yi kurduk. Bu kurumları hep beraber var ettik. Daha sonra 2014 yılında da MAKFED’i kurduk. 13 derneğimizin 21 farklı uluslararası federasyon ya da konfederasyona üyeliği söz konusu. Ülkemizi de söz konusu bu uluslararası platformlarda temsil ediyorlar. Hatta bazıları neredeyse 20 yıldır üyeliklerini devam ettiriyor; başkanlıklarımız, yönetim kurulu üyeliklerimiz var. Üyesi olduğumuz Orgalime, 24 ülkeden 35 federasyonun dahil olduğu, 10,3 milyon insana iş veren ve 130 bin firmayı temsil eden bir kuruluş. Makine, elektrik ve elektronik ve metal sektörlerini içine alıyor” dedi.

Kutlu Karavelioğlu’nun ardından kürsüye gelen Sevda Kayhan Yılmaz Denetim Kurulu birinci faaliyet raporunu takdim etti. Birinci dönem kurullarının ibra edilmesinin ardından Ağaç İşleme Makine ve Yan Sanayisi İş Adamları Derneği’nin (AİMSAD) üyeliği onaylandı.

MAKFED Yönetim ve Denetim Kurulları seçiminin gerçekleştirilmesini takiben, 2018-2019 yılı tahmini bütçeleri de onaylandı. Adnan Dalgakıran, heyetinin güvenoyu alarak görevde kaldığı seçim sonrası yaptığı teşekkür konuşmasında yeni dönemde kurumsallaşma ve profesyonelleşmeye çok daha fazla önem vererek çalışmalarını sürdüreceklerini söyledi.