Tekstil sektörü, Türk sanayisi ve ekonomimizin lokomotif sektörlerinden biri olarak kabul ediliyor. Ülke ihracatının ana kalemleri arasında da yer alan tekstil...

Tekstil sektörü, Türk sanayisi ve ekonomimizin lokomotif sektörlerinden biri olarak kabul ediliyor. Ülke ihracatının ana kalemleri arasında da yer alan tekstil sektörünün geleceğini ve gelişimini etkileyen temel faktör ise tekstil ve konfeksiyon makineleri üretimidir. Tekstil ve konfeksiyon makinelerini, insanoğlunun ihtiyacı olan giyim ve ev tekstillerinin üretiminin yapıldığı makineler olarak anlatmak mümkün. Tekstilin en alt bölümünde, temelde iplik yer alıyor. Dolayısıyla tekstil ve konfeksiyon makinelerinin ilk alt sektörü de iplik makineleridir denilebilir. İpliğin doku haline getirildiği dokuma ve örme aşamaları da tekstil ve konfeksiyon makinelerinin önemli diğer alt sektörüyken, teknik tekstilde kullanılan nonwoven denilen, dokusuz kumaşların üretildiği keçeleme makineleri de bu kapsamda değerlendirilebilir. Nihayetinde tüm üretilen tekstillerin boya, apre ve finisaj işlemlerini yapan makineler geliyor. Konfeksiyon makineleri ise işlenmiş tekstilleri giyim ya da ev tekstillerine, daha doğrusu son ürüne ulaştıran makinelerdir. Tüm bunların toplamını ise tekstil ve konfeksiyon makineleri olarak adlandırıyoruz. Türklerin tekstille tanışıklıkları, Orta Asya’da yaşadıkları döneme kadar uzanıyor. Altay Dağları’nda MÖ ikinci bin yıla tarihlenen Türk yerleşimlerindeki kazılarda keçeden üretilen tekstil ürünleri bunun en büyük kanıtı. İnsanoğlunun tekstil ile tanışıklığının ise tarım kültüründen de önceye, avcı toplayıcılık dönemlerine kadar geriye gittiği düşünülüyor. Bu dönemde hayvan tüylerinden eğirilen ipliklerle koruyucu giysiler ve ayakkabılar üretilirken, tarım devrimi ile hayvanların evcilleştirilmesinin ardından Sümer döneminde tekstil ürünlerinin ticaretinin de yapıldığı, taş tabletlerdeki kayıtlardan anlaşılabiliyor.

MAKİNELEŞME OSMANLI DÖNEMİNDE BAŞLADI

Tekstil, uzun bin yıllar boyunca emek yoğun bir sektör olarak, büyük atılım yaşamadan varlığını sürdürdü. Bununla birlikte, Sanayi Devriminin üretime kattığı hız ve makineleşmenin ilk olarak tekstil sektöründe kendisine uygulama alanı bulması, tekstil ve konfeksiyon makinelerinin de doğumuna, hızla gelişme alanı bulmasına neden oldu. Tekstil ve konfeksiyon makineleri önce buharla, daha sonra elektrik makineleriyle daha verimli hale gelirken, Osmanlı İmparatorluğu döneminde, 1800’lü yıllarda Anadolu’da da tekstilde makineleşmeye gidildiğini görüyoruz. Sarayın ya da ev tekstilinin ihtiyacı olan ipek üretimi Hereke’de gerçekleştirilirken, Bakırköy’de kurulan pamuklu bez fabrikası ile 1812’de kurulan Eyüp’teki Feshane yünlü bez fabrikası ilk Osmanlı dönemi tekstil üretim merkezleri olarak gösterilebilir.

Cumhuriyet dönemine gelindiğinde ise bu kazanımlara sahip çıkılmış ve hepsi “Sümerbank” çatısı altında toplanmış. İkinci Dünya Savaşına kadar önemli yatırımlar yapılırken, kurulan entegre tekstil fabrikalarının kendi ihtiyaçlarını karşılayacak donanımda olması da önemli kabul ediliyor. Bu anlamda, 1950’den önceki dönemde kendi kendisine yeten bir tekstil ve konfeksiyon makineleri sektöründen de söz edilebilir. Aynı dönemde, tekstil ve konfeksiyon makineleri üretiminde ilk özel sektör yatırımlarını da görmeye başlıyoruz ancak aynı dönemdeki tekstil fabrikaları kurulumlarında başlayan ithal makine bağımlığı, bugün yaşanan ithalatın da ilk adımları olarak görülebilir. Bu süreçte elbette, Batı ülkelerinin hızlı gelişen makine sanayisinin Türkiye gibi gelişmekte olan ülkeler üzerinde önemli bir baskı unsuru oluşturduğu ve yerli sanayinin gelişimini baskıladığını da unutmamak gerekiyor.

