Geçtiğimiz yıl minik bir virüs tüm dünyayı esir aldı. Hem ekonomileri hem de herkesin psikolojisini olumsuz etkiledi. Tüm ekonomiler ciddi anlamda daraldı. Dünyayı etkisi altına alan bu küresel salgın, insanların çalışma ve yaşam biçimlerini de önemli ölçüde değiştirdi. Bu olağanüstü yıl, her sektör gibi bizim sektörümüze de önemli değişiklikleri getirdi. Teknolojide yaşanan hızlı evrimler sonucu ve yaşadığımız salgın sürecininde yarattığı farkındalıkla, bugün artık kaçınılmaz bir gerçek olarak “Sanayide Dijital Dönüşüm”, bir “Dijital Devrim” ile karşı karşıyayız. Yeni dünyanın lokomotif bileşenlerini endüstriyel otomasyon, robotik ve yapay zekâ teknolojileri gibi yüksek katma değere sahip ileri teknoloji alanları ve akıllı sistemler oluşturacak. Küresel salgına bağlı olarak değişen yaşam koşulları ve iş yapma şekilleri ile üretim yöntemleri, tedarik zinciri ve tüketici ihtiyaçlarıyla bu ileri teknolojilere olan gereksinim yükseldi. Böylece sektörümüz daha da güçlendi ve bu sektörde faaliyet gösteren firmalar salgın koşulları doğrultusunda mevcut proje ve faaliyetlerine devam etti. Salgın süresince iş yapma şekilleri de yeni bir düzene evrildi. Sanayide dijital dönüşüm, büyük işletmelerde planlandığı şekilde hayata geçmeye başladı. Bu işletmeler, dijital dönüşümlerini dünya ile uyumlu olarak hızla gerçekleştiriyorlar. Ancak ülkemizin çoğunluğunu oluşturan küçük işletmelerin, dijital dönüşüm konusunda farkındalığa ve desteğe ihtiyaçları var. KOBİ’ler otomasyonu bir fırsat olarak görmeli. Ama her işletmenin de otomasyona geçme gibi bir gerekliliği yok. Sonuçta otomasyon ve dijital dönüşüm bir amaç değil bir araç. Ancak KOBİ’lerin yeni dünya düzenine ayak uydurabilmeleri için kendi ihtiyaçlarını belirleyerek bu doğrultuda dijital dönüşüme geçmeleri gerekiyor. Konvansiyonel düzende faaliyetlerine devam etmeleri durumunda tüm dünyada geçerli olacak düzenin dışında kalacaklar ve rekabet şanslarını kaybedecekler. İşte bu noktada KOBİ’lere gerek otomasyon uygulamaları ve gerekse dijital dönüşüm noktasında kendilerini konumlandırabilmeleri için hem derneğimiz hem üye firmalarımız ile elimizden geldiğince destek sağlamaya çalışıyoruz. Ayrıca, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı tarafından desteklenen bir web platformu oluşturulmaya başlandı. Bu web platformunda konulara göre uygulamalar, uygulamaların yatırım ve getirileri gibi bilgilerin yer alması hedefleniyor ve bu bilgilerin aktarılması çalışmaları yapılıyor. Sanayinin dijital dönüşümü konusunda yapılan çalışmaları birleştirici bir yapı oluşturularak özellikle KOBİ’lere yol gösterici olması hedeflenen bu platformun oluşum sürecinde de ENOSAD olarak Bakanlığın ilgili birimleriyle çalışarak katkı sağlamaya gayret ediyoruz. Salgın döneminde fuar, zirve ve panellerin yüz yüze yapılamaması ise diğer tüm sektörlerde olduğu gibi bizim sektörümüz için de olağan dışı bir durum oldu. Zira bu tür etkinlikler önemli ölçüde hem firmalarımızın bir araya geldiği hem de müşterilerle bir araya gelindiği toplu aktivitelerdi. İşletmeler yatırımları konusunda fikir oluşturup, yeni projeler geliştirip, yatırımları konusunda daha kolay karar verebiliyorlardı. Ancak sektörümüz bu yeni duruma da hızlıca uyum sağladı ve bu etkinlikleri sanal ortamda yapmaya başladı. Önümüzdeki dönemde de küresel salgının etkileri devam edeceğinden 2021 yılında da benzer çalışmalarımızı gerçekleştirmeyi hedefliyoruz. Makine, son dönemlerde iç pazardaki yaşanan daralmaya rağmen Türkiye’nin en rekabetçi, ülke ihracatının yüzde 10’undan fazlasını tek başına gerçekleştiren; katma değeri yüksek ürünler üreten, nitelikli iş gücü ile çalışan, ülkemizin önemli yatırım sektörüdür. Sorunların genel olarak bilindiğini varsayarak, MAKFED’in 2030 hedefine odaklanılmasının daha önemli olduğunu düşünüyorum. Makine kilogram birim fiyatını 15 dolara çıkartmak için ENOSAD olarak otomasyonun tüm inceliklerini ve dijital dönüşümü kullanarak makine imalatçılarına destek vermek için büyük çaba göstermemiz gerektiğine inanıyorum.