PERSONEL YÜKSELTİCİ PLATFORM ÜRETİCİSİ OLARAK BURSA’DA FAALİYET GÖSTEREN ELS LİFT’İN SATIŞ PAZARLAMA DİREKTÖRÜ İRFAN İŞMAK, PERSONEL YÜKSELTİCİ PLATFORM SEKTÖRÜ İHRACATININ YÜZDE 40’INI GERÇEKLEŞTİRDİĞİ ÜLKELERDE SALGIN KAYNAKLI YÜZDE 52 ORANINDA DARALMA YAŞANDIĞINI İFADE EDERKEN, YAŞANAN DURGUNLUĞUN İÇERİSİNDE FIRSATLARI DA BARINDIRDIĞINA DİKKAT ÇEKEREK, “KALİTE, FİYAT VE PERFORMANS ENDEKSİNDE AVRUPA İLE ENTEGRE OLMAMIZ TÜRKİYE’Yİ GÜÇLÜ KILIYOR” DEĞERLENDİRMESİNDE BULUNDU.

Tüm sektörleri derinden etkileyen salgının makine sektöründe de güçlü olumsuzluklar yarattığını ifade eden ELS Lift Satış Pazarlama Direktörü İrfan İşmak, “Salgının yansımalarına bakıldığında; ödemeler dengesinin bozulması, gümrüklerdeki yavaşlamalar ve lojistik sorunları, buna bağlı olarak teslimatların gecikmesi, ham madde açısından çoğunlukla Uzak Doğu ülkelerine bağlı olunması gibi konularda sorunlar yaşamaya devam ediyoruz” dedi. Faaliyet gösterdikleri personel yükseltici platform sektörüne dair görüşlerini ise “Başta inşaat sektörü olmak üzere tüm sektörlerde meydana gelen duraksamalar, kiralama süreçlerinde de yüzde 40’lara dayanan bir iş kaybına neden oldu. Platformların üretimini gerçekleştiren şirketler nezdinde ise yedek parça, yarı mamul, satış sonrası hizmetler, lojistik ve gümrük süreçlerinde ülke bazlı aksamalar meydana geldi” sözleriyle açıklayan İşmak, “Makinelerde kullanılan komponentlerde dışa bağımlı olunması, parçaların temini hususunda stoklu ilerleme zorunluluğunu öne çıkardı” değerlendirmesinde bulundu.

“YERLİ MAKİNENİN ÖNEMİ ORTAYA ÇIKIYOR”

İrfan İşmak, geçtiğimiz yıl makine sektöründeki dış ticaret açığının 5 milyar dolara kadar indirildiğini de anımsattığı açıklamasında, elde edilen kazanımları korumak için tedbirler alınmasının faydalı olacağını belirtti. Ayrıca yerli makine kullanımını teşvik eden bir mevzuatın uygulamaya konulmasının tüm sektörü rahatlatacak
bir adım olarak gördüğünü sözlerine ekleyen İşmak, “Öngörülere bakıldığında makine sektörünün yaklaşık iki yılda toparlanabileceğini görüyoruz. Gelişmiş ülkelerin makine sektörünü stratejik sektör olarak ilan ettiği bir ortamda, Türkiye olarak kamuya da bazı görevler düşüyor. Mücbir sebep koşulunun makine sektörüne uygulanmasıla sektörün eli güçlenecektir. Vergi oranlarının düşürülmesi ve ihracatçı firmalara finansal kaynaklara erişim kolaylığı sağlanması yönünde iyileştirmeler yapılması, sektörün en önemli öncelikleri arasında yer alıyor” dedi.

“ÇEŞİTLİLİĞE DAYALI TEDARİK ZİNCİRİ KURULMALI”


Makine sektörü olarak tek bir elden satın alma yapmanın tehlikeli yanlarını gördüklerini de ifade eden İşmak, dünyanın önde gelen uzmanlarının da önerdiği gibi çeşitliliğe dayalı esnek tedarik zincirinin nasıl kurulabileceğine odaklanılması gerektiğini savundu: “Ucuza nasıl mal ederim dönemi artık kapanıyor; sürdürülebilirlik ve güvenilir ilişkiler yeni dönemin en önemli başlıkları olacak. Makine sektörü alanında dünyanın önde gelen teknolojik lideri ülkelerin tam kapasiteyle çalışmaya başladıkları zaman, belirli ürün gruplarında oluşabilecek potansiyel pazarın Çin’e kaptırılmaması için reexport stratejilerimizi güçlendirerek, üretemediğimiz makinelerin ithalatına öncelik vereceğiz. Bu zincirde yer almak oldukça önemli. Büyük işletmeler, tedarik zincirlerini gözden geçirmeye çoktan başladı. Hangi ülkede, hangi tedarikçi, ne kadar sürede ihtiyacı karşılayabilir araştırmaları yapılıyor. Burada Türkiye adına önemli fırsatlar olabilir. Niş ve butik üretim, hızlı servis imkânı, az maliyetle yüksek kaliteli ürünler, Türk lirasındaki değer kaybının sağladığı maliyet avantajı ve hüküm süren ticari savaşlar kayda değer öncelikler arasında yer alacaktır. Kalite, fiyat ve performans endeksinde Avrupa ile entegre olmamız Türkiye’yi güçlü kılıyor.”