ÖZELLİKLE COVID-19 SALGINI SÜRECİNDE HEM ÜLKEMİZDE HEM DE DİĞER BİRÇOK ÜLKEDE HEMEN HER SEKTÖRÜN DEVLETTEN DESTEK TALEBİNDE BULUNDUĞUNU BİLİYORUZ. TURİZMDEN HAVA YOLLARINA KADAR GERÇEKTEN SEKTÖRLERİN TAMAMINA YAKINI BU SÜREÇTEN OLDUKÇA KÖTÜ ETKİLENDİ. KİMİ SEKTÖRLER İÇİN ETKİ SÜRECİ DEVAM ETSE DE KAYNAKLARIN SINIRLI OLMASI HEM TÜRKİYE HEM DE BİRÇOK ÜLKE İÇİN BİR ÖNCELİK HESABINI ZORUNLU KILIYOR. PEKİ, DESTEK MEKANİZMALARI KURGULANIRKEN FAYDA HESABI, İHTİYAÇ VE ETKİ ANALİZLERİ GEREKTİĞİ GİBİ YAPILIYOR MU?

Başlıktaki sorunun cevabını verebilmek için sektörlerin genel ekonomi içindeki önemini, sektörlerin birbirleriyle olan alışverişini yani sektörlerin ağ yapısını iyi anlamamız gerekiyor. Bunun için de elimizde değerlendirebileceğimiz bir dizi istatistik var. Aslında “İstatistikler koca bir yalandır” der kimileri ama rakamların yalan söylediği hiç görülmemiştir. Aksine, yalancıların yalan söylerken bazen rakamlara başvurduğu kuşkusuzdur. Winston Churchill’in “Senin kendi elinle çarpıtmadığın istatistiğe inanma!” ve Franklin Roosevelt’in “Ben istatistik konusunda kötümserim. İstatistiklere göre bir milyoner ve fakirin, ortalama adam başı yarım milyonu olur” sözlerinden çok önce, Yunan filozofu ve matematikçisi Pisagor, sayıların her şeyin varoluşu olduğunu söylemişti. Ama bu konuda hiç kuşkusuz en eğlenceli söylem Franz Joseph Strauss’a aittir: Strauss, “Eğer başınız saunada ve ayağınız buzdolabındaysa, istatistikçiler ortalama bir sıcaklıkta olduğunuzu söyler” diyerek istatistikleri iyi okumamız gerektiğine dikkat çekmiştir. Kuşkusuz bir makineci için sayılar, hesaplamalar ve elbette istatistikler olmazsa olmaz konular arasındadır. Çünkü işin özünü, kıssadan hisseyi rakamlardan, bazen de istatistikler üzerinden vermeyi tercih ederiz. Bu makalemizde de yine bu yolu takip edeceğiz ve bir sonuca ulaşmaya çalışacağız. Özellikle Covid-19 salgını sürecinde hem ülkemizde hem de diğer birçok ülkede hemen her sektörün devletten destek talebinde bulunduğunu biliyoruz. Turizmden hava yollarına kadar gerçekten sektörlerin tamamına yakını bu süreçten oldukça kötü bir biçimde etkendi. Kimi sektörler için etki süreci devam etse de kaynakların sınırlı olması hem Türkiye hem de birçok ülke için bir öncelik hesabını zorunlu kılıyor. Peki, destek mekanizmaları kurgulanırken fayda hesabı, ihtiyaç ve etki analizleri gerektiği gibi yapılıyor mu? İşte bu yazımda elimizdeki rakamlar ve istatistiklerle kısmen de olsa bu hesaba gireceğim. Bunu da TÜİK’in -güncel olmasa da fikir vermesi açısından önemli- “Temel ve Cari Fiyatlarla Yurtiçi Üretim Girdi-Çıktı İstatistikleri” üzerinden ve makine özelinde yapacağım. TÜİK’in hesabına göre, var olan bütün ürün ve hizmetler 64 başlık altında toplanmış durumda. Bu 64 mal ve hizmet konusu birbiriyle -az veya çok- bir alışveriş halinde, gayri safi katma değerlerle birlikte bir üretim değeri sağlıyor. Örneğin gıda sektörü bu 64 mal ve hizmet grubunun 58’inden mal ve hizmet temin ediyor. Tabii burada bir detaya da dikkat etmek gerekiyor çünkü gıda sektörü girdilerinin yüzde 64’ünü sadece iki sektörden, yine gıda ve