SEKTÖR 1980’DE KABUK DEĞİŞTİRDİ

Bu açıdan, bir anlamda gelişmiş ülkelerin büyümesine izin vermediği Türk tekstil ve konfeksiyon makineleri sektörü, ancak 1980’li yıllarda mekiksiz dokuma tezgâhları, iplik tezgâhları üretimini gerçekleştirebildi.

O dönemde Makine Kimya Endüstrisi bir İtalyan firması ile iplik makineleri, Alman firmasıyla da dokuma tezgâhları üretimini Türkiye’de gerçekleştirmeye başlarken, özel sektörde de bir Fransız firmasının dokuma tezgâhlarının kopyasının üretildiğini görüyoruz. Sektörün duayen isimleri, daha 1502 gibi erken bir tarihte bile Sultan II. Bayezid Han’ın yayımlattığı “Kanunname-i İhtisab-ı Bursa” isimli belge, tekstil üretiminin standartlarını yazan Türklerin, tekstil ve konfeksiyon makineleri üretiminde günümüzde teknik ve ticari olarak gerisinde bırakılmasını oldukça acı ve düşündürücü olarak nitelendiriyor.

200 ÜLKEYE İHRACAT YAPIYORUZ

Tekstil sektörü çok geniş bir yelpazeye sahiptir. Yaralarımızı sarmak için kullandığımız sargı bezlerinden tutun da, yüzümüzü kuruladığımız havluya, yere serdiğimiz halıya, otomobil lastiklerimizde bulunan kord bezinden elektronikte kullanılan özel kablolara kadar şu an aklımıza gelmeyen, sayamayacağımız kadar fazla birçok ürünü kapsar. Ürün gamı bu kadar geniş olan bir sektörün üretim makinelerinin de ham madde, yarı mamul ürünler ve bitmiş ürün süreçleri gibi diğer alt başlıkları dikkate alarak ne kadar geniş bir alana yayıldığını ve yeni gelişmelere de ne kadar açık olduğunu anlamaya çalışabiliriz. Türkiye olarak bu kadar geniş bir sahanın tamamında yüksek iddialara sahip olduğumuzu söylemesek de dünyada tekstil ve konfeksiyon makineleri denildiği zaman Türkiye’nin hızlı bir gelişim gösterdiğini söylemek mümkün. Bu çerçevede, tekstil sanayisinin birçok alt dalında her çeşit iplik, kumaş, giyim eşyası, ev tekstil, hazır giyim tekstil ürünlerini üretebilen Türkiye’de gelişmiş ve büyük bir tekstil ve konfeksiyon makine parkı bulunuyor. Özellikle atmosferik jet veya püskürtmeli boya makineleri gibi makine kategorilerinde yerel üreticiler uluslararası piyasalarda rekabet yaratırken, Türkiye’de tekstil ve konfeksiyon makineleri imalatçıları genellikle KOBİ ölçeğinde ve İstanbul ile İzmir’de yoğunlaşmış durumda. Yeni teknolojileri uygulayan ve tasarım geliştirmeye önem veren sektör, 1990’lı yıllara kadar iç piyasaya yönelik üretim yaparken, bu dönemden itibaren başlayan ihracat atağıyla günümüzde 200 farklı ülkeye ihracat yapar duruma geldiğimizi de söylemeliyiz. Tekstil Makine ve Aksesuar Sanayicileri Derneği (TEMSAD) verilerine göre 2018’de 721 milyon dolar değerinde ihracat yapan Türk tekstil ve konfeksiyon makineleri sektörü, 2017’ye göre yüzde 24’lük bir büyüme yakaladı. Tüm makine sektör alt grupları içerisinde her yıl en fazla ihracat artışı sağlayan iki ya da üçüncü sektör olmaya devam eden tekstil ve konfeksiyon makineleri sektörünün 2018 ithalatı ise 1,9 milyar dolar olarak gerçekleşti. 721 milyon dolarlık tekstil ve konfeksiyon makinesi ihracatının yaklaşık yüzde 80’i boya-terbiye makinelerinden oluşurken, boya-terbiye makineleri ihracatı ithalattan 2,5 kat daha fazla olmasıyla da önem taşıyor. Türkiye’ye ithalat ile gelen tekstil ve konfeksiyon makinelerinde en büyük kalemleri ise dokuma, iplik ve örgü makineleri oluşturuyor. Bu üç makine türünün toplam ithalatı yılda 1 milyar dolar civarında ilerliyor.

