Üretilen urunlerdeki bilimsel muhendislik bilgi iceriği 1945 yılında yuzde 5 olarak tahmin ediliyordu. şimdi ise bu rakam yaklaşık yuzde 16’ya cıktı. 2020 icin ise en azından yuzde 20 olacağı hesaplanıyor. bu rakamlarda gosteriyor ki gunumuzde cin’i ...


Çin ve Hindistan gibi Asya ülkelerindeki üretim artışları Avrupa ülkelerini kendileri için yeni çıkış yolları aramaya yöneltiyor. Özellikle ucuz iş gücü nedeniyle üretim noktalarını Asya’ya kaptıran Avrupa Birliği ülkeleri geliştirdikleri yeni teknolojilerle bu dezavantajları ekarte etmeye çalışıyor. Avrupa Birliği ülkelerinin oluşturduğu Manufuture Platformu bu amaçla çalışı- yor ve araştırmalar yapıyor. Bugün tüm dünyada üretilen telefonların yüzde 50’sini Çin üretiyor. Yine tüm dünyadaki klima ve TV’lerin de yüzde 30’u Çin teknolojisi ile üretiliyor. Ancak bütün bunlara rağmen yakın gelecekte Çin’in dünya üretimini kontrol edeceği konusunda tartışanlar belki de çok önemli bir noktayı kaçırıyorlar. Burada en önemli noktayı aslında bir şekilde ihmal edilen Çin’in ithalat rakamları oluşturuyor. Ki bu rakam neredeyse Çin’in ihracatı kadar büyük ve 2000 yılında 180 milyar dolara ulaşmıştı. İhraç edilecek ürünleri üretebilmek için makine ithalatı da çok önemli. 2000 yılında Çin, yaklaşı k 40 milyar dolar olan makine ticaret hacmiyle olumlu bir dönemdeydi.

İŞ GÜCÜNDE TÜRKİYE AB’YE GÖRE AVANTAJLI
Değişen dünya şartları Avrupa’daki üretim şekillerini de değiştirdi. İlk olarak 2004 yılında 10 ülkenin Avrupa Birliğ i’ne katılması, ardından da bunu 2007 yılında Bulgaristan ve Romanya’nın izlemesi farklı sonuçlar doğurdu. Birliğe yeni katılan üyelerin pek çoğu farklı ekonomik yapılara ve diğer eski üyeler olan 15 ülkeye göre özellikle iş gücü anlamı nda farklı avantajları var. Bu durum aynı şekilde diğer aday Balkan ülkeleri ve Türkiye için de geçerli. Genişleme daha büyük bir lokal AB pazarının yanı sıra ayrıca kapsamı ve derecesi açısından ekonomilerin özelleşmesi anlamına geliyor. İkinci olarak ise derecesi ve hızı kestirilemeyen yeni bir küreselleşme dalgası da AB için olumsuz sonuçlar doğurabilir. Bu nedenle AB ülkeleri sanayii inovatif fikirlerle dünyada daha fazla söz sahibi olmak istiyor.

ASYA ÖZELLİKLE DE ÇİN HIZLA İLERLİYOR
Asya özellikle de Çin, dünya piyasaları nda etkili bir güç olma yolunda hızla ilerliyor. Ancak yine de daha az nitelikli üretim mesleklerinin ucuz iş gücünün olduğu ülkelere kayması kaçınılmaz. Birçok uzman bu durumun bütün dünya ekonomisi için pozitif yönlerini görüyor. Amerika’daki Hoover Enstitüsü’nden kıdemli akademi üyesi Henry S. Rowen’a göre International Economy Dergisi 2003 kış sayısında yazdığı “Çin dünya üretimini ele mi geçirecek?? başlıklı yazısında belirttiği gibi Çin’in ihracatı 1990’larda yüzde 15’lik bir orandan 2000’li yıllara gelindiğinde yıllık 220 milyar dolara yükseldi. Bir görüşe göre ise Çin şu anda dünyadaki telefonların yüzde 50’sini, buzdolapları nın yüzde 17’sini, video ekranları- nın yüzde 41’ini, çamaşır makinelerinin yüzde 23’ünü, klimaların yüzde 30’unu ve televizyonların yine yüzde 30’unu üretiyor. ABD, Japonya, Tayvan ve pek çok diğer ülkeden firmalar operasyonları nı Çin’e kaydırıyor. İşlerin Çin’e kay- ması ise Meksika fabrikalarındaki üretimi daraltıyor. Yabancı ortaklı üreticilerin bina alanları 1999 Haziran’ında 1,6 milyon kare feet’ken bundan iki yıl sonra bu rakam 5 milyon kare feet’e yükseldi.

ÇİN DÜNYA ÜRETİMİNİ KONTROL MÜ EDECEK?
Bununla birlikte Rowen’ın da gözlemlediğ i gibi, “Yakın gelecekte Çin’in dünya üretimini kontrol edeceği konusunda tartışanlar da çok önemli bir nokta kaçı- ARAŞTIRMA rılıyor. Belki de en önemli dikkatsizlikleri ihmal edilmiş ithalatları. Ki bu rakam neredeyse Çin’in ihracatı kadar büyük ve 2000 yılında 180 milyar dolara ulaşmıştı. İhraç edilecek ürünleri üretebilmek için makine ithalatı da çok önemli. 2000 yılındaki sonuçlara göre Çin’in yaklaşık 40 milyar dolarlık makine ihracatı bulunuyor. Bu faktörler, gelişen yerel pazarıyla birlikte Çin’in büyük bir üretim fazlası vermekten koruyacak. Bu da dış alımlar için olan arzı kontrol altında tutacak ve teknik yeterlilik gecikmesinin çözümü için gereken zamanı verecekti. Ayrıca Hindistan, küresel ortaklı üretim paylarının kavranma olasılığını göze alıyor. Bunun da şu anda 149 milyar dolara yaklaştığı tahmin ediliyor ve 10 yılın sonuna doğru 500 milyar dolara çıkması bekleniyor.

