Tüm dünyada olağan dışı süreçlerin yaşandığı bir yıl geçirdik. İlk iki ay genel ekonomi ve sektörümüz için oldukça iyi başlamışken, Mart ayından itibaren tanıştığımız salgınla bol dalgalı bir yılı geride bıraktık. Anladık ki hiçbir şey eskisi gibi olmayacak. Salgın çoğu yerde hayatı adeta durma noktasına getirdi. Ancak yaşama ve yaşatma güdüsü pek çok alanda olduğu gibi genel olarak endüstride de galip geldi ve bu olağan dışı koşullara hızlı reaksiyon verdik ve yeniden organize olarak sorumluluklarımızı yerine getirmeye çalıştık. Sektörümüz ve dernek üyelerimiz, özellikle salgın sürecinde, bu sürece özel veya temel ihtiyaç maddelerinin üretiminde çok önemli roller üstlendi. Ventilatör üretimindeki kritik malzemeleri üreterek ya da tedarik ederek, bu zorlu sürecin atlatılmasında güzel bir iş birliği gerçekleştirdik. Sağlık gereçleri, maske makineleri, gıda ve içecek endüstrisi, tarım makineleri ya da enerji sektörleri, zor koşullarda ürün ve hizmetlerini ulaştırmak için toplum ve sosyal sorumluluk bilinciyle hareket etti. Yılın ikinci yarısında artan kredi hacim leri, personel destekleriyle birlikte toplumumuzun krizlere yüksek reaksiyon verebilme kabiliyeti ve reel sektör girişimcilerinin üst seviyedeki esnekliği, sektörümüzün iş hacimlerinin artmasında çok etkili oldu. Bu dönemde özellikle Avrupa’daki pek çok firmanın kapalı olması ya da salgın sürecinde hızlı reaksiyon verememeleri, özellikle Asya’dan bazı ürün taleplerinin Türkiye’ye kaymasına neden oldu ve sanayimizdeki büyümeyi tetikledi. Bu büyümeden sektörümüz de çok ciddi şekilde faydalandı. Çatı kuruluşumuz MAKFED anketlerine göre düşen kapasite kullanımlarımız normal seyrine, hatta şu anda 2019’un üstündeki noktalara geldi. Bununla birlikte salgın süreci teknolojik açıdan, özellikle dijital dönüşümde çok uzun bir sürede alacağımız yolu zorunlu olarak kısalttı ve ivmelendirdi. Biz, bu süreçte, “Önce insan sağlığı ve çalışanlarımız” diyerek gerekli tüm hijyen ve sağlık önlemlerini aldık; iş devamlılığını bu şekilde sağlamaya çalıştık. Gerek yetkili makamların gerek çatı kuruluşumuz MAKFED yönlendirmelerinde önlemler alarak, süreci olabildiğince doğru bir şekilde yönetmeye çalıştık. Fakat buna rağmen ne yazık ki can kayıpları oldu, kayıplarımız için rahmet ve sevenlerine başsağlığı diliyoruz. Bununla birlikte çalışanlarımızın motivasyonu, beraber iş yapma kültürü ve iş yapış şekillerinde, gümrük ve tedarik süreçlerinde farklı ve pek çok sıkıntılar yaşandı. Ancak hepimiz, “Olmaya devlet cihanda, bir nefes sıhhat gibi” diyerek önce sağlık dedik. Alınan önlemler kapasitelerimizi kısmi olarak aşağıya çekti, bazı projelerde gecikmelere neden oldu. Bu süreçte özellikle beyaz yaka çalışanlarımızı esnek çalışma sistemine uyumlaştırarak kısa sürede “yeni normali” kabul ettik. Sektörümüz ve dernek üyelerimiz hem ithalat hem de ihracat yapan firmalardan oluşuyor. Bu nedenle sektörümüzün 2020’de en büyük problemlerinden biri de döviz kurlarındaki belirsizlik oldu. Çok dalgalı döviz kuru, girdileri dışa bağlı tüm sektörlerde; fiyatlamada maalesef zarar edilmesine neden olurken, doğru fiyatlandırma yapamadığımız için iş ve müşteri kayıpları yaşadık. Nakit döngüsünün kötüleşmesi ise çoğunlukla stoklu çalışan sektörümüzü yıprattı. Yüzde 98’i KOBİ’lerden oluşan sektör temsilcilerimiz KGF kredileri, kısa çalışma ödenekleri ve maliyet düşürücü önlemler ve öz sermayeleriyle süreci yönetmeye çalıştı. En erken ihtimalle 2021’in ikinci yarısında salgın kaynaklı sorunlarımızdan kurtulabileceğimize inanıyoruz. Dolayısıyla 2020’de öğrendiğimiz esnek çalışma, çalışan motivasyonu, kapasite planlama ve yönetme, dayanıklılık ve iş birliği önümüzdeki dönemde yönetilmesi gereken önemli unsurlar olmaya devam edecektir. Diğer yandan Yeşil Mutabakat programına bağlı gerekli adaptasyonu sağlamak, klasik satış ve bayi ağından farklı işletme modelleri oluşturmak gibi yeni yol haritalarına ihtiyacımız olacağını da düşünüyorum.