İHRACATTA ÇİN İTHALATTA ABD GÜÇLÜ

Bunun yanı sıra dünya tekstil ve konfeksiyon makineleri ihracatı ise yine TEMSAD’ın sorumluluk alanındaki ürün grupları toplamına göre 2018’de 27,4 milyar dolar olarak gerçekleşti. Bu rakamın 8,3 milyar dolarını ise Türkiye’nin ihracat listesinde de ilk sırada bulunan boya-terbiye makineleri oluşturdu.

BM İstatistik Bölümü’nün en güncel 2017 yılı verilerine göreyse tekstil ve konfeksiyon makinelerinin küresel ölçekte yarattığı ekonomik hacim, 81,2 milyar dolarlık ihracat ve 88,7 milyar dolarlık ithalatla, toplamda 170 milyar dolara yaklaştı. Bu, aynı zamanda yüzde 7,7’lik bir büyümeyi de ortaya koyuyor. 2016’da 75,9 milyar dolar olan sektörün küresel ihracatı 2017’de yüzde 6,8’lik artışla 81,2 miyar dolara yükselirken, yine sektörün küresel ithalatı da 2016’daki 81,7 milyar dolardan 2017’de yüzde 8,6’lık artışla 88,7 milyar dolara genişledi.

Tekstil ve konfeksiyon makineleri sektörünün ülkeler bazında küresel ihracatı incelendiğinde ise BM İstatistik Bölümü verilerinin 2017 yılı sonuçlarına göre Hong Kong’un ihracat rakamları da dâhil edildiğinde, Çin’in 18,6 milyar dolarla liderliği göze çarpıyor. Bu dönemde Çin ihracatı yüzde 1,5 artarken, 2016’ya göre ihracatını yüzde 5,4 arttıran Japonya, 11,2 milyar dolarla ikinci sırada bulunuyor. Sektörün küresel ihracat listesinde üçüncü sırada ise 9,8 milyar dolarlık ihracat rakamıyla Almanya yer alıyor. Almanya’nın bu dönemdeki ihracat artışı ise yüzde 16,6 olarak açıklanmış durumda. Sektörün küresel ihracatında ilk 10 ülke içerisinde yer alan diğer ülkeler ise Hollanda, Singapur, ABD, İtalya, Malezya ve Fransa olarak sıralanırken, ilk 10 ülke listesinde Malezya’nın yüzde 35,2’lik ihracat sıçrayışı dikkat çekiyor.

Türk tekstil ve konfeksiyon makineleri sektörünün 2017 yılı ihracatı ise BM İstatistik Bölümü verilerine göre 605 milyon dolar olarak açıklanıyor. Bu rakamla Türkiye, halen dünya sıralamasında 21’inci sırada yer alıyor.

Tekstil ve konfeksiyon makineleri sektörünün ülkeler bazında küresel ithalatında ilk 10 ülke verileri incelendiğinde ise ABD’nin liderliği devam ediyor. BM İstatistik Bölümü 2017 yılı verilerine göre, 12,7 milyar dolara yaklaşan ithalat gerçekleştiren ABD, 2016’ya göre ithalatını yüzde 0,6 yükseltirken, ABD’yi, yüzde 14,1’lik artış ve 8,7 milyar dolarlık ithalatıyla Çin izliyor. Sektörün küresel ithalat listesinde üçüncü sırada ise yüzde 11,5’lik artış ve 7 milyar dolarlık ithalat rakamıyla Almanya yer alıyor. Sektörün küresel ithalatını içeren ilk 10 ülke içerisinde yer alan diğer ülkeler ise Hollanda, Singapur, Filipinler, Hindistan, Japonya ve İngiltere olarak sıralanıyor.

Bununla birlikte, küresel ithalat sıralamasında 14’üncü sırada bulunan Türkiye ise bu dönemde ithalatını yüzde 5,5 arttırarak 1,5 milyar dolarlık alımlarıyla dikkat çekti.