AVRUPA TEKNOLOJİDE GERİ KALMAMALI
Hem kapsam hem de ölçek olarak üretimde beklenen dramatik değişimlerin bir karşılığı olarak Manufutre bir dizi araştırma stratejisini destekliyor. Katma değeri yüksek istihdam, sürdürülebilir kalkınma ve küresel rekabetçiliğ in gelişimi için Avrupa üretim endüstrisini desteklemek için bilim ve teknoloji merkezli bir büyüme gerekiyor. Bilim ve teknoloji anlamında geride kalmak Avrupa’nın zarar görmeden karşılayabileceği bir şey değil. Yatırımcıların kontrol ettiği boyutlar da ayrıca önemli değişikliklerin ana bunedenleri arasında. Küresel arzdaki de- ğişkenliğin nedeni olarak üretim aynı zamanda yerel ihtiyaçları yine yerel üretimle karşılayabilmeli. Bu trende paralel olarak, ürünlerin üretim gelişimi ve konseptinin zamanı uzun dönemden kı- sa döneme doğru kayıyor. Bütün bunlara ek olarak, üreticilik hızla servis yoğun bir hal alıyor. Bu servis yönelimi ve müşteri beklentilerindeki artışlar, servisin kendi elementleri kadar, müşteri ilişkileri, değer zinciri yönetimi ve üretim organizasyonlarındaki rekabetçilikte bir ortak payda sağlayacaktı r.

İNOVASYONA ODAKLANILMALI
25 üyeli Avrupa Birliği gibi dağınık bir bölgede, tek başına olan ülkeler kaçınılmaz olarak farklı başlangıç noktalarından yola koyulacaklar. Orta vadede onları n farklı isteklerine alışabilmek için inovasyonda çığır açan buluşlara odaklanmak ve araştırma aktivitelerini hedeflemek çok önemli. Bununla beraber uzun dönemde, birlikte çalışılan araştırmaları n ağırlığı büyük buluşlar yapabilecek adaylara kaydırılmalı. Eğer Avrupa Birliği imalat sektörü önümüzdeki 20 yıl içinde Çin ve Hindistan gibi ülkelerin üretimine bir alternatif geliştirebilir ve başarılı olabilirse, organizasyonlar yeni senaryolara adapte olmak zorunda kalır. Bu süreç ise kurulan uygulamalar için yıkıcı ve dramatik değişiklikler içerir. İmalat sektörünün geleneksel yapısı, anapara, iş gücü ve toprak gibi 3 önemli destekten oluşur. ‘Üretim yeniliği’ olarak da adlandırılabilecek yeni bir yapıya doğru gitmenin zorluğu, bilgi ve anaparada kuruludur.


KATMA DEĞERLİ ÜRÜNLERE YOĞUNLAŞILMALI
Üretim maliyetlerine bağlı rekabetçilikten kaçınmak için Avrupa endüstrisi yüksek katma değerli ürünlerin kapasitesini arttırmaya ve dünya çapındaki müşterilerinin isteklerini karşılayabilecek servis ağları teknolojilerine yoğunlaşmalı dır. Bunu yaparken de sadece üretim memnuniyeti değil aynı zamanda çevresel ve sosyal beklentilerle buluşmak önemlidir. Üretimdeki bilgi içeriğ inin artması materyallerin ve enerjinin daha ekonomik kullanılmasına da liderlik edecek. Bu durum ayrıca kullanıcıların gerçek ihtiyaçlarına uygun “akıllı” ürünler üretilmesine neden olacaktır. Geleceğin müşterileri bir araba satın almaktan ziyade hareketliliği; su ısıtıcısından ziyade ise yuva rahatlığını satın alacaklar. Üretilen ürünlerdeki bilimsel mühendislik bilgi içeriği 1945 yılında yüzde 5 olarak tahmin ediliyordu. Şimdi ise bu rakam yaklaşık yüzde 16’ya çıktı. 2020 için hedefin ise en azından yüzde 20 olması hesaplanıyor. Tek başına olan ve izole olarak çalışan firmalar, baş gösteren temel değişimlerin büyüklüklerinin zorluklarıyla baş edemeyecekler. Ayrıca neredeyse bütün ülkeler gerekli olan insan gücünü ve finansal kaynağı bulmada problemler yaşayacaklar. Bu nedenle de ortaklaşa çalışma çok önemli: Uzun dönemli araştırmaların meyvelerini almak için tek başına çalı- şan elemanların birbirleriyle rekabet etmeleri uygun değildir. Bilgi paylaşımı ve bütün üretim sisteminin birbirine bağlı olması rekabetçi bir dönemde tüm Avrupa için çok önemlidir. Geleceğin başarılı firmaları şunlara ihtiyaç duyacak: Çok ölçekli networklerinde kendi Ar-Ge çalışmalarına odaklanmalı dırlar. Küresel teknoloji, kalite ve sürdürülebilirlik standartlarını aynı hizaya getirmelidirler. Standart ICT arabirimlerini adapte etmeliler. Açık Şili mühendislik networklerinin parçası olmalıdır. Spot: “ Üretim maliyetlerine bağlı rekabetçilikten kaçınmak için Avrupa endüstrisi yüksek katma değerli ürünlerin kapasitesini arttırmaya ve dünya çapındaki müşterilerinin isteklerini karşılayabilecek servis ağları teknolojilerine yoğunlaşmalıdır. Bunu yaparken de sadece üretim memnuniyeti değil aynı zamanda çevresel ve sosyal beklentilerle buluşmak önemlidir.”