Benim açımdan 2019’un en büyük kazanımı, strateji belirleyicilerin makine sektörünün ve üretimin önemini kavraması oldu. Bu yıldan sonra alınacak tedbirlerle yerli üretimin güçleneceğini umut ediyorum. 2019’da yaşananların genel anlamda en önemli etkisi, daha önce yerel piyasada aktif olan firmaların ihracata odaklanmasıydı. Tabii ki bu durumun yan etkisi birim fiyatlarda düşüş olarak gözlendi. Son çeyrekte Avrupa’nın yavaşlaması ise umulan ihracat rakamına ulaşmamıza engel oldu. Makine sektörü genelinde, yıl sonu itibarıyla Türkiye geneli ihracat rakamının iki katı bir artış olacağını öngörüyoruz. 2019’da yine pek çok prestijli makine fuarında Türkiye’nin Makinecileri markasıyla yer aldık. Ancak bunca fuar katılımından sonraki en önemli tespitim, fuarlara katılan firmaların çok azının tam hazırlıklı olarak fuarlara katılıyor olmasıdır. Fuar öncesinde ve sonrasında yapılması gereken hazırlıkların tam yapılmadığını gözlemliyorum. En azından fuar organizatörlerinin İnternet siteleri daha iyi incelenebilir. Fuar öncesinde her firma potansiyel müşterilerini fuara davet ederse mutlaka fayda elde edeceklerdir. Üyelerimizden gelen genel geri bildirim ise fuarlar için ödenen devlet desteklerinin her ülke özelinde incelenerek arttırılması yönünde. Türkiye’nin yurt dışındaki algısı da fuarlar üzerinde doğrudan etkili oluyor. Son 10 yıldır, Türk firmaları son derece profesyonel stantlarla fuarlara katılmaya başladı. Ancak hala fuarlarla eş zamanlı yapılan teknik bilgilendirme toplantılarına yeterince önem verilmediğini görüyorum.

Bununla birlikte, geçmiş yıllara göre, firmalarımız yurt dışında katılacakları fuarları daha dikkatli seçmeye başladı. Deneyimli ihracatçılar için fuarlar yeni müşteri bulunan değil, sektörün nabzının tutulduğu yerler olmaya başladı. Fuarın kaçıncı kez düzenlendiği, uluslararası rakiplerin ve potansiyel müşterilerin katılımı, önceden ziyaret edilip fuar hakkında fikir sahibi olunması gibi ölçütler fuar seçimi yaparken dikkat edilmesi gereken kriterlerdir. Fuarlar kadar kongre ve sempozyumlar da gözden kaçırılmaması gereken etkinliklerdir. Üstelik önümüzdeki yıllarda kongrelerin daha da ön plana çıkacağı düşünülüyor. Ben, en önemli sorunun başlıklarımızdan birinin de yurt dışındaki dezenformasyon olduğunu düşünüyorum. Yurt dışı alıcıların bizimle ilgili algılarının değişmesi için çok etkin ve üst düzey kampanyalar düzenlemeliyiz. Üreticiler de yurt dışında bulundukları her an, aslında Türkiye’yi temsil ettiğini unutmamalı. Bir başka sorunumuz ise verimlilik: Gerek üretimde, gerekse tanıtım faaliyetlerinde yeterince verimli olmadığımızı düşünüyorum. 2020’de de elbette çok yoğun bir fuar dönemimiz olacak. Ancak burada şu uyarıyı da yapmak zorundayım: Makine deyip bitiriyoruz ama aslında sektörümüz çok geniş. Bu nedenle öncelikle aktif olduğumuz ülkelerde, mümkün olduğunca farklı sektörlerden müşterilere kendimizi tanıtmalıyız ki sektörün biri yavaşlarken, diğerinin enerjisiyle yola devam edebilelim. Halen çalıştığımız ve çalışmayı planladığımız müşterilerle sürekli temas halinde olmalıyız. Ancak bizlerin sahaya inmesiyle Türkiye ile ilgili algıları değişebilir. 2020 esnekliğimizin avantaj olduğu yıl olacak.