İNGİLTERE’YE SATIP ALMANYA’DAN ALIYORUZ

Türkiye özelinde detaylı ihracat ve ithalat rakamları incelendiğinde TÜİK’in 2018 yılı verilerine göre, en çok İngiltere’ye ihracat yaparken, en yüksek ithalatı ise Almanya’dan gerçekleştirdiğimizi söyleyebiliriz.

Türkiye’nin sektör ihracatı ülkelere göre incelendiğinde, TÜİK verilerine göre, Türkiye, 2018’de yüzde 19,2 artışla 721 milyon dolarlık ihracat gerçekleştirirken, en çok ihracat gerçekleştirdiğimiz ilk 10 ülke listesinin birinci sırasında yüzde 16,7 artışla 90 milyon dolarlık ürün ihraç ettiğimiz İngiltere yer alıyor. Bu ülkeyi, yüzde 53,8’lik artış ve 53 milyon dolarlık ihracatla Özbekistan izlerken, listenin üçüncü sırasında yer alan Almanya’ya ise yüzde 9,5’lik artışla 52 milyon dolarlık ihracat gerçekleştirilmiş durumda.

Türkiye’nin sektör ihracatında ilk 10 ülke içerisinde yer alan diğer ülkeler de İtalya, Fransa, Bangladeş, Hindistan, Mısır, Güney Kore ve Çekya olarak sıralanıyor. Yine TÜİK’in açıkladığı verilere göre, 2018’de Türk tekstil ve konfeksiyon makineleri imalatçıları, en çok 845121 GTİP numaralı “10 kg altı kuru çamaşır kurutma makineleri” ürün grubunda ihracat gerçekleştirmiş durumda. Bu ürün grubunda, geçtiğimiz yılın aynı dönemine göre yüzde 30,3’lük bir değer artışı yaşanırken, sektör ihracatı da 375 milyon dolar oldu. Listenin ikinci sırasında yer alan 845140 GTİP numaralı “Yıkama, ağartma, boyama makineleri” ürün grubunda yüzde 23,6’lık bir artış görülürken, sektör ihracatı 81 milyon dolar oldu. Üçüncü sıradaki 845180 GTİP numaralı “Mensucatın apresi, finisajı, emdirilmesi için makineler” ürün grubunda ise geçtiğimiz yılın aynı dönemine göre yüzde 3,1’lik artış yaşandı ve 45 milyon dolarlık ihracat değerine ulaşıldı.

BİR SATIP ÜÇ ALIYORUZ

Bununla birlikte, TÜİK’in açıkladığı verilere göre, 2018’de Türkiye’nin sektör ithalatı da yüzde 31 artış yaşadı. Bu dönemde, sadece Almanya’dan yapılan 506 milyon dolarlık ithalat, sektör ihracatının üçte ikisinden fazlasını tek başına geçmesi açısından dikkat çekiyor. Bu kapsamda, TÜİK verilerine göre Türkiye’nin en çok ithalat yaptığı ilk 10 ülke listesinin ilk sırasında yer alan Almanya’dan yüzde 15’lik artışla 506 milyon dolarlık ithalat yapılırken, ikinci sıradaki Çin’den yüzde 65’lik artışla 293 milyon dolar ve üçüncü sıradaki İtalya’dan yüzde yüzde 11,5’lik artışla 264 milyon dolarlık ithalat yapıldığını söyleyebiliriz. Bu dönemde Türkiye’nin gerçekleştirdiği toplam tekstil ve konfeksiyon makinesi ithalatı ise 1,9 milyar doları aşmış durumda. Diğer bir deyişle, diğer birçok sektörde olduğu gibi neredeyse bir birimlik ihracata karşılık üç birimlik ithalat yapmışız. Ürün bazında ithalat rakamlarını detaylı incelediğimizde ise TÜİK verilerine göre 2018’de en çok 844630 GTİP numaralı “Kumaş genişliği 30 cm’den az mekiksiz dokuma makineleri” ürün grubunda ithalat gerçekleştirildiğini görüyoruz. Bu ürün grubunda, geçtiğimiz yıla göre yüzde 29,3’lük artışla 300 milyon dolar değerinde ürün ithal edilirken, listenin ikinci sırasında yer alan 844520 GTİP numaralı “Dokumaya elverişli lifleri eğirmeye mahsus makineler” ürün grubunda yüzde 38’lik artışla 173 milyon dolar değerinde ürün ithal edildi. Üçüncü sıradaki 844440 GTİP numaralı “Dokuma maddelerinden lif imal eden, dokuyan, kesen makineler” ürün grubunda da geçtiğimiz yıla göre yüzde 50,6’lık artışla 135 milyon dolarlık ithalat değerine ulaşıldığı söylenebilir.

