Makine sektörü, kendi alanında dış ticaretten aldığı payı, son 17 yılda dünya ortalamasının dört katı arttırmayı başardı. Kasım ayı ihracatında yüzde 20’lik artış sağlayan makine ve aksamları sektörünün yılı 19 milyarlık ihracatla kapamasını bekliyoruz. Sektör 2019’da ABD, İtalya, Özbekistan, Rusya, Fransa, Irak, Mısır gibi en fazla ihracat yapılan ülkeler arasında büyümesini sürdürürken, yılı da bu başarısıyla iyi bir noktada bitireceğine ilişkin inancımız tam.

Dünyada üretilen makinelerin yüzde 20’ye yakınını Çin üretiyor. Bu doğrultuda Çin’in en fazla yatırım yaptığı alan da makine imalatı olarak öne çıkıyor. Bütün gelişmiş ülkelerin sanayi ve dış ticaret stratejilerinin merkezinde makine ve teknoloji ilk sırada yer alıyor. Bu sebeple, makine sektörünün uluslararası alanda rekabetçiliğini ön plana çıkartmalıyız. Son yıllardaki ihracat performansına baktığımızda, sektörün ivme kazandığını görebiliyoruz. Fakat bu ivmeyi çok daha yukarılara taşımamız, bu alanda dış ticaret fazlası vermemiz gerekiyor. Sanayi ve Teknoloji Bakanlığının açıkladığı Teknoloji Odaklı Sanayi Hamlesi Programı’nda sektöre verilen destekler de bu nedenle önem arz ediyor. Bunun yanı sıra Ticaret Bakanlığının açıkladığı İhracat Ana Planı’nda da makine sektörü beş hedef sektör arasında yer aldı. Bakanlıklarımız, sektörümüzün destekçisi durumunda. Biz de TİM olarak, sektörde gerekli düzenlemelerin hayata geçmesinin, Türkiye’nin sanayileşmesi yönünde önemli bir adım olacağına inanıyoruz. Yeni pazarlar kazanmak ve sektörün daha iyi yerlere gelmesi adına destek vermeye devam edeceğiz.

İhracatçılar olarak, “Yeni Ekonomi Programı” ile çizilen yol haritasının, büyüme, istihdam, enflasyon ve cari denge beklentilerine uygun olarak, 2020 yılının ilk çeyreği itibarıyla bir değişim sürecini sırtlayacağını öngörüyoruz. Diğer yandan, Sanayi ve Teknolojisi Stratejisi hedefleri ölçek konusu ve ihracatla alakalı: 2023’te bugün 158,8 milyar dolar seviyesinde olan imalat sanayisi ihracatının 210 milyar dolara, yüksek teknolojili ihracatın yüzde 3,2’den yüzde 5,8’e, Ar-Ge harcamalarının yüzde 1’den yüzde 1,8’e yükseltilmesi hedefleniyor. 60 milyon dolar değerindeki teknoloji tabanlı yatırımların 5 milyar dolara yükselmesi, küresel ölçekte 23 marka yaratılması planlanıyor. Sonuç olarak da; bugün dünyada “unicorn” olarak bilinen piyasa değeri 1 milyar doları aşan girişimlerin oluşması hedefleniyor. İhracatçılarımızın, yatırımcılarımızın önündeki önemli engellerden biri de atılan faiz indirim adımlarıyla, deyim yerinde ise ortadan kalkmış oldu. Dolayısıyla; yatırım, istihdam, ihracat ve büyümeye yönelik etkili, pozitif bir yıl bizleri bekliyor.

Makine sektöründe çok önemli bir potansiyel bulunuyor. Ben, en büyük potansiyelimizin ve en çok gidecek yolumuzun makine sektöründe olduğuna inanıyorum. Bunun sebebi ise şu; Türkiye olarak otomotivden tekstile, halıya, tarıma ve daha birçok sektöre kadar üretimimizi makinelerle gerçekleştiriyoruz. Bunların arasında halı ve hazır giyim gibi dünya ihracatında öne çıktığımız, hatta üretim üssü haline geldiğimiz ürün ve ürün grupları var. Ancak üretimde makine sektörünün yerlilik payı, gerçekten üzerine yoğunlaşılması gereken bir konu. Sadece makine ihracatında değil diğer sektörlerin ihracatında da yerli makine kullanımının artması gerekiyor.

Bu gelişmelerin merkezinde yer alan makine sektörünün 2020’de çok daha iyi başarılara imza atacağına olan inancımız tam. Sektörün
son yıllardaki ihracat performansı, Ar-Ge merkezi ve patent sayısının artması gibi ivmelenen başarılarını, katma değerli ürün ihracatı ve mevut pazarlarını koruyup geliştirme ve yeni pazarlara ulaşmayla daha yukarılara taşıyacağını düşünüyoruz. Hükümetimizin sağladığı desteklerle birlikte, biz de TİM olarak, sektörümüzün yanında olmaya devam edeceğiz.