tarımdan temin ediyor. Benzer şekilde 53 gruptan mal ve hizmet alımı yapan otomotiv sektöründe sadece iki sektörün toplamdaki payı yüzde 31, inşaatta ise dört sektörün toplamdaki payı yüzde 63. Yani bu anlamda, birçok sektörün girdi kullanımında, diğer sektörlerle olan mal ve hizmet alışverişinde çok da homojen bir tabana yayılımdan söz edemiyoruz. Makine sektörü ise 54 mal ve hizmet grubundan girdi temin ediyor ve girdi çeşitliliği çok çok daha homojen. Yani makine sektörü, farklı sektörleri çok daha etkin bir biçimde destekliyor. Başka bir deyişle, makine sektörüne verilen desteklerle, dolaylı olarak ve daha da önemlisi çok daha eşit oranda 54 sektör daha desteklenmiş oluyor. Diğer yandan işin bir de ürün ve sektör ilişkisi mevcut. Örneğin tarım makinelerinin tarım sektörüyle, tekstil makinelerinin tekstil sektörüyle ya da iş makinelerinin inşaat sektörüyle olan ilişkisi gibi. Tarım sektörü yarattığı katma değer, vergiler hariç üretimde yüzde 0,2 seviyesinde makine ve ekipman kullanımına sahipken, makine sektöründe bu oran yüzde 4,7 olarak gerçekleşiyor. Bu oranlar kapsamında dikkate değer diğer önemli sektörler otomotiv, elektronik ve optik ürünler, makine ve ekipman kurulumu ile diğer ulaşım araçları olarak görülüyor. Orandan bağımsız olarak sadece rakamsal bazda değerlendirme yapıldığında ise makine sektörünün en iyi müşterisi olarak ilk sırada inşaat sektörünü görüyoruz. Rakamsal bazda -diğer segmentlere göre- oldukça yüksek seviyede bir makine girdisi kullanan bu sektörü yine makine sektörünün kendisi izliyor. Yani bir anlamda makine sektörünün en büyük ikinci müşterisi yine makine sektörü olmaya devam ediyor. Üçüncü sırada ise otomotiv sektörünü görüyoruz. Bu ilk üçün ardından sıralama elektrikli teçhizatlar, elektronik ve optik ürünler, tarım ve fabrikasyon metal ürünler sektörü olarak devam ediyor. Tabii hesaplamalar bununla da kalmıyor. Her bir sektörün katma değerden aldığı pay, istihdama verdiği katkı, dış ticaret değerleri gibi çeşitli yan unsurlar da söz konusu. Bu kriterler bazında da makine sektörü çok önemli bir noktada. Diğer yandan tarımdan savunma sanayisine kadar bütün kritik sektörlerde makinenin varlığı söz konusu. Örneğin içinde bulunduğumuz dönemin konusu olan virüse karşı mücadelede de medikal makine ve ekipman üretimi nedeniyle stratejik bir sektör olarak makinenin varlığını görüyoruz. Petrol, maden gibi yer altı kaynakları olmayan veya yeterince olmayan ülkelerin ekonomik açıdan gelişmelerinin yer üstü ve insan kaynaklarına, bu kaynakların çeşitliliğine, zenginliğine bağlı olduğu yadsınmaz bir gerçek. Bu gerçekler kapsamında da makine sektörünün normal zamanlarda dolaylı olarak desteklenmesi, kriz zamanlarında ise -deyim yerindeyse- el üzerinde tutulması gerekiyor. Çünkü sağlık, savunma, tarım, alt yapı gibi hizmetlerin aksamaması yine makine sektörüne bağlı. Karar alıcıların normal zamanlarda bu fayda/maliyet analizini yapmaları için vakti var ama şu an makinecilerin acil desteğe ihtiyacı olduğu da ortada. Eğer bu sektör hasar görürse, Türkiye sanayisinin endüstriyel birikimi de çok zarar görür.