İÇ PAZARDA YÜKSELİŞ MÜMKÜN

TEMSAD Yönetim Kurulu Başkanı Adil Nalbant, yurt içi pazar rakamının ihracat rakamına yakın bir oranda seyrettiğini söylerken, “Türkiye ekonomisinin lokomotif sektörü olan tekstil sektörü için iç pazar payımız henüz istediğimiz seviyelerde değil. Özellikle yurt içinde kalite ve fiyat konusunda dünya ile rekabet edebilen üreticilerimizin ürünlerinin Türk tekstil sanayicileri tarafından kullanılmasının, milli sermayemizin ithalat ile yurt dışına çıkmadan yine kendi ülkemizde kalması anlamına gelmesi açısından önemli olduğuna inanıyoruz. Son dönemlerde yaptığımız iş birlikleriyle, önümüzdeki dönemlerde her türlü tekstil ve konfeksiyon makinesinin yurt içinde daha fazla tercih edilebilir olması için yoğun çalışmalarımız devam edecek. Yerli tekstil ve konfeksiyon makinesi üreticilerini gerek ithal ürünlere gerekse de ikinci el ithal ürünlere karşı korumamız ve geliştirmemiz gerekiyor” diyor.

Adil Nalbant’ın ifadesiyle, sektörün 2019 yılı ihracat hedefi de 1 milyar dolar barajını aşmak olarak belirlenmiş durumda. Nalbant, TEMSAD üyelerinin yurt dışı pazar etkinlikleri arttıkça ve yeni pazarlara yönelik çalışmalar hız kesmeden devam ettikçe, bu rakama ulaşabileceklerinin altını çiziyor.

YURT DIŞI TANITIM BÜYÜME İÇİN ÖNEMLİ

Türk tekstil ve konfeksiyon makinesi imalatçıları, her yıl ihracat rakamlarını arttırırken, bu yükselişte yurt dışı tanıtım faaliyetlerinin de önemli bir etkisi olduğu söylenebilir. TEMSAD, yurt içi ve yurt dışı iletişim faaliyetlerinde oldukça kapsamlı ve aktif çalışmalar yürütürken, bu kapsamda yurt içinde desteklediği ve Avrasya bölgesinin en önemli sektör buluşmalarından biri olan ITM 2018 Uluslararası Tekstil Makineleri Fuarına 2018’de 64 ülkeden tekstil teknoloji üreticisi 1150 firma ve firma temsilcisi katılmıştı. Diğer yandan, dört yılda bir gerçekleşen ve 20-26 Haziran tarihlerinde İspanya’da gerçekleşecek olan ITMA fuarına ise 156 Türk firması katılacak. Adil Nalbant, ülke katılımında, İtalya, Çin, Almanya ve Hindistan’ın ardından Türkiye’nin beşinci sırada yer aldığını ifade ederken, “ITMA fuarına 47 farklı ülkeden binlerce firma gelecek ve biz, TEMSAD olarak mümkün olan en çok sayıda iş birliği anlaşmasıyla fuardan dönmek istiyoruz” diyor.

 

İPLİK VE DOKUMA MAKİNELERİNDE ÜRETİM AÇIĞIMIZ VAR

Diğer yandan Türkiye’deki sektör, özellikle boya-terbiye makineleri alanında oldukça ileri bir konumda. Bu alanda ihracatın ithalatı karşılama oranı yüzde 200’ün üzerindeyken, bu durum tekstil boya ve apre makinelerimizin artık dünyada da marka haline geldiğine işaret ediyor. Bunun yanı sıra Türk tekstil ve konfeksiyon makinesi üreticileri anahtar teslim fabrikalar da kurabilirken, kalite ve fiyat konusunda da dünya markalarıyla rekabet edilebiliyor; bu alanda dünya pazarındaki yerini her geçen yıl daha da sağlamlaştırıyor. Benzer şekilde, en fazla ithalatı yapılan iplik ve dokuma makinelerinde ise ihracatın ithalatı karşılama oranı yüzde 8’ler seviyesinde ilerliyor. Bu rakam, bu alanda çok büyük bir boşluk olduğuna da işaret ederken, bu makinelerin Türkiye’de üretilmesinin desteklenmesiyle sektöre önemli katkılar sağlayacağı da söylenebilir.